Havalimanı tarafsız bölgede tutulan mültecilerin hakları ellerinden alınıyor

Havalimanı tarafsız bölgede tutulan mültecilerin hakları ellerinden alınıyor
Yoleri, 'Hukuki dayanaktan yoksun alıkonulma uygulaması yaşam hakkını tehdit eden uygulamalara zemin hazırlamakta' dedi.

Yağmur KAYA


ARTI GERÇEK- İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube, İstanbul Havalimanı transit bölgede tutulmakta olan mültecilerin beslenme, barınma, sağlık ve adli mekanizmalara erişimlerinde yaşanan ağır ihlaller ile mültecilik haklarına getirilen engellemeleri; somut olaylar, idare ve yargı pratiği ve mevzuat kapsamında hazırladığı raporu şube binalarında basın toplantısı ile kamuoyu ile paylaştı. 

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, turist olarak ya da sığınma amacıyla Türkiye’ye gelen ancak ülkeye kabul edilmeyen yahut Türkiye’yi transit geçerek başka bir ülkeye gitmeye çalışan ancak evraklarında sorun olduğu belirtilerek transit geçişine izin verilmeyen mültecilerin havalimanı tarafsız bölgede aylarca alıkonulduğunu söyledi. 

Tarafsız bölgede tutulan kişi sayısının resmi olarak açıklanmadığından bu durumdaki kişilerin sayısının tam bilinmediğini vurgulayan Yoleri, alanda tutulan kişilerin ciddi hak ihlaline maruz kaldığı ve temel ihtiyaçlara ulaşamadığını söyledi. 

Türkiye’de mültecilerin uluslararası korumaya erişim sorunlarına yer verilen raporda, yüzbinlerce mültecinin Avrupa’ya doğru harekete geçmesinin Avrupa ülkelerinde yarattığı endişenin de  bir sonucu olarak 2016 yılında Avrupa Birliği ve Türkiye arasında varılan siyasi bir mutabakat ile, gelecek para yardımı karşılığında mültecilerin Türkiye’de tutulması için çeşitli önlemler geliştirildiği vurgulandı. Rapordan, 1951 Cenevre Sözleşmesi'nin koyduğu coğrafi çekince nedeni ile Avrupa ülkeleri dışından gelenlere mülteci statüsü tanımayan Türkiye’de bulunmak zorunda kalan mülteciler için bu durumun sorunları çözümsüz bir noktaya taşıdığı belirtildi. 

Raporda, yapılan açıklamalara göre yaklaşık 4 milyonu kayıtlı olmak üzere 5 milyon mülteci ile Türkiye'nin dünyada en fazla mülteci barındıran ülke durumunda olduğu vurgulandı. 

2016 mutabakatının yarattığı ağır sonuçlar yanında, Suriyeli olmayanların kayıt ve sığınma başvuru süreci işlemlerine ilişkin yükümlülükler, Eylül 2018 itibariyle, Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği’nden Türkiye’nin kurmuş olduğu Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne (GİGM) devredildiği dile getirilen raporda, sığınma işlemlerinin yalnızca Göç İdaresi Genel Müdürlüğü (GİGM) tarafından yürütülmeye başlandığı belirtildi. 

Raporda, uluslararası koruma için başvuruların İl Göç İdaresi Müdürlükleri vasıtasıyla GİGM’ne yapıldığı, kişilerin uluslararası koruma başvuru sahibi olarak kayıt altına alındıktan sonra, taahhüt edilen temel hizmetlerden yararlanmaları için kendilerine kimlik belgesi düzenlendiği ve belirlenen sonraki bir tarihte ise Ankara’daki GİGM tarafından yapılan mülakat ile uluslararası koruma başvuruları değerlendirilip karara bağlanmakta olduğu ifade edildi. Raporda,  bu sürecin sağlıklı işletilemediği için başvuruların alınması ve değerlendirilmesi sırasında ortaya çıkan ciddi sorunların mültecilerin kimliksiz ve korumasız kalmalarına, geri gönderilmelerine,  uluslararası koruma hakkından yararlanamamalarına neden olduğu kaydedildi. 

Bu durumun Türkiye’de bulunan mülteci grupların tehlikeli yollardan Avrupa’ya geçişe yönelmelerine neden olduğu ve göç yolunda yaşanan can kayıpları ile sonuçlanan ağır koşulların ise, mültecilerin Türkiye’ye giriş yapmadan havayolu ile başka ülkelere gidişini teşvik etmekte olduğuna işaret edildi. 

RAPORUN AMACI

Yoleri, raporun amacının ise ülkeye girişine izin verilmediği veya  transit geçiş sırasında varış ülkesi tarafından kabul edilmediği için İstanbul Havalimanında bekletilen yabancıların yaşadığı hak ihlallerinin tespiti ve görünür kılınması, yetkililerin ve kamuoyunun dikkatini bu noktaya çekerek sorunlarının çözümüne katkı sunmak olduğunu söyledi. 

Yoleri, transit bölgede tutulan kişilerin "şüpheye dayalı nedenlerle alıkonulma" denilerek alıkonulduğunu ancak somut herhangi bir gerekçe gösterilmediğini söyledi. Yoleri, mültecilerin şüphe nedenleri ortaya konulmadığı için "hiçbir şeye dayanmayan/keyfi bir alıkonulma var" diyerek, şöyle devam etti: 

'HUKUKİ ÇERÇEVEDEN YOKSUN'

"Ancak hukuken bunu bir alıkoyma olarak görmeyen idare, sorulan sorulara  "İdari gözetim kararı yoktur" diye cevap vermekte, hukuki bir çerçeveden yoksun bırakılan bu tutulma uygulamasına karşı hukuki itiraz prosedürü işlevsiz bırakılmaktadır. Bu hukuki dayanaktan yoksun alıkonulma uygulaması, yukarıda çeşitli anlatımlarla somutlaşan, maruz kalınan koşullar ile birleşerek;  özgürlük ve güvenlik hakkı, seyahat ve yerleşme hakkı, beslenme, sağlık ve insanca yaşama hakkının ihlaline neden oluyor ve  sınır dışı uygulamaları ile birleşerek mültecilik hakkı, işkence yasağı  ve yaşam hakkını tehdit eden uygulamalara zemin hazırlamaktadır."

'TEMEL İHTİYAÇLARDAN YOKSUNLAR'

Mültecilerin bekletildikleri uzun süreler içinde, beslenme, sağlık, hijyen, barınma, iletişim ihtiyaçları konusunda doğrudan bir muhatap bulamadığını ve temel ihtiyaçların karşılanması konusundaki ciddi yetersizliklerin giderilemediğini söyleyen Yoleri, "Temel ihtiyaçlara erişim ve tutulma konusunda sorumluluk üstlenmeyen idare, avukata erişimi sistematik olarak engellemekte, kişilerin hukuki yardım almasına ciddi zorluklar yaratmaktadır. Görüşme talep eden avukatın,  bir talep dilekçesinin havalimanı dışında bulunan Mülki İdari Amirlik birimine ulaştırması istenmekte, onay gelene kadar 1 haftayı aşan sürelerle görüşme engellenmekte, avukat bekletilmektedir. Görüşme taleplerine onay 1 haftadan önce gelmemekte, çoğu zaman da sessiz kalınmakta ve cevap dahi verilmemektedir. Bu durumda da başvurulabilecek bir hukuk yolu öngörülmediğinden avukatlar doğrudan Anayasa Mahkemesi’ne başvurup tedbir talep etmek durumunda kalmaktadırlar" dedi. 

AVUKAT ERİŞİM KONUSUNDA SORUN YAŞANIYOR

Yoleri, avukata erişim konusunda tedbir kararlarına imza atan Anayasa Mahkemesi'nin uluslararası koruma başvurusunu almadığını, mültecilerin zorla uçağa bindirilerek sınır dışı etme ve idari gözetim konularında ise tedbir taleplerini reddettiğini söyledi. 

YAPILAN HUKUKİ GİRİŞİMLER

Yapılan hukukî girişimlerde idari gözetim kararlarına karşı ilk yargı mercii olarak yetkili ve görevli İstanbul 2. Sulh Ceza tarafından yeterli inceleme dahi yapılmaksızın, gerekçesiz,  otomatik ret kararı verilmekte olduğunu belirten Yoleri, "Bu uygulama karşısında yetkili ve görevli 2 Sulh Ceza Mahkemesi genel olarak işleyen bir hukuk yolu olmaktan çıkmış durumdadır" diye konuştu. 

Yoleri, yasal mevzuata dikkat çekerek şunları söyledi: "Dayanak mevzuat tespiti aşamasında; kişilerin uluslararası koruma başvurusu yaptıkları zaman hangi statüde oldukları, başvuru yapıp yapamadıkları ve bu aşamada karşılaşılan sorunlar, bekletilme süreçlerinde maruz kalınan koşullar, kabul ve ret durumu, ret durumunda yasal yollara başvurulup başvurulmadığı ve sürecin hangi aşamada bulunduğu hangi yasal dayanakların kullanılmasında belirleyici olmaktadır."

ÇÖZÜM YOLLARI

Yoleri, çözüm ve öneri olarak şunları vurguladı: "Mültecilerin karşılaştığı uluslar arası koruma ve hukuki haklara erişimdeki engeller ile hep aynı odada tutuluyorlar ve dışarı çıkartılmıyorlar, ışıklar 24 sat açık tutuluyor, her gün yalnızca soğuk gıda , sandviç vs. veriliyor, ilaçlar alınmıyor, temiz havaya hiç ya da çok kısıtlı çıkartılıyorlar, kısıtlı temizlik ürünü veriliyor, ziyaretçi alınmıyor, valizleri ve özel eşyaları verilmiyor, çarşaflar ve yastıklar hiç değişmiyor, çamaşır yıkanamıyor biçiminde tanımlanan olumsuz tutulma koşullarından kaynaklı sağlık beslenme barınma dahil temel haklara erişimde yaşanan  ve yukarıda ayrıntılarına yer verilen ve sistematik hale gelmiş bulunan sorunlar ve ciddi hak ihlallerinin, ulusal hukukta var olan düzenlemeler ile çözüme kavuşturulamadığı görülmektedir. İdarenin tutumu da bu sorunların çözümüne katkı sunmamaktadır.

Devam eden ağır ve acil sorunlara dair bu aşamada çözüm önerilerimizi şöyle sıralamak mümkün görünmektedir: Öncelikle; Havalimanı transit bölgede tutulma uygulamasına son verilmeli, Havalimanında uluslar arası koruma başvurusu yapan mülteciler derhal ülke içine alınmalı ve tüm diğer başvuru sahipleri ile aynı haklara sahip olmaları sağlanmalı ve gerekli hukuki düzenlemeler yapılmalıdır.  

'İDARİ GÖZETİM OLARAK TANINMAMALI'

Havalimanı transit bölgede tutulma uygulaması sonlandırılana kadar ise Mültecilerin havalimanı transit bölgede alıkonulması "idari gözetim" olarak tanımlanmalı ve idari gözetim uygulamasına dair yargı mekanizmasına tabi kılınmalıdır.

'ADLİ VE İDARİ ERİŞİME İMKAN SAĞLANMALI'

Havalimanında tutulan mültecilerin uluslararası koruma başvurularının düzenli olarak kayıt altına alınması sağlanmalı, sistematik hale gelen başvuruların kayıt altına alınmaması sorununa karşı derhal etkili bir başvuru yolu oluşturulmalıdır. Havalimanında tutulan mültecilerin adli ve idari mekanizmalara erişimlerini mümkün kılacak imkanlar sağlanmalı, düzenlemeler yapılmalı, hukuki yardım ihtiyacının karşılanması noktasında barolarla işbirliği yapılmalıdır."

Öne Çıkanlar