Israrlı takip: 'Kadınların hayatı tehlikede, önlem alınmalı'

Israrlı takip: 'Kadınların hayatı tehlikede, önlem alınmalı'
Kadın Hakları savunucuları ‘ısrarlı takip’in yasal bir çerçeveye kavuşturulması ve münferit bir suç olarak düzenlenip sahada etkin koruma tedbirlerinin işletilmesi gereğini ifade ediyor.

Birçok ünlünün sosyal medya hesapların da uğradıkları tacizi paylaşmaları üzerin ‘ısrarlı takip’ tekrar gündeme gelmeye başladı. Geçtiğimiz sene Meclis’e sunulan 4’üncü Yargı Reform Paketi kapsamında "ısrarlı takip"in cinsel taciz sayılması için yeni bir düzenleme yapılması öngörülmüştü. Ancak ısrarlı takip henüz tanımlı suç kapsamında değil. 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun’un ilk maddesinin birinci fıkrasıyla birlikte "ısrarlı takip" kavramı ilk kez açıkça ulusal hukuka girdi ve uzaklaştırma kararları verirken söz konusu kanuna atıfta bulunuluyor; ancak cezai soruşturmalara konu olması için TCK kapsamına girmesi gerekiyor.

Hak savunucuları ve mağdurlar, konunun Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında derhal yasal bir çerçeveye kavuşturulması ve münferit bir suç olarak düzenlenip sahada etkin koruma tedbirlerinin işletilmesi gereğine dikkat çekiyorlar.

‘HER TÜRLÜ EĞİTİM VE SOSYO-EKONOMİK STATÜDEN KADINI ETKİLİYOR’

Duvar’da yer alan haberde Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) başkanı Canan Güllü, hem şiddetin tanımının yapılması hem de ısrarlı takibe dair TCK’da yasal çerçeve olması konusunda çağrıda bulunuyor. Güllü, "Israrlı takip her türlü eğitim ve sosyo-ekonomik statüden kadını etkiliyor. Bu suçu işleyenler ise yasadaki boşluktan faydalanarak cezasızlık zırhına sığınıyorlar," diyor.

Kadının insan hakları konusunda çalışan avukatlar önleyici tedbir olarak ısrarlı takipten vazgeçmeyen erkeğin elektronik kelepçeyle takip edilmesi ve mağdura da panik butonu sağlanması konusunda ısrarcı.

‘ISRARLI TAKİP YASAL OLARAK DA ŞİDDETLE VE EZİYETLE İLİŞKİLENDİRİLMELİ’

Canan Güllü, hem koruyucu tedbirler hem de yasal çerçevenin hazırlanması gerektiğinin altını çiziyor ve TCK 62. maddede yer alan iyi hal indirimlerinin kadına karşı şiddet, ısrarlı takip ve çocuk istismarına uygulanmaması gerektiğini belirtiyor. Güllü şunları ifade etti:

"Kolluk kuvvetleri ısrarlı takip sonucu kendilerine bu zamana dek kaç kişinin müracaat ettiği, müracaata konu olan vakaların nitelikleri, ısrarlı takipte kullanılan yöntemleri de içeren şikâyet dosyalarını toparlamalı ve bunu Adalet Bakanlığı’na sunmalı. Akabinde acilen torba kanunlarla bu konu çözüme ulaştırılıp yasal bir müeyyideye bağlanmalı. Israrlı takip yasal olarak da şiddetle ve eziyetle ilişkilendirilmeli," dedi.

‘TCK’NIN ‘EZİYET SUÇU’NU TANIMLAYAN 96. MADDESİ ÜZERİNDEN DOSYA AÇTIRMALI’

Güllü, "Tanıdık biri olan eşten gelen ısrarlı takibin yanı sıra, tanımadığımız ve kadınların üzerine erk kuran, yaşamlarını alt üst eden, sokağa çıkmaktan bile korkacak duruma getiren, hiç tanımadıkları veya kısa süreli ilişkileri olan erkekler tarafından yapılan ısrarlı takip de söz konusu," ifadelerini kullandı.

TKDF Başkanı, ısrarlı takibe maruz kalan kadınların kimseye danışmadan savcılığa başvurarak TCK’nın "eziyet suçu"nu tanımlayan 96. maddesi üzerinden dosya açtırmalarını ve yasal süreci bu şekilde başlatmalarını öneriyor; zira bu suçun cezai yaptırımı 3 yıldan 8 yıla kadar hapis cezası.

‘KADININ CAN GÜVENLİĞİNİ SAĞLAYAMIYORSUN’

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkılmasının yasal boşluk yarattığına dikkat çeken Güllü, "Kadınları kaybediyoruz. İstanbul Sözleşmesi’nin politika, önleme, koruma, kovuşturma ayakları çok önemliydi. Sözleşmeden çıktığımız için kadın politikamız yok, bir erkek kadının kapısına dayandığında onu tutuklayıcı eylemde bulunamıyorsun, sırf koruma kararı vererek de kadının can güvenliğini sağlayamıyorsun" diyor.

Uzmanlar, siber ortamdan yapılan ısrarlı takibin de suç kapsamına alınması gerekiyor, zira bu takibe maruz kalanlar da ağırlıklı çoğunluğu kadınlardan oluşuyor ve gerek sosyal medya hesaplarını kapatıyorlar, gerekse bu takibin yarattığı korkudan dolayı fiziksel hareket alanlarını kısıtlıyorlar.

'ÇAYIMI İÇER ÇIKARIM'

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu ve Kadın Meclisleri’nin hukukçusu, İstanbul Kadın Hakları Merkezi üyesi, feminist-aktivist Av. Rukiye Leyla Süren ise, ısrarlı takiple etkin mücadelede tüm bakanlıkların irade ortaya koymaları gerektiğine dikkat çekiyor.

Süren, "Israrlı takibin cezalandırılmasında TCK’nın eziyetle ilgili maddesine başvurmak için eylemin süreklilik arz etmesi lazım. Örneğin, ısrarla mesajlar göndermek, fiili olarak takip etmek, yakınlarıyla irtibata geçip bilgi edinmeye çalışmak, sürekli çiçek göndermek, sürekli iş yerine gelmek gibi eylemler, aynı zamanda sırf huzur ve sükûnunu bozmak maksadıyla gerçekleştirildiği için TCK 123. madde kapsamında da yaptırıma konu olabilir," dedi.

Öte yandan, ısrarlı takip fiilinde mağdura gönderilen mesajlarda hakaret var ise hakaret suçuyla şikayette bulunulmasının mümkün olduğunu belirten Süren, ısrarlı takibin kapsamına göre TCK’nın eziyet, tehdit, konut dokunulmazlığını ihlal, mala zarar verme, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma gibi farklı hükümlerinin işletilebileceğine dikkat çekiyor. İlgili yasal araçların sahada uygulanması konusunda mevcut kapasite eksikliği ise, hak savunucularının özellikle vurguladığı bir başka nokta.

Süren, bu konudaki saha deneyimini şu şekilde aktarıyor:

"Yasa uygulayıcılar ve kolluk kuvvetleri için çalıştaylar yapılabilir, toplantılar düzenlenebilir. Birçok ısrarlı takip şikayetinde mağdurun dosyası ciddiye alınmıyor. Koruma kararı veriliyor, ama aynı anda faile uzaklaştırma kararı tebliğ edilirken mağdurun yeni adresi de iletilmiş oluyor. Sığınma evlerinin adresleri ise, taksilerden, marketlerden, çiçekçilerden bile öğrenilir hale geldi. Israrlı takipte bulunan birisi, cezai kovuşturmaya konu olsa bile 'çayımı içer çıkarım' derse burada ceza korkusu yok demektir. Adaleti artık Twitter’dan beklemek yerine ilgili yasa maddesini gerçekten uygulamak gerekiyor. Tutuklanmanın koşulları iyi incelenmeli ve işlenen suç gerektiriyorsa tutuklanmalı."

Süren’e göre, Türkiye İstanbul Sözleşmesi’nden imzasını çektiğinden beri şikayetler artsa da koruma kararlarının sayısında bir azalma var. Süren şunları ifade etti:

"Ayrıca koruma kararı talebinde delil aranıyor; oysa kanunda böyle bir ön-şart söz konusu değil. Sorumluluk sahibi herkesin diline çok dikkat etmesi gerekiyor; çünkü iktidarın dili topluma da yansıyor. Kadın-erkek eşit değildir derseniz, bu kadar kadın cinayetinin suçunu 84 milyona yükleyemezsiniz."

ETKİN CEZALANDIRMA OLMAZSA FAİL CESARET ALIYOR

Avukat Kardelen Yarlı, ısrarlı takiple ilgili iddianamelerin TCK’daki hiçbir maddeye dahil olmadığı durumlarda kişinin huzur ve sükununu bozma suçu kapsamına alındığını ve bu çerçevede iddianame hazırlanıp dava açıldığını belirtiyor.

Yarlı, "Bu maddeye dayanarak iddianame hazırlayan savcı sayısı çok az çünkü soyut bağlamda düzenleniyor ve ispatı çok zor. Yeterli şüphe ve delile ulaşacak araştırmayı yapmak gerekiyor. Bazen failin amacı sadece mağdurla yakınlaşmak, onun hayatına dahil olmak olabildiği için bunun huzur ve sükunu bozma olarak görülmediği durumlar oluyor ve takipsizlik kararı veriliyor," diyor.

‘ISRARLI TAKİP SUÇUNU DAVA VE KORUMA KARARINA RAĞMEN DEVAM EDİYOR’

Yarlı daha önce ısrarlı takip konulu davalar almış ve birçoğunda koruma kararına rağmen takip devam etmiş.

"Benim gördüğüm davada farklı suçlardan suç duyurusunda bulunduk, bazılarına takipsizlik verildi, bazılarına dava açıldı. Ama kişi o iki-üç yıl boyunca hakkında dava olsa da bizim müvekkilimizi arabasıyla takip etmeye, iş yerine gelmeye, telefonuna mesaj atmaya, sosyal medyadan yazmaya devam etti. Israrlı takip suçunu dava ve koruma kararına rağmen devam ettirdi," diyor Yarlı.

Yarlı’ya göre, "başta masumane hareketler içeren kapıya çiçek getirmek, kişiyi birkaç kez aramak gibi eylemler bir suç gibi gözükmese de ileride fiziksel ve cinsel şiddete dönüyor çükü fail cesaret alıyor."

ISRARLI TAKİP NEDİR?

Kadının kendisini güvende hissetmesini engelleyen, şiddete uğrama korkusuna ve endişeye yol açan, kasıtlı bir biçimde tekrarlanan, tehditkar tutum ve davranışlardır.

-Takip etmek, yoluna çıkmak, korkutmak, telefonla veya teknolojik araçlarla rahatsız etmek,

-Kadına ait görsel ya da yazılı bir materyali yaymak,

-İnternette dolaşımını, ziyaret ettiği siteleri, sosyal medya hesaplarını, elektronik posta, kıs mesaj ve diğer yollarla yaptığı haberleşme trafiğini ve iletişimini gözetim altına almak,

-Kadının evine ya da işyerine gizlice girmek, huzursuz etmek, "rahat bırak" uyarılarına aldırmadan ısrarla peşinden gitmek,

-Toplum içinde küçük düşürmek,

-Sürekli hediye ya da çiçek almak veya göndermek,

-Eski sevgilinin arkadaş çevresiyle iletişim kurmak ve bilgi almaya çalışmak, gibi davranışlar en sık karşılaşılan ısrarlı takip biçimleridir.

Öne Çıkanlar