Tahir Elçi davası: Silinen kamera kayıtlarını TÜBİTAK inceleyecek

Tahir Elçi davası: Silinen kamera kayıtlarını TÜBİTAK inceleyecek
Elçi cinayeti ile ilgili davanın 3’üncü duruşması görüldü. Duruşmada ifade veren gizli ve açık tanıklar önceki ifadelerini reddetti. İlk ifadelerinin yönlendirme ile verdiklerini söyledi.

Remzi BUDANCİR


ARTI GERÇEK - Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin 28 Kasım 2015'te Sur ilçesinde silahlı saldırı sonucu öldürülmesi ile ilgili açılan davanın 3’üncü duruşması başladı. Tahir Elçi cinayetine ilişkin polis memurları F.T., S.T. ve M.S. ile Uğur Yakışır’ın sanık olarak yargılandığı dava Diyarbakır 10’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

ADLİYE ÖNÜ VE İÇİNDE YOĞUN POLİS ÖNLEMİ

Duruşmanın görüldüğü Diyarbakır Adliyesi önünde polis yoğun önlem aldı. Diyarbakır Adliyesi etrafına çok sayıda TOMA ve zırhlı araç konuşlandırıldı. Adlide etrafında çok sayıda polis bekletiliyor. Polis yoğunluğu adliye içinde de yaşandı. Yargılamanın yapıldığı mahkeme salonunun bulunduğu koridorda da çok sayıda polis konumlandırıldı.

DURUŞMAYA YOĞUN KATILIM

Yoğun önlemler altına başlayan duruşmaya ilgi oldukça yoğun. Duruşma salonunda müşteki olarak Türkan Elçi ile Elçi ailesinin avukatları hazır bulunurken, Diyarbakır, Urfa, Ağrı, Van, Batman, Muş, Siirt, Şırnak, İstanbul, Ankara ve Baroları da duruşmaya katıldı. Duruşmaya HDP milletvekili Remziye Tosun, Semra Güzel ve il yöneticileri, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve il yöneticileri, Hafıza Merkezi, TİHV Diyarbakır Temsilciliği ve Diyarbakır’dan Sivil Toplum Örgütleri temsilcileri de katıldı.

MÜDAHİLLİK TALEBİ REDDEDİLDİ

Duruşmaya katılımlar pandemi tedbirleri gerekçesi ile sınırlı tutularak duruşmaya 90 kişi alınacağı belirtildi. Sanık polisler bulundukları Elazığ ve Malatya’dan SEGBİS sistemi ile duruşmaya katıldı. Ardında mahkeme müdahillik tapilerini alındı. Savcı Muş, Batman, Bitlis ve Ağrı Baroları ve İnsan Hakları Gündemi Derneğinin müdahildik talebinin reddini istedi. Mahkeme heyeti de aynı yönde karar vererek müdahildik talebini reddetti.

GİZLİ TANIK: TAHİR ELÇİ’NİN VURULMA ANINI GÖRMEDİM

Ardından "İ61" kod adlı gizli tanık SEGBİS aracılığıyla sesleri ve görüntüleri değiştirilerek duruşmada dinlendi. "İ61" kod adlı gizli tanık aradan çok uzun süre geçtiği için önceki ifadelerini tam hatırlamadığını söyledi. Daha önceki ifadesinin hatırlatılmasını isteyen gizli tanık "Arabadan inip koşanları gördüm. Sokağa girdiler. Polis arkadaşı şehit ettikten sonra bu olay geçti. Vurulma anını görmedim" dedi. Mahkeme başkanı gizli tanığa önceki ifadesini hatırlatarak, "Haki montlu kişinin polisleri vurduktan sonra sokağa girip Tahir Elçi’yi vurduklarını söylemişsin" dedi. Bunun üzerine gizli tanık, Tahir Elçi’yi vurduklarını görmediğini, sadece sokağa koştuklarını gördüğünü söyledi.

DOSYADA İFADESİ OLAN TANIK DURUŞMA SALONUNDA İFADE VERDİ

Ardından Tanık Mehmet Tur olaydan önce Tahir Elçi’nin yaşlı bir kadınla konuştuğunu, silah sesleri gelince koşuşturmaya başladığını anlattı. Tahir Elçi’nin yerde yattığını gördüğünü anlatan Tur, o sırada "Tahir Elçi’yi vurmuşlar" diye bağırdığını ancak vurulma anını görmediğini söyledi. Mahkeme başkanı tanığa "Olay sonrası vurulma anına dair bilgi vermişsin" demesi üzerine Tur, o zaman olayın şokuyla o yönde ifade vermiş olabileceğini söyledi. Tur Elçi’nin vurulma anını görmediğini yeniledi.

SANIK POLİS HENDEKLERİ İŞARET ETTİ

Ardından söz alan sanık polis M.S, suçlamaları kabul etmeyerek Elçi’nin öldürülmesinde hendekleri işaret etti. Örgüt mensubunun silahı fırlattığı zaman kendinsin Dört Ayaklı Minarenin ön tarafında olduğunu ifade eden sanık polis M.S,  Elçi’nin hendekler tarafından açılan ateşle vurulmuş olabileceğini iddia etti.

TANIK ATAŞ: SAVCI BU ŞEKİLDE İFADE VERMEMİ İSTEDİ 

İddianamede ifadeleri bulunan hükümlü tanık Deniz Ataş da ifade verdi. Ataş önceki ifadesinde Tahir Elçi'nin  Mahsum Gürkan ve Uğur Yakışır tarafından vurulduğunu iddia etmişti. Bulunduğu cezaevinden SEGBİS aracılığıyla ifade veren Aktaş önceki ifadesinin doğru olmadığını söyledi.  

"Duruşmada hazır bulunmak istiyorum. Orda herşeyi anlatmak istiyorum" diyen Aktaş, savcının kendisine  'Tahir Elçi'nin öldürüldüğüne dair ifade ver, seni serbest bırakacağım' demesi üzerine o yönlü ifade verdiğini iddia etti.  Kendisinin kandırıldığını söyleyen Aktaş, "Bana komplo kurdular.  Benim okumam yazmam olmadığı için önüme ne koyduysa imzaladım.  Bize işkence yaptılar. Savcı da geldi. Bana Tahir Elçi cinayetini Uğur ve Mahsum'un üstüne atacaksın dedi. Ben video çekmedim. Korkudan, ifade vermeyi kabul ettim" dedi.

TANIK ÖZBEK: KIZDIĞIM İÇİN MAHSUN GURKAN'IN ÜZERİNE VERDIM 

Tanık Recep Özbek de  olaya dair hiçbir bilgisinin ve görüşünün olmadığını söyledi. Olay gerçekleştiği tarih olan 2015'te cezaevinde olduğunu anlatan Özbek,  2016'da ifade verirken de cezaevinde olduğunu söyledi. Mahsun Gürkan adını televizyonda gördüğünü anlatan Özbek, "Daha önce bana kızıp, hakaret ettiği için üstüne ifade verdim" dedi.

ELÇİ AİLESİNİN AVUKATLARI: TANIKLARIN ANLATIMLARIYLA BİRLİKTE KEŞİF YAPILMALI

Elçi ailesi avukatları, etkin soruşturma yürütülmediği, soruşturmanın özensiz yürütüldüğü, keşfin sağlıklı yapılmadığını belirtti. İddianamenin bile Londra Üniversitesi Adli Mimarlık Bölümü tarafından düzenlenen rapor sayesinde hazırlandığını hatırlatan avukatlar,  olay yerinde kolluk görevlerinin ihmallerinin tespitine ilişkin hazırladıkları krokiyi mahkeme heyetine inceleterek, olay yerindeki delillerin korunmadığına dikkat çekti. Dinlenilen gizli ve açık tanıkların görgüye dayalı bir anlatımı olmadığını belirten Elçi ailesinin avukatları şu talepleri sıraladı: "Tahir Elçi'nin vurulduğu sokak ve iki polisin vurulduğu yer arasında keşif yapılmasını istiyoruz. Keşif sırasında  Komiser Yardımcısı V. G. , Güvenlik Şube görevlisi H. D. ve sokakta bulunan istihbarat görevlisinin dinlenilmesini istiyoruz. Mardin kapı restoranındaki mavi ekran veren kamera kayıtları, emniyet foto şubenin çektiği videodaki 13 saniyelik kaydın silinmesinin nedeni açıklanmış değil. İstihbarat tarafından takip edilen ve iki polisi vuran iki saldırganın ardından kimse sokağa girmiyor ve güvenlik şube ekiplerinin bulunduğu Dört Ayaklı Minare önünde çatışma çıkıyor. Bu nedenle olay yerinde tanıkların anlatımlarıyla birlikte keşif yapılmasını talep ediyoruz. Yenikapı sokakta bulunan gazeteciler ve emniyet görevlilerinin keşif esnasında dinlenilmesini istiyoruz. İçişleri Bakanlığı müfettişleri tarafından hazırlanan raporun tamamının dosyaya alınmasını talep ediyoruz. Tahir Elçi'nin telefon kayıtlarının getirtilmesini istiyoruz."

İLKİZ: DİNLENEN TANIKLARLA YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMA ÇÖKTÜ

Avukat Fikret İlkiz,  savunması alınamayan sanık Uğur Yakışır hakkındaki iki dosyanın bu davayla birleştirildiğini hatırlattı. Bugün dinlenen tanıklarla 2015'ten beri yürütülen soruşturmanın çöktüğünü ifade eden İlkiz, "Birinci iddianame bu davanın iddianamesidir. İkinci iddianamede ise sanık Uğur Yakışır hakkında ‘örgüt üyesi olmak’  suçundan dava açılıyor. Oysa ilk iddianamede zaten bu sanığın örgüt üyesi olduğu ifade ediliyor. Bugün dinlenen tanıkların hallerini ve ne zaman ifade verdiklerini gördük. Onlarda buraya niçin geldiklerini burada öğrendi. Deniz Ataş'ı dinlediniz. Burada anlatmak istediklerim var dedi. Bütün ifadelerinin yalan olduğunu anlatmaya çalıştı. Deniz Ataş, SEGBİS e nasıl güvenmiyorsa biz de bu soruşturmaya güvenmiyoruz. Savcının delil olarak öne sürdüğü tanıkların görgüye dair tanıklığı yok. Bu soruşturmaya nasıl güvenebiliriz. Bunlar tanık mı itirafçı mı? Soruşturma içeriğinden kaynaklanarak, soruşturmanın genişletilmesini istiyoruz" dedi. 

SİLİNEN KAYITLARINI TÜBİTAK İNCELEYECEK

Yapılan savunmaların ardından duruşma savcısı olay sırasında Dört Ayaklı Minare önünde bulunan mensuplarının dinlenmesi, Teftiş Kurulu raporu içinde bulanan sanık F. T ile ilgili kısmın dosya arasına alınmasını ve DHA muhabirinin çektiği video kaydının çözümü yapılarak dosyaya alınması talebinde bulundu.  Talepleri değerlendiren mahkeme heyeti, görevli bazı polis memurlarının telefon kayıtlarının istenmesi yönünde talepleri kabul etmedi. Mahkeme heyeti, TÜBİTAK’a müzekkere yazılarak silinen kamera kayıtları üzerinde inceleme yapılmasına, katılan avukatların talepleri doğrultusuna dijital kayıtların yurtdışında incelenmesine, olay anında görevli tüm polislerin isim listesinin istenmesi yönünde karar verdi. Olayla ilgili İçişleri Bakanlığı Mülkiye Teftiş Kurulu Başkanlığı Müfettişleri tarafından düzenlenen raporu isteyen mahkeme, olay yeri keşif talebini daha sonra değerlendirilmek üzere duruşmayı 12 Ocak 2022 tarihine erteledi.

YALÇIN: SORUŞTURMA AŞAMASINA TEMELLENDİRİLEN KRİTERLER ÇÖKTÜ

Duruşmanın ardından Diyarbakır Adliyesi önünde basın açıklaması yapıldı. Elçi ailesinin avukatlarından Gamze Yalçın, bu gün görülen üçüncü celsenin önemine dikkat çekti.  Mahkeme olaya ilişkin görgüsü ve bilgisinin olduğuna dair belgeler bulunan tanıkları çağırdığını hatırlatan Yalçın, "Tanıkların dosyada ifadeleri bulunuyordu. Tahir Elçi’nin örgüt mensupları tarafından öldürüldüğüne ilişkin bilgilerinin olduğuna dair beyanlardı bunlar. Ancak bu gün mahkeme huzurunda dinlenen tanıklar önceden vermiş oldukları beyanların aksine, Tahir Elçi’nin öldürülmesine ilişkin olarak,  görgüye dair bir bilgililerinin olmadığını ifade ettiler.  Bu gün burada, bu tanıkların beyanlarıyla soruşturma aşamasına temellendirilen bir takım kriterler çökmüş oldu bizler açısından. Bu aşamadan sonra mahkemeden maddi gerçeğin açığa çıkarılması bakımından taleplerimizin karşılık bulması ve araştırmaların yapılmasını talep ediyoruz" dedi. 

TANRIKULU: SAVCILIK MAKAMI HAKKINDA SORUŞTURMA BAŞLATILMALI

CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıku, mahkemede dinlenen tanıkların anlattıklarına dikkat çekti. Soruşturmayı yürüten savcılık makamının bazı tanıklar yaratıp ve o tanıklardan yönlendirmeyle beyanlar aldığını bu gün öğrendiklerini ifade eden Tanrıkulu, şunları söyledi: "Asıl failleri gizlemek amacıyla yaptılar. Bu sıradan bir olay değil. Diyarbakır Baro Başkanı neredeyse canlı yayında katledildi ve soruşturma yaratılan tanıklarla başka bir yere sevk edilmeye çalışılmıştır. Bu savcılar eliyle yapılmıştır. Tanıklar bunu ifade ettiler. Bunu Diyarbakır Baro Başkanının katledilme olayında yapmış. O beyanları baskı ve tehdit altına verdiğini beyan ettiler.  Bu çok vahim bir olaydır. Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığının, Adalet Bakanlığının, HSK’nın bu günkü tanık beyanları karşısında o iddianameyi yazan,  o tarihlerde soruşturmayı yürüten savcılar ve kolluk birimleri hakkında soruşturma başlatması lazım."

Öne Çıkanlar