İletişimciler yorumladı: Kazananı olmayan program, seçimlere etkisi olmayacak

İletişimciler yorumladı: Kazananı olmayan program, seçimlere etkisi olmayacak
Türkiye dün Binali Yıldırım ile Ekrem İmamoğlu'nun canlı yayındaki tartışmasına kilitlendi. İletişimcilere göre program sonucu etkilemeyecek, iki aday da programdan önceki pozisyonda.

Rıfat DOĞAN


ARTI GERÇEK - 3 Kasım 2002 seçimleri öncesi Recep Tayyip Erdoğan ile Deniz Baykal'ın Uğur Dündar moderatörlüğünde yaptığı tartışmadan 17 yıl sonra ilk kez iki aday aynı programda karşı karşıya geldi.

AKP'li yıllarda mesleğe başlayan ve öncesindeki tartışmalar konusunda çok fikri olmayan gazeteciler için dünkü tartışmanın ayrı bir anlamı vardı. Öyle ki 25 Ekim 2002'de yani 3 Kasım seçimlerinden kısa bir süre önce AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Deniz Baykal arasında Uğur Dündar moderatörlüğünde yapılan tartışma, seçimlerden sonra başlayacak olan AKP iktidarında bir daha yaşanmadı.

Tartışma programı için ilk teklif muhalefetin adayı Ekrem İmamoğlu'ndan gelmiş, yapılıp yapılmayacağı, kimin sunacağı, soruların nasıl hazırlanacağı ve nasıl bir format belirleneceği tartışma konusu olmuştu. 17 yıl sonra iki aday arasında yapılacak canlı yayın tartışmasının muhalefetin adayı tarafından yapılmış ve iktidarın bunu kabul etmiş olması ise önemliydi çünkü başta Cumhurbaşkanı Erdoğan olmak üzere AKP'li yöneticiler, muhalefetin yöneticileri ile teke tek karşı karşıya gelmeyi sürekli reddetmişti.

31 Mart'ta alınan yenilgi, AKP adayı Binali Yıldırım'ın Erdoğan'ın gölgesinde kalması ve kendisini iyi anlatamaması gibi nedenler, iktidarı bu tartışma programını kabul etmeye iten gerekçelerden sadece bir kaçıydı.

YILDIRIM'DAN 'OYLAR NASIL ÇALINDI' SORUSUNA YANIT ÇIKMADI

Tüm Türkiye'nin evde, sokakta kurulan dev sinevizyonlardan, kahvede ve işte izlediği gazeteci İsmail Küçükkaya moderatörlüğündeki İmamoğlu-Yıldırım tartışması 3 saat sürdü. 31 Mart seçimlerinin YSK eliyle iptal edilmesi ve yenilenmesi programın ilk bölümüydü. Bu bölümde Binali Yıldırım, Küçükkaya'nın "Seçime neden gidiyoruz" sorusuna "Sizin oylarınız sayılırken bir takım garip işler oldu, acayip işler oldu" gibi muğlak bir yanıt verirken, "Oyların çalındığı konusunda ısrarcı mısınız" sorusuna ise "Çalındı" yanıtı verdi. Ancak İmamoğlu'nun kendisine "Oyları kim ve nasıl çaldı" sorularına yanıt vermeyerek konuyu geçiştirdi.

YILDIRIM'IN ZOR ANLARI: SAYIŞTAY RAPORUNU OKUMADIM

Program başlarken, Binali Yıldırım'ın konuşma sırasında daha gergin olduğu ellerinin titremesinden anlaşılıyordu. Programın geneline bakıldığında İmamoğlu konuşurken müdahale eden ve zaman zaman rakibine sataşan Yıldırım'ın rahat olmadığı görüldü. İki aday arasındaki israf tartışmasında İmamoğlu'nun 'belediyedeki israf ve yolsuzluk' konusunda Sayıştay raporundan rakamlar verdiği sırada, Yıldırım "Yalan" diyerek Sayıştay raporunda böyle bir şey olmadığını söylese de ardından "Sayıştay raporunu okudunuz mu" sorusuna "Hayır okumadım" yanıtı vermesi Yıldırım'ı zor durumda bıraktı.

Rakibini 'veri kopyalama' konusunda eleştiren Yıldırım'ın bir başka taktiği ise konuyu 'FETÖ'ye bağlamasıydı. Yıldırım'ın zaman zaman 'FETÖ' suçlamalarını yenilemesi dikkat çekti. İmamoğlu ise 'FETÖ' sorusuna hiçbir bağının olmadığını ve hep eleştirdiğini söyleyerek cevap verdi. 

İMAMOĞLU 'ORDU VALİSİ' KONUSUNDA ZAYIF KALDI

Diğer taraftan İmamoğlu ise beklendiği gibi belgeleriyle konuştu. Zaman zaman yanıtlarında çok fazla rakama ve sayıya boğulan İmamoğlu, programın sonlarına doğru daha net ve açık cevaplar verdi. Çok tartışılan Ordu Valisi'ne hakaret edip etmediği konusunda da ilk soruya net yanıt vermeyen İmamoğlu'nun Küçükkaya'nın "Hakaret ettiniz mi" şeklindeki ikinci sorusu üzerine "Vali basitleşmiştir" şeklindeki yanıtı da İmamoğlu'nun en zayıf yanlarından biriydi.

İSTANBUL PROGRAMIN SONUNDA KONUŞULABİLDİ

Normalde 2 saat sürmesi beklenen programın uzaması nedeniyle adayların İstanbul vaatlerine neredeyse süre kalmadı. Küçükkaya bunun üzerine programı uzatarak projeler konusunda adaylara ek süre verdi. Dolaysıyla iki aday diğer tartışmaların uzaması nedeniyle İstanbul'u ancak programın sonuna doğru konuşabildi.

Moderatörlük görevi üstlenen İsmail Küçükkaya'nın tartışmayı başarıyla yönettiğini söyleyebiliriz. Sadece 'FETÖ' konusunda önce İmamoğlu'na "FETÖ yurtlarında kaldınız mı, kendisiyle görüştünüz mü" sorusunu yöneltmesi, ancak aynı soruyu Yıldırım'a sormaması çok tartışıldı. Küçükkaya, sosyal medyada oluşan tepki üzerine aynı soruyu Yıldırım'a da sordu.

Sadece Türkiye'nin değil dünyanın da yakından takip ettiği İmamoğlu-Yıldırım canlı yayın tartışmasının etkileri konuşulmaya devam edilecek. Peki program her iki aday açısından nasıl sonuçlandı, kim daha avantajlı çıktı ve seçimlere bir etkisi olacak mı sorularını Artı Gerçek olarak araştırmacılara ve iletişimcilere sorduk.

'HAREKETLİ GEÇMEDİ'

SODEV Başkanı ve Araştırmacı Ertan Aksoy'a göre bu kadar uzun bir süreden sonra böyle bir tartışma programının olması önemli bir kazanım her ne kadar toplumun beklediği kadar çok hareketli geçemese de.

Aksoy program için şu yorumda bulundu:

"İletişim kanalları artık güçlü. Adaylar çok büyük oranda mesajlarını topluma ulaştırdıkları için bu sadece topluma mesajları derli toplu görme fırsatı vermiş oldu."

AKSOY: SEÇİMLERE BİR ETKİSİ OLMAYACAK

Bu tip programların eskiye göre anlamını yitirdiğini belirten Aksoy, seçimlere de bir etkisi olmadığı düşüncesinde:

"Tartışma programları eski iletişim çağına göre artık giderek anlamını da yitiriyor bir taraftan, diğer yandan topluma birbirlerinin yüzüne karşı iddialarını anlatan adayları izleme olanağı, fırsatı veriyor. Dünkü akşamki tartışma programı da bununla limitli ve sınırlıydı. Ama 'iki taraftan kim baskın çıktı' sorusuna çok direk ve net bir cevap üretmek zor. İki tarafın destekçileri her iki tarafın da başarılı geçtiğini düşünüyor. Sonucu etkileyecek bir toplantı veya müzakere değildi. Sonuca etki etmeyeceğini rahatlıkla ifade edebilirim. Her iki aday da dün sabahki pozisyon neyse bu sabah da aynı pozisyonda ilerliyor."

'SORULAR VE DETAYLAR ADAYLARLA PAYLAŞILMAMIŞ'

İletişim uzmanı Ayşen Şahin Aksakal program formatına ilişkin "Öncesinde herkesin şüphelendiği gibi soruların ve formatın detayının adaylarla paylaşılmadığı çok açıktı. Birbirlerine soru soracaklarına dair bilgilendirme olduğunu düşünmüyorum, hazırlıksız yakalandılar şeklinde bir izlenimim oldu" dedi.  

'İMAMOĞLU PARTİLİ ADAY GİBİ KONUŞMADI, SEÇMENDE ETKİSİ OLUR'

Adayları da değerlendiren Aksakal, "İmamoğlu'nu her zamanki gibi daha tutkulu ve istekli buldum ancak 31 Mart öncesi kadar da esnek ve sakin tonda değildi. Bunu çok olumsuz görmüyorum aslında. Çünkü seçmeninin de içindeki haksızlık hissine tercüman olması gerektiği bir öfke dozu var.

İmamoğlu ise hiç partili bir aday gibi konuşmadı, bunun seçmen üzerinde olumlu etki yaratacağını düşünüyorum" yorumunda bulundu.

'YILDIRIM PARTİSİNİN AYRICALIKLI KONUMUNU KULLANAMADI'

Aksakal, Yıldırım için ise şunları şunları söyledi:

"Binali Yıldırım kendi parti yapısının alışılagelmiş ayrıcalıklı konumunu burada kullanamamanın sıkıntısını yaşadı. Kurallara riayette zorlandı. Yıldırım, vaatlerini, iktidarın tüm geçmiş icraatları üzerine kurdu. Bunu riskli buluyorum çünkü zaten seçmen kararında memnuniyetsizlik asıl belirleyicilerden biri."

Genel olarak her iki adayı değerlendiren Aksakal "Binali Yıldırım'ın süreye ve yayın konseptine sık sık müdahale etmesi İmamoğlu'nun ise sıkı şekilde süre takip etmesinin siyasi duruş açısından önemli göstergeler olduğunu düşünüyorum. İmamoğlu artık bir saniye bile hakkımızı yedirmeyeceğiz mesajı verdi" dedi.

'TARTIŞMA TOPLUMUN BEKLEDİĞİ GİBİ GEÇMEDİ'

Toplumdaki tartışmanın hararetli ve daha gergin geçeceği beklentisinin de çıkmadığını belirten Aksakal, "Toplumdaki kutuplaşma, seçim gerginliği öyle bir noktaya geldi ki, dün akşamdan sert tartışma, yükselen nabız bekleniyordu. Malumun ilamıyla geçen bir programdı.İzleyici yayını iyi bulmasa bile İmamoğlu'nun en baştan beri kampanya çatısı olan uzlaşmacı, kapsayıcı, demokratik alan içerisinde bir yayın oldu" dedi.

'HER İKİ TARAF İÇİN SEÇMENİ ETKİLEYECEK BİR YAYIN OLMADI'

Aksakal programın seçimlere etkisinin olmayacağına işaret etti:

"Yayında iki taraf için de seçmen kararını ve yüzdeyi etkileyecek bir fayda olacağını sanmıyorum. İki taraf da çok farklı bir açılım ve dosya ile gelmedi."

YILDIRIM'IN KAMERALAR ÖNÜNDE EŞİNİ ARKADA BIRAKMASI GÖZE BATTI

Programdan sonra her iki adayın aileleriyle fotoğraf çektirmesi sırasında yaşananları da değerlendiren Aksakal, "Adaylar kadın konusunda icraatlarını açıkladıktan sonra basına verdikleri görüntülerde de dikkatli olmalı. İmamoğlu eşi ile yan yana, iyi bir ekip duruşunu korurken, Binali Yıldırım'ın yine kamera önünde tek olup eşini arkada bırakması da göze battı" ifadelerini kullandı.

Öne Çıkanlar