'OHAL’in anayasal bir dayanağı yok'

'OHAL’in anayasal bir dayanağı yok'
İnsan Hakları Derneği, OHAL’in yeniden uzatma kararının alınacağı MGK toplantısı öncesi, OHAL bilançosunu açıkladı.

HABER MERKEZİ -  İnsan Hakları Derneği (İHD), OHAL’in yeniden uzatılmasına yönelik hazırlıklara ilişkin Ankara'daki genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İnsan Hakları Akademisi Başkanı Hüsnü Öndül ve İHD MYK üyesi Adnan Vural’ın katıldığı toplantıda açıklamayı Türkdoğan yaptı.

15 Temmuz gerekçesiyle ilan edilen OHAL’i uzatmak için herhangi bir gerekçe olmadığını belirterek, sözlerine başlayan Türkdoğan, şu bilgiyi verdi:

"15 Temmuz’a herkes karşı çıktı. Türkiye’nin demokratikleşmesi yönünde bir irade ortaya konulabilinirdi. Ama 20 Temmuz’da karşı darbe yapıldı, OHAL ilan edildi ve şimdiye kadar 5 kez uzatıldı. Bugün toplanacak olan MGK ve ardından formalite icabı toplanacak olan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra OHAL’in 6’ncı kez uzatılacağı belirtiliyor" 

'ÜLKE KHK KEYFİLİĞİ İLE YÖNETİLİYOR'

OHAL’e rağmen her ülkenin kendi kanunlarına uymak zorunda olduğunu hatırlatan, ancak Türkiye’de Anayasa ve yasalara uyulmadığının altını çizen Türkdoğan, ülkenin KHK keyfiliği ile yönetildiğine işaret etti. Anayasanın OHAL’i ilan etmeye yönelik belli kurallar koyduğunu ve "yaygın şiddet hareketlerinin vazgeçilmez gerekçeler" arasında bulunduğunu belirten Türkdoğan, "Ortada yaygın şiddet hareketleri yok. O yüzden OHAL’in anayasal dayanağı da yok" dedi. Türkdoğan, "OHAL’i devlete karşı ilan ediyoruz" sözlerinin herhangi bir karşılığının olmadığını belirterek bu konuda verilerin de gerçeği ortaya koyduğunu söyledi.

‘ANAYASA AÇIKÇA İHLAL EDİLMEKTEDİR’

"Yargı ayağı çöktü, yasama yürütme zaten tek elde toplandı" diyen ve Meclisin işlevsizleşmesine dikkat çeken Türdoğan, Anayasanın 121’inci maddesine göre çıkarılan bütün KHK’lerin TBMM onayına sunulması gerektiğini belirterek, "Bugüne kadar ilan edilen, çıkarılan 28 OHAL KHK’sinden sadece 5’i hakkında TBMM onayı alınmış, 23’ü için TBMM’de herhangi bir işlem yapılmamıştır. Bazıları bırakın TBMM onayına sunulmasını çıkarıldıklarında TBMM’ye dahi sunulmamıştır. Bu açık bir Anayasa ihlalidir" diye konuştu. Anayasal rejimin değiştiğini ve KHK rejiminin kalıcılaştığının altını çizen Türkdoğan, "16 Nisan referandumu sonrasında parti devleti uygulamaları yaşanıyor. Cumhurbaşkanı önce il başkanları ile, sonra valiler ile bir araya geliyor. Aslında referandumun sakıncalarını ve olumsuzluklarını yaşamaya başladık" ifadelerini kullanmaya başladı.

ANAYASA, AİHS VE BM HÜKÜMLERİ İHLAL EDİLİYOR

OHAL koşullarında temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığını ve bununda Anayasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) 15’inci maddeleri ile BM Medeni Sözleşmesinin 4’üncü maddesinin ihlali anlamına geldiğini söyledi. Bu durumun dünya tarafından görüldüğünü ve Türkiye’ye yönelik Avrupa Konseyi Venedik Komisyonu tarafından 4 kez uyarıda bulunulduğunu ancak Türkiye’nin uyarıları dikkat almadığını ve bu yüzden de Avrupa Konseyi (AK) tarafından siyasi denetime alındığını hatırlatan Türkdoğan, Türkiye’nin bu uyarıları dikkate almak yerine Muğla örneğinde görüldüğü gibi "korku salacak politikalarını kendisinin teşhir ettiğini" dile getirdi.

CEZASIZLIK GÜVENCEYE ALINDI

OHAL sürecinde cezasızlığın bir devlet politikası haline getirildiğini anımsatan Türkdoğan, bunun için de AKP tarafından "darbeye izin verdiği" gerekçesiyle kaldırılan anayasanın geçici 15’inci maddesinin KHK’ler ile yeniden getirildiğini dile getirdi. Türkdoğan, "667 ve 668 sayılı KHK’ler ve 6722 sayılı yasada cezasızlık güvence altına alındı. Bunun sonucu işkence yaygınlaştırıldı, sıradanlaştırıldı. Cezasızlık açılan davalarda da kendisini gösteriyor. 2016 yılında işkenceden 42 dava açıldı. Buna karşılık polise mukavemet suçundan 26 bin 195 dava açıldı. OHAL koşullarında polise mukavemet mi olur? Polis insanlara göz mü açtırıyor" diye sordu.

BU KEYFİLİĞİN SEBEBİ SAVAŞ MIDIR? Bütün bu keyfiliğin gerekçesini de soran Türkdoğan şöyle konuştu: "Bu keyfiliğin nedeni nedir? Bu keyfiliğin nedeni Türkiye’yi savaşa sokmak mıdır? Eğer savaş için yapılıyorsa savaşın hukuku farklıdır. AKP grubu kendisine gelmelidir, parlamento bu kanunsuz OHAL’i uzatmaya izin vermemelidir. MHP’ye sesleniyorum. Hükümet ortağı mıdır bu konuda yaptığı bir anlaşma varsa bunu kamuoyuna açıklamalıdır. Parlamento dışındaki küçük kimi partilerin (Vatan Partisi) kerameti nereden geliyor? HDP’yi neden dışladınız, Demirtaş ve HDP milletvekilleri neden cezaevinde?"

'ÖCALAN’A UYGULANAN TECRİT ÜLKEYİ BU HALE GETİRDİ'

Cezaevlerine ilişkin de kimi bilgiler de paylaşan ve 180 bin kapasiteli cezaevlerinde 225 bin kişinin tutulduğunu, 362’si ağır bin 37 hasta tutsağın bulunduğunu hatırlatan Türkdoğan, en büyük sorunlardan birinin de tecrit olduğunu dile getirerek şöyle konuştu:

"İmralı’da tutulan Abdullah Öcalan’ın Eylül 2016’dan beri hiç kimse ile görüştürülmemesi uygulanan keyfi yönetimin ne kadar ileri derecede olduğunu göstermektedir. Öcalan’ın hakları var ve iktidar bunları çiğnemeye devam ediyor. Öcalan’dan o tarihten beri haber alınamıyor. Öcalan’a yapılan bu hukuksuzluğu normal karşılarsanız bu hukuksuzluk yaşamın her alanına yayılır. Aslında tecride dayalı bu politika her alanda yaygınlaştırıldı. Belediyelere kayyım atandı, en son iktidar şimdi kendi belediyelerine kayyım atıyor. Bölgede sokağa çıkma yasakları halen devam ediyor. Hani bunları gerekçesi hendek ve barikatlardı? Bakın hendek ve barikatı siz Ankara’nın göbeğinde tanklara karşı kurdunuz!"

 OHAL'İN BİLANÇOSU

İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan'ın OHAL bilançosuna ilişkin paylaştığı veriler şöyle:

- Temmuz 2017 itibariyle 169 bin 13 kişi hakkında adli işlem yapılarak, bunların 50 bin 510’u tutuklanmış, 43 bin 498’i adli kontrol ile serbest bırakılmış. 8 bin 87 firari var. Bunlar bakanlığın açıkladığı veriler ve rakamın bunların üzerinde olduğu düşünülüyor.

- İşkence yaygınlaştırıldı ve alenileştirildi. Muğla’da yaşananlar kaygılarımızı derinleştiriyor. * Ankara’da kaçırılan insanlar var ve Türkiye bu konuda BM ve ilgili mekanizmalar tarafından uyarıldı.

- Selahattin Demirtaş dahil 11 milletvekili halen cezaevinde, Yüksekdağ ile birlikte 5 milletvekilinin vekilliği düşürüldü.

- 89’u DBP’li 94 belediyeye el konuldu, 74 belediye eş başkanı tutuklandı, 28 HDP il eş başkanı ile 89 ilçe eş başkanı dahil, 780 HDP il ve ilçe yöneticisinin tutuklandı.

- KHK’lerle 113 bin 440 kamu görevlisi ihraç edildi, kapatılan özel kuruluşlarda görev yapan ve çoğunluğu öğretmen olan 22 bin 474 kişinin çalışma izinleri iptal edildi.

- HSK kararı ile 4 bin 240 hâkim ve savcı ihraç edildi.

- 48 sağlık kurumu, 2 bin 325 eğitim kurumu, 15 özel üniversite, 19 sendika ve konfederasyon kapatıldı.

- 969 şirkete el konuldu ve bunların ekonomik büyüklüğü 41 milyar TL, işçi sayısı 47 bin civarındadır.

- 185 basın kurumu kapatıldı bunlardan sadece 23’ünün açılmasına izin verildi.

- Halen 174 gazeteci tutuklu. 2016 yılında sarı basın kartı iptal edilen gazeteci sayısı 889.

- Bin 412 dernek ve 139 vakıf kapatıldı.

- İfade özgürlüğü ihlalleri tavan yaptı. Adalet Bakanlığı resmi istatistiklerine göre 2016 yılında Cumhurbaşkanına hakaretten yani TCK 299. Maddeden dolayı 4 bin 187 kişiye dava açıldı. Türklüğe hakareti düzenleyen TCK 301. maddeden ise 482 dava açıldı. Bununla birlikte yasadışı örgüt propagandası yapmaktan dolayı 2016 yılında 17 bin 322 kişiye dava açıldı.

'ER YA DA GEÇ YARGILANACAKLAR'

Açıklamanın ardında soruları yanıtlayan Türkdoğan, insanların bu gidişata dur diyeceğini belirterek, "Kenan Evren’i unutmasınlar. Ölüm döşeğinde bile yargılandı. Başbakan Binali Yıldırım’ın Valiler toplantısında, "Mevzuatı bir kenara bırakın" sözlerinin hatırlatılması üzerine de Türkdoğan şöyle konuştu:

"Bu kanunsuz emirdir. Anayasa ve yasalar herkes gibi valileri ve mülki idare amirleri de bağlar. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’dan gelen bu kanunsuz emirlere valiler ve mülki idare amirleri uymasınlar."

'ÖCALAN TECRİDİ HEPİMİZE KARŞI UYGULANIYOR'

Öcalan üzerinde süren tecride ilişkin avukatların ve ailenin herhangi bir sonuç almadığının hatırlatılarak, "İHD müdahil olacak mı" sorusu üzerine de Türkdoğan, "Öcalan’ın avukatları bize ulaştılar. Biz İşkenceyi Önleme Komitesine başvurarak kendilerine görevlerini hatırlatacağız. Bu tecrit hepimize yapılan bir hukuksuzluktur. Bu tecrit aynı zamanda topluma uygulanan bir tecrittir. Düşünebiliyor musunuz mevcut Anayasayı arıyoruz" dedi. Türkdoğan, Muğla’daki işkence konusunda da Avrupa Konseyi ve BM nezdinde girişimlerde bulunduklarını söyledi.

(Mezopotamya Ajansı)

Öne Çıkanlar