Hukuk devleti, mönü, alakart

Hukuk devleti de lokantacılıktaki mönü uygulamasına çok benziyor. Alakartta olduğu gibi ben pirzola yemeyeceğim, köfte yiyeceğim yok.

Ekonomi çukurun dibine yaklaşırken Erdoğan’ın aklına hukuk devleti geldi.

Geldi ama yanlış geldi.

Erdoğan’ın AKP grup toplantısında ve bazı illerin AKP kongrelerinde yaptığı konuşmalarda ekonominin çukurun dibinden başını kaldırabilmesi için yabancı sermayeye gerek olduğunu, bu paranın ülkeye girmesi için de hukuk reformu yapacaklarını söyledi, daha doğrusu bunu söylemek istedi.

Ancak, bu konuşmaları dinlediğinizde gördüğünüz hukuk reformundan Erdoğan’ın anladığı şeyin sadece yabancı kaynağın Türkiye’ye girişini kolaylaştırıcı bir dizi önlem önerisi.

Oysa, Erdoğan’ın anlamadığı konu tam da bu.

Erdoğan’ın anlamadığı ya da muhtemelen anlamak istemediği mevzuyu lokantacılık kavramları üzerinden anlatacağım.

Lokantalarda ya mönüler ya da alakart yemekler var.

Alakart sunumlarda çok çeşitli alternatifler arasından seçebiliyorsunuz, isterseniz zeytinyağlı dolma ya da fasulye, pirzola ya da köfte yiyebiliyorsunuz.

Mönü uygulamasında ise müşterinin mönü içinden seçme durumu yok, giriş yemeği, ana yemek, tatlı, içki hep birlikte tüketilecek.

Hukuk devleti de lokantacılıktaki mönü uygulamasına çok benziyor.

Alakartta olduğu gibi ben pirzola yemeyeceğim, köfte yiyeceğim yok.

Ben mülkiyet haklarında batı standartlarına geleceğim ama ifade özgürlüğünde, yargı tarafsızlığı ve bağımsızlığında gelmeyeceğim yok.

Hukuk devleti ancak tüm evet tüm kurum ve kuralları ile batı standartlarında varsa var, yoksa yok.

Öyle seçicilik yok.

Üstelik, bu hukuk devleti işi ekonomi çukurun en dibine gelmiş iken hatırlanacak bir konu da değil.

Bu yazıyı yazdığım gün ve saatte hala Türkiye’de uygulanmayan bir Anayasa Mahkemesi kararı var.

Yakın geçmişte de bir AYM kararının Mehmet Altan’a altı ay sonra uygulanmışlığı, Mehmet’in altı ay fazla içeride kalmışlığı var.

Bugün için ülkede uygulanmayan bir Anayasa Mahkemesi kararı varsa bugün bu ülkede hukuk devleti yok demektir ve bu yokluk öyle dereceli bir şey değil mutlak bir yokluktur.

Yarın, Merkez Bankası rezervleri eksiye düştü diye hukuk devletini hatırlamak hukuk devletine dönmek demek olmuyor, sadece sıradan bir kandırmaca.

Erdoğan ısrarla bize alakart hukuk devleti yedirmek istiyor.

Oysa, alakart hukuk devleti yok çağımızda.

Hukuk devleti ya tüm kurum ve kurallarıyla var ya da tamamen yok.

Bırakın detay konuları, Anayasanın ikinci maddesinde ifadesini bulan Cumhuriyetin temel nitelikleri büyük sıkıntıda.

Nedir Cumhuriyetin temel nitelikleri?

Demokrasi, hukuk devleti, laiklik, sosyal devlet.

Doğu ve Güneydoğu illerimizin belediyelerindeki kayyım uygulaması demokrasi ilkesini yerle bir etti.

Anayasa Mahkemesi kararlarının uygulanmadığı bir ülkede hukuk devletinden bahsetmek mümkün mü?

İmparator mağlup ordunun komutanına mağlubiyetin nedenini sormuş; komutan on neden sayacağım İmparatorum demiş, birinci neden barutumuz bitti deyince İmparator komutanı kesmiş, gerisini söylemene gerek yok demiş.

Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması da barutun bitmesi gibi bir konu.

Karaman’daki üniversite bir yardımcı doçent kadro ilanı vermiş: İslami İlimler Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri bölümüne alınacak yardımcı doçent ilanında "Şeytanla mücadele edecek insan eğitimi üzerine çalışmaları olma" şartları sıralandı.

Laik bir devletin üniversitesi "Şeytanla mücadele edecek insan eğitimi üzerine çalışmalar yapmış" bir yardımcı doçent arıyor ve biz hala laik devletten bahsediyoruz.

Sosyal devlet konusuna girmiyorum bile.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı için devlet projelerine (!) muhalefet üzerinden soruşturma açılıyor, belediyelere deprem gibi doğal afetlerde açıklama yapma sınırlaması getiriliyor ve biz hukuk devletinden bahsediyoruz.

Tam da İsmet Paşalık bir "Hadi canım sen de" durumu.

Hukuk devleti ancak mönü olarak tüketilecek bir kamu hizmetidir, nokta.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi