HDP Sözcüsü Kubilay: Erdoğan, Suriye ve Libya'da fena halde tuzağa düşmüş durumda

HDP Sözcüsü Kubilay: Erdoğan, Suriye ve Libya'da fena halde tuzağa düşmüş durumda
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklama ve değerlendirmelerde bulundu.

ARTI GERÇEK - Halkların Demokratik Partisi (HDP) Sözcüsü Günay Kubilay, haftalık basın toplantısında gündeme ilişkin açıklama ve değerlendirmelerde bulundu.

'YAŞANAN FELAKETLER TÜRKİYE'NİN HAZIRLIKSIZ OLDUĞUNU TÜM ÇIPLAKLIĞIYLA ORTAYA KOYDU'

Son günlerde Tüm ülkeyi derinden sarsan günler yaşandığına dikkat çeken HDP Sözcüsü Kubilay, Elazığ-Malatya depreminin ardından Van Bahçesaray'da 41 kişinin hayatını kaybettiği çığ felaketine değindi. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı'nda pistten çıkarak bir felakete neden olan ve 3 kişinin hayatını kaybettği uçak facisaına da değinen Kubilay, şu değerlendirmede bulundu:

"Her üç olayda Türkiye'nin doğal afetlerin felakete dönüşmesini önlemek, gerekse büyük ölçekli kazalara karşı Türkiyenin ne kadar hazırlıksız ve yetersiz olduğunu bütün çıplaklığıyla ortaya koymuş oldu."

 

 

'İÇİŞLERİ BAKANI SORULARA YANIT VERMEK YERİNE KIRBAÇ SALLIYOR'

Yaşanan felaketlerin ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarını eleştiren HDP Sözcüsü Kubilay, tepkisini "Bir İçişleri Bakanı var elinde kırbaçla dolaşıyor" diyerek dile getirdi:

"Deprem olmuş, insanlar ölmüş, insanlar verdikleri verginin nereye harcandığını soruyor, Bakan sorulara yanıt vermek yerine soru soranlara kırbaç sallıyor. Çünkü susturmak istiyor, çünkü ertesi gün, Küba'da ve Jameika'da 7.7 büyüklüğünde bir deprem oldu ve bir kişinin burnu bile kanamadı. Ama Elazığ'daki 6.8 büyüklüğündeki  depremde AFAD'ın açıklamasına göre 41 kişi öldü.

 

 

'TÜRKİYE ASKERİNİN İDLİB'DE NE İŞİ VAR'

Suriye'de her geçen gün topyekun savaş tehdidi yükseldiğine dikat çeken HDP Sözcüsü Günay Kubilay, Duriye ordusunun kendi topraklarını El Kide uzantısı HTŞ çetelerinden temizlemeye çalıştığını söyledi:

"Ortaya çıkan tablo AKP-MHP iktidarı açısından son derece vahim durumu gözler önüne seriyor. Bir yanda Rusya ve İran'ın desteklediği Suriye ordusu bulunuyor. Diğer yanda ise HTŞ ve ÖSO'ya kol kanat germek ve korumak için emir almış Türkiye askeri var. 

Suriye ordusu kendi topraklarını El Kide uzantısı HTŞ çetelerinden temizlemeye çalışıyor. Türkiye orada ne yapıyor? Türkiye askerinin İdlib'de ne işi var. Daha bir kaç gün önce 8 asker İdlib'de hayatını kaybetti. Bu askerlerin İdlib'de ne uğruna öldüğünü, Türkiye'nin neden Suriye topraklarından askeri güçlerini çekmediğini Erdoğan açıklamalıdır.

 

 

'ERDOĞAN VE KABİNESİ HEM SURİYE'DE HEM LİBYA'DA TUZAĞA DÜŞMÜŞ DURUMDA'

Erdoğan bu tür açıklama yapmasını isteyen ve sorular soran herkese fena halde öfkeleniyor. Öfkelenmeyecek. Edoğan herhangi bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı değil ki öfkelensin. Halka hesap vermesi gereken üç koltukta birden oturuyor.

Biz Türkiye'nin Parlementoda grubu bulunan üçüncü büyük partisi olarak, bölgeyi yaşanmaz bir cehenneme çeviren saldırgan bir dış politikanın komşularla sıfır sorundan sıfır komşuya evrilen dış politika macerasını halk adına Erdoğan'a sormayacağız da kime soracağız. Erdoğan ve kabinesi hem Suriye'de hem Libya'da fena halde tuzağa düşmüş durumda. Bunun siyasi sorumluluğundan tekrar 'kandırıldık' diyerek kaçamaz. 

GRUP YORUM: HER AN KÖTÜ BİR HABERLE SARDILA BİLİRİZ

 

HDP Sözcüsü, ölüm orucunu sürdüren Grup Yorum üyelerine ilişkin de şöyle konuştu: "Grup Yorum üyeleri uzun zamandır açlık grevindeler. Açlık grevini ölüm orucuna dönüştüren İbrahim Gökçek 235, Helin Bölek 232’inci gününde. Sağlık koşulları oldukça kötü ve her an hepimizin yüreğini yakacak kötü bir haberle sarsılabiliriz. Grup Yorum'un avukatlığını yapan ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ve tutuklu ÇHD’li avukatlar müvekkillerinin haklı taleplerinin savunucusu olmak amacıyla 5 Şubat’tan itibaren itibariyle açlık grevine başlamışlardır. Peki, Grup Yorum üyelerini açlık grevine ve ölüm orucuna zorlayan neden ise Türkiye’nin içinde bulunduğu utanç verici siyasi tabloyu, ülkenin sürüklendiği kaotik siyasi durumu çok çarpıcı biçimde özetliyor. Grup Yorum üyelerinin talepleri: ‘Konser yasaklarımızı kaldırın, tutuklu üyelerimizi serbest bırakın, üzerimizdeki baskılara son verin.

TALEPLERİ KABUL EDİN

Bir ülke düşünün; muhalif şarkı söyleyen bir müzik grubunun konserleri söylediği şarkılar nedeniyle yasaklanıyor, gruba baskı yapılıyor, üyeleri tutuklanıyor. Böyle bir durum kabul edilemez. Grup Yorum’u beğenmiyor olabilirsiniz. O zaman şarkılarını dinlemezsiniz ama şarkı söylemelerini de yasaklayamazsınız. Bir müzik grubunun şarkı söylemek için açlık grevine başlaması, ölüm orucuna yatması, hangi partiden olursa olsun vicdanı olan hiç kimsenin kabul etmesi mümkün değildir. Buradan iktidara sesleniyoruz; Grup Yorum’un taleplerini derhal kabul edin, açlık grevlerini ve ölüm oruçlarını sona erdirin."

'KAYIPLAR TÜRKİYE'NİN ÖNCELİKLİ GÜNDEMLERİNİN ARASINDAYER ALMAYA BAŞLADI'

Ülkede yaşanan kayıp olaylarına dikkati çeken Kubilay, kayıpların Türkiye'nin öncelikli gündemlerinin arasında yer almaya başladığına dikkat çekti:

"Geçen hafta üzerinde durmuştuk. Dersim'de üniversite öğrencisi olan Gülistan Doku 34 gündür kayıp. Olayın şüphelisi Zainal Abarakov adlı şahıs yurt dışına kaçıyor, bölgedeki MOBESE kayıtlarına ulaşılamıyor, şüpheli herkesin ifadesi alınmıyor. Dersim’de bir bu tarz olaylara göz yumma, üstünü örtme, şüphelilerin korunduğuna dair kuşkular daha da güçleniyor. Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde yaşayan ve İstanbul Keldani Kilisesi Papazı Remzi Diril’in babası 71 yaşındaki Hurmuz Diril ile annesi 65 yaşındaki Şimoni Diril’den de, 11 Ocak’tan bu yana haber alınamıyor. Çiftin kaybolduğu bölge askeri yasak bölge ve karakol komutanı ‘Olaya yasak getirildi. Ailesi dışında kimseyle bilgi paylaşmıyoruz’ diyor. Ne yazık ki çiftin bulunması için de yeterli çalışma yapılmıyor, kamuoyunun bilgi alması engelleniyor.

Bir ilginç kayıp haberi de hapishanedeki oğlunu ziyaret etmek amacıyla Batman'dan İstanbul'a gelen ve aynı gün akrabalarıyla görüşen Mehmet Bal'dan 24 Ocak’tan sonra bir daha haber alınamıyor. 7 gün 24 saat kameralarla izlenen bir şehirde, bir insan nasıl kaybolur? Biz bu ülkede insanların güvenliğinden ve yaşamlarından sorumlu bakan Soylu’ya soruyoruz; yukarıda adı geçen insanlara ne oldu, akıbeti ne durumda? Çıkıp başta kayıp yakınları olmak üzere kamuoyuna doyurucu, ikna edici açıklamalar yapın, kayıpları bulun."

'CEZAEVLERİNDEKİ HAK İHLALLER VE İŞKENCE DEVAM EDİYOR'

Cezaevlerindeki hak ihlallerine de değinen Kubilay, işkencenin sürdüğünü söyledi:

"Cezaevlerindeki hak ihlalleri ve işkence artarak sistematik biçimde devam ediyor ve artık yaygınlaşarak gizlenemez bir boyut kazanmış bulunuyor. Cezaevlerindeki hasta tutsakların tedavi edilmemesi, tedavi süreçlerinde ise kelepçe dayatılması, çıplak arama, gazete, dergi ve kitap kısıtlaması, koğuşlara yapılan baskınlar, kadınların erkek gardiyanlar tarafından aranması, banyolara dahi kamera yerleştirilmesi, darp, tehdit ve hakaret şeklinde süren işkence yöntemleri sık sık gündeme geliyor. İki örnekle yetinelim; Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi Eğitim Kurulu Başkanlığı, çok sayıda kitap ve gazetenin tutuklulara verilmesini yasaklamış. Eskişehir H Tipi Kapalı Cezaevi’nde hücrelerde keyfi biçimde arama yapılıyor ve aramalara özel harekât polislerini de katılıyormuş. Cezaevlerinde gizlenemez biçimde yaygınlaşan işkencelere ses çıkarılmaz, hasta tutsaklar ölüme terk edilirken Sivas katliamının katillerinden Ahmet Turan Kılıç hasta ve yaşlı olduğu için Erdoğan tarafından affedilmiş ve serbest bırakılmıştır."

'CİZRESPOR'UN IRKÇI SALDIRILAR NEDENİYE LİGDEN ÇEKİLMESİ SPOR TARİHİNE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇECEK'

Cizresporun ırkçı baskılar ve saldırılar nedeniyle ligden çekildiğini hatırlatan Kubilay, bu durumun spor tarihine kara bir leke olarak geçeceğini söyledi:

"3. Lig 2. Grup'ta mücadele eden Cizrespor, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ve Merkez Hakem Kurulu’na (MHK) karşı güçlerinin yetmediğini belirterek, kendi sahalarında yapılan adaletsizlik, deplasmanlarda görmüş oldukları ırkçılık nedeniyle ligden çekildiğini duyurdu. Bu durum Türkiye spor tarihine geçecek kara bir leke olarak geçecek utanç verici bir gelişmedir.  Özellikle AKP-MHP iktidarı döneminde futbol evrensel barışa hizmet eden bir köprü özelliğini yitirerek, iktidarın ideolojik saldırı aygıtına ve hegemonya aracına dönüştürüldü. İktidarın ırkçı, ayrımcı ve eril anlayışı stadyumlarda kendini en çıplak biçimlerde göstermekte ve giderek, bir ‘spor kültürü’ haline gelmektedir. Her şeyden önce futbolun barış ve kardeşlik köprüsü olma işlevini, evrensel değerlerin taşıyıcısı olma özelliğini yeniden kazanmasının yolu futbolun bu özelliklerini yok eden, AKP-MHP iktidarından kurtulmaktan geçiyor."

Öne Çıkanlar