Katliamdan sonra istifa edip bir daha da Sivas'a gitmedi

Katliamdan sonra istifa edip bir daha da Sivas'a gitmedi
Sivas Katliamı'nın ardından öğretmenlikten istifa ederek kentten ayrılan Menşure Doğan, o günü 'Onlar cayır cayır yanarken, biz oturduğumuz yerde yandık' sözleriyle anlattı.

Sivas’ta, 2 Temmuz 1993 günü aralarında aydın, gazeteci ve sanatçıların bulunduğu 33 kişi Madımak Oteli’nde yakılarak katledildi. Katliam başta Alevi yurttaşlar olmak üzere milyonlarca insanı derinden yaraladı. Bu insanlardan biri de Menşure Doğan.

Katliamın gerçekleştirildiği zamanda Sivas'ta sınıf öğretmenliği yapan Doğan, yaşanan olay sonrası görevinden istifa edip, bir daha da bu kente gitmedi. Üzerinden 27 yıl geçen katliamın hafızasında ilk günkü gibi tazeliğini koruduğunu söyleyen Doğan, istifa ettiği mesleğinden daha öncesinde yaşanan başka bir katliamla, 1978 yılında Maraş Katliamı ile ayrı düşmüştü.

Maraş Katliamı sırasında Dersim'de Fransızca öğretmenliği yapan Doğan, o dönem birçok ilde olduğu gibi Dersim'de yapılan protesto mitingine katıldığı gerekçesiyle sürgün edilince istifa etti. Oysa ki çocuğu hasta olduğu için yapılan mitinge katılmadığını anlatan Doğan, raporlu görülmesine rağmen diğer bazı öğretmenlerle birlikte hakkında dava açılınca çıktığı mahkemede eyleme katıldığını ifade etti. Doğan, niçin böyle söylediğinin nedenini ise "Protestolarda yoktum demedim. Çünkü yapılan insanlık suçuydu, ben de lanetliyordum. Öyleyse ben niye kendimi arkadaşlarımdan ayrı tutayım?" sözleriyle açıkladı.

Tutuklamalar, ihraçlar, görevden uzaklaştırmaların yaşandığı bu süreçte kendisi ile birçok öğretmen arkadaşı hakkında sürgün kararı verilmesi üzerine mesleğinden istifa eden Doğan, 14 yıl boyunca öğretmenlik yapmadı.

SİVAS’TA ÖĞRENMELİĞE BAŞLADI

Doğan, 1992 yılında tekrar öğretmenlik yapmak için başvuru yaptığında ise Sivas’ın Kangal ilçesine atanıp, burada sınıf öğretmenliği yapmaya başladı.

Kangal ilçesinin Alevilerin yoğunlukta yaşadığı bir yer olduğunu dile getiren Doğan, "Aradan bir yıl geçtikten sonra tatile girmiştim. Duydum ki kente aydınlar, şairler, yazarlar, semah dönen emekçiler, gençlerimiz gelmiş. Pir Sultan Abdal şenliklerine katılmak için çocuklarımı ve eşimi de çağırdım. Eşim; ‘başka zaman gideriz, Dersim’e gidelim’ demişti. Eğer eşim memlekete dönelim demeseydi, otelde yer ayırtacaktım. O değerli insanlarla tanışmak nasip olmadı" diye belirtti.

'DEVLET SEYİRCİ KALDI'

Memlekete ulaştıklarında haberlerde Madımak Oteli’nde insanların yakılması haberini aldıklarını ifade eden Doğan, "Yakılan o insanlara devlet yardım yetmedi. 1974’te Kıbrıs'ta Rumlarla ve Türkler arasında askeri savaş yapılmıştı. Ecevit 4 saat içinde Kıbrıs’a askeri çıkartma yapmıştı. Gücüyle övünen devlet, o insanların yakılmasına 8 saat boyunca seyirci kaldı" ifadelerini kullandı.

'DEVLET ÖZÜR DİLEMELİYDİ'

Yaz tatili bittiğinde herkesin çalıştığı, yaşadıkları kentlere geri dönmeye başladığını söyleyen Doğan, kendisinin ise "Nereye dönüyorum, nereye gidiyorum, zulmün olduğu yere mi?" şeklinde sorgulamalara giriştiğini anlattı.

Bu sorgulamalar sonucunda mesleğinden istifa etme kararı aldığını belirten Doğan, katliamın ruhunda yol açtığı kırılmayı "Hiç kimse tepki vermedi, film gibi seyredildi. Lanet olsun o zalimlere, verecekleri üç kuruşa diyerek öğretmenlikten istifa ettim. Geri dönmedim, gidemedim, gidemezdim. Onlar orada cayır cayır yandı, biz oturduğumuz yerde yandık. İnsan olan herkes ne hissettiyse onu hissettim. Bir daha da Sivas’a gitmedim. Maraş’ta, Çorum’da, Sivas’ta yaralandık. 38’in yaraları daha iyileşmemişti. Devlet, açıkça ‘bir avuç zalim karşısında üzgünüz, özür dileriz, güçsüz kaldık, bir şey yapamadık’ diyebilmeliydi. İnsanlık bunu gerektirirdi" sözleriyle dile getirdi. (Mezopotamya Ajansı)

Öne Çıkanlar