'MHP misyonunu yitirmiştir'

'MHP misyonunu yitirmiştir'
'Ömrünü bu harekete vakfeden isimlerin ihraçları AKP'nin iktidarını sürdürme ve MHP'de Bahçeli sonrası senaryoların gereği olarak ilan edilmiştir.'

Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ, "MHP misyonunu yitirdi" başlıklı yazasında "Milliyetçi-Ülkücü hareketin misyonunu tamamlaması Devlet Bahçeli eli ile 20 yıla kadar genişletilerek; uzatıldı" dedi.

MHP’deki son ihraçlara değinin Demirağ, MHP içindeki iktidar çatışmasını özetledikten sonra bu ihraçlara ses çıkarmayanlara şöyle seslendi: 

"2002'den itibaren bozulan Töre'ye, sosyolojik sorgulamaya kulak asmayanlar, yol arkadaşları ve gönüldaşlarına yapılan saldırı ve ihraçlara ses çıkaramayanlara yıllar önce ‘sıra size de gelecek!’ uyarımı hatırlatmak istiyorum."

Demirağ’ın yazısı şöyle:

"Yazının başlığındaki teşhis benim için yeni değil. Dahası geçmiş yıllardaki gönül sızımız adına zor bir karardır. Lakin, bu tespiti 1997'de merhum Alparslan Türkeş'in ani vefatı sonrasındaki 'olaylı kongreler'de TV'lerin canlı yayınlarında yapmıştım. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Winston Churchill, "Türkiye, Türklerin yönetemeyeceği kadar önemli bir ülkedir" demişti. "Korkarım, Türkeş sonrası MHP'de ülkücülerin yönetemeyeceği kadar önemli operasyonel bir parti haline dönüştürülecek. Ve bu gidişle MHP ve ülkücü hareket, İttihat ve Terakki gibi tarihin karanlığına gömülecek" demiştim. 

Demez olaydım. İttihat ve Terakki, Cumhuriyetin hemen ardından tarihe gömülürken, Milliyetçi-Ülkücü hareketin misyonunu tamamlaması Devlet Bahçeli eli ile 20 yıla kadar genişletilerek; uzatıldı. Ve nihayete getirildi.

Bizlerin yıllar önce gündeme getirdiği gerçekler sürekli olarak ertelenerek gizlenmeye çalışılırken bugün "son ihraçlar" ile yeniden gündeme getiriliyor. "Devlet Bahçeli sonrası Genel Başkanlık ve Yönetim Kurulu" adına yapılan "son ihraçlar" doğrusu benim için hiç de sürpriz olmadı. Bir süre önce Ankara-Esenboğa Havalimanında CİP salonunda saldırıya uğrayan Suat Başaran zaten ihraç edilmişti. İkinci ihracı kimilerine göre sürpriz sayılabilir. Lakin Atila Kaya ki, çok yakın dostumdur. 1980 öncesinde özellikleri bir kenara 80 sonrası misyonu özeldir. Türkeş sonrası Ülkü Ocaklarında çok uzun yıllar (9 yıl) Genel Başkanlık yapmıştır. Devlet Bahçeli'nin olaylı kongreler sonrası Genel Başkan olmasını sağlayan unsurların başındadır.

Aynı Atila Kaya, 3 Kasım 2002 seçimlerinden sonra istifasını açıklayan Devlet Bahçeli'nin yeniden seçilmesini sağlayan ekibin başındadır. Yine 1980 öncesi Fatsa'da Ülkü Ocakları başkanlığından 80 sonrası Ülkü Ocakları Genel Başkanlığını yüklenen İYİ Partili Müsavat Dervişoğlu da aynı ekibin içindedir.. Ve; çok sevdiğim, beraber geçmişte görev yaptığım Suat Başaran ile bu işi başaranların arasındadır.. Aralarında Nazif Okumuş, Ali Baykan ,Ali Şanalmış ve Ahmet Malkan gibi ömrünü bu harekete vakfeden isimlerin ihraçları AKP'nin iktidarını sürdürme ve MHP'de Bahçeli sonrası senaryoların gereği olarak ilan edilmiştir.

Sayın Bahçeli'nin sağlık sorunları yüzünden bu görevi bir yıl daha sürdürebilmesi mümkün değildir. Ülkü Ocakları Genel Başkanlıkları yapan Suat Başaran ve Atila Kaya'nın MHP'nin kaderini belirleme güçleri, Bahçeli sonrasının hesabını yapanları ürküttüğü için birinci ve ikinci defa ihraçları ile yolları kapatılmak istenmiştir. Yarın öbür gün 80 sonrası Ülkü Ocakları Başkanlıkları yapan Ulvi Batu ve Azmi Karamahmutoğlu'na da sıra gelecektir. Zira Atila Kaya'dan sonra en uzun süre görev yapan gençlik önderi Harun Öztürk de ihraç edilmiştir.

Metin Tokdemir döneminin önemli isimlerinden Servet Avcı ihraç yerine istifayı tercih ettiği için gençlik üzerinde etkisi olanlar bertaraf edilmiştir. Öncesindeki 3-4 dönem bileğinin hakkı ile milletvekili olan Ankara Ülkü Ocakları Başkanı ve Türkeş döneminin önemli gençlik önderi Ali Uzunırmak'tadır sıra... Ali Uzunırmak'ın tıpkı eski Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Nazif Okumuş gibi ihracı sürpriz olmayacaktır. Bahçeli'nin yıllarca teşkilat başkanlığını yapmış olan Şefkat Çetin ve Mustafa Mit de potansiyel ihraç edilecekler listesindedir.

Geçmiş dönemde birlikte görev yaptığımız, mücadele verdiğimiz söz konusu ihraç edilen isimleri severim... Lakin kırgınım. 2002'den itibaren bozulan Töre'ye, sosyolojik sorgulamaya kulak asmayanlar, yol arkadaşları ve gönüldaşlarına yapılan saldırı ve ihraçlara ses çıkaramayanlara yıllar önce "sıra size de gelecek!" uyarımı hatırlatmak istiyorum. Düşürüldükleri duruma üzülmekle beraber, bir dönemler sessizlikleri yüzünden her birinin bu konuda "vebali" olduklarını hatırlatmayı da görev sayıyorum.

Sonuç olarak: 'İlk taşı en günahsız atmalı' deyişini de hatırlatmak durumundayım..."

Öne Çıkanlar