Armağan Kargılı

Armağan Kargılı

İran, koronadan daha mı tehlikeli?

Petrol fiyatlarının ilk kez negatife düşmesi, korona virüsüne karşı birleşemeyen ülkeleri bir kez daha savaş fikri etrafında birleştirdi.

Belki de 80’li yıllardan bu yana ilk kez aynı cephedeler. İran, ABD, Rusya, Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri, Venezuela... 

Korona virüse karşı insanlığın zaferi için bir araya geldiler diye yazabilmeyi isterdim.

Ama hayır.

Korona virüsün petrol karşısındaki zaferine karşı açıldı cephe. 

Pazartesi günü, bugüne dek petrol piyasalarında hiç görülmemiş bir olay yaşandı. 

Petrolün ABD petrol piyasası fiyatı eksi 30 dolara indi. Yani, depolayacak yeriniz varsa petrol alıp zengin olabilirdiniz... 

Boşuna depo aramaya kalkmayın, geç kaldınız, fırsat çoktan kaçtı…

Petrol piyasaları son yıllarda zaten oldukça dalgalı bir seyir izliyor. Kaya gazı üretimini giderek arttıran ABD, geçtiğimiz Eylül ayında dünya petrol ihracatında liderliğe oturdu. 

Korona virüs salgını bilindiği gibi önce Çin’i vurdu. Dünyanın en büyük petrol ithalatçısını yani. Korona virüsün yayılma hızı eğrisi ile petrol tüketimindeki düşüş eğrisi ters ama benzer bir seyir izledi.

Buna rağmen dünyanın en büyük üreticilerinden Suudi Arabistan, petrol arzını kısmaya yanaşmıyordu. Uzun pazarlıklar sonunda Rusya, Suudi Arabistan’ı ikna etti. Rusya ve Suudi Arabistan 5 milyon varil, diğer petrol üreticisi ülkeler de 5 milyon varil olmak üzere günlük arzı toplamda 10 milyon varil azaltmak konusunda anlaşmaya vardılar. 

Kısacası, günlük petrol üretimi yüzde 10 azaltılmış oldu. Bu konudaki analizlere göre, arzın bu denli kısılması tarihte ilk kez oluyordu. 

Ancak korona virüs salgınının tetiklediği sokağa çıkma yasakları ve karantinalar nedeniyle analistlere göre Nisan ayında petrol talebi dip yapmış ve günde 29 milyon varil azalmıştı. 

ABD’de de durum elbette ki benzer bir seyir izliyordu. 

Konuyla ilgili uzmanlar, ABD piyasasında petrolün fiyatının negatife düşmesini "artık kimse petrol almak istemiyor, çünkü depolayacak yer kalmadı diye" açıkladılar. 

Tam da bu havada, İran, ilk kez uzaya askeri bir uydu fırlattığını duyurdu. 

Geçtiğimiz günlerde de ABD donanması, İran’ın Körfez’deki bazı hücumbotlarının ABD’ye ait gemilere tehlikeli ve tacizkâr şekilde yaklaştığını iddia etmişti. İran ise gerilimi Amerika’nın yükselttiğini savunuyordu. Tahmin edildiği üzere karşılıklı savrulan tehditler sertleşti. 

Buna ABD’nin tabii ki başkan düzeyinde karşılık vereceğini söylemek için yetişkin olmaya bile gerek yok. 

Beklenen tweet geldi, Donald Trump, "İran gemileri ABD Donanması’na tacizde bulunursa vurup yok etme emri verdim" dedi. 

ABD Genelkurmayı da tartışmaya katıldı, düzenlenen basın toplantısında, "İran bu mesajın ne demek olduğunu biliyor. ‘Eğer o yolu tercih ederseniz, biz de o yoldan geliriz ve daha kalabalık geliriz. Dolayısıyla o yoldan gitmeyin’, demektir bu" mesajı verildi. 

İran’ın Devrim Muhafızları lideri Hüseyin Selami de Perşembe günü devlet televizyonuna çıkarak, İran’ın Körfez’de güvenliğinin tehdit altında olduğunu hissetmesi halinde ABD’nin savaş gemilerini yok edeceğini söyledi.

Tehditlerin beklenen sonucu geldi. Baş aşağı giden petrol fiyatları, aylardır belki de ilk kez yükselişe geçti. 

Her şey bu kadar basit mi gerçekten de?..

Çünkü piyasalara bakınca görünen tablo net: Ne artan talep var ne de yeni petrol depoları açılmış. 

Ama savaş endişesi nedeniyle, "piyasalar petrol stoklamaya" başlamışlar. Haberler öyle diyor. 

Petrol üreticisi ülkelerin tümü, bu gerilimi ellerini ovuşturarak izliyorlar. Koronanın etkisini savaş ve İran tehdidiyle azaltmaya çalışıyorlar. İran’ın bile bundan rahatsız olacağını düşünmek safdillik olur. 

Bu sertleşmeden savaş çıkar mı, şimdilik kestirmek zor. Ama tam da ABD seçimleri öncesinde Trump’ın böyle bir riski alması zor görünüyor. Hem de Demokrat aday Joe Biden anketlerde önde giderken. Ekonomik olarak da durum parlak değil. Başta New York olmak üzere birçok eyalet iflasın eşiğine geldi. Bir de savaş maliyetini üstüne üstlük de tam seçim öncesi Trump’ın göze alması çok zor. 

Ambargolar altında ezilen İran ekonomisi de korona virüs salgını nedeniyle büyük bir çöküş yaşıyor. 

Rusya için de durum çok benzer. Kırım’ın ilhakı nedeniyle ABD ve Avrupa’nın Rusya’ya uyguladığı ambargo sürüyor. Petrol fiyatlarındaki düşüşün en fazla etkilediği ülkelerin başında geliyor Rusya. Korona virüs, hayatı orada da felç etti. Bir de Vladimir Putin’e ömür boyu başkanlık imkânı sağlayacak referandum var sırada. 

Muhtemelen tehditlerin boyutunu, petrol üreticisi ülkelerin fiyat beklentisi belirleyecek. 

Her şey kâğıt üstünde yani. 

Avrupa da Amerika da bugünlerde korona virüs kısıtlamalarını azaltmaya, ekonomiyi yeniden çalıştırmaya hazırlanıyor. İnsan yaşamı değil, kâr hırsı öne çıkarılıyor. 

Salgına rağmen ABD’deki kısıtlamaların kaldırılmasını isteyen sokak gösterileri, kışkırtıldılar da deseniz, teşvik edildiler de deseniz buna destek verenlerin de olabileceğini ortaya koyuyor. 

Ekonomiden insan yaşamına, savaştan seçime her şey bir yalan makinesi çemberinde dönüp duruyor. 

Ölümler konusunda bile gerçekler, insanlardan saklanıyor. İstatistiklere, rakamlara sığdırılan ölüm bile insana yabancılaştırılıyor. Ta ki yanına yakınına gelinceye kadar. 

Korona virüse başlangıçta en duyarsız kalan ülkelerden birisi, İngiltere oldu. Ortaya çıkan bilgilere göre, başbakan Boris Johnson, en kritik toplantılara katılmamış, Avrupa Birliği’nce oluşturulan ortak sağlık ekipmanı programı ile ilgili gönderilen maillere yanıt bile verilmemiş. 

Şimdi ise Avrupa önlem azaltırken, başbakanı yeni yoğun bakımdan çıkan ve korona virüs nedeniyle hâlâ işbaşı yapamayan İngiltere, "yeni bir dalga" korkusuyla korona yasaklarına devam kararı aldı. 

Birçok ülke ise virüsle mücadele yerine hâlâ savaştan medet umuyor. 

Yaşamın değerine varmak için mutlaka Boris Johnson gibi onu yitirmenin eşiğinden mi dönmek gerekiyor. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Armağan Kargılı Arşivi