Kadınlar Meclis önünden seslendi: HDP değil, erkek ittifakının çeneleri kapatılacak

Kadınlar Meclis önünden seslendi: HDP değil, erkek ittifakının çeneleri kapatılacak
‘Bakanlıktan adımızı çıkaranlara karşı Kadın Bakanlığını hep birlikte mücadeleyle kuracağız. Biz kadınların bu iktidardan beklentisi olmadığı gibi komisyondan da beklentisi yoktur.’

Seda TAŞKIN 


ARTI GERÇEK- Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi, İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesine ilişkin Meclis Çankaya Kapısı önünde basın açıklaması gerçekleştirdi. Kadınlar adına açıklama yapan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, AKP-MHP ittifakının cinsiyetçi, militarist ve kadın düşmanı politikalara ara vermediğini belirtti. Tek adam rejimi üzerinde ayakta durmaya çalışan erkek ittifakının muhalif kesimi sindirmeye çalıştığını belirten Başaran, "İktidar artık gerçek yüzünü gizleyemeyecek duruma gelmiştir" dedi. 

'KADIN KAZANIMLARINA AÇILAN 19 YILLIK SAVAŞI TEŞHİR EDİYORUZ’ 

Suç örgütü lideri tarafından devlet-çete-mafya işbirliği ile işlenen suçların bir kez daha ifşa edildiğini belirten Başaran, "Yaşadıkları çok boyutlu siyasi krizin temelinde bu kirli düzenin olduğu artık maskelenemez duruma gelmiştir. Nereden tutsalar ellerinde kalacak bir suç makinasına dönüşmüşlerdir. Kadınları susturmayı başaramayan iktidar, tüm politikalarını kadın düşmanlığı üzerinden geliştirmiştir. Kadınlara ve kazanımlarına dönük saldırıların temelinde işte tam da bu gerçeklik vardır. Bizler bir kez daha buradan 19 yıllık iktidarları boyunca kadınlara ve kazanımlarına yönelik açılan savaşı teşhir ediyoruz" dedi. 

‘ÇOCUK İSTİSMARININ ÖNÜNÜ AÇARAK MEŞRULAŞTIRMAK İSTİYORLAR’ 

Ülkeyi yönetenlerin ‘kadın erkek eşitliğine inanmıyorum’ sözleri kadın haklarını yok saydığını belirten Başaran, sözlerine şöyle devam etti: 

"’Bir kereden bir şey olmaz’ diyerek çocuk istismarcılarını aklamaya çalışan erkek egemen iktidar, 2016 yılından beri çocuk istismarının önünü açacak yasayı ısıtıp ısıtıp gündeme getirmeye devam etmiştir. Getirilmek istenen bu yasa ile çocuklara karşı işledikleri suçların üstünü örtmek istemişlerdir. Ancak, cinsel tacizin, istismarın meşrulaştırılmasına karşı kadın mücadelesi karşısında geri adım atmak zorunda kalmıştır. Kadınlar bu suçun meşrulaştırılmasına izin vermedi, vermeyecektir."

‘BAKANLIKTAN KADININ ADINI ÇIKARAN BU İKTİDARDIR’

Bakanlığın adından ‘Kadın’ sözcüğünü çıkararak kadınları ve haklarını yok saydıklarını belirten Başaran, pandemi sürecinde çıkarılan infaz kanunu yasası ile kadına yönelik suç işleyenlerin serbest bırakıldığını ancak kadınların failleri ile yaşamak zorunda bırakıldığını söyledi. Başaran şöyle devam etti: 

"Erkek egemenliğine karşı başkaldıran, yaşamın her alanında 'ben varım' diyen kadınlar, bu ülkede işkenceye maruz kalmıştır. Siyaset mekanizmasında, yerel yönetimlerde kadın görmeye tahammül edemeyen iktidar, tüm dünya kadınlarına ilham veren eş başkanlık ve eşit temsiliyet kazanımına saldırmıştır. Halk iradesine, kadınların iradesine kayyım atayarak kadına yönelik şiddetle mücadele merkezlerini, sığınma evlerini kapatarak kadınlara başvuracak bir mekanizma bırakmamıştır. Kayyımlar eliyle kadın kooperatifleri, kadın istihdam alanları hedef alınmıştır."

‘MİLLİYETÇİLİĞİ KÖRÜKLEYENLER DENİZ POYRAZ’IN KATLEDİLMESİNDEN SORUMLU’ 

HDP İzmir İl binasına yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz’a ilişkin de konuşan Başaran, "AKP-MHP erkek ittifakı, ‘Türkün kökü kazınmak isteniyor. Her ailede en az 3 çocuk olmalı’ diyerek kadınların kaç çocuk doğuracağını dahi belirlemeye çalışırken diğer yandan milliyetçiliği ve cinsiyetçiliği körükleyerek toplumu kutuplaştırmayı hedeflemiştir. Kürt kadınlarına yönelik özel savaş politikaları geliştirilerek üniformalılar eliyle kadınlar tecavüze maruz kalmış, intihara sürüklenmiştir. Cinsiyetçi, militarist, nefret politikalarının son hedefi Deniz Poyraz olmuştur. Katil elini kolunu sallayarak HDP İzmir il binasına girmiş, Deniz’i katletmiş, bedenine işkence yapmıştır. Deniz’in katilleri, uyguladıkları ırkçı ve nefret politikalarıyla bu söylemleri besleyenlerdir. ‘Deniz teröristtir’ diyerek katliam meşrulaştırılmak istenmiştir. İşlenen bu suçun hesabını kadınlar soracaktır. Erkek adalet değil, gerçek adalet suçluları yargılayacaktır" dedi. 

‘KARAR İLE KADINA YÖNELİK ŞİDDETE BİR KEZ DAHA İMZA ATTILAR’ 

İstanbul Sözleşmesi'nden vazgeçmenin kadın düşmanlığını onaylamak anlamına geldiğini söyleyen Başaran, kararın bir gece yarısı tek adamın imzasıyla gerçekleştiğini söyledi. Karar ile kadına yönelik şiddete bir kez daha imza atıldığını belirten Başaran, "Sözleşmeyi uygulamak yerine sözleşmeden geri çekilmek, binlerce kadının katledilmesine onay vermektir. Aksaray’da katledilen Yemen Akkurt’un kızı Gül’ün ‘50 kere şikâyet ettik, 50 kere’ isyanı tüm kadınların isyanıdır" diye konuştu. 

‘ÇÖZÜMSÜZ DEĞİLİZ’

TBMM önünden bir kez daha iktidara seslendiklerini söyleyen Başaran, kadınların sesini, isyanını bastıramayacaklarını söyledi. Tek adam rejiminin, kazanımlarını gasp edemeyeceğini ve çözümsüz olmadıklarını söyleyen Başaran sözlerini şöyle sürdürdü: 

"HDP Kadın Meclisi olarak bulunduğumuz her zeminde kadın mücadelesini ve örgütlülüğünü büyütmekten vazgeçmeyeceğiz. Partimizi kapatma davaları açarak yeni yaşam inşamızı durduramayacaksınız. Biz bu topraklara özgür, eşit, adil bir yaşamın tohumlarını ektik ve yeni yaşam ağacımız büyüyecektir. Bu ağaç dal budak yeşerecek ve özgürlüğü elde edecektir. 

‘HDP DEĞİL, ERKEK İTTİFAK ÇENELERİNİ KAPATACAK’ 

Bu Meclisin çatısı altında haklarımıza ve kazanımlarımıza yönelik saldırı kararlarının alınmasına izin vermeyeceğiz. Haklarımızı ve kazanımlarımızı birleşik mücadelemizi güçlendirerek geri alacağız. Bulunduğumuz her yerde Kadın Partisi olan HDP’yi fikriyatını anlatmaya  devam edeceğiz. Ve şu unutulmasın ki kadınlar HDP’yi kapattırmayacak. Kadın mücadelesi HDP’nin kapatılmasına izin vermeyecek. HDP değil, erkek ittifakının çeneleri kapatılacak."

‘KADINLARIN İKTİDARDAN BEKLENTİSİ YOKTUR’ 

Eş başkanlık ve eşit temsiliyet kazanımlarını hedef alan kayyım rejimine karşı bulundukları her alanda mücadele edeceklerini söyleyen Başaran, "Adliye koridorlarında erkek adalet değil, gerçek adaleti savunmaya devam edeceğiz. Bakanlıktan adımızı çıkaranlara karşı Kadın Bakanlığını biz kadınlar hep birlikte mücadeleyle kuracağız. Kadına Yönelik Şiddeti Araştırma Komisyonu’na kendi yandaşlarını getirerek şiddeti meşrulaştırmalarına izin vermeyeceğiz. Biz kadınların bu iktidardan beklentisi olmadığı gibi komisyondan da beklentisi yoktur. Beklentimiz ve umudumuz mücadele ve dayanışmamızdır.  İstanbul Sözleşmesini hedef alanlara karşı tüm kadın örgütleriyle bir arada olarak "İstanbul Sözleşmesinden Vazgeçmiyoruz" demeyi sürdüreceğiz. Denize ve katledilen tüm kadınlara sözümüz mücadelemizi büyütmek olacaktır" dedi.

Öne Çıkanlar