'Güvenlik soruşturması herkesi vurabilecek bir hançerdir'

'Güvenlik soruşturması herkesi vurabilecek bir hançerdir'
Meclis İçişleri Komisyonu’nda görüşülen ‘Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi’ne muhalefet Anayasaya aykırı olduğu gerekçesiyle itiraz etti.

AKP’li milletvekillerinin imzasını taşıyan "Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Kanun Teklifi" Meclis İçişleri Komisyonu’nda görüşülmeye devam ediliyor. Muhalefetin "Anayasaya aykırı olduğu" gerekçesiyle itiraz ettiği teklif görüşmeleri tartışmalara sahne oldu.

CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, Anayasa aksi yöndeki kararlarına rağmen bu teklifin getirilmesini eleştirdi. Tüzün, "Yapılan güvenlik soruşturması verileri kişiye verilmiyor. ‘Güvenlik soruşmanız olumsuz çıktı.’ denilen bir vatandaşa nedenini öğrenme şansı mümkün gözükmüyor bu teklifte. Ancak bir mahkeme kararıyla, bir mahkeme sonucuyla güvenlik soruşturmasının neden olumsuz olduğu tespit edilebilecek" diyerek, teklifin geri çekilmesini talep etti.

KABOĞLU: HERKESİ VURABİLECEK BİR HANÇER

CHP İstanbul Milletvekili İbrahim Kaboğlu da teklifin ayrımcılığa neden olabileceğini dile getirdi. Kaboğlu, "‘Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması’ kavramıyla ilgili düzenleme belirsizdir. Her ne kadar maddeler hâlinde somutlaştırılmışsa da maddeler sırasında eğer bu görüşülmeye geçilirse keyfiliğe açıktır ve hukuki güvenlik ilkesini ihlal etmektedir. Sayın başkan, değerli vekiller; buradaki sorun şu. Resim veya başka davranış, kullanılan nedenler ne olursa olsun kişiyi siz onu kullandığınız zaman, güvenlik soruşturmasından veya arşiv araştırmasından geçemedi diye kamu görevine almamanız, onu ömür boyu kamu görevinden yasaklıyor. Ömür boyu bir yasak getiriyor. Bu bir sınırlama değil, bu bir yoksunluktur. Bu, a veya b değil, herkesi vurabilecek bir hançerdir, bir kılıçtır, Anayasa’ya aykırı bir düzenlemedir" sözleriyle teklife karşı çıktı. 

‘28 ŞUBAT’TAN NE FARKI VAR?’

HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu ise, AYM’nin iptal ettiği bir düzenlemenin tekrar Meclis gündemine getirildiğini dile getirdi. Kerestecioğlu, "Bugün, mahkemelere yansıyan karar örneklerinde görüldüğü gibi, güvenlik soruşturması bütün kamu personeli için genelleştirilmiş durumda. Hani masumiyet karinesi, hani suçların şahsiliği? Bu, iktidarın silahıdır işte. Ne farkı var? 28 Şubat’ta sizlere uygulananlardan ne farkı var bunların ya? Niye biz hep beraber bir demokrat olamıyoruz? Niye hep beraber kalkıp da birbirimize aynı mesafede duramıyoruz? Kanunları yaparken bu şekilde yapamıyoruz. Güvenlik değil, özgürlük diyoruz ve herkes için demokrasi diyoruz" ifadelerini kullandı. 

‘MİLLETVEKİLİ ÇALIŞACAĞI BİREYİ BELİRLEYEMİYOR’

HDP Antep Milletvekili Mahmut Toğrul da, güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasının hakkaniyetli olamayacağını vurguladı. Toğrul, şunları söyledi: "Biz 15 Temmuz sürecinden sonra milletvekilleri olarak danışman bulmakta zorlandık. Her danışmanımıza bir bahane üretildi, her danışmanımızın yedi sülalesi araştırıldı. İşte daha önce nasıl ki, sakalından 28 Şubat sürecinde mülteci veya dini cemaatlerle irtibatlı olacağı iddia edildiği bir hususta. Bu seferde öğrenemiyorsunuz ama soruyorsunuz ailende, senin geçirdiğin bir soruşturma var mı? Kesinlikle yok. Ama güvenlik soruşturması negatif, çünkü sonucunu da öğrenemiyorsunuz. Dediğim gibi bu ülkenin Meclisi’nde milletvekili çalışacağı bireyi belirleyemiyor ve bu konuda hâlâ sorunlar yaşanıyor." 

‘MUHALİFLERE FARKLI MUAMELELER YAPILDI’

İyi Parti Adana Milletvekili Mehmet Metanet Çulhaoğlu ise, hukuk devletinin kurallarının olaya ve kişilere göre farklı yorumlanmaması gerektiğini kaydetti.

"18 yıllık yönetim şekline baktığımızda, muhalif görülen kişilere farklı muameleler yapılması, kendi görüş ve düşüncelerine katılmayanlara bazı suçlar isnat edilerek yargılama süreci başlatıldığı, yasalar önünde suçsuzluğu kanıtlanarak berat eden kişilerin hukuki haklarının iade edilmediğini, bu dönemde yüzlerce, binlerce örneklerini gördüğümüz için acaba kanuni düzenlemeden sonra uygulamada çarpıklıklar devam eder mi? sorusunu da sormadan edemiyoruz. Geçmişte Ergenekon, Balyoz davalarında birçok kişi suçlandı, yıllarca davalar sürdü. Neticede büyük bölümü suçsuzluğunu kanıtlayarak tahliye edildi, çoğu da emekli edildi. Devlet tazminat ödemek zorunda kaldı fakat hayatını kaybedenlerin telafisi mümkün değildi" diye konuştu. (MA) 

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar