İstanbul Sözleşmesi için pedal çevirdiler: Bu fermana itaat etmeyeceğiz

İstanbul Sözleşmesi için pedal çevirdiler: Bu fermana itaat etmeyeceğiz
Kadıköy Yoğurtçu Parkı'nda bir araya gelen Kadın ve LGBTİ+lar, İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılacak olmasını  Cadde Bostan'a kadar pedal çevirerek protesto etti.

Yağmur KAYA


ARTI GERÇEK- Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi olarak bilinen İstanbul Sözleşmesi'nin Cumhurbaşkanı kararnamesiyle 1 Temmuz'da resmi olarak kaldırılmasına tepki amaçlı kadınların eylemleri devam ediyor. 

Kadıköy Yoğurtçu Parkı'nda bir araya gelen Kadın ve LGBTİ+lar, İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılacak olmasını Cadde Bostan'a kadar pedal çevirerek protesto etti. Kadınları, LGBTİ+ları, çocukları şiddetten koruyan İstanbul Sözleşmesi'nin 19 gün sonra 'tek bir adamın' kararıyla yürürlükten kaldırılacağını ifade eden kadınlar, sözleşmesinin kaldıracak olmasını 1 Temmuz'a kadar protesto edeceklerini ve 1 Temmuz tarihinde de Taksim Tünel Meydan'ın da bir araya geleceklerini vurguladılar. 

Basın açıklaması İstanbul Sözleşmesi'ni Uygula Kampanya Grubu adına okuyan Selin Top, kadın, çocuk, LGBTİ+ hakları ve hayatları için, 1 Temmuz'a kadar, o gün ve sonrasında da sokakları terk etmeyeceklerini söyledi. 

'SÖZLEŞMEDEN ÇIKILMASINI KABUK ETMİYORUZ'

"İstanbul Sözleşmesi bizim, vazgeçmiyoruz" diyen Top, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: 

"1 Temmuz, İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kalkacağının ilan edildiği tarih. Hayır, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak için, kadına yönelik şiddet ve ev içi şiddetle mücadele için hazırlanmış bu sözleşmeden çıkılmasını kabul etmiyoruz. Kadınlara, LGBTİ+'lara şiddetin faillerini adeta desteklemek anlamına gelen bu karara karşı isyanımızla sokakları dolduruyoruz. Birbirimizden aldığımız güç ve güvenle bu kararı tanımadığımızı ve bir kişi daha eksilmeyeceğimizi haykırıyoruz.

'İKTİDAR HESAPLAŞMASINI KADINLAR ÜZERİDEN YAPIYOR'

Mafyalaşmış iktidar hesaplaşmasını yine kadınlar üzerinden yapıyor. Tek adamda toplanan iktidarın saldırdığı ilk uluslararası sözleşmenin İstanbul Sözleşmesi olması tesadüf değil. Şiddet faili erkeklere "arkanızdayız" mesajı veriyor. Devlet kadın katillerini koruyor. Katil Musa Orhan öyle korunuyor ki, ona katil diyen kadın sanatçılara dava açılıyor! Bizzat iktidarın içinde isimler tarafından öldürülen Yeldana Kahraman, Nadira Kadirova vakalarının üzeri kapatılmaya çalışılıyor! Gülistan Doku gibi kaybedilen kadınların akıbeti çözülmüyor, failler serbest geziyor! Devletin Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı hiç utanmadan "tolere edilebilir şiddet"ten bahsediyor. Hayır biz şiddeti asla tolere etmiyoruz. Tolere edilmesi beklenen şiddet her yıl yüzlerce kadını öldürüyor! Devletin kadınlara, LGBTI+'lara dönük pervasızlıkları şiddet faillerini güçlendiriyor, sadece giydiği kıyafet sebebiyle kadınlar şiddete maruz kalabiliyor. Dün mini etek giydi, şort giydi diye kadına saldıran zihniyet, başörtüsü var diyerek de bir başka kadına saldırabiliyor. Bu cüreti de erkek egemen devletten alıyor. Hayır biz bu şiddeti tolere etmiyoruz!

Halihazırda, KHK'larla da yaptıkları gibi Kadın Danışma/Dayanışma merkezlerin kapatılması; şiddete uğradığımızda hiç bir destek mekanizmasına ulaşamamamız söz konusuyken, İstanbul Sözleşmesinden çıkılarak Kadın Danışma Dayanışma Merkezlerinin standartlarının ve erişilebilirliğinin arttırılması, tecavüz kriz merkezlerinin kurulması gibi yükümlülerden kaçmak isteniyor.

'MÜLTECİ VE GÖÇMEN KADINLARIN ADALETE ERİŞİM HAKKI GASP EDİLECEK'

Mülteci ve göçmen kadınların şiddete maruz bırakıldığında ayrımcılığa uğramadan, statüsüne bakılmadan, çok dilli sağlık ve hukuki desteklerden faydalanmasını sağlayan İstanbul Sözleşmesinden geri çekilmek, bilerek mülteci ve göçmen kadınların adalete erişim haklarını gasp edip çok boyutlu şiddete maruz bırakmak demek. Jesca Nankabirwa gibi birçok mülteci ve göçmen kadının güvencesiz durumunun failler tarafından kullanılıp, kadınların yaşam hakkını gasp etmesi demek.

'DEVLET YÜKÜMLÜLÜKLERİNDEN CAYIYOR'

Devlet sözleşmeden çekilerek, kadına şiddete karşı yükümlülüklerinden caydığını söylüyor! Bizim bir kadın cinayeti haberi daha görmeye bir nefret cinayeti daha görmeye tahammülümüz yok! Ev içinde, sokakta, iş yerlerimizde toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için mücadelemiz. İktidar LGBTI+'lara karşı nefret söylemini bizzat kendisi dillendirip suç işlerken, kadın katillerine sözleşmeden çıkarak destek verip yeni faillere göz kırparken; hayatını savunan kadınların ömür boyu cezalar almasını kabul etmiyoruz.

'PANDEMİDE ŞİDDET DAHA DA ARTTI'

Pandemide sadece hanelerimizde değil, sokakların tenhalaşmasından fırsatla kamusal alanda da maruz bırakıldığımız şiddet daha da arttı. Bisikletli bisikletsiz kadınlar olarak sokakları, meydanları, geceleri terk etmeyeceğiz, yaşam hakkımız için alanları doldurmaya devam edeceğiz! Bugün de burada tüm neşemizle, renklerimizle, yan yana omuz omuza el ele hayatlarımıza sahip çıkmak için toplandık.

'BU KADIN DÜŞMANI DEVLETİN FERMANLARINA İTAAT ETMEYECEĞİZ'

Bu kadın düşmanı, LGBTI+fobik devlete karşı umudumuz birbirimizde, mücadelemizde. Bu fermanlara itaat etmiyor, İstanbul Sözleşmesi’nden vazgeçmiyoruz." 

Açıklamanın ardından kadın ve LGBTİ+lar Cadde Bostan'a kadar padel çevrirek sözleşmenin kaldırılacak olmasını sloganları, döviz ve pankartlarla protesto ettilet.

Öne Çıkanlar