Murat Belge: Yedi düvel mi bizimle kavga çıkarıyor, biz mi kafa tutuyoruz?

Murat Belge: Yedi düvel mi bizimle kavga çıkarıyor, biz mi kafa tutuyoruz?
'İyi ama 'yedi düvel'le kavgalı olmak bir marifet mi? Bir başarı göstergesi mi? Ve 'kavgalı' olduğumuzda neyin kavgasını, nasıl veriyoruz?'

T24 yazarı Murat Belge, Türkiye'nin Osman Kavala davasında AİHM kararlarını uygulamaması üzerine ABD'den gelen uyar sonrası Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın 'yedi düvele karşı mücadele ediyoruz' sözleri hakkında bir yazı kaleme aldı. Belge, "Yedi düvel mi bizimle kavga çıkarıyor, biz mi yedi düvele olur olmaz kafa tutuyoruz? Yalnız Kavala davası, yalnız bütün öbür hukuk sefaleti, "eli kılıçlı hutbe" gibi jestlerimiz de eksik değil." dedi.

Belge'nin T24'te "Neye inanacağız?" başığıyla yayımlanan bugünkü yazısının ilgili kısmı şöyle:

Tayyip Erdoğan "yedi düvele karşı" mücadele verdiğimizi söylüyor. Laf ciddi. Durum buysa kendimizi bayağı sıkıntıda hissetmemiz gerek. Sıkıntıda olmasına sıkıntıdayız gerçi, ama bu sıkıntı bir "yedi düvel" sıkıntısı olmaktan çok iktidarın yanlış ekonomik politikaları sonucunda girdiğimiz krizden ileri geliyor. İktidar bunun da (aslında kriz olmadığına ve) iç ve dış düşmanlar eliyle çıkarıldığına kani. İnandırıcı bir kanıtı yok ama geçelim.

Erdoğan iktidarının kaderini gerilime bağlamış, bu belli. Oylarının düşmeye başladığı Haziran seçiminden bu yana, "beka edebiyatı" vb., gerilimden gerilime kahramanca atılıyoruz.

İyi ama "yedi düvel"le kavgalı olmak bir marifet mi? Bir başarı göstergesi mi? Ve "kavgalı" olduğumuzda neyin kavgasını, nasıl veriyoruz?

İşte bugünlerde Amerika’nın Dışişleri Bakanlığı’ndan geldiği söylenen bir metin var. Konu Osman Kavala. Şunlar söyleniyor, talep ediliyor: "ABD uluslararası sorumluluklara ve zorunluluklara saygı duymanın önemini hatırlatıyor. Türkiye’den adalet ve hukukun üstünlüğüne olan bağlılığına uyması, Osman Kavala’yı serbest bırakması, bu sırada davasının adil, şeffaf ve hızlı biçimde sonlandırması için çağrıda bulunuyoruz."

Sakin bir dille ve diplomasi adabı içinde yazılmış cümleler ama aslında söylenen şey çok ağır. Nitekim bizim Dışişleri hemen bir cevap yayımlama gereğini duymuş. Onun söylediği, Kavala davası bağımsız bir Türk mahkemesinde sürüyor ve görülmekte olan davaya kimse müdahale edemez. Bizler burada yaşadığımız için o "bağımsız" mahkemeyi, "görülmekte olan dava"yı iyi biliriz. Kavala’nın bu bin gün içinde başından geçen garabetleri burada yeniden anlatmamın bir gereği yok, herkes biliyor.

Diyeceğim (ya da soracağım) şu: "ABD Dışişleri’nin yazdığı bu metin de "Yedi Düvel"e karşı verilen mücadelenin örneklerinden biri mi? Öyleyse Türkiye’nin bu "mücadele"sinde haklı olduğu söylenebilir mi. Yedi düvel mi bizimle kavga çıkarıyor, biz mi yedi düvele olur olmaz kafa tutuyoruz? Yalnız Kavala davası, yalnız bütün öbür hukuk sefaleti, "eli kılıçlı hutbe" gibi jestlerimiz de eksik değil.

Papa ya da Patrik ya da hatta bir kardinal diyelim, gözünüzün önüne geliyor mu, ekinde kılıcıyla mihraba çıkmış?

Olaylara şöyle bakarsak, katılıp katılmamak size bağlı ama, şöyle bir mantık çıkarsayabilirsiniz: Biz kararımızı verdik, İslam’ın kurallarına göre (yani kuralların bizim yorumumuza göre) bir düzen içinde yaşayacağız. Memlekette bizden olmayan kimseyle alışverişimiz olmayacağını ilan etmiştik. Bunu, uluslararası düzeyde de ilan ediyoruz. Osman Kavala’yı da içeride tutarız, AİHM kararlarını da buruşturur çöpe atarız (karşı hamlemizi yaparız), adı "Istanbul Convention" olan frenk icadını da terk ederiz. Sizin ne değerlerinizi paylaşıyoruz, ne de kurallarınıza uymaya niyetimiz var.

Bunların hepsi bizim içeride kurmak üzere çalıştığımız düzenin gerekleri. "Hukukun üstünlüğü" gibi ilkelere karnımız tok. Bizde "önderin hukuku" var; "üstün" olan da o. Bunu bu topluma kabul ettireceğiz, size de kabul ettireceğiz. Bizim hukukumuz egemen olacak.

Öne Çıkanlar