Kadıköy’de Olympiakos şoku!

Fenerbahçe Avrupa Ligi’ndeki ikinci sınavında Yunan rakibine 3-0’lık ağır bir skorla kaybederken grupta da işini zora soktu…

Kadıköy’deki Fenerbahçe tribünü, eski bir besteyi yenileyerek taraftarları canlandırmaya çalışmış. Maç öncesi sık sık bunun provası yapılırken marşın içindeki isimlerden biri Mesut Özil’di…

Ancak Olympiakos sınavı Mesut şaşkınlığıyla başladı. Kadroda yoktu. Maç öncesi son dakikada gribe yakalandığı söylendi. Hafta sonu az oynatılıp dinlendirilirken bu maç kendisinden çok şey bekleyenler için ciddi düş kırıklığı oldu!

Fenerbahçe yeni bir takım. Ülke standartının kesinlikle üzerinde ama asıl sınavı Avrupa’da vereceği tartışmasız bir gerçek.

Bir de bu sezon genelinde Sarı Lacivertliler geriye düşmeye çok alışık değiller.

Olympiakos golü erken buldu. Herkes erken düştü. Üzerine hızlı ataklarla ikiyi de zorlamaları ilk devre boyunca takımın dirilmesini engelledi.

Bu yarıda pozisyonlar da yakalandı ama olmadı. Acemilik mi denir panik mi, bilinmez. Hele son anlarda Rossi’nin kaçırdığı…

Bu arada Yunan ekibinin hızlı çıkışlarda veya önde baskı yaptığı anlarda savunmanın basit hataları çok tartışılabilir…

Devre arası iyi gelmiş gözüktü Fenerbahçe’ye. 45-60 arası iyi futbol beraberinde pozisyonlar da getirdi. Ama futbolun kuralı basit: Yakaladığını atacaksın!

Bunu yapamadı Fenerbahçe. Acemice kaçan goller saç baş yoldurttu.

Ardından doğal olarak konuk takımın oyunu soğutma politikası başladı. 30’ar saniyede atılan taçlar, kornerler, kale vuruşları bir anda Fenerbahçe’yi yeniden oyundan düşürdü.

Ve sonrasında yine basit defans hataları… Ve de gelen Olympiakos golleri… Bu da Fenerbahçe savunmasının şimdilik iddia edildiği üzere ‘taş gibi’ olmadığını gösterdi…

Bir gün önce Pereira kendine sorulan sorularla biraz sa dalga geçerken, 3’lü savunmanın konu olmadığını, önemli olanın futbolun dinamikleri olduğunu anlatmıştı. Elbette kısıtlı soru izinli basın toplantılarında hocanın ne düşündüğünü anlamak zor ama bu maçı önceden çözümleyemediği kesin!

Sezon başından beri pestili çıkan Gustavo’yu oyundan çıkarken ıslıklayan kesim gecenin ayıbına imza attı. Ayrıca Mert Hakan’ı, hatta Valencia’nı bile yuhlayanlar, Kadıköy’de tribün kültürünün düşüşünü gösterdiler…

Hatay’da pas alamamasına karşın ışık veren Berisha’nın kenarda başlaması da Pereira için ayrı bir tartışma konusuydu.

Başta da dediğimiz gibi, Fenerbahçe Türkiye için iyi ve daha iyi olmaya aday takımlardan biri. Yönetim bazında ne kadar iyi yönetildiği belki tartışılır ama zirveye oynamaması için engel yok.

Yeter ki bu tip krizlerden çıkılsın. Burada da en önemli görev camiaya, taraftara düşer… Anlamsız şekilde bir yerleri suçlamak yerine takıma sahip çıkmak lazım. Unutulmamalı ki bir takım bir yılda doğmaz. Hele ki 3 yıl bomboş geçtiyse!

Hiç olmazsa maç bitimindeki destek ise gecenin tesellisi oldu…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Deniz Derinsu Arşivi