Güldem Atabay: 'Büyümeye' rağmen anketlerde neden AKP-MHP oyları düşüyor?

Güldem Atabay: 'Büyümeye' rağmen anketlerde neden AKP-MHP oyları düşüyor?
Atabay, 'Yüzde 37 olan işgücünün payı büyüme politikası tercihleriyle yüzde 32,9'a geriledi. Bu da bunca büyümeye rağmen anketlerde neden AKP-MHP oylarının düştüğünü gösteriyor' dedi.

ARTI GERÇEK - Ekonomist Güldem Atabay, paraanaliz.com sitesinde yer alan yazısında, son iki günde gelen ekonomik veriler seçimlere doğru dümen kıran Türkiye ekonomisinin gidişatı ile ilgili tabloyu değerlendirdi.

Atabay, "Emek tarafı payını pandemi öncesi yüzde 37 pay alan işgücünün payı büyüme politikası tercihleri ile yüzde 32,9’a gerilemiş durumda. Bu da bunca "büyümeye" rağmen anketlerde neden AKP-MHP oylarının düşmekte olduğunu son derece açıkça ortaya koyuyor" dedi.

Atabay, "Türkiye’de yoksullaşan hanehalkının AKP hükümetinin düşük kur ile ihracatı artıma çabasında artan enflasyona kurban gitmiş olması Erdoğan’ın 2022 büyümesinde beklediği sonucu elde etmekte bu sefer çok zorlanacağını anlatıyor" ifadelerini kullandı.

Atabay, "Büyüme ve dış ticaret verilerinin Türkiye ekonomisi hakkında anlattıkları" başlıklı yazısında şu tespitlere yer verdi:

"Yılın ikinci çeyreğinde büyüme yüzde 21,7 olarak açıklandı. Geçen senenin aynı çeyreğinde izlenen yüzde 10 daralma, matematik hesabı gereği bu sene ikinci çeyrek büyümesini yüzde 20 civarına çıkaracaktı. Burada şahane bir büyüme performansından bahsetmek çok doğru olmaz. Dünyanın bir çok ekonomisinde bu sene benzer bir tablo izleniyor. Her ekonomi kendi imkânları çerçevesinde geçen yıl başlayan Covid-19 krizinin ekonomik hasarlarını telafi etmek için yine kendi ekonomi yönetimi perspektifi ile ekonomisine ve hane halkına destekler verdi. Ama elbette asıl büyüme döngüsüne dönmemizi sağlayan 2020 sonunda aşıların keşfedilmesi ve 2021 başından bu yana hızla yapılmaya başlanan aşılar oldu. Bu nedenle geçen yıl yüzde 3,5 civarında daralan dünya ekonomisinde bu sene büyüme beklentileri yüzde 5,5 civarında. Bu bilgi ile bakınca Türkiye ekonomisi aktivitesinde düzenin genel düzenin dışında bir aktivite yok.

Fakat büyüme verisi içinde izlenmesi gereken, geçen yıl kamunun verdiği desteklerin karakterine göre büyümenin dayanaklarının nerede olduğu. Keza, imalat sanayi ve hizmetler sektörü (dahilindeki turizm) çok ayrı yönlere savruldular. Hastalığın yayılması paralelinde işsizlik ve yükselen enflasyonla en ağır mücadeleyi veren toplumun düşük gelirli kısımları oldu. Büyümenin dayanakları ve yaygınlığı bu açıdan önemli. Diğer yandan mevcut dinamiklerle büyümenin sürdürülebilir olup olmadığına da bakmak gerekli.

2020 ikinci çeyrekle bu sene ikinci çeyrek arasındaki yüzde 21,7 büyüme rakamı, yanı yıllık karşılaştırma baz yılının pandemi kaynaklı anormalliği nedeniyle çok yanıltıcı. Bu nedenle çeyrekten çeyreğe büyümeye bakmak ana eğilim hakkında daha çok bilgi içermekte.

Büyüme rakamlarına biraz daha yakından bakınca; ilk çeyrekte bir önceki çeyreğe göre elde edilen yüzde 2,2 büyümenin ikinci çeyrekte yüzde 0,9’a yavaşladığını görüyoruz. Neredeyse yarı yarıya bir ivme kaybı söz konusu. Sektörel bazda üretimin dağılımı ve tabi tüketimin kimlerden kaynakladığına ayrı ayrı bakmak gerekli.

Gıda fiyatlarındaki artıştan hissedildiği üzere tarım tarafında 2Ç21’de üretim önceki çeyrekteki yüzde 2,3’ten yüzde 1,8 daralmaya dönmüş. Arz kısmı azalınca fiyat artışları kaçınılmaz zaten.

Sanayi tarafında da ilginç rakamlar var. İlk çeyrekte yüzde 2,3 büyüyen Türkiye sanayi sektörü neredeyse yüzde 50 ivme kaybederek yüzde 1,2 büyümüş durumda 2Ç21’de. Üstelik imalat sanayi olarak alt kaleme bakınca ilk çeyrekte elde edilen yüzde 3,3 büyüme yüzde 0,8 daralmaya dönmüş. İnşaat sektörü ilk çeyrekte yüzde 21 büyümenin arından ikinci çeyrekte yüzde 1,5 daralmış.

Hizmetler tarafı ise 2Ç21’de yüzü gülen sektör. Elbette aşılama ve pandemi yasaklarının hafiflemesiyle 1Ç21’de yüzde 1,1 çeyrekten çeyreğe büyüme elde edilen hizmet sektörü 2Ç2’de gücünü toparlamış ve yüzde 2,1 ilk çeyreğe göre büyüme elde etmiş görünen. Oldukça kuvvetli bir sıçrama gerçekleşmiş. 1Ç21’de yüzde 4,9 büyüyen bilgi ve iletişim sektörü ikinci çeyrekte daha da kuvvetlenerek yüzde 6,9’a taşımız büyümesini. Tam da pandemi dönemi değişen iş yapma ve alışveriş biçimleri ile doğrudan orantılı elbette.

Harcamalar tarafına dönelim.

İlk çeyrekte çekingen kalarak harcamalarını 4Ç20’ye göre yüzde 0,7 daraltan hanehalkı ikinci çeyreğin değişen pandemi şartlarına paralel harcamalarında yüzde 1,6 oranında büyüme elde etmiş. Bütçe verilerinden izleyerek önceden de tahmin edilebileceği üzere, devlet harcamalarıkontrollü seyrini (1Ç21 yüzde -0,7) 2021 ikinci çeyrekte harcama döngüsünü arıtmaya bırakmış ve böylece  kamu harcamaları yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0,7 büyümüş. Olumsuz olarak yorumlanabilecek tablo sabit yatırımların da yarı yarıya ivme kaybetmiş olması: 1Ç21’deki büyümesi yüzde 1,4 ikinci çeyrekte sadece yüzde 0,7. 

İhracat artışı kayda değer: 1Ç21’deki yüzde 2,8 daralma özellikle Avrupa pazarının aşılama ile rahatlaması ile beraber 2Ç21’de yüzde 2,2 büyümüş. Olumlu yönde çok önemli bir değişim. Dikkat edilmesi gereken husus ile ithalat tarafında 1Ç21’deki yüzde 9,7 daralmanın hızla yüzde 3,3 daralmaya yavaşlamış olması. İç talep ve ihracattaki güçlenme belli ki ithalat talebini de yükseltmeye başlamış.

Madem büyümenin kaynağı ihracat olarak ön plana çıkmakta, o zaman hemen dün açıklanan Temmuz 2021 dış ticaret verilerine bir kez daha mevcut büyüme dinamiklerinin devam edip edemeyeceğini açısından bakmakta fayda var.

Bir kere ocak-temmuz döneminde ihracat artışı yüzde 35’ten temmuz ayında yüzde 10,2’ye dramatik bir şekilde düşmüş görünüyor. Bu da ihracatın önemli ivme kaybettiğinin habercisi.  Bu ivme kaybının nerede sonlanacağı ve yeniden güçlenip güçlenmeyeceğini düşünmek gerekli.

İthalat tarafında ise ilk yedi ayda kaydedilen yüzde 25,8’lik artış yüzde 16,8’e yavaşlamış  Bu tarafta da ivme kaybı var; ihracat için yapılan ara malı ithalatında gerileme kaynaklı kabacak.

Fakat yılın ilk yedi ayında yüzde 4,7 daralan dış ticaret açığı ihracattaki yavaşlamanın ithalatın üzerinde olması nedeniyle çok kötü bir tablo çizerek yüzde 51,3 büyümüş.

Kısaca dış ticaret dinamikleri büyüme açısından olumsuz bir tabloya işaret etmekte.

ELDEKİ BÜYÜMEDEN ASLAN PAYINI KİM ALIYOR?

Aşağıdaki tablo bu sorunun net cevabı. Emek tarafı payını pandemi öncesi yüzde 37 pay alan işgücünün payı büyüme politikası tercihleri ile yüzde 32,9’a gerilemiş durumda. Bu da bunca "büyümeye" rağmen anketlerde neden AKP-MHP oylarının düşmekte olduğunu son derece açıkça ortaya koyuyor.

BÜYÜME ÜÇÜNCÜ ÇEYREKTE VE YILIN TAMAMINDA NEREYE?

Yukarıdaki büyümenin analizi çeyrekten çeyreğe değişime ait verilerle. Bir kez daha vurgulamak gerek. Bu şekilde bakınca ortaya çıkan tablo büyümenin yıllık bazlı karşılaştırmasına göre bambaşka bir hikaye anlatıyor.

Büyümenin artan oranda ihracata dönmesi ve ihracatın da temmuz verisine göre ivme kaybetmiş olması aslında işin ana özeti. İlk çeyrekte yüzde 2,2, ikinci çeyrekte yüzde 0,9 büyüyen Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte ve muhtemelen dördüncü çeyrekte eksi büyümeye dönmüş olacak. Bunun da temel nedeni net ihracatın katkısının negatife dönmesi.

Türkiye’de temmuzda tam açılmayla eylül başında izlediğimiz delta varyantına bağlı hastalık sayısının artışı ve turizm tarafında yaşanan sıkıntılar hizmetler tarafında ikinci çeyrek performansının özellikle son çeyrekte devam etmeyeceğinin göstergesi.

Tarımsal üretim ise kuraklık ve maliyet artışları beraberinde sıkıntılı süreçte.  Yılın ikinci yarısında tablonun değişmesi zor. Hizmetler tarafının diğer bileşenleri açısından üçüncü çeyrek ve yasaklar devreye girmezse dördüncü çeyrek güçlü devam edecektir.

Geriye kalan hanehalkı, kamu ve yatırım harcamaları.  Son haftalarda tüketici kredilerinde izlenen artış ve Erdoğan’ın faiz indirme arzusu büyümede ibrenin iç tüketime kaymaya başladığı ve bunun kontrollü devamının istendiğini göstermekte. İhracatın 2021’in gri kalan kısmı için tek haneli büyümeye kadar gevşemesi beklenmemeli çünkü dış pazarlarda başta AB olmak üzere talep kuvvetli.  tedarik zinciri sorunları fakat dış ticaret tarafında daha ağır sorun yaratma potansiyeline sahip.

Özel sektör yatırımlarından bu resim içinde önemli bir sıçrama beklenmemeli; ancak eksiye dönmesi için de neden yok. Sıfıra dpru yönlenmesi daha makul.

Kamu harcamalarının ise giderek artışına şahit olacağız. Önümüz malum seçim.

Dolayısıyla baz etkisini düşünmeden sadece yüzde 21,7’lik ikinci çeyrek büyümesi ve ilk çeyrekteki yüzde 7,2’lik büyüme sene sonunda yüzde 8 civarı büyümenin garantisi. Fakat bu şekilde bakınca dahi üçüncü çeyrekte büyümenin eksiye dönmesi kaçınılmaz duruyor.

Çeyrekten çeyreğe karşılaştırmada yüzde 2,2’den yüzde 0,9’a gerileme yılın kalan kısmının eksi büyümeye dönme potansiyelin arttığına haberdar. Özellikle 3Ç21’in 2Ç21’e göre ekside olacağı neredeyse kesin.

O zaman elimizde olan yüzde 8-9 arası 2021 büyümesinin ardından erken seçim olasılığının yüksek göründüğü 2022’de yüzde 3,5 civarı bir düşük büyüme.  Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nın bekasını koruması amacıyla faiz indirmeye zorlayarak ekonomiyi canlandırma arzusu işte buradan kaynaklanıyor.

Fakat Türkiye’de yoksullaşan hanehalkının AKP hükümetinin düşük kur ile ihracatı artıma çabasında artan enflasyona kurban gitmiş olması Erdoğan’ın 2022 büyümesinde beklediği sonucu elde etmekte bu sefer çok zorlanacağını anlatıyor. Bu nedenle KGF’ler, erken faiz indirimleri ve daha kim bilir niceleri şapkadan çıkacaklar olarak önümüzdeki aylar için sıra sıra diziliyor."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar