Hürmüz Diril'i kim, neden bulmuyor?

Bu kaçırılma olayıyla ilgili Diril çiftinin 11 çocuğu bir yıldır sosyal medyada, bürokraside, adalet saraylarında, köylerinde, Avrupa'da, komşularında, akrabalarında bir umut adaleti arıyor.

Bir Ermeni'nin anlatısı:

- Boşaltıldıktan bir süre sonra köye geri dönmüşüz ev yapıyoruz. Komşu yaklaşıyor.

- Ne yapıyorsun, geri mi geldin?

- He. Döndük nihayet. Yeniden evimizi yapıyoruz köyümüze.

- Yap yap... İyi yap ama. Sonra nasılsa bana kalacak sizler gidince...

Hürmüz ve Şimuni Diril çifti bir yıl önce Şırnak Beytüşşebap ilçesindeki keni köylerinden kaçırıldı. Yoğun aramalar yapılmasına rağmen kış şartları baş gösterdiğinden bulunamadılar. Yaklaşık 9 ay önce evden çok da uzak olmayan bir yerde Şimuni Diril'in cansız bedenine ulaşıldı.

11 çocuklu çiftten baba Hürmüz Diril'den ise halen haber yok.

Aydınlatılmayı bekleyen bu kaçırılma olayıyla ilgili Diril çiftinin 11 çocuğu bir yıldır sosyal medyada, bürokraside, adalet saraylarında, köylerinde, Avrupa'da, komşularında, akrabalarında bir umut adaleti arıyor.

Olağan şüpheliler

Hrant'ın katillerinin bilindiği gibi aslında Diril çiftini kaçıranlar da biliniyor.

Maritsa Küçük cinayetindeki gibi bazı çok önemli kanıtlar sallapati soruşturma yöntemleri sebebiyle görmezden geliniyor.

Ya da Sevag'ın askerdeki katledildiği zamanki gibi, emniyet ve devlet 'büyük'leri "Bekleyin bulacağız. Ama gizlilik kararına saygı duyun." deyip "Aslında vurulmamıştı, kurşun da yok ortada" demeye getiriyorlar işi.

Oysa biliyoruz Sevag Balıkçı askerde vurulduktan sonra kıyafetlerinden kurşun deliklerini keşfedip üstüne gitmeseydi ailesi belki de örtbas edeceklerdi davayı.

Olağan şüpheliler yine sahnede.

Biri ihmal etmiş

Biri kafasını çevirmiş.

Bir diğeri görmüş ama gözlerini kapatmış gibi yapıyor.

Bir başkası ise kulaklarını tıkayarak gelişmeleri ve tanıkları duymamazlıktan geliyor.

Bir görgü tanığı var. Akraba.

İki kez çelişkili ifadeler veriyor.

Önce örgüt kaçırdı diyor.

Devlet çok sever böyle suçlamaları oysa.

Hemen üstüne atlayıp kanıtlar, helikopterden atılarak işkence edilenlerin evlerini dakika dakika gözetlediği gibi.

Ama yapmıyor.

"İhtimal vermiyoruz" demekle yetiniyor.

Sonra üç kişi götürdü diyor.

Odun toplamaya gittiler diyor.

Diyor da diyor.

Ama duyan yok.

Tam bir yıl önce. Kış şartlarının çetin geçtiği Şırnak Beytüşşebap ilçesinde.

Şimuni Diril gitmeden köydeki akrabasına 'akşama gelmezsek hayvanlara su yemek ver' diyor.

Demek ki biliyor, Şimuni Diril. Tanıyor birlikte gittiği kişileri.

Ama gören yok.

Dağda görmemeleri gereken bir şey gördükleri için kaçırıldıklarını ve bahara serbest bırakılacağını iddia ediyor görgü tanığı.

Bahar geliyor. Kendi akrabalarının aramaları sayesinde Şimuni Diril'in cansız bedeni su yolunda bulunuyor. Evden uzakta değil. Bölge çetin. Emniyet yetkilileri birkaç kez arama ekibi çıkarsa da 4 dağ arasındaki Kovankaya köyüne sonuç alınmıyor.

Oysa haber ajansları olaydan bir yıl önce (12 Ocak 2019) Diril'in düşme sonucu yaralanmasının ardından iki askeri helikopter bölgeye şıp diye gidivermiş. Diril'i bulup hastaneye yetiştirmişlerdi. Bunu da reklam etmişlerdi kanallarda.

Bulunamıyorlar.

Şimdi dosyada gizlilik kararı var.

Ailesi mart ayında Şimuni Diril'in bedenini bulduktan sonra yakınlarda Hürmüz Diril'in telefonu, bir ayakkabısı ve Şimuni Diril'in yeleği ve ceketi bulunuyor. Ceketin sırtında kurşun yarası olduğunu düşündükleri delikleri üst üste getiriyorlar.

Onların gördüğünü ilk otopsi raporunu hazırlayanlar göremiyorlar.

Şimdi detaylı adli tıp raporu çıkıyor. Ama gizlilik kararı nedeniyle kamuoyu ile paylaşılamıyor.

Peki niye bu gizlilik?

Avukatların deyimi ile dosyanın iyiliği için.

Bir umut gizli yürütülen soruşturmada gerekli bağlantıların yapılması sonrasında suçluların yakalanmasını umuyor aile.

Hürmüz ve Şimuni Diril çiftinin 8. çocuğu Gülcan Diril Üzümcü "Sonuç ortaya çıktığında şaşırmayacağız." diyor bir röportajında.

90'larda köyleri boşaltıldıktan sonra köylerine geri dönen Hristiyan bir aile bugüne kadar ne yaşamışsa bir kez daha tekrarlıyor Şimuni ve Hürmüz Diril'in hikayesinde. Bir doğa insanı Hürmüz Diril 80'lerde başlayan göç dalgasının ardından 90'larda da baskılar sebebiyle köyden şehirlere göç eden çocuklarıyla 2011'de hevesleniyor. Geri dönüyor köye. 2015'te çözüm sürecinde 'artık tamam' diyor ve önce sadece yaz aylarını, sonrasında da yaz-kışı köyde geçiriyor.

Elleriyle yaptığı köy evinin yakınına biraz daha modernini yapıyor. 'Madem kalıcıyız' düşüncesiyle.

O gidince yavaş yavaş çocuklar da geliyor sık sık.

Köy canlanıyor.

Hayatın 90'larda bitirildiği dağlar arasındaki köye cansuyu veriyor Hürmüz Diril'in toprağa bağlılığı. Kuruyan kökleri tekrar salıyor köye, yeşertiyor.

Bir yıl öncesine kadar.

Diril çifti ile ilgili birçok dedikodu da dolaşıyor tabii ki.

Kan davası diyen var.

Toprak kavgası diyen var.

Ama bunların çoğu bilgi kirliliği gibi duruyor.

Toprak diyenlere: Diril evini yaparken olası bir şekilde akrabalarının topraklarından geçebileceğini düşündüğü alanlar için bile telefonlar edip. "Hak geçmesin, varsa bir hata düzeltelim" mesajı vermiş.

Kan davası diyenlere: 93 yılında şehre "Biz buradayız. Olaylarla alakamız yok. Bırakın yaşayalım" demeye gitmiş. Dönüşte şehirden iki çocukla dönerken o iki çocuk yolda durdurulup gözaltına alınıyor ve kaybediliyor. Şimdi olayı buna bağlayanlar aslında 93'te olanın ne olduğunu çok iyi biliyorlar. Cumartesi İnsanları'nın, Kayıp Yakınları Derneğinin mesajlarını dinlemenizi öneririm.

Sonuç:

Devlet Şimuni Diril'in katilini ve Hürmüz Diril'i neden bulmaz...?

Siz biliyorsunuz aslında cevabını.

Çevirmeyin kafanızı.

Kapatmayın kulaklarınızı.

Tanıksınız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Aris Nalcı Arşivi