Konuşturmayın beni, konuşursam ağlarım…

Konuşturmayın beni, konuşursam ağlarım…
12 derece soğukta Ankara sokaklarında çalışmak zorunda kalan seyyar satıcılar, ayın 15 günü kazandıkları para ile sadece faturalarını ödeyebiliyor.

Seda TAŞKIN


+GERÇEK- Hava durumunun -12 dereceyi gösterdiği Ankara’da binlerce seyyar satıcı çetin kış koşullarına rağmen uzun saatler sokaklarda hayat mücadelesi veriyor. Seyyar satıcılar, bir taraftan soğuklarla baş etmeye çalışırken bir yandan da ekonomik krizle mücadele ediyor. Bir seyyar satıcı sadece faturalarını ödemek için 15 gün çalışmak zorunda kaldığını söylerken, balık satan bir esnaf ise dört kişilik bir ailenin 2 balık alarak dörde böldüğünü söylüyor. 

‘KONUŞURSAM AĞLARIM…’

Uzun yıllardır seyyar satıcılık yapan Kemal Güngör, Ulus’ta cadde üzerinde yürüyerek bebek patikleri satıyor. Güngör’ün bir tezgahı yok, bebek patiklerini montunun içine saklayarak elindeki ürünleri sattıkça çıkartıyor. Güngör’e işleriniz nasıl diye sorduğumda, "Yok bize yaşam yok!" diyerek yanıt veriyor.  Güngör, sabah erken saatlerde satış için geldiği sokakta akşam saatlerine kadar duruyor. Sabah kahvaltısı yaptıktan sonra eve gidene kadar bir daha yemek yemediğini söyleyen Güngör, "Önceden biraz da olsa idare edebiliyorduk ancak şimdi her şey çok pahalı oldu. Artık hiçbir şey alamaz hale geldik. Konuşturmayın beni kızım, konuşursam ağlarım" diyor.

‘ÇALIŞTIĞIM 15 GÜNÜN PARASINI SADECE FATURALARA VERİYORUM’

Ulus’ta bir ara sokakta simitçilik yapan 50 yaşındaki Kamber Özyürek ise 4 aydır bu işi yapmaya başlamış. Bu işe başlamadan önce bir fabrikada çalışıyormuş. Patronuyla yaşanan anlaşmazlığın sonucu işten ayrılarak, simitçilik yapmaya karar vermiş. Özyürek’te diğer seyyar satıcılar gibi sabah erken saatlerde tezgahının başına geçiyor. Soğuk havaya rağmen günde yaklaşık 12 saat çalışan Özyürek, dört kişilik bir aileyi geçindiriyor. "Her şey zamlandı, her şeyden kısmak zorunda kaldık" diyen Özyürek, artan simit fiyatlarından kaynaklı satışlarının da azaldığını söylüyor. 4 ay önce simidin bir buçuk lirayken bugün üç buçuk lira olduğunu söyleyen Özyürek, "Vatandaş önceden 10 tane simit alırken, şimdi en fazla iki tane simit alıyor. Çünkü insanlar sürekli bir şeylerden kısıyor" diyor.

Elektrik faturasının 600 liranın üstünde geldiğini söyleyen Özyürek, çalıştığı 15 gün ile sadece faturalarını ödeyebildiğini söylüyor. Özyürek konuşmasını şöyle sürdürüyor:

"Ailecek giyeceklerimizden hatta yiyeceklerimizden dahi kısmak zorunda kalıyoruz. Artık istediğimiz şeyleri alacak gücümüz de kalmadı. Ben şuan 50 yaşındayım ve hala sokaklarda çalışıyorum. Emeklilikte yaşa takıldığım için hala çalışmak zorundayım. Düzgün bir iş bulayım dersem ona da bizi almıyorlar. Hemen hemen bütün işyerleri 25-35 yaş arasında çalışan istiyor. Biz de maalesef sokaklarda bu yaşımızda çalışmak zorunda kalıyoruz. Siz söyleyin şimdi ben nerede çalışayım?

‘BİR AİLE 2 BALIK ALIP DÖRDE BÖLÜYOR’

Uzun yıllardır balıkçılık yapan 56 yaşındaki Şaban Öztürk ise 12 yaşından beri baba mesleğini sürdürüyor. -12 derecede soğukta çalışan Öztürk, "Soğuk su içinde çalıştığımız için bize göre -22 derecede çalışıyoruz" diyor. "Halk ekmeğini böyle kazanıyor" diyen Öztürk konuşmasına şöyle devam ediyor:

"Üşüyoruz ama ne yapalım helal yiyoruz. Alnımız ak kalbimiz temiz bizim. Bazı insanlar telefonları ile oturduğu yerde çalışıyor ama halk bu koşullar altında parasını kazanıyor. Balıklarımız gibi bizde donduk. İnsanların artık alım gücü de kalmadı. Alabalığın kilosu iki ay önce 25 liraydı ancak şimdi 50 liraya satıyoruz. Biz de artan zamlardan dolayı vatandaş ile yüz yüze geliyoruz. İnsanlar pahalı buluyor ve alamıyorlar. 4 kişilik bir aile 2 tane alabalık alıp onu da dörde bölüyor. İnanın biz utanıyoruz. Hamsiyi önceden kilosunu 10 liraya satıyorduk şimdi kilosu oldu 30 lira. İnsanlar bir aile için yarım kilo hamsi alıyor. Bazen göz yumup biraz da biz ekliyoruz ama tabi çözüm değil.

‘BİZ DEĞİL BİZİ BU HALE GETİRENLER UTANSIN’

Açtığı minik tezgahında pijama satan Seyfettin Bakan ise "Hava -12 derece değil -30 derece olsa da çalışmak zorundayız"  diyor. Hayatta kalmak için çalışmak zorunda olduğunu söyleyen Bakan, "Bu ay elektrik faturası 350 liranın üzerinde geldi. Ev soğuk ve mecbur elektrik ocağını da açıyoruz. Biz değil, bizi bu hale getirenler utansın" diyor. Kazandığı paranın da çay, yağ, derken bittiğini söyleyen Bakan sözlerini şöyle tamamlıyor:

"Geçim artık bizler için çok büyük bir zorluk oldu. Ama günü kurtarmaya çalışıyoruz. Ben 5 kişilik bir aileye bakıyorum. İşlerimiz geçen yıla oranla büyük oranda azaldı. Ama ne yapalım mecbur çalışıyoruz. Ben bu soğukta çalışmazsam eve kim para götürecek. Oğlum askerden geldi ama aylardır ona iş bulamıyoruz. Son iki aydır her açıdan perişan olduk.

‘AKP-MHP’YE OY VERİYORDUM ARTIK YOK’

"Bugüne kadar AKP ve MHP’ye oy verdim ama artık onlara oy yok" diyen Fazıl Taş ise sokakta açtığı küçük tezgahında eşofman satıyor. Zamların artık baş edilecek gibi olmadığını söyleyen Taş, "Ülkeye ne yaptılar bakın! Bir ton gübre olmuş 15 bin lira. İnsanların hakkını vereceksiniz. Her gün zam, her gün zam nereye kadar? Yok, artık ben artık bunlara oy falan vermeyeceğim. Elektrik faturam aldı başını gitti, 3 kuruş verip 10 kuruş alıyorlar. Ne olacak sonumuz, izleyip göreceğiz" diyor.

‘İNSAN PARASI OLMAYINCA ÜŞÜR’

40 yaşındaki seyyar satıcı Güler Erol ise artık kazandığı paralarla hiçbir şey yapamadıklarını söyleyerek, "Ben 10 yaşından beri işportacılık yapıyorum. 1990’lı yıllarda yaptığımız işten para kazanıyorduk. O para ile yer içer gezerdik ama yine de bize para kalırdı. Şimdi kazandığımız ile ancak günlük giderlerimizi karşılayabiliyoruz. Türkiye’de önceden insan 80 yaşına kadar yaşardı, bu stresle hepimiz 40 yaşında öleceğiz galiba. Ülke aldı başını gitti. Tezgahımda sattığım gırgırı önceden 3 liraya alırken şimdi 6 liraya alıyorum. Hayat çok zorlaştı. Artık insanların yüzü gülmüyor. Soğuk bizim için bir şey değil asıl sorun ekonomik sorunda. İnsan parası olmadığında üşür, soğukta değil" dedi.

Öne Çıkanlar