Koronafobiye dikkat: Panik olduğumuz için vücudun direncini kırıyoruz

Koronafobiye dikkat: Panik olduğumuz için vücudun direncini kırıyoruz
Önlemleri abartmak, teyit edilmemiş bilgilerre maruz kalmak, sosyal medya dezenformasyonu gibi etkenler ruh sağlığını olumsuz etkiliyebilir.

Günlük hayatımızı büyük ölçüde etkileyen koronavirüs( Covid-19) salgını ile birilikte meydan ve caddeler büyük ölçüde boşaldı, bir çok işletmenin geçici olarak kapatılması kararı alındı. Marketlerde ve eczanelerde yaşamsal gıdalar ve tıbbi ürünler büyük ölçüde boşaltıldı. Yapılan açıklamalara göre ise internet kullanımı yüzde 30 arttı. sosyal medyada salgına dair bir çok iddia, görüntüler eşliğinde paylaşılıyor. 

Ölümcül sonuçları olan virüs enfektesi toplumda bir korku ve panik yaratırken, virüsten korunmanın mümkün olduğu halde çok fazla enformasyon ruh sağlığımızı da etkiliyor. 

Yeniçağ gazetesinden Sümeyra Kırca’nın haberine göre, Psikiyatrist-Psikoterapist Sinir Bilim Uzmanı Yalçın Güzelhan, "Panik olduğumuz için yanlış tedbirler alırken virüse karşı vücudun direncini kırıyoruz. Bunu en çok günlük pratik hayatımızda korku ani şok yaşadığımızda ağzımızın kenarında uçuk çıkar. Uçuk bir virüstür. Bu en çok korona gibi vücudun direnci çıktığında çıkar. Viral enfeksiyonları en çok korku aktif hale getiriyor. Bu korkuyu oluşturan en önemli faktör sosyal medyadaki bilgi kirliliği. İnsanlar kendi egolarını öne çıkarmak için yanlış bilgiyi kamuoyuna çıkarıyor. Olmayacak bilgileri flaş haber şeklinde sosyal medyada yayınlayınca korkuya neden oluyor. Bunun önüne geçebilmek için resmi makamların, bilim insanlarının, akademisyenlerin açıklamalarına bakmamız lazım" dedi.

'GAZETE VE TV'LER HABERLERİ EDİTÖR SÜZGECİNDEN GEÇİRİYOR'

Güzelhan sosyal medyada dezonformasyona karşı, "Gazete ve TV’lerde haberler, doğruluğu test edilerek sorumlu editörlerin süzgecinden geçirilerek yapılıyor. Oysa sosyal medyada böyle bir şey yok. Gerçek olmayan şeyler paylaşılıyor" dedi. Televizyonda program yapan uzmanların, ‘Benim bilgim senin bilgini döver’ şovuna giriştiğini belirten Yalçın Güzelhan, "Programa çıkan uzmanlar herkes kendini ön plana çıkarmaya çalışıyor. Ben daha uzmanım, ben daha iyi bilirim şovuna dönüşüyor. Burada sağduyulu olmak şart" şeklinde önerdi.

'TEDAVİ OLAN HASTALAR YENİDEN HASTA OLDU'

Kaygı bozukluğu, obsesif bozukluğu hastalarının, sosyal medyadan daha çok etkilendiklerine dikkat çeken Yalçın Güzelhan, "Her 100 kişiden 3’ünde obsesif, her 100 kişiden 4’ünde kaygı bozukluğu var. Tedavi ettiğimiz kişiler yeniden hasta oldu bu süreçte, telefonlarla bizleri arıyorlar. Bu insanlardaki semtomlar zirveye çıkmış, iyice şikayetleri artmış durumda, bu hastaların da bu verilen bilgilerden çok etkileneceğini unutmamak lazım" dedi.

'PANİĞE SEVK EDEN KONUŞMALARDAN UZAK DURUN'

Acıbadem Hastanesi’nden Uzman Psikolog Simru Kavak ise Koronofobi’ye karşı, "Gerçekçi olmayan korkuyu, gerçekçi olmayan haberler tetikler. Öncelikle bu süreçte yalnızca güvenilir haber kaynaklarını takip etmeye özen gösterin. Sizi paniğe sevk eden konuşmalardan ve kişilerden uzak durun. İlgili birimlerce paylaşılan güvenlik ve sağlık önlemlerini takip etmenin yeterli olduğunu unutmayın. Kendi üzerinizde geçerliliği ispatlanmamış ek güvenlik önlemleri sadece kaygınızı artırır. Koronavirüs paniğini, daha önceki salgın virüs paniklerinden ayıran en önemli özelliklerden biri, sosyal medyanın artık çok daha yaygın ve kontrolsüz kullanılması. Mesajlaşmalardaki, ses kayıtlarındaki felaket senaryolarına inanmayın, gerekirse takipten çıkın! Virüsü fırsata çevirin. Bahar mevsimine girmemiz, açık havada aktivitelere fırsat sağladığı için, dışarıda daha fazla zaman geçirmeye çalışın. Hatta bu süreçte yavaşlayan hayatı ve virüsü, kendinize zaman ayırmak için bir fırsat olarak kullanabilirsiniz" tavsiyelerinde bulundu.

'ÇOK SIKI TEDBİRLERE HAZIR OLUN'

Öte yandan Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Ateş Kara, "Hala ülke içerisinde dolaşımın olmadığını bildiğimiz için ekstra bir önlem almaya bugün gerek yok. Ama yarın baktık ki farklı bir vakamız var, farklı bir şekilde seyrediyor, o zaman bu önlemler direkt olarak lokantaların kapatılması, alışveriş merkezlerinin tamamen kapatılması, marketlerin belirli saatlerde çok az sayıda veya belirli sayıda kişinin içeride bulunmasını sağlayacak şekilde açık kalmasının organize edilmesini sağlayacak şekilde olabilir" dedi.

Prof. Dr. Kara, okulların kapalı kalma süresinin, durumun seyrine göre uzayabileceğini belirterek, "Bugün için net bir şey söylemek mümkün değil. Önümüzdeki günlerde ülkemizdeki durumun nasıl seyredeceğine, ülkemizde görebileceğimiz vakaların, içeriden yayılan vakalar mı, yoksa dışarıdan gelen vakalar mı olacağına bağlı olarak bu süre uzayabilir; ama kısalmasını beklemiyorum ben" ifadesini kullandı. Vaka sayısında ani artış olmaması için devletin üzerine düşeni yaptığını vurgulayan Prof. Dr. Kara, bundan sonraki süreçte halkın da çok dikkat etmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Kendi aramızdaki sosyal mesafeyi, toplu yaşam alanlarında, bulunduğumuz yerlerde, başka insanların bulunduğu yerlerde 1 metrelik mesafeyi korumamız lazım. Mümkün olduğu kadar evden çıkmamamız lazım" dedi.

Öne Çıkanlar