Hadi gari sen de gel

Hadi gari sen de gel
Burdur Sanat Tiyatrosu, 2013 Ağustos ayında Sinop’tan tiyatrosu olmayan Burdur’a, tiyatro kurmak için gelen İlker Görkem, Şafak Topal, Gürcan Ali Gür’ün maceraperestliğiyle kuruldu.

Mazlum ÇETİNKAYA


Hadi gari sen de gel, diye bir cümleyi duyduğumuz an, hemen küçük bir kente kayar bir kısmımızın bilinçaltı. Buna rağmen çoğumuz Burdur’un nasıl bir kent olduğunu bilmeyiz. Orada bir göl olduğunu, kıyısındaki elma bahçelerini, mecburiyet caddesini, küçük istasyonunu, ıssız sabahlarını bilmeyiz çoğumuz…

Otuz yıl önce öğrencilik yaptığım bu kentin küçücük bir fakültesi ve bir meslek yüksekokulu vardı. Nüfusu yanlış hatırlamıyorsam kırk bin idi. Yıllarca gitmediğim bu kente birkaç yıl önce uğradım en son, bir söyleşi içindi sanırım. Her şey olduğu gibiydi adeta, kaldığım öğrenci evini saymazsak birçok şey yerli yerinde duruyordu. Nüfusu birkaç bin artmıştı bu süreçte, göç almayan, mütevaziliğini kaybetmeyen insanların kenti Burdur.

Ünlü yazarı Fakir Baykurt’un, Sümer Ezgü’nün, Hababam Sınıfı’ndaki Feridun Şavlı’nın da doğduğu yer olan Burdur’u, köylerdeki yetiştirdikleri ürünlerini getirip sattıkları hafta sonu pazarlarındaki yerel şivelerindeki sesleriyle hatırlıyorum. "Hadi gari, alıver", "üç kilo domates veriver ordan" cümlelerini dün gibi hatırlıyorum…

Gitmesek de görmesek de orada küçük bir şehir var, bir göl kenarında. Orada da yoksulluk var, orada da çocukların dudakları uçukluyor, orada da pandemi var… işte bu küçük kentte, yıllar önce ilk tiyatronun adımı atılmış. O zaman tanısaydım genç tiyatro emekçisi kardeşlerimi isim olarak "hadi gari tiyatrosu" ismini önerirdim onlara. 

Bu kentin, ismi Burdur Sanat Tiyatrosu olan bir tiyatroları var. Ancak bu son dönem, gerek pandemi sürecinin etkisi gerekse de ekonomik dibe vuruşunda etkisiyle zor günler yaşıyor. Hikayesi o kadar farklı ki, farklı noktalardaki küçük iki kentin bir birine el uzatarak oluşturduğu bu tiyatro topluluğunun dayanışmaya ihtiyacı var.

Bu değerli sanat emekçilerinin ve tiyatrolarının hikayeleri de bir o kadar ilginç.

Burdur Sanat Tiyatrosu, 2013 Ağustos ayında Sinop’tan tiyatrosu olmayan Burdur’a, tiyatro kurmak için gelen üç arkadaşın, İlker Görkem, Şafak Topal, Gürcan Ali Gür’ün maceraperestliğiyle kuruldu. Perdelerini "Burdur’da kültür ve sanat etkinliği yok!" tabusunu yıkıp "Burdur’da bir tiyatro var!" sloganıyla tiyatro kültürünü geliştirmeyi misyon edinen idealist gençlerin öncülüğünde kurulmuş. 

İlk olarak kurucu oyuncu İlker Görkem'in yazıp yönettiği kadına yönelik şiddeti konu alan "Odun" adlı oyunumuzla yola çıktı. Bu güne kadar toplumsal sorunları sahnelerinde dile getiren "çocuk hakları, barış, insan ilişkileri, öldürülen yazarlar, doğa, Burdur’un sorunları" gibi temaları olan 20'e yakın büyük oyunu, 10'dan fazla çocuk oyunu sahnelemişler. 

2014 yılında kurulan "Burdur Sanat Çocuk Tiyatrosu" ile de farklı yaş grupları şeklinde 5 yaşından 16 yaşına kadar çocukları eğiterek çocukları 15 oyunla sahneyle buluşturdular. Bu çalışmalara Burdur gibi küçük bir kentte 200'den fazla çocuk katıldı. Kapısı tiyatro sever herkese açık olan tiyatro yarı profesyonel bir anlayışla bugüne kadar getirdiği sanatsal birikimini Covid-19 salgını sebebiyle kaybetmek üzere.

Aynı zamanda örgütleyicisi de oldukları Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi ile 427 tiyatro bir araya gelip seslerini duyurmaya çalışıyorlar. 

Tiyatromuz Yaşasın diye bir imza metni ile yola çıktılar.  Hızla destek görüp başka tiyatroların da katılımıyla genişlemeye başlayan kampanya geçen ay geniş katılımlı bir toplantı ile "Tiyatromuz Yaşasın İnisiyatifi" ismini aldı. 

"Türkiye'de tiyatro sanatının büyük bölümünü oluşturan bizler ülkemizde sanatın yaşayabilmesi için imza metninde belirttiğimiz taleplerin Devlet tarafından karşılanmasını istiyoruz. Tüm sanatsever insanları da sesimize ses olmaya davet ediyoruz…" diye bir çağrı yapıldı.

Tiyatro; insanı, insana, insanla, insanca anlatma sanatıdır, der Turgut Özakman. İnsanı insana insanca anlatan bu sanata ve emektarlarına el verelim. Dayanışma duyguları ile..

Öne Çıkanlar