Millet Bahçesi: Siyasal İslam'ın kamusal alana müdahalesi

Millet Bahçesi: Siyasal İslam'ın kamusal alana müdahalesi
ARTI TV'de ekrana gelen Söz Sırası programının konuğu TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan oldu.

Tezcan KARAKUŞ CANDAN


ARTI GERÇEK- İktidarın yaşam tarzına ilişkin uygulamaları devam ediyor. Bir taraftan saat 24'ten sonra müzik yayınının yapılmamasını, bir taraftan Onur Yürüyüşü'nden sonra gazetecilerin orantısızdan da öte bir saldırıyla karşı karşıya kalınması. Bunlar gündelik yaşantımızda karşılaştığımız zorbalıklar ve uygulamalardan. Bu tabii ki yeni değil. Bir taraftan nasıl giyineceğini insanların, sigara içme, içmeme, içki kullanma kullanmama ya da kaç çocuk yapacağına kadar karışan bir iktidar ve cumhurbaşkanı varken, yaşam tarzının hem bu uygulamalarla değiştirilmeye çalışılması, siyasal İslam'ın, muhafazakar bakış açısıyla yaşam tarzımızın dönüştürülmeye çalışılması, bir taraftan da kentsel mekana müdahaleyle birlikte yaşam tarzımızın dönüştürülmeye çalışılmasıyla karşı karşıya olduğumuz günler Türkiye'sindeyiz. 

Millet Bahçeleri, hepimizin bildiği gibi kamuoyuna "yeşil alan yapıyoruz" yaklaşımıyla gündeme getirildi. 81 milyon metrekare, 81 ilde millet bahçesi yapılacak denildi. Ama bütün bunlar iktidarın ideolojik bakış açısının mekana yansıması ve kamusal alanların yeniden şekillendirilmesi ve kamusal alanların özgürleştirici yanının iğdiş edilmesi anlamına geliyor. Çünkü Millet Bahçeleri, Cumhuriyetin mekansal olarak tarihi alanlarında, stadyumlarda yapılıyor. 

Çünkü Millet Bahçeleri rant projelerinin arka bahçesi olarak yapılmaya çalışılıyor. Çünkü Millet Bahçeleri askeri alanların talan edilmesi süreciyle bir yeşil alan yutturmacasıyla aslında alanın betonlaşması olarak uygulanmaya çalışılıyor. İçerisinde cami, namazgah, idari yapısı, ticari dükkanların olduğu, altının otopark olduğu bir Millet Bahçesi'nin kamusal alanda bir özgürleşme yaratmasının mümkün olmadığı açık. 

Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak biz Millet Bahçeleri'nin iktidarın ideolojik bakış açısının kamusal mekana, yaşam alanlarımıza müdahalenin bir aracı olarak görüyoruz ve Millet Bahçeleri sürecinde hem toplumsal muhalefeti hem meslektaşlarımızı duyarlı olmaya ve bunu meşrulaştırmaya çalışacak her türlü girişimden uzak durmaya davet ediyoruz. Nasıl ki Şehir Hastaneleri'yle birlikte kamu-özel işbirliğiyle yapılan Şehir Hastaneleri o liberal politikanın ürünüyse Millet Bahçeleri de kamu-sivil toplum ortaklığıyla yapılan, siyasal İslam'ın kamusal alana müdahale ürünüdür. 

Eğer bir Millet Bahçesi'nde bir camiyi odağa alan bir yapılaşma varsa, ki öyle Millet Bahçeleri rehberinde, caminin etrafında şekillenen bir kamusal alanda sizin yaşam alanınız, tavır ve davranışlarınız kısıtlanır. Ulus'ta İller Bankası yıkılıp yerine cami yapıldığında en çok tartışılan şeylerden birisi operadaki müziğin sesiydi. Yani "camiye yakın bir ortamda müzik olur mu?" yaklaşımıydı. Şimdi Millet Bahçeleri'inde "camiye yakın alanda kısa kollu giysileri mi, kıyafetlerinize dikkat edin, ilişkilerinize dikkat edin, kızlı erkekli oturmanıza dikkat edin" gibi kamusal yaşamı sınırlandırıcı bir yaklaşım yine müdahalenin parçası haline gelecek. 

Burada gerçekten bunun farkına varmak gerekiyor. Kamu-sivil toplum işbirliği denildiğinde de hemen aklımıza şu geliyor: Biliyorsunuz Millet Bahçeleri içerisinde yapılacak her caminin bir tarikatla ilişkisinin olduğunu düşündüğünüzde bu vakıflara ve tarikatlara tahsis edilecek bir ilişkiler ağı örülecektir. Çünkü Millet Bahçeleri'nin bir üst yönetimi planlanmakta, sivil toplumla birlikte bu işin koordinasyonu sağlanmakta. Bütün bunlarla birlikte hem bir taraftan uygulamalarla hem de mekansal müdahaleyle yaşamımıza müdahale etmeye çalışan iktidar ve tek adam rejimine karşı ortak bir davranış içerisinde olmak, birlikte bir dayanışmayı ve mücadeleyi örgütlemek hâlâ mümkün ve bu mümküniyetin aslında geçerli hale gelmesi ve hayata geçmesi için de çaba sarf etmekte hepimizin üzerine sorumluluk düşüyor.  

Buradan belki yerel yönetimler açısından önemli bir konuya, yine birlikte dayanışma ve mücadele etme kararlılığımız üzerinden geçmek isterim. Tabii ki yerel seçimlerden sonra büyük şehirlerde, yerel yönetimlerin muhalefet partisine geçmesiyle birlikte aslında beklentiler de farklılaştı. İzmir'de, İstanbul'da ve Ankara'da belki de meslek odalarıyla paralel bir organizasyon, bir kenti savunmamanın geliştirilmesi beklenirken Ankara'da, 2019 yılında Ankara Kent Konseyi genel kurulu yapıldı ve bu genel kurula Mimarlar Odası Ankara Şubesi başta olmak üzere bu ülkenin direnen örgütleri, TMMOB'a bağlı meslek örgütleri, DİSK ve KESK'e bağlı sendikalar, İHD gibi aslında kentsel muhalefet içinde etkin yeri olan, sesini ve sözünü söylemekten geri durmayan örgütler çağrılmadı. 

Bu çağrılmama durumu aslında hepimiz açısından bir demokratik ortamın yaratılması, yerel yönetimlerde yeni bir bakış açısının hayata geçmesi bakımından kabul edilebilir bir durum değildi. İsmimizi ve cismimizi görmezden gelenlere karşı Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin 2019'da yapılan Kent Konseyi genel kuruluna Mimarlar Odası Ankara Şubesi olarak dava açmıştık ve bu dava sonuçlandı. Kent Konseyi genel kurulu iptal edildi. Bu iptalden sonra da yine Valiliğin kararıyla birlikte 10 Temmuz'da bizim açtığımız dava sonucu Ankara Kent Konseyi seçimleri yenilenecek. 

Bu süreçte, davet edilsin ya da edilmesin, çünkü hukuken aslında bu Kent Konseyi'nin toplanmasının ana nedeni Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin açtığı davadır. Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nin kent sürecindeki demokrasi arayışıdır, demokrasiden uzak duranlara karşı da demokrasi hatırlatmasıdır. Onun için bütün örgütleri, sivil toplum, dernekler, meslek kuruluşları, vakıflar ve siyasi partilerin Ankara il örgütlerini 10 Temmuz'da yapılacak olan Ankara Kent Konseyi Genel Kurulu'na davet ediyoruz. 

İsmimizi ve cismimizi görmek istemeyenlere, toplumun mücadele edenlerini ötekileştirmek isteyenlere karşı oranın bir demokrasi arenası olduğunu göstermek ve bizim de orada olduğumuzu ve buna alışmak zorunda olduklarını olmak üzere hatırlatma çağrısı yapıyoruz. 5 Temmuz'a kadar bir form doldurup Büyükşehir Belediyesi'ne göndermeleri gerekiyor. Formları Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nden alabilirler. Hem ülkede, hem Ankara'da, hem Türkiye'de demokrasi mücadelesinin bir parçası olmaya devam edeceğiz. 

  

Öne Çıkanlar