İstanbul Sözleşmesi duruşması Ankara’da görülecek: 60 baro ve bin avukat katılacak

İstanbul Sözleşmesi duruşması Ankara’da görülecek: 60 baro ve bin avukat katılacak
Diyarbakır, Erzurum ve Ankara barolarının İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının iptali için açtığı dava Ankara’da görülecek. Binlerce avukat duruşmaya katılacak.

Remzi BUDANCİR 


+GERÇEK- Türkiye, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın imzasını taşıyan kararla, 20 Mart 2021’de İstanbul Sözleşmesi'nden çekildi. Tam adı "Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi" olan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararına kadın örgütleri, barolar başta olmak üzere toplumun büyük bir kesimi sert tepki gösterdi. Diyarbakır, Erzurum ve Ankara barolarının başvuruları üzerine İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesini içeren Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi aleyhine dava açıldı.

DANIŞTAY SAVCILIĞI YETKİ AŞIMINA DİKKAT ÇEKTİ

Davanın açılmasının ardından Mart ayında yılında mütalaasını açıklayan Danıştay Savcısı, İstanbul Sözleşmesi’nden Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile çıkılamayacağını belirtti. Meclisi’nin kabul ettiği bir sözleşmenin ancak aynı yöntemle yürürlükten kaldırılabileceğine işaret eden savcı, kararname ile sözleşmeden çekilmesinde yetki aşımına dikkat çekerek, Anayasa’nın 90. Maddesi’ne de atıfta bulundu. Söz konusu madde, yabancı devletlerle ve milletlerarası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanmasında meclisin yetkili olduğu belirtiliyor.

DİYARBAKIR BAROSUNDAN DURUŞMA ÖNCESİ AÇIKLAMA

Diyarbakır Barosunun tarafı olduğu İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının iptaline ilişkin davanın duruşması 28 Nisan’da Danıştay 10. Dairesinde görülecek. Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi, Baro Başkanı Nahit Eren’in de katılımı ile duruşma öncesi Tahir Elçi Konferans Salonunda duruşmaya ilişkin basın toplantısı düzenledi.

EREN: ÇEKİLME KARARININ ARDINDAN KADINA YÖNELİK ŞİDDET ARTTI

Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi İstanbul Sözleşmesinden çekilmesinden kaynaklı Danıştay’da dava açıldığını belirten Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, 28 Nisan’da sadece Diyarbakır Barosu’nun değil, Ankara ve Erzurum Barolarının da açtığı davanın duruşmasının görüleceğini söyledi. Barolar yanı sıra Türkiye genelinden yaklaşık 200 sivil toplum kuruluşunun da İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının iptali için Danıştay’da dava açtığını hatırlatan Eren, "Türkiye’nin taraf olduğu ve 2011’den beri yürürlükte olan İstanbul Sözleşmesinden Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle 19 Mart 2021’de çekilme kararı aldı. Avrupa Konseyinin bir sözleşmesi olan İstanbul Sözleşmesi, özünde kadına yönelik şiddeti, aile içi şiddeti önlemeye yönelik, bununla mücadeleye yönelik bir sözleşme. Bu sözleşmeden mevcut iktidarın çekilmesinden itibaren kadına yönelik şiddet vakalarında ciddi bir artış yaşandı" dedi.

'KARARIN İPTALİ İÇİN DAVA AÇTIK'

Türkiye’deki bütün hukuk örgütleri, kadın hak alanında çalışan tüm örgütlerin bu karara tepkisini ilk günden itibaren ortaya koyduğunu hatırlatan Eren, "Bütün hak örgütleri ile birlikte bu çekilmeyi tanımadığımızı söyledik. Hukuki alanda da birçok baro, birçok sivil toplum örgütü Danıştay nezdinde davalar açtı. Diyarbakır Barosu da, o dönemin yönetim kurulu, Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi ile birlikte Danıştay’da iptal davası açtı. Perşembe günü açtığımız bu davanın Ankara’da duruşması görülecek. Bu duruşmayı Diyarbakır Barosundan Kadın Hakları Merkezinden kadın arkadaşlarımız Diyarbakır Barosunu temsile bu davanın duruşma salonunda bulunacaklar" ifadelerini kullandı.

DEMİR: BİZİ ANKARA’DA NE BEKLEDİĞİNİ BİLMİYORUZ

Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Hatice Demir, Türkiye’nin Cumhurbaşkanlığı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme sürecini anlattı. 28 Nisan’da Ankara’da görülecek duruşmaya katılacaklarını ifade eden Demir, orada kendilerini ne beklediğini bilmediklerini söyledi. Duruşma öncesi Ankara’da yoğun güvenlik önlemlerinin alındığını ifade eden Demir, Danıştay’da görülecek davada İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının neden iptal edilmesi gerektiğini anlatacaklarını söyledi.

'ÇEKİLME KARARI KADINA ŞİDDETTE "TOLERASN GÖSTEREBİLİR" MESAJI İÇERİYOR'

Türkiye’de kadın ve erkeklerin yasalar önünde eşit olarak tariflenmiş olsalar da toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle kadın ve erkeklerin yasalar karşısında eşit olmadığını ifade eden Demir, "Kadınlar için yasalardaki hukuk ile gerçek hayattaki hukukun aynı olmamasından kaynaklı kadınların adalete erişimi önüne bariyer oluşturuyor. Sözleşmeden çekilme çağdaş dünya değerlerinden ayrılma anlamına geleceği gibi, çocuklara ve kadınlara yönelik şiddete de aslında ‘sıfır tolerans’ noktasından ‘tolerans gösterilebilir’ noktasına Türkiye’nin geldiğini bize gösteriyor. Bu çekilme kararı yasal anlamda, ulusları mevzuat anlamında kadınları şiddet karşısında korumasız bırakma mesajı içeriyor" dedi.

'ÇEKİLME KARARI TOPLUMA RAĞMEN ALINDI'

İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının ardından adli ve idari mercilerin kadına yönelik şiddetle ilgili olan 6284 Sayılı Kanunun uygulanması ile ilgili sorumsuzluk ve savsaklama içerisinde olduğunu gözlemlediklerini ifade eden Demir, çekilme kararının topluma rağmen alındığına dikkat çekti. İstanbul Sözleşmesinden çekilme kararının ardından yapılan kamuoyu araştırmalarından verileri aktaran Demir, "AKP iktidarı tabanının yüzde 50’si çekilme kararına karşıyken, halkın yüzde 64’ü bu çekilme kararına karşı. Yüzde 14’ü ilse fikrinin olmadığını söylüyor. Yüzde 17 ise onayladığını söylüyor. Aslında toplumun yüzde 83’üne rağmen yapılmış, verilmiş bir karardan söz ediyoruz. Tamda bu nedenlerden dolayı bizde 28 Nisan’da Danıştay’da olacağız. Cumhur Başkanı’nın sözleşmeden çekilme kararının hukuka ve Anayasa’ya aykırı olduğuna dair itirazlarımızı sunacağız" dedi. Demir, hukukçuları, sivil toplum örgütlerini, kadın kurumlarını, demokratik kitle örgütlerini bu davaya sahip çıkması için Danıştay’a davet etti.

PASİNLİ: BU DURUŞMA TARİHİ KAYIT NİTELİĞİNDE

Diyarbakır Barosu Kadın Hakları Merkezi üyesi Avukat Aslı Pasinli, 28 Nisan’da İstanbul Sözleşmesi’nin yargıyla imtihanının yapılacağını söyledi. Bu duruşmanın tarihi bir kayıt niteliğinde olduğunu ifade eden Pasinli, "O duruşmadan çıkan karar ne olursa olsun tarihi bir dava olarak, tarihi bir duruşma olarak yargının tarih kayıtlarına geçecek. Hali hazırda İstanbul Sözleşmesi’ne 46 ülke imzacı. Bu ülkelerden 34’ünde İstanbul Sözleşmesi onayanmış durumda. Sözleşmenin adını aldığı ülkenin, ilk imzacısı olan ülkenin sözleşmeden çekilmesi kadar absürt bir durum olamaz" dedi.  

'BİN AVUKAT DURUŞMADA OLACAĞIZ'

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden neden çekildiği sorusunu soran Pasinli, "Neden böyle bir şeye ihtiyaç duyuldu? Türkiye’de bu kadar kadın cinayetleri ayyuka çıkmışken bu sözleşmeden çıkmayı gerektirir hangi makul ölçülü sebep vardı? Bunu sormak lazım. İdarenin asli görevi kadına yönelik şiddeti önlemekken, kadınların en büyük kazanımı olan, şiddetle mücadelede en büyük yol haritası olan sözleşmeden çekilmesi kabul edilemez. İdare yaptığı her işlemde kamu yararı esas almalıdır. Kamu yararı yok ise, kamu bu sözleşmeden çekilmemeyi gözetiyorsa demek ki idare yanlış bir işlem yapmıştır. Dilerim tek biz ağızdan yapılan, ismine ‘fesih’ denilen ama hukukta ‘çekilme’ olan bu yanlıştan bir an evvel dönülür. O gün bin avukat Danıştay’da olmayı planlıyoruz. Bin avukat Türkiye’nin dört bir yanından bu duruşma için gelecek. 60’dan fazla baro bu duruşmaya katılacak.

Umarım bu hukuki mücadele sonuç verecek ve Türkiye kadın hareketi bir kere daha kazanacak" diye konuştu. 

Öne Çıkanlar