Nazım Hikmet Stockholm’de

Zaten Sebüktay Kaan Orhan Veli, Nazım Hikmet damarından giden bir şair. Şimdi de Nazım’dan yaptığı yeni tercümeleri yayımladı ve harika bir iş yaptı.

Sebüktay Kaan, 1980 darbesi sürgünlerinden bir şair. Bir devrimci. Bir Marksist. Dördü birleşince, Nazım Hikmet’i İsveç diline kazandırması şaşırtıcı değil.

Nazım Hikmet’in İsveç dilinde tercümelerini toplu olarak bulmak mümkün değildi. Gerçi Nazım’ın yolu Stockhlolm’den de geçmişti. 1958 yılı olmalı. Geldiğinde Lütfü Özkök ve büyük heykeltraş İlhan Koman ile de buluşmuşlar. Zaten 1976’da Lütfü Özkök yayınladığı "Brödet och kärleken: Fem turkiska poeter" (Ekmek ve Sevgi) adlı derlemede 5 şair arasında Nazım Hikmet’e de yer vermişti. 

Dikter om nu och alltid (Şiirler/Şimdi ve Her Zaman, Fransızcadan çev. Arne Häggqvist 1970) ve Moskvasymfonin (Moskova Senfonisi, İngilizceden çev. Göran Tunström 1974) daha önce çıkmıştı. 

Lütfü Özkök’ün eşi Anne-Marie, Orhan Veli’nin yanında Orhan Pamuk’u (Beyaz Kale) da ilk kez İsveç diline kazandıran harika bir insandı.

Zaten Sebüktay Kaan da Orhan Veli, Nazım Hikmet damarından giden bir şair. UNESCO 2002 yılını Nazım Hikmet yılı ilan ettiğinde, Sebüktay Kaan ondan yaptığı bir derlemeyi, De mångfärgade Kaprifolerna (Ebruli Hanımelleri) başlığı ile yayımlamıştı. Ferhat ile Şirin oyunundan bazı kısımlara iki dilli olarak yer vermişti.

Aynı yıl, Aftonbladet gazetesi de John Berger’in Nazım Hikmet üzerine yazdığı bir yazının İsveççe tercümesine yer vermişti. 

Şimdi de Nazım’dan yaptığı yeni tercümeleri "Människovyer från mitt hemland" (Memleketimden İnsan Manzaraları) başlığı ile yayımladı ve harika bir iş yaptı.

Kapağında Nazım Hikmet ve Hikmet Kıvılcımlı ile birlikte Bulgaristan’da sürgünde ölen devrimci olağanüstü kadın Fatma Nudiye Yalçı da yer almakta. Bence iyi yapmış, bilirsiniz, Türkiye solu tarihinde kadının adı pek yoktur!

Zaten şu sıra, Latife Fegan’ın bu yıl Belge’den yayımlanacak olan "Yazmasam Olmazdı" başlıklı anılarını okurken Fatma Nudiye Yalçı’ya hak ettiği yeri vermesi ile denk düştü.

2016 yılında Dayanışma Derneği’nde ne güzel bir Nazım Hikmet/ Tomas Tranströmer okuması yapılmıştı. Sebüktay yapmıştı tercümeleri. Az şiir dinlemesi düzenlemedi Sebüktay Orhan Veli, Nazım için.

Bu arada Sebüktay Kaan’ın bir Transtömer seçkisini tamamladığını da müjdeleyim. O da üretim bandına girecek.

2011 yılında Nobel Edebiyat ödülü alan Tranströmer’in, hapiste olduğum sırada desteği ile beni onurlandırmasını asla unutamam. 

Belge Yayınları 2007 yılında, Sebüktay Kaan’ın "Az-Uz Dere-Tepe Sonra Düz / Bir Şiir Yolculuğu" adlı şiir kitabını yayımladı.

Kendisi de bir süre İsveç sürgünü olan Zülfü Livaneli şöyle değerlendirdi onun şiirlerini: "Sebüktay Kaan ister memleketi anlatsın ister sürgünü, ister sevinci ister hüznü, onun dizelerinde bizi usulca kavrayan, sonra da sarıp sarmalayan şey, bana öyle geliyor ki doğaya duyduğu büyük sevgi. Şairin yüzünü döndüğü, gönlünü, kalbini, uzaklardan da olsa açtığı doğa soyut bir mekân değil, doğup büyüdüğü yerler... Sebütkay Kaan memleketinin suyuna, ağacına, çiçeğine, göğüne, renklerine, meyvelerine, dağlarına, rüzgârlarına yeniden ve yeniden hayat veriyor dizelerinde, sevgiyle ve özlemle..."

İsveç’in 68 geleneğinden gelme ozanlarından Peter Curman da onun İsveç dilindeki şiirlerini şöyle yorumladı: "Sebüktay Kaan'ın yeni şiir kitabını (I nya farvatten/Yeni Sularda, 2007) ilk okuyuşum, bir eleştirmen gözüyleydi. Onun şiir kalitesini fark ettim; taze resim dilinin, canlı ironilerin, türküsel tınıların, yitirilen şeylere özlemin... Onun şiirlerini okumak benim için, İsveç'le yeni ve bir başka biçimde karşılaşmak gibi." 

Onun İsveç dilindeki ilk şiir kitabı Vid en vägkant (Bir Yol Kıyısı) ise 2001 yılında yayınlanmıştı. 

Sürgün/Anılar adlı şiir kitabı Türkçe olarak 1996 yılında İsveç’te yayınlandı. 2000 yılında çıkan Az Sevinç Biraz Hüzün gibi. 

2002 yılında Sollentuna Kent Ödülünü aldı. Sollentuna benim İsveç’te ilk mahallem sayılır. 1995 yılı Martında Stockholm’e ilk kez geldiğimde, Mihri ve Sevim Belli’nin oradaki evinde epey uzun bir süre misafir kalmıştım. Daha sonraki gelişlerimde Huddinge’de Feyyaz Kerimo’ya misafir olacaktım.

19 yıl sonra Sigtuna’ya geleceğimi, Stockholm kentine yerleşeceğimi nasıl bilebilirdim! 

Sebüktay Kaan aynı zamanda bir öğretmen, Türkçe ana dil öğretmeni Hudddinge’de. Ne şans öğrencileri için.
 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi