İnfaz yakmalar sopaya dönüştü: 30 yılın üzerine 6 yıl gibi bir cezayı eklemek öyle kolay olmamalı

İnfaz yakmalar sopaya dönüştü: 30 yılın üzerine 6 yıl gibi bir cezayı eklemek öyle kolay olmamalı
‘3 hücre cezası nedeniyle, infazların yakılamayacağını belirten Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin emsal kararı var. Ama Türkiye’de her yerel mahkeme aksi yönde kararlar verebiliyor’

Yağmur KAYA


ARTI GERÇEK- Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tutuklu olan Yaşar Kırmızı, infazının tamamlanmasına 1 yıl 9 ay kala farklı tarihlerde 3 kez aldığı disiplin cezalarıyla infazının yakıldığını ve  çıkışının 2028 tarihine ertelendiğini söyledi. 

Yaşar Kırmızı 1992 tarihinden bu yana tutuklu. İki kronik rahatsızlığı bulunan Kırmızı’ya 23 Kasım’da Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı bir müddetname göndererek infazının yakıldığını ve çıkış tarihinin 2028’e ertelendiğinin iletiyor. Kırmızı,  Artı Gerçek’e gönderdiği mektupta,  kendisiyle birlikte 10 kişinin daha infazının yandığını vurguluyor. Kırmızı, hücre cezalarının kolay nedenlerle verildiğini ve çoğu kez keyfi muamelenin bir sopasına dönüştüğünü belirtiyor. 

Yaşar Kırmızı mektubunda,  3 kez hücre cezasına neden olan olayları sıralarken infazının yanmasının hiçbir hukuki dayanağı olmadığını, Anayasa'nın maddelerini ele alarak tek tek açıklık getiriyor. Kırmızı, ayrıca defalarca insan onuruna aykırı çıplak arama işkencesine maruz kaldığını da vurguluyor. "Daha vahşi uygulamalara da maruz kaldık" diyen Kırmızı, ilk hücre cezasının yaşam alanlarına konulan kameraların kırmadan idareye teslim etmekten aldığını iki hücre cezasını ise yaptığı telefon görüşmelerinden olduğunu vurguluyor. 

‘KAMERALAR YAŞAM ALANLARIMIZI İHLAL EDİYOR, KIRMADAN TESLİM ETTİK’

Kırmızı mektupta hücre cezalarının özetini şu şekilde sıralıyor:

"Bolu Yüksek Güvenlikli Cezaevinde kaldığım süreçte, kurum idaresine kameraların kaldırılması için defalarca dilekçeyle başvurduk. Kamera, "Özel hayatımızı, özel yaşam alanımızı ihlal ediyor" diye yazdığımız dilekçelere cevap verilmeyince, biz de kamerayı bulunduğu yerden söküp kırmadan sağlamca idari kuruma teslim ettik. Bu nedenle hakkımızda 5 gün hücreye koyma disiplin cezası verildi. Hücre cezamızı yattık. Bunun dışında da savcılık tarafından hakkımızda "kamu malına zarar verme" soruşturması açıldı. Bolu 2’inci Asliye Ceza Mahkemesi’ne intikal ettik. İlgili mahkeme hakkımızda 2 yıl süreli hapis cezası verdi. Dosya Yargıtay'da. Mahkeme süreci halen devam etmektedir. Ancak 8’inci Ceza Dairesi’nin aynı konuyla ilgili başkaları hakkında verdiği lehte kararlar mevcuttur. Dosyanın gidişatı hakkında herhangi bir bilgim yoktur. "

‘CEZA İNFAZ YASASINDA ‘TELEKONFERANS’ I SUÇ SAYAN, CEZAYI ÖNGÖREN BİR MADDE YOK’

"2. hücre cezası: Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde kalmaktaydım. Haftalık 10 dakika telefon görüşmesi yasal bir hak olarak verilmiştir. Haftalık 10 dakika telefon hakkımı kullanırken, bu görüşmede telekonferans yaptığım iddiasıyla hakkımda 2 gün hücre hapsini öngören disiplin soruşturması başlatıldı.  Ceza infaz yasalarını düzenleyen 5275 sayılı kanunun "disiplin cezaları" bölümünde yer alan maddelerin hiçbirinde "telekonferansı" suç sayan ve disiplin cezasını öngören bir müeyyide maddesine rastlayamazsınız. Ancak idari birimler bu fiili keyfe tabi kılarak istedikleri gibi yorumlayıp o şekilde ceza veriyorlar. "

‘5275 SAYILI KANUN HÜCRE CEZASINA DEĞİL, ‘ZİYARETÇİ KABULÜNDEN YOKSUN BIRAKMA’ YA HÜKMEDER’

"Belki birçok cezaevinde "bir daha yapılmaması yönünde uyarılarla geçiştiriliyor". Hatta o süreçte kalmakta olduğum 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde de onlarca kişi telekonferans yaptıkları iddiasıyla sadece uyarılıp geçiştirilmiştir. İdari disiplin kurulu hakkımdaki böyle bir fiili 5275 sayılı kanunun 43/2-d fıkrasındaki "kurumda korku, kaygı veya panik yaratabilecek biçimde söz söylemek veya davranışlarda bulunmak" şartına bağlamıştır. Bu o kadar yoruma açık ki, bu maddenin içerisine istediğiniz her şeyi yerleştirebilirsiniz. Ayrıca 5275 sayılı kanunun 43/2-d maddesi hücre cezasına hükmetmez. Bunun karşılığı "ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma" cezasına tekabül etmektedir. Ancak 5272 sayılı kanunun 48/2 bendine göre "bir kişinin daha önce almış olduğu disiplin cezalarının "iyi hali" oluşmamışsa bir üst ceza verilir. Yani benim iyi halim oluşmadan aldığım telekonferans her ne kadar "ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma" ya takabül etse de üst ceza olan hücre cezası verilmiştir.
"İlgili tarihlerde yaptığım 10 dakikalık telefon görüşmesinde kardeşim işe gittiğinden yengemle konuştum. Onunla (kardeşim) görüşmek istediğimi söyledim. Yengem bana ‘dur öyleyse hopörleri açayım seni onunla görüştüreyim’ dedi. Bende ‘böyle bir şey olabiliyor mu?’ deyip teknik açıdan mümkün olup olmadığını soruştum. Yengem evdeki bir başka telefonla kardeşimi arıyor, iki telefonu yan yana getiriyor ve konuşmamızı sağlamak istiyor. Ancak bu görüşme gerçekleşmiyor. Ne benim sesim ona gidiyor nede onun sesi bana geliyor. Bir kelime bile konuşamadık. Çünkü ses gelmiyordu. Böylesi bir durum yaşandı. Mahkeme süreçlerinde de yaşananları olduğu gibi anlattım. Zaten arama kayıtları ellerindedir. Konuştuklarımda ortadadır. Eğer tercüme yapmada bir sıkıntı olmuşsa onu bilemem. Kürtçe konuştuğumuzdan nasıl tercüme edilmiş bilemiyorum. Ayrıca böyle bir fiilin cezayi müeyyidesinin olduğunu bilmiyordum. "

"2 günlük hücre cezasını Elazığ İnfaz Hakimliği’ne taşıdım. O dönem İnfaz Hakimliği'nde bulunan hakime hanımın tecrübesiz- deneyimsiz ve siyasi atmosferin baskısı altında olduğunu düşünüyorum. En iyi niyetle şahsi kanaatim böyle. Kurum disiplin kurullarının cezalarını onamakla görevli gibiydiler. Hatta bir keresinde Kürtçe kitaplar için hakimliğe başvurdum. Kendisi reddetti. Ama aynı konuya ilişkin 4 5 ay öncesinde bir başka arkadaşa olumlu cevap vermişti. Kendini boşa çıkaran durumunu Ağır cezaya taşıyıp öyle düzelttirmiştim. Bunu da o sürecin aktörünün iyi anlaşılması için örnekledim. "

‘TELEKONFERANS YAPILDIĞI İDDİASIYLA 7 GÜN HÜCRE CEZASI VERİLDİ’

"3. hücre cezası; bu ceza da 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde yine bir telefon görüşmesi. Telekonferans yapıldığı iddiasıyla hücre cezası verildi. Bana göre tam bir skandal. İlk telekonferans olayından yaklaşık 6 ay geçmişti ki hakkımda böylesi bir disiplin soruşturması açıldı. Telekonferans yaptığım iddiasıyla hakkımda 5275 sayılı kanunun 43-2-d bendine göre disiplin soruşturması açıldı. Bir önceki disiplin cezamın henüz iyi hali oluşmadığından bu kez hakkımda 7 gün hücreye koyma cezası istendi. "

‘KURUMA GİRİŞ SIRASINDA ÇIPLAK ARAMAYA MARUZ KALDIM

"Elazığ Yüksek Güvenlikli Cezaevi disiplin kuruluna "telekonferans" yapmadığım iddiasıyla ifademi verdim. Henüz mahkeme süreci tamamlanmadan beni apar topar kampüs içindeki Elazığ 2 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne sürgün ettiler. Kuruma giriş sırasında çıplak aramaya maruz kaldım. Külotumu bile indirdiler. "

SAVCI ÇIPLAK ARAMAYA, ‘GÜVENLİK NEDENİYLE YAPILIYOR’ DEDİ

"Çıplak arama nedeniyle Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundum. Savcılığın cevabında, güvenlik nedeniyle sevkimim yapıldığından yasal prosedürün bu şekilde uygulandığı ve ilgili görevliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığını belirten karar tarafıma iletildi. Çıplak arama noktasını şunun için açıyorum: TBMM’de bütçe görüşmeleri sırasında, zindanlarda çıplak arama konusu gündeme getirildiğinde AKP Grup Başkanı Cahit Özkan, böyle bir uygulamanın kesinlikle olmadığını, eğer elinizde belge ve delil varsa kendilerine sunulursa üzerinde duracaklarını söylemişti. Her sevk ve sürgünde bu insanlık dışı, onur kırıcı durumla karşı karşıya kaldığımız bir gerçektir. Daha vahşi uygulamalara da maruz kaldık. "

ACM, HTS KAYITLARINI İNCELEMEDİ

"3. hücre cezasına itirazımı infaz hakimliğine yaptım. Hakimlik her zaman yaptığı gibi hiçbir delil ve belgeye bakmadan, araştırma-inceleme yapmadan sırf devlet kurumu kararı diye aleyhimde karar verdi. Halbuki HTS kayıtlarını alıp incelemesini sözlü yaptığım savunmada talep etmiştim. Sonradan Elazığ 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ne itirazda bulundum. ACM verilen hücre cezasını çok bulduğundan Elazığ İnfaz Hakimliği’nin kararını reddetti, ama ACM’de bir gün hücre cezası kararı vererek, böylece 3. hücre cezası almama neden oldu. Halbuki talep ettiğim 10 dakikalık telefon görüşmesinin HTS kayıtlarını incelese, kurum disiplin kurulunun iddia ettiği telekonferans olayının yaşanmadığını çok rahatlıkla görebilecekti."

Kırmızı, hücre cezasını AYM’ye taşıdığını ve mahkeme sürecinin tüm aşamalarını belgeleriyle birlikte hazırladığını vurguladığı mektupta savcılıktan da HTS kayıtlarını istediğini ve AYM’ye göndermek için HTS kaydı bulunan Compact Disc’te  (CD) cezaevine kopyalanması için gönderildiğini ifade ediyor. Kopyalamanın kütüphane bölümündeki bilgisayar üzerinde yapıldığını ve cezaevi personellerinin de orada hazır bulunduğunu ifade ettiği mektupta Kırmızı, infazının yanmasına neden olan telefon konuşmasını dinleme fırsatı bulduğunu söylüyor. Kırmızı mektubunu şu şekilde sürdürüyor: 

GÖREVİ KÖTÜYE KULLANDIKLARI İÇİN SUÇ DUYURUSUNDA BULUNDUM

"Personeller de Kürtçe biliyordu. Kayıt sırasında CD’de herhangi bir telekonferans yapıldığını gösteren hiçbir belirtinin olmadığını onlarda söyledi. Ayrıca konuşmanın içeriğinde de hiçbir şey olmadığını belirttiler. CD’yle birlikte tüm belgeleri AYM’ye yolladım. Bu orada CD’yi dinlediğimde ve iddia edilen telekonferans olmadığından dolayı 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi kurum görevlileri hakkında "Görevi kötüye kullanma" nedeniyle Elazığ Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundum. Ancak savcılığın cevabı her zaman olduğu gibi kulağımızın aşina olduğu "Görevliler hakkında kovuşturmaya yer olmadığına" dairdi. Ben AYM’ye başvururken, haksızca hakkımda suç uydurularak, mesnetsiz şekilde disiplin cezası verilmesinin bireysel hak ve özgürlüklerimin ihlal edildiğini ve 1 günlük hücre cezasının iptalini talep etmiştim. Ancak AYM konuyla ilgisi olmayan bir biçimde, belgelerde infazımı yakıldığını gösteren bir durumun olmadığını ve bu konuda yasal sürecin tüketilmediğini ileri sürerek usulden talebimi reddetti. Benim iddia ve talebimle örtüşmeyen bir konu üzerinden, kendince bir karara gitmiş. Yıllardır AYM’de beklenen ve karara bağlanmayan dosyalarım varken bunu 7 8 ay içerisinde karara bağlayıp hemen gönderdi. "

"TBMM Genel Kurulunda kabul edilen 15 Nisan 2020 Çarşamba günü 31100 sayılı ile Resmi Gazete'de yayımlanan 7242 sayılı CGTİHK ile bazı kanunlarda bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair kanun ile sanıkların kesinleşmiş olan hapis cezalarının koşullu salıverilmesi ve infaz hakkında lehe düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemelerden biri de telefon ve iletişim konusunda suç teşkil eden fiil ve davranışlardır. Buna göre 2.  yargı paketi yani yukarda yazılı olan infaz düzenlemesinde, 24. maddede de 5275 sayılı kanunun 42. maddesinin 2. fıkrasına (f) bendi eklenmiştir. Buna göre 5275 SK’nun 42-2-f bendi şöyledir: "Kurum iradesine bildirilen telefon numarası aracılığıyla ya da teknik müdahale ile başka bir hatta yönlendirme yapılması suretiyle görüşme hakkı olmayan kişilerle görüşmek". Buna göre disiplin cezası "ziyaretten yoksun bırakma" cezasına indirilmiştir. Benim hakkımda uygulanan 2 hücre cezası da telefon görüşmesiyle ilgili olduğu için otomatikman kurgulanan cezanın düşmesi gerekirdi. "

'EMSAL KARARLAR VAR’

"Çünkü TCK’nın 7/2 bendinde, yapılan infaz ya da yasal düzenlemelerde sanığın lehine olan kanun uygulanıyor, deniyor. Ancak savcılık bu hususları dikkate almadığından direk üç hücre cezası ile infazımı yakmıştır. Bu hususta savcılığa, son düzenlemeyi hatırlatan bir itiraz dilekçesi sundum. Henüz cevabı gelmiş değildir. 3 hücre cezası nedeniyle infazlarının yakılamayacağını belirten Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin emsal kararı var. Ama Türkiye’de her yerel mahkeme aynı konuda uç ve ters noktalarda karar verebiliyor. "

‘CEZALAR HUKUKSUZ VE HAKSIZCA’

"Savcılığın düzenlediği yeni müeddetnameyi mahkemeye taşımış değilim. Elazığ İnfaz Hakimliği’ne itiraz hakkım var. Mahkeme süreci nasıl işler bilemiyorum. Ancak böylesi basit nedenlerle insanların yılarına neden olan cezalar hukuksuz ve haksızca. Bir de keyfi disiplin cezaları olunca işler daha vahim bir hal kazanıyor. 30 yılın üzerine 6 yıl gibi bir cezayı eklemek öyle çok kolay olmamalı. Sanki manavdan 6 kg domates, 6 kg soğan verir gibi çok kolayca verebiliyorlar. "

Öne Çıkanlar