Celal Başlangıç

Celal Başlangıç

Öyle mi Saray despotu! (*)

Daha fazla barış, demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitlik için; daha sıkı birlik, daha güçlü dayanışma ve daha yığınsal mücadele yılı olmak zorunda 2021. Yeni yıl işte o zaman kutlanır.

Sana yeterince biat ettiğine inanmadığın patronların gazetelerini, televizyonlarını ellerinden alarak…

Çiftçiye, esnafa kredi vermesi gereken kamu bankalarını yandaşlarına yağmalatarak…

İhale verdiğin Saray’dan beslenmeli müteahhitlerini kamunun parasıyla emanetçi medya sahibi yaparak…

Saray’a teslim olmayan, boyun eğmeyen gazeteleri, televizyonları, dergileri, haber ajanslarını kontrollü darbe tezgahlarıyla, Olağanüstü Hal yumruğuyla kapatıp; bilgisayarlarını, baskı makinelerini, rejilerini, kameralarını haraç mezat satarak…

Haksızlığı, hukuksuzluğu, yalanı, talanı, soygun düzenini teşhir eden gazetecileri, yazarları, televizyoncuları gözaltına alarak, tutuklayarak, ağır ceza tehditleriyle yargılayarak, yıllarca hapis yatırarak…

Gerçeklerin ortaya çıkmayacağını mı sandın!

Öyle mi Saray despotu!

***

Patronlara yaranmak için emeğiyle geçinen insanların sendikalaşmasını önleyerek…

Örgütlenenlerin direnişe, greve çıkmalarını kolluk kuvvetlerinin, yandaş yargının zoruyla engelleyerek…

Yönetemediğin pandemi nedeniyle insanların sapır sapır öldüğünü, gerçek hasta ve ölü sayılarını hem yurttaşlarından hem de dünyadan sakladığını, üstüne üstlük bir de bu beceriksizliğinden bir başarı hikayesi çıkartmaya kalktığını teşhir eden hekim örgütlerini "vatan haini" ilan ederek…

Memleketin arazilerini parsel parsel satıp, imara aykırı ruhsatlarla kentleri yağmalamana, yandaşlarına peşkeş çekmene karşı duran; kurduğun "beton düzeni"nin çürük binalarında yaşayan insanların ölüme mahkum edildiğini herkesin gözüne sokan mimar ve mühendis örgütlerini kapatmakla tehdit ederek…

Hak arama yollarını tümüyle kapatmana, adaleti ortadan kaldırmana rağmen hak savunuculuğu görevini bütün tehditlere, gözaltılara, tutuklanmalara, cezaevlerine tıkılmalarına rağmen sürdüren avukatların bağlı olduğu baroları bölerek, örgütlerini kapatarak…

İşçilerin emeğin hakkından, hekimlerin insan yaşamından, mimar ve mühendislerin daha yaşanılır bir doğa ve kentten, hukukçuların evrensel hukuk kurallarına uyan bir ülke ve daha adil bir dünya savaşımından cayacağını mı sandın!

Öyle mi Saray despotu!

  ***

Geniş halk kitlelerini yokluğa, yoksulluğa, işsizliğe, açlık sınırında yaşamaya mahkum ederken onlara "Müminin görevi yoklukta sabretmektir" öğüdünde bulunarak…

Bütçeden milyarlarca lira aktardığın; toplumu kutuplaştırmak, geniş kitleleri dinle afyonlamak için Saray sopası olarak kullandığın Diyanet’e "fakirlik kaderdir, kaderinize razı oldukça Allah’a yakın olursunuz" fetvasını verdirerek…

Sen Saray’ında yabancı heyetleri çalgılı, meyli şölenlerle ağırlarken 2020 yılında kuru ekmek kuyruğunda bekleyen milyonlara 2053, 2071 yıllarının hayallerini gazlayarak…

Din sosuna bulanmış faşizminle iktidarını sonsuza dek sürdürebileceğini mi sanıyorsun!

Öyle mi Saray despotu!

 ***

Barış isteyen akademisyenleri kürsülerinden atıp, gözaltına alarak, yargılayarak hatta tutuklayarak…

Darbe bahanesiyle ilan ettiğin OHAL’de çıkarttığın KHK’larla on binlerce kişiyi işinden, aşından, ekmeğinden edip, bütün yaşam damarlarını keserek, Saray yargısında bile beraat edenleri işlerine geri döndürmeyerek…

Kadınların başlarının açılmasına karşı çıkan Jakoben rejimi eleştirerek iktidara gelip emniyet müdürlüklerinde, cezaevlerinde türbanlı kadınları çırılçıplak soyan bir zulüm rejimi kurarak…

Parlamentodaki en diri muhalefet partisi HDP’yi "terörist" ilan ederek…

Genel başkanlarını, milletvekillerini, belediye başkanlarını, il ve ilçe yöneticilerini, belediye meclis üyelerini neredeyse kitlesel olarak gözaltına alarak, tutuklayarak, bir giyotin gibi işleyen Saray yargısı üzerinden yıllarca hapis cezası vererek…

Kürtleri bombalayarak, gençlerini kurşunlayarak, köylülerini helikopterden atarak; bu cinayetlerin, katliamların sorumlularına koruma duvarını örerek, devletin kadrolu katillerine yargı üzerinden bir dokunulmazlık zırhı giydirerek…

Anayasa Mahkemesi kararlarını kendi kontrolündeki yerel mahkemelere paspas ederek, kendi koyduğun Anayasa maddesini hiçe sayıp Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin kesin kararını tanımayarak…

Din sosuna bulanmış bir faşizmle ülke insanlarını birbirlerine düşmanlaştırarak…

Zulmünü, zalimliğini, adaletsizliğini, soygununu, vurgununu, talanını mutlak mı kılacağını sandın!

Öyle mi Saray despotu!

***

2020 bitti, bugün 2021’in ilk günü.

Çok oldu "Yeni Türkiye","İleri Demokrasi" yalanlarının uçup gitmesi.

Ülkeyi "Eski Türkiye"den daha beter bir hale getirdin.

"Vesayet rejimi"ne karşı çıkar görünürken ülke insanlarını daha büyük bir zulmün, daha ağır hukuksuzluğun vesayeti altına soktun.

Senin işçilere, emekçilere, muhaliflere, sosyalistlere, sivil toplum örgütlerine, Kürtlere, kadınlara; bu ülkenin ilerici ve demokratik güçlerine yeni yılda da yeni tuzaklar peşinde koştuğun apaçık ortada.

Bak Saray despotu; yağma yok!

Sen de eninde sonunda; saltanatınla, dalkavuklarınla, hırsızlarınla, hanutçularınla, hokkabazlarınla birlikte bu ülkede eşi benzeri görülmemiş bir suç örgütünün çete başı olarak tarihin çöplüğünde yerini alacaksın.

Daha fazla barış, demokrasi, özgürlük, adalet ve eşitlik için; 2020’den daha sıkı birlik, daha güçlü dayanışma ve daha yığınsal mücadele; "ama"sız, "fakat"sız bir demokrasi ittifakının yılı olmak zorunda 2021.

Gerçek yeni yıl da  "Öyle mi Saray despotu" değil de "Öyle mi Saray soytarısı" denildiğinde kutlanır ancak.


(*) "Öyle mi alay komutanı" diye Saray’ın ve patronların hizmetindeki kolluk kuvvetlerine gecenin karanlığında meydan okuyan işçi sınıfının değerli neferinin verdiği ilhama saygıyla…

Önceki ve Sonraki Yazılar
Celal Başlangıç Arşivi