Koronavirüs salgını trafik kazalarını etkilemedi

Koronavirüs salgını trafik kazalarını etkilemedi
Her yıl binlerce insanın yaşamını yitirdiği kazalar, salgın döneminde trafik yoğunluğunun düşmesine rağmen sonuçları itibariyle aynı kalmış.

İsa Uğur ERDOĞAN


ARTI GERÇEK- Batman, Edirne, Eskişehir ve Ardahan illerinin; Hasankeyf, Lalapaşa, İnönü ve Pasof ilçe nüfusları kadar yurttaş 2018 yılında yaşamını trafik kazalarında yitirdi. Yine 2018 yılı içerisinde Emniyet Müdürlüğü Trafik Başkanlığı 307 bin kişinin yaralandığı bilgisini veriyor.  Amasya, Bolu, Hakkari ve Nevşehir illerinin de nüfuslarının tamamının çeşitli şekillerde yaralı olduğunu hesap edin. 

Bu yılın istatistikleri ise ay ay dolmaya devam ediyor. Koronavirüs salgını araç trafiğini azalttı, sokağa çıkma yasaklarıyla birlikte neredeyse yok denecek kadar az. Ama ilk vakanın tespit edildiği mart ayı ve takip eden nisan ayındada, salgının olmadığı zamanlardaki kaza ve ölüm yaşandı.

Yılın ilk dört ayında, 106 bin 545 kazada; 542 kişi yaşamını yitirirken, 60 bin 629 kişi yaralandı. Bu sonuçlar, dün itibariyle 150 binlere dayanan koronavirüs vaka sayısı ile  karşılaştırıldığında; trafikte üçte ikisi yaşanıyor anlamına geliyor. Kaldı ki bu veriler sadece olay yeri ile sınırlı, hastane sürecinde yaşamını yitirenler yıl sonunda daha büyük bir veriyi ortaya çıkarıyor.

Güncel bir durumla trafik kazalarını bağdaştırmak kolay fakat çoğunlukla ajansların, olay yerine gitmeden, polis tutanaklarına dayalı olarak basında yer alan haberleri kazanın yaşandığı il dışında eğer tanınmış birileri ya da yaşamını yitirenlerin veya yaralananların sayı çokluğuna bakarak gündemde yer alabiliyor. Sayılar çoğaldıkça istatistiğe dönüşüyor. İnsan unsuru yok oluyor.

TRAFİK KAZALARI HALK SAĞLIĞI SORUNU

Bu kadar çok sayıda kazayı tek tek işlemek mümkün değil elbette. Ancak Trafikte Haklarım Derneği Kurucusu Yasemin Usta, basının kazanın nedenlerini ön plana çıkartmasının farkındalık yarattığını, hatta kamu spotlarından daha etkili olduğunu vurguluyor.

Yasemin Usta trafik kazalarının halk sağlığı sorunu olduğunu, "Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) paylaştığı verilere göre, dünya genelinde her 24 saniyede 1 kişi yolda hayatını kaybediyor. İnsanların başlıca ölüm sebepleri arasında 8’inci sırada yer alan trafik kazaları, önemli sağlık sonuçları nedeniyle halk sağlığı sorunu olarak değerlendirilmektedir" şeklinde ifade ediyor. 

Trafik kazasında yaşamını yitiren kuzeninin failinin bulunması ve cezalandırılması çabasını başka mağdurların hakları içinde mücadeleye evrilten Usta, 2015 yılında Trafikte Haklarım Derneği kurulmasına öncülük etti. Usta’ya kontrol ve denetimin yoğun olmasına rağmen kazaların neden azalmadığını, adaletin nasıl işletildiğini ve basının nerede durduğunu sorduk.

 

‘CEZALARIN CAYDIRICI BİR TARAFI KALMIYOR’

Kameralar ve trafik polisleri ile en çok gözetim altında olan ve ayrıntılı bir cezalandırma sistemi olmasına rağmen trafik suçları neden bu kadar fazla işleniyor?

Trafik kazalarındaki yargılamalarda caydırıcı cezalar verilmiyor. Polis trafik suçlusunun yakalıyor, savcılık salıyor. Genellikle hâkimlerde basit taksir hükümleri  taktir ediyor. 2 ila 6 yıl arası cezalar veriliyor. Takdiri hafifletici sebeplerin uygulanması, infaz yasası, denetimli serbestlik derken cezaların caydırıcı bir tarafı kalmıyor. Cezalar caydırıcı olmadığı sürece trafik kazaları ile ilgili korkunç tablo ortada.

‘KUSURUN AĞIR OLDUĞU DURUMLARDA ÜST SINIR CEZALARA PEK RASTLANMAMAKTA’

Bir mağdur veya yakını adaleti nasıl arıyor? Bu sürecin zorlukları neler, ne tür engellerle karşılaşabiliyorlar?"

Hukuk süreci içinde maddi manevi mağdurlar yıpranıyor. Avukat tutma ile başlayan süreç, avukat masrafı, vekalet masrafı,  hukuk davası açarken yatırılmak zorunda olan gider avansları; maddi bir güç gerektiriyor. Birçok mağdurun borç harç bu süreçte adalet arayışında olduğunu biliyoruz. Yargılama için yaptıkları her türlü belgeli harcama, rapor alınması için yaptığı masraflar, işinden kalma ve kazanç kayıpları gibi giderler trafik mağdurlarının karşılanması gerektiğine inanıyorum. Bir acınız var ve o süreçte maddi, manevi sizi yıpratan başka süreçler yaşıyorsunuz. Mahkemeye gittiğinizde her zaman acınız tekrar tazeleniyor, iyileşemiyorsunuz.

Ölümlü trafik kazasını oluşturan kusurun ağır olduğu durumlarda; alt sınırdan ceza verilmesine mahkemeler yanaşmamakta ise de üst sınıra yakın cezalara uygulamada pek rastlanmamaktadır.

Trafik kazalarında yargılama süreci ortalama 5 yıl sürmektedir . Sevdiğini kaybetme, engelli kalması acısıyla birlikte trafik mağdurları uzun yıllar süren zor, yıpratıcı hukuki süreçler yaşamaktadır. Bu süreçler sonucunda verilen cezalar hem mağdurları hem de kamu vicdanını derinden yaralamaktadır. 

EHLİYETE TEDBİR KOYMA CEZA KESİNLEŞİNCE
 
Ölümlü yaralanmalı trafik kazalarında taksirle veya bilinçli taksirle suç işlenmesi sonucunda sürücü belgesi mahkemenin 3 aydan, 3 yıla kadar takdir ettiği bir sürede tedbir konulmaktadır. Ancak bu tedbir yargılama sürecinde değil , ceza mahkumiyeti kararının kesinleşmesiyle birlikte başlamaktadır.
 
Ülkemizde yargılama süreleri göz önüne alındığında ölümlü/ yaralanmalı kazaya karışan bir sürücünün sürücü belgesine ceza mahkumiyeti kararından  sonra sürücü belgesine tedbir konulması gerek uygulayıcılar, gerek vatandaşlar ve mağdurlar tarafından sıkıntılar yaşanmasına neden olmaktadır.

Kanunun yeniden düzenlenerek trafik suçunun ayrıca bir maddede, sürücü belgesinin geri alınmasının cezanın tümüyle infazından itibaren işlemeye başlar ibaresinin değişmesi gerekmektedir. Bu süreçte sanığın sürücü belgesine tedbir konulamadığı için aracını kullanmaya devam etmektedir. Benim kuzenimin ölümüne neden olan sürücü kuzenimi öldürdükten 3 ay sonra 38 yaşında ehliyet aldı. Dava dosyamız 2. kez yargıtayda ve ehliyetine ancak infaz gerçekleştikten sonra el konulacak . 3 bilirkişi raporunda asli kusurlu bulunmasına rağmen bu kişi 8 senedir  hala ehliyetiyle dışarıda aracını kullanıyor.
 
‘5 KİŞİNİN ÖLÜMÜNE SEBEP OLUP ‘İŞİ TATLIYA BAĞLAMAK?’

Trafikte suç işleyip, sonrasında size destek veren kimseler var mı?

Kuzenim için bir başsağlığı bile dilenmedi.  Hatta kuzenimi öldüren kişi,  beni basına yansıttığım haberlerden dolayı basın suçları savcılığına şikayet etti.

5 senedir kurucusu olduğum dernekten dolayı yüzlerce mağdur tanıdım ben başsağlığı  dilemek şöyle dursun mağdura gelip senin ölen yakının yüzünden kazayı yapan kişinin psikolojisi bozuldu diye suçlayan, aracının tamir parasını isteyen, kavga çıkarıp mağdura saldıran, bir ailede 5 kişinin ölümüne neden olan bir kişi aileye bu işi tatlıya bağlamak için ziyarete gelmek istiyorum diyen… 5 kişinin ölümüne sebep olup tatlıya bağlamak ? 

Düşündükçe insanlığım almıyor bu yaşananları. Çoğu hem suçlu, hem de güçlü maalesef. İstisnalar illaki vardır ama öyle istisna bir kişiyle henüz tanışmadım, duymadım.

‘BAYRAM TATİLLERİNİN ACI BİLANÇOSU YOK, BİLANÇO HER GÜN ACI’

Bayram günlerinde basın bir bilanço çıkarır rutin olarak, kazalar ifade edildiği gibi artıyor mu yada özel günlere ilişkin; bilanço haberciliği genel sorunların görülmesine engel oluyor mu?

Yıllardan beri, "Bayram tatillerinde çok trafik kazası oluyor. Çok vatandaşımız ölüyor" deniliyor. Söylenenlerin aksine, bayram tatillerinde bir artış falan yaşanmıyor. Trafik yoğunluğu ve denetimlerdeki artışı göz önüne aldığımızda bayram tatilinin acı bilançosu yok ,bilanço her gün acı!

2019 AA haberinde, Ramazan Bayramı tatili dolayısıyla trafik yoğunluğunun başladığı 31 Mayıs Cuma gününden bu yana yurt genelinde meydana gelen trafik kazalarında 83 kişi hayatını kaybetti, 868 kişi yaralandığı yazılmış. Emniyet Genel Müdürlüğü ve TÜİK verilerine baktığımızda basit bir hesaplamayla trafik kazalarında günde ortalama 20 kişiyi kaybettiğimiz ortaya çıkıyor. Bu da 9 günlük bir bayram tatilinde, yaklaşık 180 can kaybı meydana gelmesi halinde ortalamadan farklı bir durumun ortaya çıkmadığını gösteriyor.

ASLİ KUSURLU ÖLÜME SEBEP OLANA 24 AY TAKSİTLİ ‘CEZA’

Haberlerde sadece kaza ile ölüm, yaralanma ve hasar veriliyor. Birinin hikayesine ulaşmak ancak tanınmış olma ve ölüm sayısının çok sayılı yada tanınmış firmaların karışması ile duyuluyor bu durum nasıl aşılır?

5 senedir birçok mağdurun sesini basında duyurmayı başardık. Ama bu pek kolay olmuyor. Kaza dışında bir hikayesi olması gerekiyor o haberin yayınlanması için onu gördük yayınlattığımız haberlerde maalesef. Silah yada arabayla başkası yüzünden ölümün acısı değişiyor mu? Hele sonrasında yaşanan adaletsizlikler. Asli kusurlu ölüme neden olan sürücülere bile para cezası veriliyor ve bu cezayı 24 eşit taksitle ödeyebiliyor.

Tüm canlıları seven biri olarak, canlıların ölüm biçimine göre ayırıp tepki göstermek ? acıyı ayırmak ? haber yapmak, yapmamak benim mantığım bunu kabul etmiyor. Kadın, hayvan, çevre hakları kadar trafik kazası haberleri , trafik sorunu gündemde olamıyor. Çünkü toplumun her kesimi tarafından çok kanıksanmış. Aşmak için çok uğraşıyoruz bu sorunu ama nasıl aşılır bilemiyoruz. 

‘HABERİN DOĞRU ŞEKİLDE VERİLMESİ KAMU SPOTUNDAN BİLE DAHA ETKİLİ’

Basın trafik haberlerini nasıl görüyor? Nasıl olması gerektiğini düşünüyorsunuz?

İstatistik olarak görüyor ölen canları bana öyle geliyor. Ki bu konuda farkındalık yaratan haberlerde var. Oyuncu Demet Akbağ eşini trafik kazasında kaybetti. Kaza haberinin içinde emniyet kemeri takılı olan şoförün kurtulduğu, eşinin takılı olmadığı için vefat ettiğini yazdılar ve tüm basında böyle haber yer aldı. O dönem kamu spotlarından bile bu haberin doğru bir şekilde verilmesinin daha etkili olduğunu düşünüyorum.

Sizlerin kalemi, mikrofonu bu farkındalığı yaratmamızda büyük güç. Trafik kazalarında hayat hikayelerindense o kaza faktörlerinin altını çize çize belirtmek gerektiğine inanıyorum. Tüm basın mensupları haber için gününün çoğunu trafikte geçiriyor. Hepimiz yollarda yolcuyuz, yayayız, sürücüyüz . Kötü şeyler hep başkasının başına gelir gibi yaşıyoruz ama maalesef öyle olmuyor. O yüzden tüm basın mensuplarını kadın ve hayvan haklarında olduğu gibi bu trafik sorunun çözümü konusunda da desteğe davet ediyoruz. Çünkü biz bu yollarda hep birlikteyiz.Herkese kazasız, sağlıklı, adaletli güzel günler dileriz.

Öne Çıkanlar