Gülüm: Çocuğun özne olmadığı bir kanunla karşı karşıyayız

Gülüm: Çocuğun özne olmadığı bir kanunla karşı karşıyayız
HDP Adalet Komisyonu üyesi Züleyha Gülüm, 5’inci Yargı Paketi’ndeki düzenlemede, çocuğun özne olarak görülmediğini ve sorunların çözülmediğini belirtti.

AKP’li milletvekilleri tarafından getirilen ve Adalet Komisyonu’nda tek günde geçirilen "İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi"ne muhalefet partileri şerh düştü. Torba kanun olarak getirilen ve AKP tarafından "5’inci Yargı Paketi" olarak duyurulan kanun teklifinde çocukların velayetlerine dair sorunlu düzenlemeler yer aldı. HDP ve CHP tarafından düzenlemeye dair çocukların "özne" olarak görülmemesi eleştirildi.

Yapısal olarak hazır olmayan, eklektik bir halle "çözüm üretiyorum" diye getirilen bir düzenlemeyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Gülüm, "Kadınlar ve çocuklar açısından baktığımızda hiç bir koruma mekanizması yok. Bu hem çocuklara yönelik şiddeti hem kadına yönelik şiddeti artıracak bir durum ortaya çıkarıyor" ifadelerini kullandı.  

'ÇOCUKLARI NESNELLEŞTİRİYOR'

HDP’nin Adalet Komisyonu üyesi Züleyha Gülüm, çocuklara dair düzenlemenin tariflemesinin dahi problem olduğunu söyledi. "Çocuk teslimi" ifadesinde yer alan "teslim" sözcüğünün eşyaya ya da mal varlıklarına kullanıldığına işaret eden Gülüm, bu kavramla çocukların nesneleştirildiğini, çocukların birer özne olduğuna dikkati çekti. İlk olarak çocukların özne olarak kabul edilmesi ve tariflemenin de bu şekilde yapılması gerektiğinin altını çizen Gülüm, bir diğer sorunlu yaklaşımın da çocuklarla kişisel ilişki kurma meselesinde ebeveynler üzerinden bir yaklaşım olması olduğunu söyledi. Gülüm, yasanın gerekçesinde de ebeveynlerin çocukla ilişki kurma hakkı üzerinden bir tanımlama yapıldığını aktardı.

'ÇOCUK BAKANLIĞI OLMALI’

Mezopotamya Ajansı'nın haberine göre sorunların çözümü için HDP olarak Çocuk Bakanlığı kurulması gerektiğini uzun zamandır söylediklerini hatırlatan Gülüm, "Çocukların bütün yaşamsal ihtiyaçlarına, geleceklerine ilişkin bu bakanlığın ilgilenmesi gerekir. Bu bakanlığın kurumsal bir yapısının olması, çocukların ihtiyaçlarını karşılayacak bütün mekanizmaları oluşturan bir yapısının olması gerekiyor. Ama kurulmuyor. Ne oluyor? İşte çocukla ilgili düzenlemeler bazen icra dairelerinde bazen bu yeni düzenlemede olduğu gibi Adalet Bakanlığına bağlı işte müdürlükler diye tanımlanan Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüğü olarak tanımlanan birimlere havale ediliyor. Yani aslında bir bütün olarak sorunu, çocuklarla ilgili yaşanan sıkıntıları çözen bir yaklaşım söz konusu değil" ifadelerini kullandı.

Gülüm, iktidarın sorununun kaynağı ya da kendisini çözmeye yönelik bir anlayıştan ziyade göstermelik düzenlemelerle "çözdüm" diye gösteren bir yargı ve yasa anlayışı olduğunun altını çizdi. AKP’nin büyük reform ya da paketlerinin tamamında sorunların çözülmediğini söyleyen Gülüm, "Ya da var olanı çok daha geriye götürdü. Bu da aslında benzer bir düzenleme" dedi. Düzenlemenin çocukları muhatap alan, aynı zamanda bu alanda çalışma yürüten uzmanlar, sivil toplum örgütleriyle, kadınlarla, kadın örgütleriyle görüşülerek hazırlanması gerektiğine işaret eden Gülüm, sorunun çözümünün de böyle bulunabileceğini belirtti.

'KADINLAR VE ÇOCUKLAR AÇISINDAN BAKTIĞIMIZDA HİÇ BİR KORUMA MEKANİZMASI YOK'

Getirilen kanunlarla hiçbir kurumsal yapılaşması olmayan, henüz nasıl çalışacağı, yer alan uzman, pedagogların nerelerden sağlanacağı ve mekanizmasının nasıl olacağına dair somut bir şey olmadığını dile getiren Gülüm, bu düzenlemede çocuklarla ilgili yapılacak işlemlerin Adalet Bakanlığı’na bağlı müdürlüklere verilmesinin yanlış olduğunu anlattı.

Gülüm, buna ilişkin gerekçelerini ise şöyle sıraladı:

"Çünkü sosyal politikadan bakan, çocukların sosyal ihtiyaçlarını gözeten bir mekanizma da kurulması gerekiyor. O yüzden Çocuk Bakanlığı diyoruz. Yani tamam çocuk bakanlığı yok, şimdi en azından Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı üzerinden yürümesi gerekirdi. Ama bu da yok. Adalet Bakanlığı üzerinden yürütülmüş. Adli Destek ve Mağdur Hizmetleri Müdürlüklerin olduğu yerde bunlar bakacak, müdürlüklerin olmadığı yerde hukuk mahkemesinin kalem müdürleri bakacak. İşte uzman bulunamadığı yerde öğretmenler devreye girecek gibi. Aslında hiçbir şeyin netleştirmediği soyut, hangi görevlinin hangi görev tanımıyla yer alacağı, peki bunların hangi eğitimlerden geçirileceği gibi hiçbir şeyin hazırlanmadığı bir düzenleme getiriyorlar."

Kadın sorununda olduğu gibi çocuk meselesinde de istikrarlı bir mekanizma olması gerektiğini kaydeden Gülüm, şunları söyledi: "Geçici velayet aşamasından itibaren çocuğun haklarını gözetecek, bir kurumsal yapının olması, bu konuda uzmanlarla temasın hemen olması gerektiğini ve devam eden tüm velayet şekillenmesinde kişisel ilişki kurulmasında da süreklileşen bir takibin olması gerektiğini düşünüyoruz. Yani çocuğun yararını koruyacak bir mekanizmanın olması gerekiyor. Düzenli bir ilişkilenme gerekiyor, anlayabilmek ve durumu kavrayabilmek gelişen olayların çocuk üzerindeki etkisini, ebeveynlerle kurduğu ilişkinin sonuçlarının ne olduğunu, hangi noktalarda sorun olduğunu anlayabilmesi için daha düzenli bir ilişkilenme biçimi gerekiyor. Böyle bir şey de göremiyorsunuz."
  
Yapısal olarak hazır olmayan, eklektik bir halle "çözüm üretiyorum" diye getirilen bir düzenlemeyle karşı karşıya olduklarını ifade eden Gülüm, "Kadınlar ve çocuklar açısından baktığımızda hiç bir koruma mekanizması yok. Kadınlar boşanma sırasında özellikle çocukla kişisel ilişki kuracağım adı altında erkeklerin temas ettiğini ve bu sırada şiddet vakalarının meydana geldiğini biliyoruz. Kadına yönelik şiddetin olduğu her noktada aslında çocuğa yönelik şiddetinde gelişebildiğini ve bunun oranları çok yüksek olduğunu ama buna dair ise hiçbir koruma mekanizmasının da düşünülmediğini, yasada çok açık gözlemleyebiliyoruz.  Bu hem çocuklara yönelik şiddeti hem kadına yönelik şiddeti artıracak bir durum ortaya çıkarıyor" ifadelerini kullandı.  

‘ERKEKLER BAZ ALINDI’

Gülüm, "çocuğun ebeveynlerle kişisel ilişki kurup kurmaması" konusunda anne-babanın tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararının gözetilmesi gerektiğini vurguladı.  Çocuk yerine erkek ebeveyni baz alan bir yaklaşım olduğunu ifade eden Gülüm, "Zaten bu yasa erkekler üzerinden yapılan bir tartışmayla ortaya çıkmıştı. Yani erkekler ‘biz çocuklarımızı göremiyoruz, engel oluşturuyor’ vesaire tartışmaları üzerinden çıktı. Kadınlar boşanma sürecinde ve boşandıktan sonra o kadar çok sıkıntı yaşıyorlar ki nafakalarını tahsil etmelerine imkan yok, tazminat haklarını alamıyorlar. Erkekler çocuğun velayetini almak, çocuğu kaçırmak, bir daha göstermemek üzerinden kadınları tehdit ediyorlar. Kadınlar çoğu kez kendi en temel asgari haklarından vazgeçmek zorunda kalıyorlar. O zaman bu yasayı getirenlere sormak lazım. Kadınların bu kadar ihtiyaçları varken neden erkekler üzerinden böyle bir düzenleme yapılıyor" ifadelerini kullandı.

‘AĞIR SONUÇLARA NEDEN OLUR’

Çocuğun zorla teslimine dair de sıkıntılı ifadeler yer aldığını kaydeden Gülüm, çocuğun zorla teslimi diye bir şey olamayacağını söyledi. Gülüm, buna ilişkin çözümü ise şöyle önerdiklerini aktardı: "Bu durumda psikologlardan, pedagoglarla, sosyal incelemeciler, velayeti veren aile mahkemesindeki kurumsal yapıyla birlikte çocuğun neden gitmek istemediğini, neden teslim edilmediğini, bunun altında yatan nedenlerinin ne olduğunun araştırması gerekiyor. Ondan sonraki süreçte bu konuda yeniden gerekirse aile mahkemesinin yeniden değerlendirme yapması belki de kişisel ilişkilerin kurulmamasına karar vermesi gerekiyor. Çünkü bu süreçler çok değişken süreçler. Yani boşanma aşamasında ortaya çıkmayan bir sürü mesele sonradan açığa çıkabiliyor. Bu gerçekten çocuk açısından çok ciddi ağır sonuçlara yol açacak bir mekanizmadır. Bu açıdan da aslında yasa kabul edilebilir bir noktada değil."

Öne Çıkanlar