Pozitif sapma (!) ve 18 sene sonra işsizlik

İşsizlik oranı Türkiye’den (%13.7) yüksek sadece Yunanistan (%16.6) ve Güney Afrika (%29.1) var.

Bugün (10 Mart Salı, 2020) TÜİK (Türkiye İstatistik Kurumu) Aralık 2019 itibariyle istihdam verilerini açıkladı.

Bu detaylı tablonun herkes tarafından iyi okunmasını öneriyorum, bilmeyenler, anlamayanlar, daha iyi bilenlere, anlayanlara sorsunlar.

Tablo Türkiye’nin hem ekonomik hem de sosyolojik açıdan tam bir aynası.

Siyaseten de 18 senelik AKP iktidarının iflas tablosu.

AKP dün Brüksel’den (AB) yine eli boş ve kızgın döndü ama şunu hatırlatmak da benim bir yurttaşlık görevim, AKP’nin elinde AB reçetesi ya da uygulama kılavuzu varken (2002-2010 diyelim) ekonomi hızlı büyüdü, işsizlik buralara tırmanmadı, gençler dış ülkelere kaçmak için çareler aramıyordu; sonra çıraklıktan ustalığa geçildi, AB reçetesi çöpe atıldı (laf olsun diye söylemiyorum, Burhan Kuzu AB İlerleme Raporunu gazetecilerin önünde çöp tenekesine atmış idi) ve böylece adım adım bugünlere, TÜİK’in Aralık 2019 istihdam verilerine geldik.

Verileri özetlemeye geçmeden Damat Bey’e de bir profesyonel etik hatırlatması yapmak gerekebilir, sorumlu, ciddi bir Maliye Bakanı, açıklama yapmayı seviyorsa, sadece iyi çıkan ekonomi verileri ile değil, yayınlanan her veri ile, iyi kötü, basın açıklaması yapar.

Daha dün, burası çok önemli, Maliye Bakanı tüm ekonomik verilerde dünya ile pozitif anlamda ayrışıyoruz dedi, bugün istihdam verileri açıklandı, doğru bir ayrışma var ama bu ayrışma hiç de pozitif anlamda değil; ünlü The Economist dergisinin arka sahifesindeki ekonomik ve finansal endikatörlere bakıyorum, bu tabloda işsizlik oranı Türkiye’den (%13.7) yüksek sadece Yunanistan (%16.6) ve Güney Afrika (%29.1) var.

Enflasyonu bizden yüksek ise sadece Arjantin (%53.7), faiz oranı bizden yüksek de yine sadece Pakistan (%11.2) var; milli parası geçtiğimiz sene ABD dolarına karşı en fazla değer kaybedenler arasında da Arjantin, Brezilya ve Şili’nin hemen arkasından geliyoruz.

Sevsinler böyle pozitif ayrışmayı; The Economist, burası çok önemli, tamamen yalanlıyor Maliye Bakanını.

Ben Maliye Bakanının yerinde olsam Kayınpederimden bir istirhamda bulunur, The Economist’in ülkeye girişini zararlı matbuat çerçevesinde yasaklatırım; 12 Eylül’de de, detaylarına girmiyorum, yanılmıyorsam Time’ın bir sayısının ülkeye girişi yasaklanmış idi, The Economist haddini bilsin, yoksa bildiririz, Maliye Bakanımızı yalanlamasın.

Aralık 2018-Aralık 2019 döneminde işsizlik oranı, tarım dışı işsizlik oranı yükselmiş, istihdam oranı, işgücüne katılım oranı ise düşmüş; işgücü (çalışanlar artı işsizler) 95 bin kişi artmış ama işgücüne dahil olmayan nüfus da 877 bin kişi artmış.

Bu son manzara tam bir sosyolojik olumsuzluk, bir senede ne çalışan ne de iş arayan nüfus artışı bu, toplam olarak da nüfusun (15-64 yaş) yüzde 48.2’si; başka bir ifade ile de 15-64 yaş grubunun yüzde 48.2’si ne çalışıyor ne de iş arıyorlar, sosyolojik olarak ilginç bir konu ama iktisadi olarak da öyle.

Genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 25, istihdam oranı ise yüzde 31.9; yine başka bir ifadeyle, 15-24 yaş grubunun yaklaşık yüzde 32’si çalışıyor.

Çok sıkıntılı başka bir konu da kayıtdışı çalışma oranının hala yüzde 32.3 seviyesinde seyrediyor olması; bu oranda kayıtdışılık hem kamu maliyesi (bütçe) hem de sosyal güvenlik dengelerini çok olumsuz etkiliyor, hem de yabancı yatırımın önemli düşmanlarından biri.

Kayıtdışılığın işgücü piyasalarına esneklik getireceği iddiası da hem artık doğru değil hem de etik sorunlar içeriyor; kayıtdışılığın tarımsal istihdamdan kaynaklandığı yönünde iddialar var ama acaba bu ne kadar doğru?

Toplam istihdam 27.6 milyon, tarımsal istihdam ise 4.6 milyon, yani tarım dışı istihdam 23 milyon ve tarım dışı istihdamın bile yüzde 22’si kayıtdışı, bu da size beş milyon dolayında tarım dışı kayıtdışı çalışan veriyor ki bu sayı kabul edilemeyecek kadar yüksek.

Bu manzaralardan iki tane sonuç çıkarabiliriz:

Birincisi, Damat Bey’in dünyadan pozitif anlamda ayrışıyoruz ifadesi boş bir ifade.

İkincisi ise 18 senelik tek başına iktidarın bizi getirdiği noktanın çok olumsuz bir nokta oluşu; lütfen bu manzara karşısında kimse parlamenter rejim koalisyonlar üretiyor, koalisyonlar da büyümenin düşmanı, o nedenle çok kötüdür falan diye saçmalamasın.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Eser Karakaş Arşivi