‘Ortaçağ karanlığı cezaevlerinde yeniden vücut buldu’

‘Ortaçağ karanlığı cezaevlerinde yeniden vücut buldu’
HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, pandemi, hasta tutuklular ve yaşanan hak ihlalleriyle cezaevleri tablosunu anlattı.

ARTI GERÇEK- HDP Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, Meclis’te düzenlediği basın toplantısında cezaevlerinde yaşanan sorunları gündeme getirdi.

Pandemi sürecinde en sağlıksız alanların başında cezaevlerinin geldiğini söyleyen Koçyiğit, cezaevlerindeki salgın kısıtlamalarının 1 Haziran’da başlayan yeni ‘normalleşme’ süreciyle azaltılsa da, ortak alan faaliyetlerinin yasaklanması, açık görüşlerin yaptırılmaması, hastaneye sevklerden dönüşte 14 günlük karantina uygulaması ve duruşmaların SEGBİS ile yapılması gibi kısıtlamaların devam ettiğini belirtti.

Koçyiğit, Adalet Bakanlığı’nın 17 Haziran 2020’de "Coronavirus etkisiyle 6 hükümlünün hayatını kaybettiği, aktif pozitif vaka sayısının 72 olduğu, cezaevlerinde Covid-19 pozitif tanısı konulup iyileşen tutuklu/hükümlü sayısının 374 olduğu" yönündeki açıklamasını hatırlattı.

‘SON 3 AYDA 14 MAHPUS YAŞAMINI YİTİRDİ’

"Ancak cezaevlerinde geldiğimiz bugün itibariyle vaka sayılarının ne kadar olduğu bilinmemektedir" diyen Koçyiğit, İHD’nin belirlemelerine göre, son üç ayda Covid-19, intihar, hastalık ve ölüm orucu nedeniyle 14 mahpusun yaşamını yitirdiğini aktardı.

"Cezaevlerinde uygulanan tecrit, işkence iddiaları günümüzde cezaevlerinin en başat sorunları haline gelmiştir" diyen Koçyiğit, cezaevlerinde yaşanan sorunları şöyle sıraladı:

"Mahpusların tek kişilik hücrelere konulması; süngerli oda uygulamaları; cezaevi görevlilerinin uyguladığı darp ve kaba dayak; özellikle pandemi koşullarında yiyeceklerin sağlıklı olmayışı ve hijyenik bir ortamın olmayışı, temizlik malzemelerin fahiş fiyatlarla satılması, disiplin cezalarının keyfi bir biçimde uygulanması, cezaevine gönderilen mektupların mahpuslara ulaştırılmaması,  kalabalık olan koğuşlarda yatacak yer bulunmaması, hasta mahpusların tedavi süreçlerinin aksatılması ve pandemi sürecinde özel bakımlarının yapılmaması, kelepçeli muayene dayatması ve ilaçların verilmemesi,  kitap ve yayınların verilmemesi, sohbet hakkı, spor ve kültürel faaliyetlerin kısıtlanması, kaloriferlerin yanmaması, anneleri ile birlikte kalmak durumunda olan çocukların ihtiyaçlarının gözetilmemesi, ziyaretçilere yönelik onur kırıcı muameleler ve çoğu kez ziyaret hakkının engellenmesi, çıplak arama uygulamaları, mahrem alanlara kameralar konulması, havalandırma boşluklarının tel örgülerle çevrilmesi gibi en temel insan hakkı ilkeleri ihlal edilmektedir."

Ayrıca İmralı Cezaevi’nde özel infaz rejiminin uygulandığını söyleyen Koçyiğit, avukat ve aile görüşü yapılamayan İmralı Cezaevi için "Dünyada haber alınamayan tek cezaevi" dedi.

604’Ü AĞIR EN AZ 1605 HASTA TUTUKLU VAR

Koçyiğit, hasta mahpuslar sorununun hâlâ çözüm bekleyen en birinci sorun olduğunu ifade ederek, İHDP verilerine göre; 604’ü ağır en az 1605 hasta tutuklu olduğunu aktardı. Koçyiğit, "İnfaz erteleme başvurularının keyfi biçimde reddedilmesi, infaz savcılarının pandemi koşullarında bile kişilerin örgütle ilişkisi kesilmemiştir, cezaevinden çıkamaz demesi başlı başına bir hukuksuzluğu göstermektedir" diye konuştu.

‘ORTAÇAĞ KARANLIĞI CEZAEVLERİNDE YENİDEN VÜCUT BULDU’

Koçyiğit sözlerini, cezaevlerine ilişkin şu tespitle noktaladı:

"Cezaevlerinde yaşananlar, adaletsizlik ve hukuksuzluğun artık pervasız bir biçimde yok sayıldığını bir kez daha işaret etmektedir. İnsan onurunu ayaklar altına alacak hiçbir davranış asla kabul edilemez ve infaz ilkeleri ve amacıyla da örtüşmez. Adeta ortaçağ karanlığı cezaevlerinde yeniden vücut bulmuş gözükmektedir ancak bu yöntemler kabul edilebilecek yöntemler değildir. Devlet; alacağı tedbirler ile tutuklu ve hükümlülerin fiziksel ve ruhsal koşullarını en iyi şekilde sağlamakla yükümlü olup bu itibarla, cezaevlerindeki sorunların tespiti ve çözümüne dair bir çözüm üretilmelidir."

Öne Çıkanlar