Bahçeli'den ABD'ye: Arkamızdan dolanıyorlar, müttefiklik edebiyatı yapıyorlar

Bahçeli'den ABD'ye: Arkamızdan dolanıyorlar, müttefiklik edebiyatı yapıyorlar
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli partisinin grup toplantısında NATO Zirvesi ve erken seçim gündemine ilişkin konuştu.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bahçeli, konuşmasına Türkiye'nin dış politikasının nasıl olması gerektiğine ilişkin konuşarak başladı. NATO Zirvesi'ne ilişkin konuşan Bahçeli, ABD'yi samimiyetsizlikle suçlayarak Fettullah Gülen ve YPG örneği verdi.

"Biden'ın Türkiye'yi nasıl ve hangi seviyede bir müttefik gördüğü belirsizliğini korumaktadır" diyen Bahçeli, NATO'dan bugüne kadar destek alamadıklarını söyledi.

Bahçeli'nin gündeminde muhalefetin çağrısını yaptığı erken seçim de vardı. 

Bahçeli'nin açıklamalarından satır başları şu şekilde:

Uluslararası ilişkiler ve dış politika adı üstünde kendi ülkemizle bizim dışımızdaki ülkelerle münasebetin tanımı ve bütünüdür.

Dünya ile olan bu karmaşık ilişkilerin merkezinde Türk kültür ve tarihinin şeref ve haysiyeti bulunmaktadır. Türkiye'nin milli güvenlik ve çıkarlarını korumak ve geliştirmek bu noktadaki esastır.

Cihan devleti kuran ecdadımızdan tevarüs edenler bizlere yalnızca mazide kalmış hatıralar olarak değil bilmeyi, ders çıkarmayı da getirmelidir.

Bugünkü siyasi sınırlarımız kendiliğinden oluşmamış ve kolaylıkla elde edilmemiştir. Dönemin küresel güçlerinin Türkiye'ye biçtikleri sınırlı bir alanın reddedilmesi sonunda şehitlerimizin kanıyla çizilmiştir.

Başka toplumlara tahsis edilmek istenen topraklarımızı akıl, heyecan, iman ve hesabın bütünlüğüyle oluşan muhteşem bir mücadele ile kazanılmıştır.

Emel sahiplerini uyarıyoruz. Türkiye önüne gelenin ayar vereceği bir ülke değil kazanılmış bir zaferin ülkesidir. Milli Mücadelenin onur tacı Türkiye Cumhuriyetidir. Bunu lekelemeye hiçbir iç ve dış odağın kudreti yetmeyecektir.

Uluslararası ilişkilerde başı eğik bir Türkiye artık yoktur. Ön alan, sesini yükselten, iradesini gösteren ve iddialarının arkasında duran bir Türkiye vardır.

Türkiye başkalarının yazdığı senaryolarda figüran olmayacak kadar önemli, değerli ve güçlü bir ülkedir. Kimseden sufle alacak bir ülke değildir.

Cumhur İttifakı ve MHP bu varlığıyla Türkiye'nin misyonuna sahip çıkmanın temsilcisi olarak sivrilmiştir. Türkiye egemenlik haklarını 100 yıllık tarih birikimiyle oluşturmuş bir devlettir. Uluslararasında edineceğimiz mevki, sahip olduğumuz milli imkanları kullanabilme kabiliyetimizle sınırlıdır. Bu imkan ve yetenekleri fırsatlar içinde değerlendiremeyen ülkelerin sahip olduğu potansiyelleri yalnız başına anlam taşıyamayacaktır.

Tarih yanlış hevesler ve dürtülerle milli imkanlarını heba etmiş ülkelerin nafile hamleleriyle doludur. Bu durum, ortam, imkan, fırsat ve risk arasındaki dengeler gözetilerek yapılacak akıllı hamlelerin önünde engel olarak çıkmamalıdır.

Türkiye'nin başkalarının yazdığı senaryolarda figüran olmayacak güçlü bir ülke, diplomasi geleceği köklü ve derindir. Türkiye'yi küresel projelerin, bölgesel taşeronluğunu yapacak kadar aciz görenler zillete düşmüş bir avuç kimliksizdir. Milli beka ve milli itibar basit meşruiyet arayışlarının üstündedir.

Muhalefet bugüne kadar geldiği yolda taviz ve teslimiyetle ölü doğmuş projelere talipken, Cumhur İttifakı aziz millet varlığının beklentileri doğrultusundadır. Geçmişte çok daha müşkül durumları aşmayı da başarmıştır. Bugün vatan savunması tehdidin filizlendiği her zeminde yapılmaktadır.

'TÜRKİYE İLE ABD ARASINDA SOĞUK RÜZGARLARIN ESTİĞİNİ BİLMEYEN NEREDEYSE KALMAMIŞTIR'

Brüksel'de yapılan NATO Zirvesi referans alınmıştır. Haklı olarak bütün dünyanın gözü Brüksel'deki NATO Karargahına çevrilmiştir. Bizim üzerinde durduğumuz asıl gündem konusu ise Türkiye'nin müttefikleriyle olan ilişkilerinin durumudur. Türkiye ile ABD arasında soğuk rüzgarların estiğini bilmeyen neredeyse kalmamıştır. İki ülke arasındaki buzların çözülmesi samimi dileğimizdir.

Biden'ın Türkiye'yi nasıl ve hangi seviyede bir müttefik gördüğü belirsizliğini korumaktadır. ABD Dışişleri Bakanı peşin hükümlere teslim olmuştur. ABD Senatosu'nda konuşan bakan ya cahil, ya da küstahtır. Bizim endişelerimizin mahiyetini, şüphelerimizin içeriğini öğrense bu bakanın dışarı çıkacak mecalinin olmadığını cümle alem görür.

Arkamızdan dolanıyorlar müttefikler edebiyatı yapıyorlar. Teröristlerle iş tutuyorlar stratejik ortaklıktan bahsediyorlar. 15 Temmuz darbecilerini koruyorlar, FETÖ'yü barındırıyorlar demokrasi ve hukuk alanlarında bize parmak sallıyorlar.

PKK/YPG terör örgütü Tel Rifat bölgesinden Afrin'deki hastaneye saldırdı. Aklı sıra dünya demokrasilerini bir araya getirmeyi amaçlayan Biden, bu füzelerin PKK'nın eline nasıl geçtiği konusunda durum tespiti yapmış mıdır? ABD menşeli silahlar teröristlerin elinde kurşun atarken, NATO müttefikliği hesaba katılmış mıdır?

'NATO BUGÜNE KADAR TÜRKİYE'NİN HANGİ GÜVENLİK İHTİYACINA CEVAP VERMİŞTİR'

NATO bugüne kadar Türkiye'nin hangi güvenlik ihtiyacına cevap vermiştir? İttifakın en büyük ikinci ordusu Türk ordusudur. Türkiye NATO misyonlarına uymuştur. Afganistan bunlardan birisidir. NATO'nun güncel tehditlerine uyum konusunda tereddüt yaşamayan ülkemizle hangi vahim sonuçlar sonrası ilikiye girilmiştir. 15 Temmuz'da hainler başkentimizi bombalarken bu NATO ne yapıyordu, neyin içindeydi? Güney sınırlarımızda terör devleti kurulması hedeflenirken, müttefiklerimizin ateş açtığını söylemeyelim mi?

İrademiz NATO Karargahına devredilmiş değildir. Kimden silah alacağımız NATO'nun tayin edeceği bir konu da olamayacaktır. ABD'nin Türkiye'yi silahsız bırakma niyeti meyvesini 15 Temmuz'da vermedi mi? Dost bildiklerimiz neredeydi, hangi senaryoları yazıyorlardı? Ekonomik tetikçilerini üzerimize salanların nesine güveneceğiz? Rusya'dan silah almayın diyorlar da ihtiyaç duyduğumuz silahları siz verdiniz mi? F-35'leri gasp ederken neyin peşindeydiniz?

Türkiye'ye karşı uygulanan baskı ve yaptırım politikalarını devamı iki ülke arasındaki ilişkileri zedeleyecektir. Aynı ABD başka ülkelerle müzakere kanallarını açık tutarak ülkemize çifte standart uygulamıştır.

Aslında maruz kaldığımız gelişmelerin tadı tuzu kaçmıştır. Cumhurbaşkanımız NATO Zirvesi'ne katılmıştır. Günlerdir beklenen Sayın Cumhurbaşkanı ile Biden arasındaki görüşme 45 dakika gerçekleşmiş, iki ülke heyetleri bir masada buluşmuştur.

Türkiye'nin haklı beklentileri, hassasiyetleri ABD Başkanlarına tüm berraklığıyla aktarılmıştır. Terör örgütleri konusunda ikircilikli tavır müttefik ülkelerde egemenlik kurmuştur. Bu çarpıklıkla NATO'nun yeni güvenlik konseptinin nasıl bağdaşacağı önümüzde durmaktadır. Türkiye'nin terörle mücadelede tek başına bırakılması hem trajik bir yanlış hem ittifakın ilke ve esaslarıyla terstir. NATO Zirvesi'nin sonuçları ve yeni ilişkilerde Türkiye kararlılığından taviz vermeyecektir. Biz devletimizin yanındayız.

Çaresiz değiliz. Çare milletin dirayetidir. Yurtsuz değiliz, sahipsiz değiliz sahibimiz Allah'tır. Ayrık otlarını temizleye temizleye Türkiye'yi istikbale heyecanla taşıyacağız. İnandığımız sürece zafer bizimdir.

Türkiyemizin siyasi mazisi cumhuriyet üzerinde isyan ve ayaklanma girişimlerinin, çok partili dönemde ise dayatma, telkin ve zorlamaların tarihidir. Demokrasi dışı arayışların kaynağını, ülkenin kötüye gittiğine dair kaygılar oluşturulmuş, bir döngü ile ekonomik kriz, toplumsal bunalım ve yönetim istikrarsızlığı talihsiz bir çark olarak ülkemizin üzerinde dönüp durmuştur.

Demokrasimiz üzerinde dolan kara bulutları ortaya çıkarmak, çözümü siyaset içinde görmesi gerekenlerin demokrasi borcu olmalıdır. Zillet ittifakı bu borca sadık değildir. Kısır siyasi çekişmelerden beslendikleri tarihi bir vakadır. Çatışma ortamını körükleyenlerin ortaya çıkmaya başladığı bugünlerde çeteleşmeden ve toplumsal huzursuzluktan aldığı destekle ivme kazandığı gerçektir. Önüne çıkacak engellerim temizlenmesi, milli iradeyi sekteye uğratacak emarelerin temizlenmesi ve engel olunması herkesin görevidir.

Adalet, günlük hesaplarımızdan bağımsız binlerce yıllık mücadelenin sonucunda ulaşılan değerler sistemidir. Yaşadığımız coğrafyada var olmamızın temeli adalete güven duygusudur. Cumhuriyet ve demokrasi birbirlerini tamamlayan değerler manzumesidir. Türkiye Cumhuriyet ve demokrasiyi birlikte yaşatmaya mecburdur. MHP, yıllarıdır bunu savunmuş, bunun arkasında durmuştur.

Türkiye'de siyasal istikrar hakimdir, hükümet görevinin başındadır, TBMM çalışmaktadır. Covid-19 ile mücadele başarıyla yönetilmektedir. Su akacak yatağını bulacaktır. Zillet ittifakı havlu atmış, ava giderken avlanmış, söylem kısırlığı içinde erken seçimden başka hiçbir şey söyleyemecek duruma gelmiştir.

'ERKEN SEÇİMİN İKİ YOLU VAR'

Erken seçimin iki yolu vardır; ilkin TBMM'nin karar alması, ikincisi Cumhurbaşkanı'nın iradesidir. Sayısal çoğunluğu olmayanların erken seçim kararı çıkarması mümkün değildir. Sayın Cumhurbaşkanı'nın yok dediği de ortadadır. Erken seçim nasıl olacaktır? CHP kimlerin dikkatini çekmeye çalışmaktadır? Gizli amaç nedir, zorlamanın, ısrarın manası nasıl yorumlanmalıdır? CHP ve yedekleri bir türlü anlamıyor, devamlı mızmızlanarak vakit kaybediyor. Zillete düşenlere nasıl anlatalım? Ne söylesek nafile...

'TÜRKİYE DÜŞMANLARI ERKEN SEÇİM SAFINDA BİRLEŞMİŞ'

Kılıçdaroğlu'na tavsiyem kendini araması için tekraren yollara düşmesidir. Bu şahıs hemen seçim diyor, PKK da seçim istiyor, FETÖ seçim olsun diye bekliyor. Türkiye düşmanları erken seçim safında birleşmiş. İP, HDP, DEVA, Gelecek, Saadet, DTP, TKP, TİP erken seçim hayali görüyor. Kılıçdaroğlu can ve mal güvenliğinin kalmadığını söyleyebiliyor. Ülkemizi jurnalliyor. Demokrasi dışı arayışlara yeşil ışık yakıyor. Krize oynuyor, sokakları karıştırmak istiyor. Siyasi hayatımızda serseri mayın gibi sürüklenen, temel bir güvenlik riski odağı haline gelen CHP için çatışmacı siyaset anlayışı varlığını sürdürmenin tek yolu görüyorlar.

Öne Çıkanlar