Pandeminin mutsuzluk faturası eğlence sektörüne kesildi: İflasın eşiğindeyiz

Pandeminin mutsuzluk faturası eğlence sektörüne kesildi: İflasın eşiğindeyiz
Bir yılı aşkın süredir kısıtlamalara maruz kalan eğlence sektörü işletme ve çalışanları isyan bayrağını çekti.

Seda TAŞKIN 


ARTI GERÇEK -  Covid-19 salgınıyla mücadele gerekçesiyle bir yılı aşkın süredir çeşitli kısıtlamalara maruz kalan eğlence sektörü işletmecileri ve çalışanları 1 Haziran itibariyle hizmet verememe durumunda iflas bayramını çekeceğini söylüyor. 

Türkiye, pek çok sektördeki emekçiler dışındakiler için sokağa çıkma yasağı ve "kısmi kapanma" kararıyla, Coronavirus salgınıyla mücadelenin üçüncü dalgasında günlük vaka tablosunu gerilettiği iddiasında. Ancak Sağlık Bakanlığı’nın 29 Mayıs'ta açıkladığı tabloya göre ise son 24 saatte 222 bin 613 yeni tip Coronavirus testi yapıldı, 7 bin 656 kişinin testi pozitif çıktı,137 kişi yaşamını yitirdi, hasta sayısı 605 olarak kayıtlarda yer aldı.

Pandemide işsizlik oranını düşük tutmak amacıyla işten çıkarma yasağı uygulaması sürürken, bir yandan da turizm kaynaklı ekonomik iyileşme beklentisi söz konusu. Ancak salgın sürecinde en uzun süreli kapanmalara ve yasaklamalara maruz kalan eğlence sektörü, artık isyan noktasına gelmiş görünüyor.

Kafe-Bar-Restoran Çalışanları ve İşletmeleri Dayanışma Platformu (KABARE) üyesi Safet Ayhan, Türkiye Tekel Bayiler Platformu (TTBP) Başkanı Özgür Aybaş, Davet, Etkinlik, Sahne ve Organizasyon Derneği (DESOİT) Genel Sekreteri Eyüp Sabri Kundak yaşadıkları ekonomik krizi Artı Gerçek’e anlattı. 

‘ADIM ADIM BİZİ İFLASA SÜRÜKLEDİLER’ 

Kafe-Bar-Restoran Çalışanları ve İşletmeleri Dayanışma Platformu üyesi Safet Ayhan, bir yılı aşkın bir süredir kapalı olduklarını belirterek, "Neredeyse, azıcık nefeslenmek için dahi olsa, hiç açılmadık. Bu süreçte kendimizi, deyim yerindeyse, ‘rölantiye alabilecek’ herhangi bir olanağa da sahip olamadık" diyor. Ayhan ise aksine kira, elektrik, su gibi temel harcamaların faturalarını dahi ödeyemedikleri için icralık olduklarının altını çiziyor. "Yaşananlar yetmez gibi iki kere TEFE/TÜFE oranında kira artışı yedik" diyen Ayhan sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Teminat olarak yatırdığımız abonelik bedellerimiz de yandı. Avukat ücretlerini saymıyorum bile. Yetmezmiş gibi, bütün bunların üstüne daha satmadığımız/satamadığımız içkiler için de TAPDK’ya (Tütün ve Alkol Dairesi Başkanlığı’na) vergilerimizi yatırdık. Yeniden açılsak bile bu zorunlu ihtiyaçlarımız için yeniden bütçe bulmak zorunda kalacağız ve fazladan harcamalar yapacağız. Dolayısıyla, ayakta kalabilmek için çok ama çok fazla maddi ve manevi fedakarlık yaptık. Temel amacımız hep işletmemizi ayakta tutmak ve birlikte çalıştığımız arkadaşlarımıza da bu süreçte elimizden geldiği kadar destek olabilmekti. Kendi deneyimlediğim süreç üzerinden örnekleyecek olursam, birlikte çalıştığımız ve başka herhangi bir geliri olmayan on iki arkadaşımın da geçimlerini sağlayabilmeleri için elimdeki bütün imkanları kullanmaya çalıştım. Ancak, geldiğimiz noktada ne yazık ki, artık ‘sıfırı tükettiğimizi’ çok rahatlıkla söyleyebilirim. Yani anlatmak istediğim, adım adım bizi iflasa doğru sürüklediler."

‘BAR SEKTÖRÜ OLARAK ‘ÜVEY EVLAT’ MUAMELESİ GÖRDÜK’ 

Haziran ayında kısıtlamaların devam etmesi durumunda iş yerini satışa çıkartmak zorunda kalacağını söyleyen Ayhan, "Sonrasında ne yapabilirim, emin olun ben de bilmiyorum. Kendi adıma bu süreçte bar sektörü olarak ‘üvey evlat’ muamelesi gördüğümüzü düşünüyorum. Hepimizin bildiği gibi anayasamız ‘eşitlik ilkesi’, ticaret hukukumuz da ‘rekabet ilkesi’ üzerine kurulu. Bu süreçte bu iki temel ilkenin bar sektörünün aleyhinde kullanıldığını düşünüyorum ve bu durum beni çok rahatsız etti" diyerek kimsenin sesleri duymamasından dert yanıyor. 

‘ESNAF ÜMİDİNİ YİTİRMİŞTİR’

Türkiye Tekel Bayiler Platformu (TTBP) Başkanı Özgür Aybaş ise kısıtlama sürecinde geçinemediklerini belirterek, "Kısıtlamalar ve hafta sonu alkol satış yasakları halen devam ediyor. Ötelenmeyen ödemeler, biriken kiralar, protesto olan senetler, patlayan kredi kartları, vergi borçları, SSK ve BAĞ-KUR primleri birikti. Acilen sicil affı istiyoruz" diyerek esnaf için çıkan hibe desteğinden de yararlanamadıklarını söylüyor. Kendilerine uygulanan kısıtlamanın açılmasının önemine dikkat çeken Aybaş sözlerini şöyle sürdürüyor:

"Haziran ayında kısıtlamalar devam ederse dayanacak gücümüz yok. Kısıtlamalarda salgının yayılmasını engellemek amacıyla işletmeler kapatılırken aynı zaman da siyasi partilerin mitingleri tüm hızıyla devam etmiştir. Tüm borçlarımız takvim günü üzerinden hesaplanarak yüksek faiz ile katlanarak devam etmekte, gelirimiz ise açık olduğumuz saatler ile sınırlıdır. Sözce temsilcimiz olan Esnaf Odaları her zaman olduğu gibi kriz anlarında başlarını kuma gömerek sorumluluk almaktan kaçmakta olup biriken aidat borçları için esnafı icra ile tehdit etmeye başlamışlardır. Cezalar ve yaptırımlar esnafa uygulanırken, siyasi imtiyaz sahipleri özgürce hareket etmektedir. Esnaf bu zor günleri atlatmak için taşıdığı ümidini yitirmiş, çaresiz kalmıştır. Biz hibe desteği falan istemiyoruz, eski çalışma saatlerimiz geri verilsin, alkol satış yasağı kalksın, yeterli bize ruhsat saatlerimize açık kalalım yeter."

‘ETKİNLİK SEKTÖRÜ BÜYÜK BİR FİNANSAL KRİZ YAŞIYOR’

Davet, Etkinlik, Sahne ve Organizasyon Derneği (DESOİT) Genel Sekreteri Eyüp Sabri Kundak, davet ve etkinlik sektörü olarak 16 aydır kapalı olduklarını söylüyor. Bir buçuk milyon çalışanın kazanç kapılarının kapalı olduğunu söyleyen Kundak, "Ülke ekonomisine 120 Milyar TL katkı sağlayan, içerisinde 120’ye yakın alt sektörü barındıran davet ve etkinlik sektörü, büyük bir finansal krizin içerisinde bulunmakta" diyor. 

‘DAVET VE ETKİNLİK SEKTÖRÜ PANDEMİNİN SORUMLUSU İLAN EDİLDİ’

Erken rezervasyon ve satış sistemi ile çalışan sektör olarak 2020 yılı sezon aylarında sadece 55 gün açık kaldıklarını söyleyen Kundak,  "Bu 55 günün zaten ilk 20-25 günü çiftlerin organizasyonlarını planlaması ve hazırlıklarını tamamlaması ile geçti. Yani aslında sektör, sadece 30 güne yakın bir iş süreci yaşadı. 25 Ağustos tarihinde tekrar kapandıktan sonra; zaten önceki kapanmadan üzerine yük olan iptallerden doğan iadelerin yükü, icra davalarına dönüştü ve tahliye davaları ile devam etti. Hiçbir tüketici mahkemesi kararı, mücbir sebep ilan edilen sektörden yana karar vermedi. Kısacası sektör pandeminin tek sorumlusu ilan edildi ve yalnız bırakıldı" diyor. 

‘İFLASIN EŞİĞİNE GELDİK’ 

Sektör olarak iflasın eşiğine geldiklerini söyleyen Kundak, "Haziran ayında sektör olarak kısıtlamaların kaldırılmaması durumunda artık size anlatacak bir zamanımız olmayacak.  Bütün zamanımız; iflas işlemleri, borç takipleri, icra davaları, tahliye davaları ve ipotek işlemleri ile geçecek. Düğün ve davet sektörü, genel olarak sezon içi dediğimiz mayıs-haziran-temmuz ve ağustos ağırlıklı iş yapan bir sektör. Zaten bunun ilk ayını kaybettik" diyor. Kundak sözlerini şöyle sonlandırıyor:

"1 Haziran tarihi açıklansa dahi, çiftlerin hazırlık süreci olacağından sektörümüz en hızlı şekilde 15 Haziran itibari ile organizasyonlara başlayabilecek. Bu sebeple Haziran ayının da yasak aylara girmesi demek, geçen sene gibi Temmuz ve Ağustos’u da kaybetmemiz demek. Sonrasını tahmin edebilirsiniz. Sektör işletmeleri ve emekçileri, 16 aydır biriken borçlarını 2-3 ay içerisinde kazandığı ile çevirmeye çalışacak. Şunun da bilgisini verelim. Elbette bu durumu fırsata çevirmeye çalışanlar olacaktır fakat sektördeki neredeyse tüm işletmeler sadece enflasyon oranında zam yaptılar. Hemen hemen herkes  2019 yılının hizmet fiyatları ile devam ediyor. Düğün ve davet sektörü, en azından ayakta kalabilmek için en geç Haziran’ın ilk haftası açılmalı. Aksi bir durumda, göz göre göre binlerce işletme iflas edecek."

Öne Çıkanlar