Herkesi sevin ama hakikati daha çok sevin

Herkesi sevin ama hakikati daha çok sevin
TMMOB Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Artı TV'de ekrana gelen Söz Sırası programına konuk oldu.

Tezcan Karakuş CANDAN


ARTI GERÇEK-Dostoyevski Suç ve Ceza adlı eserinde, " Ortada bir suç varken bu suça sessiz kalanlar da o suçun ortakları olurlar ve suçu birlikte üstlenirler" diyor. 

Bugün ülke gündeminde ve kent gündeminde yaşadığımız süreç biraz da bu. Ortada olan ve herkesin görmek istemediği gerçekleri ve hakikatleri haykırarak bu suça ortak olmamak zamanı. Bugün kent mücadelesi davasında bilim insanlarının özellikle merkezi idarelerin ve yerel idarelerin lehine verdikleri bilim dışı raporları biliyoruz. Bilim insanlarının merkezi ve yerel otoriteye hizmet ettiği ve bilimden ayrıldığı bir dönemdeyiz.

Tam da böylesi dönemlerde aydın olma sorumluluğu çok önemli. Hakikati haykırmak, gerçek suçu ve suçluyu ortaya çıkarmak, meslek insanlarının da aydınların da sorumluluğudur. Yürüttüğümüz kent mücadelesinde daha doğruyu bulabilmek için, kimden ve nereden gelirse gelsin yapılan bütün yanlışları ortaya koymak için hakikati haykırmaya devam ediyoruz. 

Hem Atatürk Orman Çitliği, hem Kanal İstanbul projelerinde ve Başkent'in yaşanılacak bir kent olabilmesi açısından bilimsel bilgimizi meslek odaları üzerinden anayasanın bize verdiği bize yetkiyle hakikati haykırarak mücadeleye devam edeceğiz. Bundan yönetenler rahatsız olabilir. Demokrasinin gereği bunları bir yol gösterici olarak algılamaları gerekir. 

Geçtiğimiz hafta AOÇ'de Gökçek döneminde planlanan yolun şimdi Büyükşehir Belediyesi tarafından inşa ediliyor olması hiçbir hukuka sığmıyor. Dolayısıyla meslek odaları bu süreci bir kez daha kamuoyu ile paylaşarak suça ortak olmayın çağrısı yapıyor. Tam da o günlerde başka bir AOÇ arazisi davasında bilir kişiler gerçekten bilime inanan kişiler bir rapor yayınlıyor ve diyor ki; "AOÇ'nin kurumsal kimliğini görmezden gelemezsiniz. Oradaki yapılacak her türlü işlem bu kurumsal kimlikle birlikte ele alınmak zorundadır. AOÇ'nin en ufak parçasına dahi beton dökülmesi mümkün değildir." 

Aynı şekilde pandemi sürecinde de benzer olayları yaşıyoruz. Bugün karşı karşıya kaldığımız durum, pandemi sürecinin yönetilememesi, aşılama sürecinin gecikmesi, vakaların artışıyla dünya sıralamalarına giriyor olmamızda hemen Bilim Kurulu hedef gösteriliyor. Bilim Kurulu'nun bilimsel davranması ve kimseye itaat etmemesi gerekiyor. Bilim insanlarının sorumluluğu topluma karşıdır. 

Yine AOÇ arazilerinde pandemi sürecinde herhangi bir yapılaşma olmaması gerektiği ve oraları korumanın bir tercih değil zorunluluk olması gerektiğini bilim insanları söylüyor. Tam da böylesi dönemlerde kimden ve nereden gelirse gelsin kimin yaptığına bakmadan neyin yapıldığını ortaya çıkararak kamuoyuna bilgi vermek bizim aydın sorumluluğumuzdur. Bilimsel bilgiyi ortaya koyarak, kimi sevdiğinizi değil, hakikati sevip sevmediğinizi sorgulamanız gerekmektedir. 

Herkesi seviyoruz, toplumda kamu yararına yapılan bütün uygulamaları destekliyoruz. Ama kamu yararına aykırı her türlü işlemin karşısında, Mimarlar Odası ve TMMOB'a bağlı odalar kendi bilimsel bilgisini anlatmaya devam edecektir.

Gerçek olan şey, bilimsel bilginin toplumla buluşmasıdır. Herkesi sevin ama hakikati daha çok sevin. 

Öne Çıkanlar