Halkevleri'nden İstanbul Pfizer önünde İngilizce-Türkçe çağrı: Aşıda patent kaldırılsın

Halkevleri'nden İstanbul Pfizer önünde İngilizce-Türkçe çağrı: Aşıda patent kaldırılsın
Halkevleri, İstanbul'da Pfizer önünde hem İngilizce hem de Türkçe yaptıkları açıklama ile, 'Aşıda patent öldürüyor, patent kaldırılsın' dedi.

Halkevleri, 'aşıda patent kaldırılsın' talebiyle İstanbul'da Pfizer önündeydi. Pfizer önünde 'Aşıda patent öldürüyor, patent kaldırılsın' yazılı pankart açan Halkevciler, 'Kapitalizm öldürüyor, halk sağlığı üstünden rant elde edilmez. Sağlık haktır satılamaz!' dedi.

Halkevleri'nden hem İngilizce hem de Türkçe yapılan açıklamanın tamamı şu şekilde oldu:

AŞIDA PATENT ve ‘AŞI TİCARETİ’ İNSANLIK SUÇUDUR

"COVID 19 salgını 8 milyar insanı tehdit ediyor. Bir yıldır yaşamımız bu tehdit altında şekilleniyor. Hayatımızı korumak için bir yıldır sosyal varlığımız evlerimiz ile (eğer hala gidebileceğimiz bir işimiz kaldıysa) iş yerimiz arasına sıkıştı. Salgının durdurulabilmesi ve SARS-CoV-2 virüsünün etkisiz hale getirilebilmesi için, aynı zaman dilimi içinde enfeksiyon zincirini kıracak kadar insanın aşılanması şart. Bu şart sağlanamazsa, aşılama yalnızca aşıya dayanıklı virüs mutasyonlarının ortaya çıkmasına ve salgının bu mutasyonlarla devam etmesine neden olacak. Enfeksiyon zincirinin kırılabilmesi için gereken aşılama oranına tek tek ülkelerde ulaşılması da yeterli değil. Dünya’nın herhangi bir yerinde salgın devam ettiği sürece insanlığın tamamı hastalık tehdidi altında olacak. 8 milyar insanın en az 6 milyarı aşılanmadığı sürece insanlığın COVID 19 salgınını yenmesi olanaklı değil.

‘YÜZLERCE ÜLKEDE YETERLİ AŞILAMA YAPILAMAYACAK’

Ne yazık ki neoliberalizm dayattığı fikri mülkiyet hakları anlaşmaları ile COVID-19 aşılarını bir uluslararası ticaret malı haline getirmiştir. Hindistan ve Güney Afrika’nın başlattığı "COVID 19 aşılarından patentin kaldırılması" görüşmeleri, ABD, AB, Kanada, Japonya, Avusturalya gibi emperyalist ülkeler tarafından engelleniyor. COVID 19 aşısında patentin kaldırılmaması, aşının ücretsiz veya çok ucuza sağlanamaması halinde, yüzlerce ülkede yeterli aşılama yapılamayacak.

Emperyalist kapitalist devletlerinin desteğini arkasına alan dev ilaç şirketleri, aşıda patent uygulamasını kaldırmayarak, neoliberal iktidarlar, COVID 19 aşısının üretimini ve tedariğini kamulaştırmayarak, insanlığın COVID 19 salgınını yenmesinin önündeki en büyük engeller haline geldiler. Tekelci sermaye ve kapitalist hükümetler, ellerindeki güçle milyarlarca insanın sağlık ve özgür toplumsallaşma haklarını gasp ediyor.

Ülkemizde, iktidarın izlediği tutarsız, plansız ve ayrımcı aşı politikası, aşının, COVID 19 ile etkin bir mücadelenin aracı olmasını önlüyor.

‘ORTAYA ÇIKAN UYGULAMA VE SONUÇ TAM BİR REZALETTİR’

2011’de Hıfzısıhha Enistitüsü’nü kapatan AKP iktidarı, COVID 19 aşısının yerli, yeterli ve kısa zamanda üretimini olanaksız hale getirmiştir. İktidar, salgın başlar başlamaz yapılan, Hıfzısıhha Enistitüsü’nün yeniden açılması çağrılarına kulak tıkayarak, ülkeyi "ithal aşı"ya mahkum etmiştir. Aşı ithalatı kararları Saray’ın karanlık odalarında planlanmış, halkın ve bilim insanlarının denetimine kapalı bir süreç işletilmiştir. Hazinenin dibine darı eken ve bugün bütün Türkiye halkına "128 milyar dolar nerede" sorusun sorduran ekonomi politikalarıyla birlikte ortaya çıkan uygulama ve sonuç tam bir rezalettir: Gelen sınırlı sayıdaki ilk aşılarla yüksek risk gruplarından önce ayrıcalıklı "devlet adamları"nın, sonra yandaşlarının aşılanması; arkasından ithalat zincirinin bozulmasıyla ikinci dozlarda yaşanan aksaklıklar; bunun ardından da Çin’den yapılan aşı ithalatının sürdürülebilirliğine ilişkin sorunlar nedeniyle başta Pfizer-Biontech aşısı olmak üzere başka aşı ithal kanallarına başvurulmasıdır. Bu politikalarla, enfeksiyon zincirinin ülke bazında kırılabilmesi için ilk adım olan, aynı anda nüfusun yüzde 70’inin aşılanması mümkün değildir.

‘COVID-19 AŞILARINDAKİ PATENT HAKLARI İPTAL EDİLMELİDİR’

COVID 19 salgınını aşıyla önleyebilmenin en uygun yolu aşı patentleri engelinin "jenerik üretim" yoluyla aşılmasıdır. Türkiye, DTÖ’nün 2001’de yayınladığı ve "epidemilerde ve ulusal felaketlerde fikri mülkiyet hakları sözleşmesinin esnetilebilmesini" öngören Doha Deklerasyonu’na dayanarak jenerik aşı üretimine derhal başlamalıdır. Bunun için Hıfzısıhha Enistitüsü derhal yeniden açılmalıdır. Her biri aşı laboratuvar çalışmalarını devletlerinden aldığı muazzam kamu kaynaklarıyla gerçekleştiren ilaç tekellerinin COVID-19 aşılarındaki patent hakları iptal edilmelidir.

‘ŞİRKETLER ÜCRETSİZ AŞI SUNMAYA ZORLAMALIDIR’

COVID 19 aşısının insanlığın ortak malı olarak üretilmesi ve ücretsiz olarak bütün insanlara ulaştırılmasının önündeki en büyük engellerden olan aşı üreticisi ilaç şirketlerine karşı yaygın boykotlar ve protestolar yürütülmelidir. Doktorlar ve hastalar bu şirketlerin ürettikleri ilaçların yerine muadillerini kullanmalıdır. Başta Türkiye olmak üzere, aşı ihtiyacını karşılamak için kısıtlı bütçelerinde ağır yükler oluşturmaya zorlanan devletler, kamusal sağlık ve sosyal güvenlik kurumlarının bu boykotlara katılımını sağlamalı, ulusal sağlık ortamında yapacağı düzenlemelerle bu şirketleri ücretsiz aşı sunmaya zorlamalıdır.

Öne Çıkanlar