Mehmet Y. Yılmaz: Ne mutlu 'Türk olmayanlara'!

Mehmet Y. Yılmaz: Ne mutlu 'Türk olmayanlara'!
'Natali ve Mordi, Türk olmadıklarına kim bilir ne kadar şükrediyorlardır. Türk olsalardı dertlerini anlatana kadar hapishanede kim bilir kaç sene geçirirlerdi.'

T24 yazarı Mehmet Yakup Yılmaz, İstanbul'da Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın evinin fotoğraflarını çektiği iddiasıyla casusluk suçuyla tutuklanan ve daha sonra bir gece cezaevinden tahliye edilerek uçakla ülkelerine geri dönen İsrailli turistler Natali ve Mordehay Oknin'in yaşadığı olay hakkında bir yazı kaleme aldı. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun turistlerin tutuklanması hakkında söylediği sözleri hatırlatan Yılmaz "Ben de Süleyman Bey’i "bakan zannedip" bu sözleriyle dünkü yazımda hafiften dalga geçmiştim. Meğerse o kadar bile ciddiye almamam gerekiyormuş." dedi.

Yılmaz, "Casus değil, turist oldukları anlaşılan Natali ile Mordehay Oknin’in tutukluluk halleri gece yarısından sonra kaldırıldı. Her zaman derim, Türk olmak kolay değil diye! Natali ve Mordi, Türk olmadıklarına kim bilir ne kadar şükrediyorlardır. Türk olsalardı dertlerini anlatana kadar hapishanede kim bilir kaç sene geçirirlerdi." diye yazdı.

Mehmet Y. Yılmaz'ın T24'te "Ne mutlu "Türk olmayanlara" başlığıyla yayımlanan yazısı şöyle:

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, heyecanla bekledikleri İstanbul gezileri tam bir alaca karanlık kuşağı hikâyesine dönen İsrailli turistler için ne demişti, hatırlayalım:

"Birtakım çekimler yaparken Sayın Cumhurbaşkanımızın konutunu da çekmişler. Sadece bununla da yetinmemişler aynı zamanda buraya yoğunlaşmışlar. Bununla da yetinmemişler aynı zamanda işaretlemişler. Bunu orada gören güvenlik unsurları, meseleye müdahale etti."

Ben de Süleyman Bey’i "bakan zannedip" bu sözleriyle dünkü yazımda hafiften dalga geçmiştim.

Meğerse o kadar bile ciddiye almamam gerekiyormuş.

Yazılarımı bilgisayarla yazıyorum, T24 de on-line yayınlıyor. Onun için "yazımın mürekkebi kurumadan" gibi bir klişeyi de ne yazık ki kullanamıyorum; ne yazarken, ne yayınlarken ortada mürekkep var.

Sabaha karşı kim bilir kaçıncı rüyamı görürken, İsrailli turistlerin casus değil, turist olduklarını anlayan Cumhurbaşkanı bir emir vermiş ve bir de uyandım ki memleketlerine sağ salim varmışlar bile.

Sevindiğimi söylemeliyim, böyle aptalca bir suçlama nedeniyle üç insanın hayatının kararması kabul edilebilir bir şey değildi benim için.

Tabii burada alkışı hak eden "bağımsız" Türk yargısı!

Bir savcı, bu deli saçması iddiayı ciddiye aldı ve cep telefonuyla çekilmiş bazı fotoğraflardan casusluk suçu icat etti.

Bir hâkim "hadi canım, benimle dalga mı geçiyorsunuz" demesi gerekirken, turistleri tutukladı, hapse yolladı.

Evet, bir hâkim bunu yaptı!

Anayasal haklarımızı kullanırken idarenin zulmüne maruz kalırsak haklarımızı korumasını bekleyeceğimiz bir hâkim!

Ve sabaha karşı bir mahkeme "itirazı kabul etti", turistleri serbest bıraktı.

Hayır canım Erdoğan "bağımsız yargıya" emir vermiş olamaz.

Gece yarısından sonra hâkimlere ani bir zihni küşayiş geldi, tutukluluk halleri bunun için kaldırıldı.

Ve Natali ile Mordehay Oknin, bir uçağın ekonomi sınıfında geldikleri ülkemizden, İsrail hükûmetinin sağladığı bir özel uçakla ayrıldılar!

"Daha karpuz kesecektik" demeye bile fırsat olmadı, arkalarına bakmadan evlerine koştular.

Her zaman derim, Türk olmak kolay değil diye!

Natali ve Mordi, Türk olmadıklarına kim bilir ne kadar şükrediyorlardır.

Türk olsalardı dertlerini anlatana kadar hapishanede kim bilir kaç sene geçirirlerdi.

Öne Çıkanlar