Halfeti raporu: 'İşkence gördüm' diyenlere tekrar işkence yapıldı

Halfeti raporu: 'İşkence gördüm' diyenlere tekrar işkence yapıldı
Gözaltındakilerin işkence görmeye devam ettiği bilgisine yer verilen raporda, bağımsız heyetlerin inceleme yapması istendi.

Urfa’nın Halfeti ilçesine bağlı Dergili Mahallesi'nde, 18 Mayıs tarihinde yaşanan bir çatışma sonrası Halfeti ve Bozova ilçelerinde gözaltına alınan 3'ü çocuk 51 kişinin maruz kaldığı işkenceye dair, Toplum ve Hukuk Araştırmaları Vakfı (TOHAV) tarafından ön rapor hazırlandı.

'18 Mayıs 2019 Tarihinden İtibaren Şanlıurfa'da Yaşanan Hak İhlalleri Ön Raporu' başlığı taşıyan rapor, yapılan incelemelerin yanı sıra Urfa Baro Başkanlığı, Baro İnsan Hakları Merkezi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Urfa Şubesi, halen gözaltında tutulanların bir kısmı ve gözaltına alınıp serbest bırakılanların bir kısmı ile yapılan görüşmelerin sonucunda derlendi.

Raporda, gözaltı süreci ile bilirkte işkence ve kötü muamelenin devam ettiği vurgulandı.

AVUKATLARIN MÜVEKKİLLERİ İLE GÖRÜŞMELERİ ENGELLENDİ

Gözaltında tutulanlar ile görüşmek isteyen avukatlara engel çıkarıldığı belirtilen raporda, "Urfa Barosu'nca atanan zorunlu müdafilerin dahi zaman zaman kolluk tarafından engellenerek gözaltına alınan ve haklarında adli işlem yapılan müvekkilleri ile görüşmelerinin engellendiği vurgulanmıştır. Özel müdafii olarak dosyayı takip eden bir kısım avukatın, müvekkilleri ile ifade işlemine katılmasını engelleyici biçimde özel müdafiye bilgi verilmeksizin dosyaya Baro'dan zorunlu müdafi talep ettikleri, bu suretle kişinin müdafi seçme hakkına engel olunduğu belirtilmiştir" denildi.

POLİS NEZARETİNDE GÖRÜŞME DAYATMASI

Her avukatın yalnızca bir şüpheli ile görüşebileceği, bu görüşmenin de polis nezaretinde gerçekleşebileceğine dair dayatmalara maruz kalındığı da ifade edilen raporda, yine avukatların görevlerini icra etmeleri nedeniyle kriminalize edildikleri, tehdit ve baskıya uğradıkları, bu konularla ilgili Cumhuriyet Savcılığı ve diğer adli merciler önünde yaptıkları başvuruların ise sonuçsuz kaldığı kaydedildi.

'Cezasızlık politikası' sebebiyle işkence ve kötü muamele vakalarında giderek artış yaşandığının altı çizilen raporda, Urfa Barosu'nun Halfeti ilçesinde yaşanan olayları yakinen takip ettiği, çok ciddi işkence bulguları tespit edildiği, işkence ve kötü muamele uygulamalarının da hali hazırda devam ettiği vurgulandı.

'GİZLİLİK İLKESİ' İHLAL EDİLDİ

Raporda, müdafilerin görevlerini ifa ederken kolluk ve diğer soruşturma makamları tarafından fiili engellerle karşılaştıkları, emniyette bulunan avukat-şüpheli görüşme odasının kamera ile izlendiğini, bu sebeple avukat ve müvekkil görüşmesi gizliliğinin ihlal edildiği, müvekkillerine uygun bir hukuki yardımda bulunmalarına engel olunduğunu belirtildi.

'İŞKENCEYE UĞRADIĞINI SÖYLEYENLERE YENİDEN İŞKENCE YAPILDI'

Gözaltına alınan kişilerin 24 saat boyunca avukatları ile görüştürülmediği, bu süreçte avukatların müvekkillerinin akıbeti ile ilgili bilgi alamadıkları belirtilen raporun devamında şu bilgiler yer aldı:

"24 saatlik avukat görüş kısıtlamasının kalkmasının ardından gözaltında bulunan kişiler ile yaptıkları görüşmelerde bu kişilerin vücutlarında işkence izlerine tanık olduklarını, görüşmelerinin kayıt altına alınması ve kişilerin avukat görüşünden sonra yeniden işkence uygulayanlarla yalnız kalacak olması sebebi ile müvekkillerinin kendilerine detaylı açıklama yapmak ve iddialarını dillendirmekten korktuklarını beyan etmişlerdir. Avukatlar, gözaltındaki müvekkillerinin devam eden işkence ve tehdit nedeni ile baskı altında ifade vermek zorunda bırakıldığını belirtmiştir. Müvekkillerinin maruz kaldıkları işkenceyi ifade ettiklerinde, kolluk görevlileri tarafından daha fazlasını yapmakla tehdit edildiğini ve hatta işkenceye uğradığını belirten bazı mağdurlara bu sebeple yeniden işkence yapıldığını beyan etmişlerdir. Avukatlık görevini ifa etmeleri sebebi ile risk altında olduklarını, kolluk görevlileri tarafından gözaltına alınmak ile tehdit edildiklerini ayrıca tarafımızla paylaşmıştır."

MAĞDUR VE TANIKLAR ANLATTI

Raporda, olayın tanıkları ile yapılan görüşmelere de yer aldı. Güvenlikleri dolayısıyla isimleri saklı tutulan görüşülen tanıklardan 15 yaşındaki bir çocuk, gözaltına alınan yakını ile Kürtçe konuştuğu için darp edildiği anlattı.

Rapordaki diğer bazı tanık anlatımları ise şöyle:

"Bir diğer tanık ise, ayrım gözetmeksizin herkese ters kelepçe takıldığı ve dışarda saatlerce yere yatırıldıklarını belirtiyor. Gözaltı işlemlerine tanık olan bir başka kişi ise, gözaltı esnasında kolluk görevlilerince şahıslara ağır hakaretlerde bulunulduğunu, yerde arkadan kelepçelenerek yüz üstü yatırıldıklarını, uzun bir süre bu şekilde tutulduklarını, bu esnada kolluk görevlileri tarafından yerde yatar vaziyette olan şahıslara ağır şiddet uyguladığına doğrudan şahit olduğunu, işkencenin saatlerce sürdüğünü ifade etti."

İŞKENCE GÖRENLERE SAĞLIK RAPORU VERİLMEDİ

Gözaltına alındıktan sonra serbest bırakılanlar ile yapılan görüşmelere dair ise şunlar kaydedildi:

"Gözaltına alınıp serbest bırakılan kişilerin ağır işkenceye maruz kaldıkları, gözaltı esnasında elleri arkadan bağlanıp, yüzüstü yere yatırılarak saatlerce bekletildikleri ve defalarca tekmelendikleri, silah kabzaları ile kendilerine vurulduğu, emniyette de defalarca darp edildikleri, vücutlarına elektrik verildiği, hakarete uğradıkları ve tehdit edildikleri, sağlık raporu için götürüldükleri hastanede hekim-hasta mahremiyetinin sağlanmadığı ve polis refakatinde muayene yapıldığını, işkence izlerinin sağlık raporuna yazılmadığını, serbest kaldıktan sonra da sağlık raporu almak için ildeki hastanelere gittiklerinde doktorların rapor vermekten çekindiklerini, bu nedenle başka illere gidip sağlık raporu almak zorunda kaldıklarını tarafımıza iletmişlerdir."

'GÖRÜŞMELER İZLENİYOR'

Raporda, Urfa TEM Şube'de halen gözaltında tutulan 5 kişi ile görüşüldüğü de belirtildi.

Bu görüşmeler yapılmadan önce inceleme heyetinin TEM Şube'de 1 saat 10 dakika bekletildiği, ardından alındıkları görüşme odasının bir duvarının cam olduğu, emniyet personelinin görebileceği bir açıda olduğu ve kamera ile izlendiği kaydedildi. Yapılan bu görüşmelerde, bazı kişilerin görüşmeye getirilmeden yarım saat öncesine kadar işkence gördüğünü beyan ettiği vurgulandı.

İŞKENCE GÖRENLER ANLATTI

Gözaltındakilerle yapılan görüşmelere dair saporda şu bilgiler paylaşıldı:

- Yapılan ilk görüşmede görüşülen kişi, görüşmeden bir gün önce gözaltına alındığını, kişi ile görüşme talebimiz kolluk görevlilerine aktarıldıktan sonra, kişinin görüşmemizden yarım saat kadar önce dahi kaba dayağa maruz kaldığını belirtmiştir. Odanın karanlık olması sebebi ile kimler tarafından işkence uygulandığını göremediğini, işkence sırasında ifade vermek için zorlandığını, yine yakalama işlemi sırasında da işkenceye maruz kalarak elleri ters kelepçelenerek yüz üstü yatırıldığını ve bu şekilde sırtına basıldığını, hakarete uğradığını ve tehdit edildiğini ifade etmiştir. Kişinin burun kısmında şişlik ve kızarıklık olduğu heyetimizce gözlemlenmiştir.

- 65 yaşında duymada ve kendini ifade etmekte güçlük çeken erkek bir şahıs ile yapılan görüşmede; şahsın yüzünde ve kafasında dikiş izlerinin olduğu, sol yanak ve sağ göz altında morluk bulunduğu, kişinin tedirgin olduğu, gömleğinin parçalanmış olduğu ve üzerinde kurumuş geniş kan lekelerinin olduğu, tek başına ayağa kalkmada ve yürümekte zorluk çektiği gözlemlenmiştir. Kişi gözaltına alındığı sırada yere yatırılarak darp edildiğini, tekmelendiğini, kurşun sesleri duyduğunu, kendilerine hakaret edildiğini, uğradığı işkenceden dolayı tüm vücudunun ağrı içinde olduğunu, yine getirildiği karakolda işkencenin saatlerce sürmüş olduğunu ifade etmiştir.

3 KEZ ELEKTRİK VERİLDİ

- Yapılan bir diğer görüşmede, görüşme odasına gelen şahıs ilk anda can güvenliğinin bulunmadığını ve korktuğunu ifade etmiştir. Kişinin avukatına şahsın parmak izine götürüldüğü bilgisi verilmiş olmasına rağmen, parmak izinin bir önceki gün alındığı ve avukatı ile görüştürülmemiş olduğu bilgisi paylaşılmıştır. Gözaltına alınırken ağzının bant ile bağlandığını, bu şekilde tekmelendiğini, darp edildiğini ve üzerine basıldığını, hakaret ve aşağılamalara maruz kaldığını, başına çuval geçirildiğini ifade etmiştir. Gözaltına alındığı ilk gün 3 kez işkenceye uğradığını ifade etmiştir. Elleri ve ayaklarının arkadan bağlanarak gömleğinin kafasına geçirilerek darp edildiğini ifade etmiştir. Gözaltında tutulduğu 3'üncü günde tüm vücudu çıplak şekilde cinsel organına elektrik verildiğini, toplamda 3 kez çıplak halde iken cinsel organına elektrik verildiğini, sırt üstü yatırılarak cinsel organına basıldığını ifade etmiştir. Kişinin yüzünde morluklar ve burun bölgesi ve kemiğinde şişlik gözlemlenmiştir.

CİNSEL SALDIRI İLE TEHDİT EDİLDİ

- Gözaltında tutulan bir kadın, Kürtçe olarak yapılan görüşmeye ağlayarak başlamıştır. Kendi evinde yüz üstü yatırılarak, kulağının ve kollarının tekmelendiğini, evinde ve evinin bahçesinde darp edildiğini, getirildiği emniyette üst kata çıkarıldığını ve burada bütün vücuduna elektrik verildiğini, cinsel organına ve göğüs bölgesine defalarca elektrik verildiğini, sırtına vurulduğunu, hala bu ağrıların etkisi altında olduğunu ifade etmiştir. Hakarete ve aşağılamalara maruz kaldığını; cinsel saldırı ile tehdit edildiğini, ilk avukat görüşü gerçekleşene kadar işkenceye maruz kaldığını ve bu görüşmeden sonra işkencenin sonlandığını belirtmiştir. Emniyette ifadesinin Türkçe dilinde ve tercümansız olarak alındığını, kolluğa kendisini Kürtçe dilinde daha iyi ifade edebileceğini söylemesine rağmen tercüman getirilmeksizin Türkçe olarak ifade vermek zorunda bırakıldığı paylaşmıştır.

İŞKENCE DOKTORUN YANINDA SÜRDÜ

- Bir diğer kadın ile yapılan görüşmede, silah seslerinin duyulmasının ardından evlerine baskın yapıldığını, evdeki herkesin yüzüstü yere yatırıldığını ve bu şekilde iken aynı aileden bir kısım kişinin orada 5 saat boyunca işkenceye uğradığını ifade etti. 1 kişiye 3-4 kişinin aynı anda vurduğunu, ardından ambulansın geldiğini ve bunun üzerine başını kaldırdığında eşini ve ailesindeki diğer erkekleri kanlar içinde tanınamaz halde gördüğünü anlattı. Yakını ile birlikte götürüldüğü Birecik'teki hastanede de 1 saat boyunca yanında yakınının dövüldüğünü, polislerin doktorlara rağmen işkenceye devam ettiğini ve hiç kimsenin itiraz etmediğini ifade etti. Fiziksel ve psikolojik şiddete uğradığı, TEM şubeye getirildikten sonra ayaklarına elektrik verildiğini söyleyen görüşmeci kadın, gözleri ve elleri bağlanarak üst kata götürüldüğünü, polisin burada kendisine işkence gören diğer kişilerin bağırış ve inleyişlerini dinlettiklerini, 2 kişiye işkence uyguladığına şahit olduğunu, inleyen kişiler arasında ailesinden kişilerin de olduğunu seslerden anladığını, polis tarafından yakınının adı verilerek "biz …. ya ne yaptık biliyor musun? Her şeyi yaptık, sadece tecavüz etmedik" dediğini, avukatları ile görüştürülmediğini belirtmiştir.

Raporun sonuç kısmında ise şu tespit ve öneriler yer aldı:

- Devletler işkence ya da kötü muameleye ilişkin şikayetlerin ve raporların derhal ve etkili bir biçimde soruşturulmasını sağlamak zorundadır. İşkence kamu görevlileri tarafından gerçekleştirildiğinden konu ile ilgili tarafsız özel bir soruşturma komisyonu da ayrıca kurulmalıdır.

- İşkence ya da kötü muamele gördüğünü iddia eden kişiler, tanıklar, aileler ve müdafiler her türlü şiddet tehdidi veya gözdağına karşı korunmalıdır. İşkence ve kötü muamele iddialarının muhatabı olan ve adı geçen soruşturmada yer alan tüm soruşturma makamları ve kamu görevlileri derhal soruşturmadan el çektirilmelidir.

- Gözaltında işkenceye uğrayan şahıslar, derhal işkence gördükleri merkezlerden alınarak güvenli yerlere sevk edilmeli, bağımsız ve yetkin heyetlerce İstanbul Protokolü'nde öngörülen gerekli tıbbi müdahaleler ve rehabilitasyon desteği sağlanmalıdır.

- Tanıklar ve işkence mağdurları tarafından gözaltında bulundukları sırada muayenelerini yapan hekimlerin meslek etik ve kurallarına aykırı davrandığı iddia edilmiş olmakla, Türk Tabipler Birliği ve Sağlık Bakanlığı tarafından ilgili sağlık personeli hakkında soruşturma başlatılmalıdır.

- TBMM tarafından derhal bir araştırma komisyonu kurulmalı yerinde inceleme yapılması için zaman kaybedilmeden harekete geçilmelidir.

- İşkence insanlık suçudur ve mutlak yasaktır. İnsan hakları örgütleri konuyu gündemine almalı, işbirliği içerisinde farklı uzmanlık alanlarından profesyonellerle bir inceleme heyeti oluşturulmalı ve olayın tüm yönleriyle aydınlatılması için gerekli incelemeler yapılmalıdır. (Mezopotamya Ajansı)

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar