'Haber sadece güçlülerin propagandasına dönüştüğünde demokrasi ölür'

'Haber sadece güçlülerin propagandasına dönüştüğünde demokrasi ölür'
Washington Post yazarı Jennifer Rubin, Ukrayna Savaşı, Türkiye’nin de aralarında olduğu otoriter ülkelerdeki sansürü, gazetecilere baskıyı gündeme getirdiğini yazdı.

Ukrayna Savaşı, Türkiye’nin de aralarında olduğu otoriter ülkelerdeki sansürü, gazetecilere baskıyı gündeme getirdi. Çünkü bir otokratın tek amacı vardır: "Seçimi kazandığımı söylemek istiyorum. Başkalarının kaybettiğimi söylemesi çok rahatsız edici."

Washington Post yazarı Jennifer Rubin, "Haber kaynakları yalnızca güçlüler için propaganda araçları haline geldiğinde ve gerçek, bir lider ne derse onun haline geldiğinde, demokrasi tehlikede demektir" diyerek basın özgürlüğünün önemine işaret etti:

Freedom House'un belgelediği gibi, küresel basın özgürlüğü yıllardır otoriterler ve sağcı popülist hareketlerin saldırısı altında. Bu gerçek nadiren Rusya-Ukrayna ihtilafında olduğu kadar net ortaya çıktı.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, kendisini bağımsız habercilikten o kadar çok tehdit altında görüyor ki, ülkesinin Twitter ve Facebook'a erişimini kesti ve hükümetin savaş anlatısına ters düşen bilgileri yayan herkese 15 yıl hapis cezası getiren bir yasayı kabul etti.
New York Times, Uluslararası Af Örgütü'nün verilerine göre, "150 gazeteci, dümdüz etme stratejisi olarak adlandırdığı yeni yasadan kaçınmak için ülkeden kaçtı.." Grubun Doğu Avrupa ve Orta Asya direktörü Marie Struthers, "Bu durum. Rusya'nın medya ortamını bir çorak araziye çevirdi" dedi.

"MEDYA ÖZGÜRLÜĞÜ DEMOKRASİNİN TEMEL UNSURUDUR"

Freedom House'un başkanı Michael Abramowitz şu değerlendrimede bulundu:

"Putin'in sıradan Rusların Ukrayna'nın işgali hakkında doğru bilgi almasını engellemeye yönelik olağanüstü çabası, savaşı savaş olarak tanımlayanlar için uzun hapis cezaları da dahil olmak üzere, medya özgürlüğünün demokrasinin temel unsuru olduğunu açık bir şekilde gösteriyor. Şu anda Ukrayna'da ve diğer baskıcı rejimlerde, ünlü isimlerden serbest çalışanlara kadar gazeteciler, dünyanın sadece Ukraynalıları değil, otoriterlik kontrol edilmediğinde hepimizin karşı karşıya olduğu tehlikeyi anlamasını ve önemsemesini sağlayan hikayeleri paylaşmak için hayatlarını riske atıyor."

Ukrayna'da geçtiğimiz günlerde üç gazeteci öldürüldü. Amerikalı serbest gazeteci Brent Renaud geçtiğimiz Pazar günü vuruldu ve Fox News'den Pierre Zakrzewski, Ukraynalı meslektaşı Oleksandra Kuvshynova Pazartesi (15.03.2022) günü Kiev'in dışında öldürüldü. Beyaz Saray Basın Sözcüsü Jen Psaki gazetecilerin özel olarak hedef alınıp alınmadığını teyit edemedi. Ancak onların ölümleri Rusya'nın kasıtlı olarak sivilleri hedef alması ve Ruslara ve dünyanın geri kalanına hangi bilgilerin ulaştığını kontrol etme çabası politikasıyla iç içe görünüyor.

"RUS HALKININ ZOMBİLEŞMESİNE İZİN VERDİĞİM İÇİN UTANIYORUM"

Muhalifler, otokratların medya üzerindeki baskısını kırmanın gerekliliğini çok iyi anlıyorlar. Rusya'da devlet kontrolündeki bir televizyon kanalında yapımcı olan Marina Ovsyannikova, Pazartesi (15.03.2022) günü canlı haber yayını sırasında büyük bir cesaretle Kanal 1'in setine girdi ve "savaşı durdurun" sloganını attı ve hükümet "propagandasını" kınadı.

Ovsyannikova eylemi öncesi ayrıca bir video mesajı paylaştı: "Ukrayna'da olup bitenler bir suçtur. Maalesef son yıllarda Kanal 1'de Kremlin propagandası üzerinde çalışıyorum. Şimdi çok utanıyorum. TV ekranlarında yalanların söylenmesine izin verdiğim için utanıyorum. Rus halkının zombileşmesine izin verdiğim için utanıyorum."

İnsan hakları grupları, Ovsyannikova'nın saatlerce ortadan kaybolmasının ardından başına gelebileceklerin en kötüsünden korktu. Neyse ki para cezasına çarptırılmış olarak tekrar ortaya çıktı. Rus makamları, bilgi üzerindeki hakimiyetlerini yeniden iddia etmek için daha sert önlemler alabilirler. Devlet destekli yalanları dramatik bir şekilde kırmak, gerçeği Putin için Batı yaptırımları veya Ukrayna'nın tanksavar silahları kadar güçlü bir tehdit haline getiriyor.

Batılı gazetecilerin canlı görüntüleri ve olay yerindeki haberler, kamuoyunu çok az kişinin beklediği ölçüde harekete geçirdi. Haberler, Alman enerji ve ulusal güvenlik politikasında köklü değişikliklere, NATO müttefikleri arasında yeni bir dayanışmaya, ekonomik yaptırım dalgalarına ve birçok Cumhuriyetçi politikacı ve uzman arasında Rusya'ya yönelik tutumlarda 180 derecelik bir değişime yol açtı. Ukrayna şehirlerinden ve kasabalarından doğrudan haberler olmadan, Batılı liderlerin bu kadar hızlı ve şiddetli tepki vermeyecekleri düşünülebilir.
 
Bu gerçek, özgürlük, sağ popülizm ve demokrasi hakkında kesin dersler veriyor. Her şeyden önce medyanın, gerçeği kontrol etmeye veya bilinmez kılmaya çalışan otoriterlerin düşmanı haline geldiğini görüyoruz.

"Bilginin Anayasası: Gerçeğin Savunması" kitabının yazarı Jonathan Rauch'un açıkladığı gibi: "Orada güçler var, Galileo hapiste olduğundan beri her zaman vardı… Doğru olana karar vermek için bu kurallara uymanın sakıncalı olduğunu söylediler: Neyin doğru olduğunu biliyorum. Bunu empoze edebilmeliyim. Benimle aynı fikirde olmayan insanları sansürleyebilmeli veya susturabilmeliyim."

Rauch'un açıkladığı gibi, bir demagogun zihniyeti şudur: "Seçimi kazandığımı söylemek istiyorum. Başkalarının kaybettiğimi söylemesi çok rahatsız edici."

Hakikat ve bağımsız bilgi kaynakları boğulursa demokrasiler ayakta kalamaz. Fikirlerin özgürce değiş tokuşuna, seçmenlerin liderleri sorumlu tutma becerisine (ki bu, neyin peşinde olduklarını bilmeyi gerektirir) ve seçim sonuçları hakkında fikir birliğine bağlıdır. Rauch, bu nedenle, "büyük çalınmış bir seçim yalanının" ABD'de şimdiye kadar yürütülen en büyük ve başarılı dezenformasyon kampanyası olduğunu ve Amerikalılar tarafından diğer Amerikalılara karşı yürütüldüğünü savunuyor.

Hayatımızdaki demokrasiye yönelik en önemli tehdidin, neyin doğru olduğuna karar vermeye ve onlardan şüphe edenleri itibarsızlaştırmaya çalışan otoriter zorbalardan kaynaklanması tesadüf değildir.

Batı demokrasiyi yeniden kucaklarken, onun ayakta kalmasını sağlayan kurum ve değerleri aklımızda tutmalıyız. Haber kaynakları yalnızca güçlüler için propaganda araçları haline geldiğinde ve gerçek, bir lider ne derse onun istediği hale geldiğinde, demokrasi tehlikede demektir.

Hiç şüphe yok ki: Bir politikacı özgür basına saldırdığında, "halkın" sesi değil, demokrasinin düşmanıdır.

Öne Çıkanlar