İstanbul Baro Başkanı'ndan Diyarbakır'da kayyıma tepki: Buna karşı direnmek zorundayız

İstanbul Baro Başkanı'ndan Diyarbakır'da kayyıma tepki: Buna karşı direnmek zorundayız
Tahir Elçi anma programı sürüyor. Türkiye’nin dört bir yanından Diyarbakır’a gelen Baro Başkanları, Elçi cinayetinin aydınlatılmasını istedi.

Remzi BUDANCİR

ARTI GERÇEK-Diyarbakır Barosu Başkanı Tahir Elçi’nin merkez Sur ilçesinde, 28 Kasım 2015'te tarihi Dört Ayaklı Minare önünde basın açıklaması yaptıktan sonra öldürülmesinin üzerinden tam 4 yıl geçti. Bu süre rafında yürütülen soruşturmada ilerleme sağlanmadığı gibi, faillerde bulunmuş değil. Dosyada ise tek bir şüpheli yok. Tahir Elçi, ölümünün 4’üncü yılında Diyarbakır’da bir dizi etkinliklerle anıldı.

Diyarbakır Barosu ve Tahir Elçi İnsan Hakları Vakfı tarafından düzenlenen Tahir Elçi’yi anma etkinliklerinden biri de Barış ve Özgürlük adlı fotoğraf sergisiydi. Sergi Hasan Paşa Hanı'nda düzenlenecekti. Sergi için başvurulan Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü, "Müşteri yoğunluğu" gerekçesi başvuruyu reddetti.

ENGELLENEN SERGİ ADLİYE ÖNÜNDE

Tahir Elçi’yi anma programı kapsamında Diyarbakır Adliyesi önünde adalet nöbeti gerçekleştirildi. Adalet nöbetine, İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Artvin, Bursa, İzmir, Mardin, Muş, Urfa, Şırnak, Dersim Van ve Yalova'nın da bulunduğu birçok kentten baro başkanları katıldı. Baro başkanları, Hasan Paşa Hanı'nda izin verilmeyen fotoğraf sergisini sergilenmek istenen fotoğrafları ellerinde taşıyarak gerçekleştirdi. Sergiye izin verilmemesine ise tepkiler vardı.

AYDIN: KAYYIMLAR DİYARI DİYARBAKIR'A HOŞ GELDİNİZ

Adalet Nöbetinde konuşan Diyarbakır Baro Başkanı Cihan Aydın, Baro Başkanlarına "Halk iradesinin askıya alındığı kayyumlar diyarı Diyarbakır’a hoş geldiniz" diye seslendi. Tahir Elçi’nin katledilişinin üzerinden 4 yıl geçtiğini hatırlatan Aydın, "Cinayetin üzerinden 4 yıl geçti ancak ilk başladığımız yerdeyiz, baro olarak tüm girişimlerimize rağmen bir cezasızlık politikasıyla karşı karşıyayız. 204 haftadır burada faillerin bulunması ve yargı önüne çıkarılmasını bıkmadan usanmadan talep ettik, ancak taleplerimiz şu adliye binasının duvarlarını aşıp içeriye girmedi. Artık başka hukuksal mekanizmalara başvurmanın zamanı geldi. Bu hukuksuzluğa karşı, bu adaletsizliğe karşı, bu cezasızlık politikasına karşı diğer ulusal ve uluslararası hukuk mekanizmaları nezdinde mücadelemizi yılmadan sürdürmeye devam edeceğiz. Çünkü tam dört yıldır körleri ve sağırları oynuyorlar" dedi.

"SON DÖRT YILDA TEMEL HAK VE ÖZGÜRLÜKLER DARBE ALDI"

Aydın, ülke genelinde yaşanan sorunlara da değindi. Avukatlar ve avukatlık mesleğinin devletin hukuk politikalarının yanlışlığı nedeniyle en kötü dönemini yaşadığını ifade eden Aydın, son 4 yılda yaşanan olumsuzlukları şu şekilde sıraladı: "Son dört yılda avukatlara yönelik saldırılar, mesleği yürütürken karşılaştıkları engellemeler, avukatın yargının kurucu unsuru olduğunu kabul etmeyen uygulamalar mesleğin bir parçası haline gelmiş durumda. Dört yıl boyunca daha demokratik, temel hak ve özgürlüklere saygılı bir ülke umudumuz ağır darbeler aldı. Dört yıl boyunca temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü konusunda daha da bir geri gidişe tanıklık ettik. Son dört yılda toplanma ve gösteri özgürlüğü neredeyse tümüyle ortadan kaldırılmış, bu yasaklara rağmen sokağa çıkanlar polisin sert müdahalelerine uğramış, gözaltına alınmış ve hatta tutuklanmışlardır.

"BARIŞ TALEP ETMEK YASAKLANDI"

İfade ve medya özgürlüğü konusunda daha geriye düştük dört yıl boyunca, sosyal medyada hükümet politikalarını eleştirenlere yönelik adeta bir cadı avı yürütülmüş, paylaşımları nedeniyle binlerce kişi soruşturma ve kovuşturmalara uğramıştır. Son dört yılda, savaş karşıtlığı ve barış taleplerini dile getirmek yasaklandı, soruşturmalara konu oldu; savaş kışkırtıcılığı ise genel kural haline geldi.  Son dört yılda, hapishanelerdeki siyasetçi, gazeteci, STK temsilcisi yani fikir "suçlularının"  sayısı tüm zamanların en yüksek düzeyine çıktı.  Seçme, seçilme ve siyasi faaliyet yürütme hakkı sadece bir hak olarak kağıt üzerinde kaldı, halk iradesini ortadan kaldıran Kayyum uygulaması rutin bir hukuksuzluk olarak yaşamımızın bir parçası haline getirildi.

DOĞA TAHRİBATI ARTTI

Bir meczubun isteği ile dipsiz gölün dibi bulundu ve 50 yıllık ömrü olan bir baraj için 12.000 yıllık tarihi ve kültürel miras olan Hasankeyf su altında bırakıldı, Kaz Dağlarında ağaç ve doğa kıyımı yapıldı son dört yılda. Son dört yılda kadın cinayetleri ve çocuk istismarı günlük yaşamın rutin bir parçası haline geldi.  Daha fazla yoksullaştık son dört yılda; yoksullaşma sadece ekonomik yoksullaşma ile de sınırlı kalmadı; bilimsel, hukuki, insani ve vicdani olarak da yoksullaştık.  İşte hem Tahir Elçi için, hem de Tahir Elçi’nin aramızdan koparıldığı olmadığı 4 yıl boyunca yaşanan bu haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler bir daha yaşanmasın diye dolaşıyoruz şehir şehir."

DURAKOĞLU: BÜYÜK BİR UTANCI BİRLİKTE TAŞIYOR OLMAMIZ GEREKİYOR

İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, aradan 4 yıl geçmesine rağmen Tahir Elçi cinayetinin aydınlatılmamış olunmasının, ülkede yaşanan başka faili meçhullerden çok farklı anlamlar taşıdığına dikkat çekti. Avukatların yargı dünyasının bir unsuru olduğunu, Anayasanın bu şekilde tanımladığını ifade eden Durakoğlu, "Kendimizi de dâhil ederek söylüyorum, Tahir Elçi cinayetini hala aydınlatılamamış olmak nedeni ile çok büyük eksiklik içerisindeyiz. Adalet nöbetlerini biz adliye önlerinde tutuyorsak eğer, bu adliyelerin içlerin başaramadıklarımız nedeniyle, yine söylüyorum yargı dünyasının büyük bir utancını da birlikte taşıyor olmamız gerekiyor. Bunu aydınlatabilmeliydik. Bu değerleri teslim etmemiz gerekirdi" dedi.

"KAYYIM UYGULMASININ HUKUKSUZ OLDUĞUNU ANLATMAK ZORUNDAYIZ"

Durakoğlu, konuşmasında kayyım sistemi ve belediyelere kayyım atamalarına da değindi. Kayyım uygulamasına herkesin karşı çıkması gerektiğini belirten Durakoğlu, "Kanuniymiş, Yüksek Seçim Kurulu öyle karar vermiş, böyle yapılmış… Her şeyin ötesinde söylüyorum. Bir ülkede eğer halkın verdiği bir oyun bir anlamı olmuyorsa, bir ülkenin iktidarı onun üstüne oturabiliyorsa, onun hiçbir biçimde bize avukatlara hukuk gerekçesini bulabilmek, söyleyebilmek mümkün değildir. Direnmek zorundayız buna… Bunu anlatmak zorundayız. Kanuni bile olsa hukuksuz olduğunu anlatmak zorundayız. Anayasanın en kutsal haklardan birisi olan oy verme hakkını bu denli işlevsizleştiren, bu denli anlamsızlaştıran bir kayyım uygulamasının arkasında durabilmek, bunu söyleyebilmek asla mümkün olmamalıdır. Asla kimse, hiçbir hukukçu bunu savunabilir konumda olmamalıdır. Bunu anlatabilmeliyiz toplumumuza. Bu şu ya da bu gerekçeyle gitmeye başlarsa, demokrasi için umut beslememizin hiçbir gerekçesi de kalmayacaktır. Bunu burada ifade etmeyi kendi hukukçuluğumun gereği sayarak söylüyorum. Buna rıza göstermemeliyiz" diye konuştu.

"FAİLİ MEÇHUL CUMHURİYETLER ÜLKESİNE DÖNDÜK"

Adana Baro Başkanı Veli Küçük, adalet çağrısında bulundu. Aydın Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Özdemir, Tahir Elçi’nin faillerin ortaya çıkarılmamasına tepki gösterdi. Özdemir, "Bir baro başkanı bu topraklarda öldürülüyorsa ve failleri 4 yıldır bulunamıyorsa bu ayıp hepimize yeter. Maalesef faili meçhul cumhuriyetler ülkesine döndük. Aslında failleri biliyoruz. Çünkü Tahir Elçi bu ülkede inan haklarının egemen olması için mücadele etti. Devletin hukukla sınırlanması için mücadele etti, o yüzden failler bellidir" dedi. Antalya Baro Başkanı Polat Balkan, "İradesinin üzerine çökülen seçme ve seçilme hakkı, iradesi yok sayılan halkımızın topraklarındayız. Bizler adalet hukuk devleti için Elçi için 4 Ayaklı Minare için mücadele edeceğiz" diye konuştu.

Artvin, Aydın, Bursa, Hatay, İzmir, Mardin, Mersin, Urfa,  Şırnak, Dersim ve Van Baro Başkanları da birer konuşma yaptı. Baro başkanları Elçi cinayetinin aydınlatılmamasına gösterdi. Adalet talebini dile getirdi. Yargı bağımsızlığı başta olmak üzere yargı alanında yaşanan sorunları da dile getiren baro başkanları kayyım politikalarının son bulmasını, seçilmiş belediye başkanlarına görevlerinin iade edilmesini istedi.

Öne Çıkanlar