Kadın Hikâyeleri-2: 15 yaşındaki çocuktan çocuk yapması istenir mi?

Kadın Hikâyeleri-2: 15 yaşındaki çocuktan çocuk yapması istenir mi?
‘Kendimi bildim bileli babam bana şiddet uyguladı. 13 yaşımda evlendirildiğim evde yıllarca besleme muamelesi gördüm. Ekmeği bile çalarak yedim.’

Seda TAŞKIN


ARTI GERÇEK- Türkiye'nin dört bir yanında kadınlar hemen her gün kocaları, sevgilileri, babaları, yani kısaca en yakınlarındaki erkekler tarafından şiddet görüyor ya da öldürülme tehlikesiyle karşı karşıya kalıyor. Ancak kadına şiddet konusunda tutarlı denebilecek resmi istatistik halen bulunmuyor. Boşanma davası açan ya da boşanan kadınlar, şiddete en çok maruz kalan grubun içinde yer alıyor. Tülay Yıldız’da onlardan biri...

Tülay, 5 çocuklu Ankaralı bir ailenin ortanca çocuğu. Doğma büyüme Ankaralı. İlkokula kadar okuyabilmiş. Şu anda 43 yaşında. Boşandığı erkek kendisinden 10 yaş büyük ve evlendirildiği adamı tanımadan ailesi tarafından evlendirilmiş. Tülay yıllarca şiddet gördüğü babasından evlendirildiğinde kurtulacağını zannetmiş ancak bu defa da çocuk yaşta gönderildiği evde defalarca şiddete, cinsel istismara, hararet ve küfürlere maruz kalmış:

"Babamdan şiddet görmediğim bir gün bile olmuyordu. Bir defa kardeşim ağladığı için ve susturmadığım gerekçesi ile beni 2 kattan aşağı attı. Annem bahçede ekmek yapıyordu. Koşarak yanıma geldi ve beni öldü zannetti. Ama ölmedim. Keşke o gün ölseydim…" 

‘EVLENDİĞİM İLK GÜN KORKUDAN BACAKLARIM TİTRİYORDU’

Babası yalnızca Tülay’ı değil, diğer 4 kardeşi ve annesine de şiddet uyguluyormuş. 13 yaşında ‘çocuk gelin’ olarak verildiği evde evlendiği adamın ailesi tarafından yıllarca şiddete maruz kalmış. Yıllarca imam nikahı ile evli olan Tülay, 16 yaşına geldiğinde ise ailesinin oluru ile resmi nikah yapılmış. 

"Evlendirildiğim ilk gün korkudan bacaklarımın titriyordu. Bizi bir odaya kapattılar ve bizden çarşaf istediler. Korkudan istemediğimi söylüyordum ama kapıda tüm akrabaları bekliyordu. Hayatımda hiç bu kadar utandığım bir gün olmamıştı. Ne kadar yalvarsam da kimse beni dinlememiş, gözümün yaşına bakmamıştı…"

‘GÜNLERCE AÇ BIRAKILDIM’

Tülay evlendirildiği adamın ailesi ile yaşamış. Babasından gördüğü şiddet bitti zannederken bu defada ‘çocuk gelin’ olarak gönderildiği evde evlendiği adamın ailesi tarafından sürekli hakarete maruz kalmış. Günlerce aç bırakılmış, evin bütün işleri kendisine yaptırılmış…

"Bir parça ekmeği bile gizlice alır odamda yerdim. O kadar iş yapardım ama rahatça karnımı bile doyuramazdım. Eşim zaten hiç yanımda olmazdı. Zaten evlenme sebebi de ailesine bakacak bir kadın aramasından dolayıymış. Eşimin yanında bana etmedikleri küfür, hakaret kalmazdı ama dönüp bakmazdı bile. Yıllarca bu şekilde devam etti."

‘15 YAŞINDAKİ ÇOCUKTAN ÇOCUK MU İSTİYORSUNUZ?’

Tülay aradan geçen 2 yılın ardından 15 yaşına geldiğinde çevrenin ‘kısır’ söylemlerine maruz kalmış. Eşinin ailesi tarafından hastaneye götürüldüğünde tepki gösteren doktor, "15 yaşındaki bir çocuktan çocuk mu istiyorsunuz? Ne biçim insanlarsınız" diyerek aileyi hastaneden kovuyor. 

 "15 yaşımı bitirmek üzereyken hamile kaldığımı öğrendim. Ailemin rızası ile apar topar resmi nikah kıydılar. Hamile kaldığımda biraz da olsa rahatlayacağımı, bana kötü davranmayacaklarını düşündüm. Çocuğum bana umut olur, ışık olur diye düşündüm. Ama öyle olmadı… Hamile olmama rağmen bütün işleri yine bana yaptırıyorlardı. Halı yıkamadan tutun, evin temizliğine, yemeğine her şeye yine ben koşturuyordum. Hatta bir gün bünyem kaldırmadı ve kanamam oldu. Ama para yok diyerek beni hastaneye götürmediler. Ertesi gün durumum kötüleşince küpe mi satarak beni hastaneye götürmelerini istedim. Sonra öğrendim ki çocuk yaşta olduğum için kanamalarım olmuş"

‘3 GÜN BOYUNCA YEMEK VERMEDİLER’

Tüm zorluklara rağmen çocuğunu dünyaya getiren Tülay’dan yine doğum sonrası bir sürü iş beklenmiş. O ara ciddi kilo kaybı yaşadığını fark eden çevredekilerin eşinin ailesine söylemesi üzerine aile Tülay’ı suçlayarak, günlerce yemek vermemiş:

"Yine suçlu ben olmuştum. 3 gün boyunca bana ekmek bile vermediler. Sadece su içiyordum. Bu 3 gün içinde sadece mutfaktan çaldığım ufak bir ekmeği yiyebildim. Ekmeği aldığım gün annem ve babam da eve gelmişti. Odamda ekmeği görünce sordular. Ben de bir şey diyemeden sadece ağlamıştım. Ama biliyordum aileme söyleseydim de asla yanımda olmazlardı."

‘NE OLURSA OLSUN BİR DAHA AİLEME BİR ŞEY ANLATMAYACAKTIM’

Çocuğu 2 yaşına geldiğinde küçük bir çanta hazırlayarak ailesinin evine gittiğini anlatan Tülay, babasının çantayı gördüğünü ve yanına oturarak onunla konuştuğunu anlatıyor:

"Daha önce hiç çanta hazırlayarak ailemin evine gitmemiştim. Babam durumu anladı. Sonra bana başka birinin hikâyesini anlatıyordu. Anlattığı hikâyeden geri evime gitmem yönünde mesaj vermişti. İşte o gün kendime bir söz verdim. Bu hayatta ne yaşarsam yaşayayım bir daha aileme bir şey anlatmayacaktım. Yarım saat sonra tekrar çantamı alıp maalesef evimin yolunu tuttum…
Aradan geçen 6 yılın ardından Tülay 2’nci çocuğuna hamile kalıyor. Ancak çocuğu bebeği 1,5 aylıkken hastaneye kaldırılıyor ve 4’ncü günün sonunda hayatını kaybediyor. Ailenin baskısı yüzünden aradan çok zaman geçmeden yeniden hamile kalan Tülay, ikinci çocuğunu dünyaya getiriyor. 

‘ÇEYİZLİK ÜRÜNLER YAPARAK ÇOCUKLARIMA BAKTIM’

"Eşim çalışmadığı ve artık iki çocuğum olduğu için çok zorlanıyordum. Aynı şekilde üzerimdeki baskı devam ediyordu. Çalışmak istiyordum ama ‘kadın kısmı çalışmaz’ algısından dolayı çalışmamı istemiyorlardı. Bende evde çeyizlik bir şeyler yaparak çocuklarımın ihtiyaçlarını karşılamaya başladım. Sonra bir arkadaşım bir mağaza ile konuşmuştu ve artık onlara düzenli bir şeyler üretmeye başladım. Gece sokak lambası altında örgü yaptığım günleri biliyorum. Bütün bu süreçlerde eşim hiç çalışmadı. Bir şekilde çocuklarımın ihtiyaçlarını bu şekilde karşılamaya başladım."

‘ÇOCUĞUM KEKEME OLDU’

Tülay’ın yaşadığı sorunlar yıllar boyunca aynı şekilde devam ediyor. Boşandığı eşinin alkol alması ile birlikte daha da zor günler yaşadığını anlatıyor. 

"Alkol alınca çok daha korkunç bir insana dönüyordu. Artık hakaretleri o kadar artmıştı ki küçük oğlum babasının bağırmaları, hakaret etmeleri yüzünden bir gün kekeme oldu. Artık kendimden öte çocuklarım için kaygılanıyordum. Artık sırtımdaki kamburu taşıyamayacağımı biliyordum. Artık sadece bana değil, çocuklarıma da hakaret ediyordu. Çocuklarım büyüdükçe her şeyi farkına vardılar. Bana sürekli babamdan boşanmam gerektiğini söylüyorlardı. "

Tülay aradan geçen 30 yılın ardından çocuklarından da aldığı destekle boşanmaya karar veriyor. Çalışıp biriktirdiği cüzi parayla küçük bir ev tutara çocuklarını yanına alıyor. 

‘SIRTIMDAKİ KAMBURDAN KURTULDUM’

"Boşanma süreci benim için çok zor oldu ama çok mutluydum. Bir parça ekmek de yesek huzurlu bir şekilde yiyoruz artık. Sırtımdaki kamburdan kurtulduğumu hissediyordum. İlk aşamada Barodan avukat talep ettim ancak ‘senden daha kötü durumda olanlar var’ diyerek avukat vermediler. Daha sonra yine çalışarak davayı açtım. Tek isteğim bu adamdan kurtulmaktı. Boşanma sürecinde tehditleri, hararetleri devam etti. Bir yıldır boşanmış olsak da ara ara oğlumu arayarak beni ‘sevdiğini’ söylüyor. Ama asla bir daha o günlere dönmek istemiyorum." 

‘ASLA AİLELER ÇOCUKLARINI ERKEN YAŞTA EVLENDİRMESİN’

Tülay yaşadığı günleri geri de bırakmış olsa da hala yaşadığı travmalar devam ediyor. Tek isteği ise erken yaşta evliliklerin biran önce son bulması. Tülay kız çocuklarının okuyarak kimseye muhtaç olmadan hayatını yaşamasını istiyor. 

"Ne zaman bir ‘çocuk gelin’ görsem yaşadıklarım tekrar tekrar aklıma geliyor. Asla hiç kimsenin yaşadıklarımı yaşamasını istemem. Kadınlar hiç kimseden korkmasın, kimseden bir şey beklemesin. Çünkü ne yaşanırsa inanın biz kendimiz yaşıyoruz. O yüzden kim ne der demesinler."

(*) Kadının ismi, ailesinden korktuğu için değiştirilmiştir.

Karikatür: Angel Boligan

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar