Prof. Dr. Haluk Levent: Bitcoin'in herhangi bir ekonomik alanla ilişkilenmesi zor

Prof. Dr. Haluk Levent: Bitcoin'in herhangi bir ekonomik alanla ilişkilenmesi zor
Ekonomi profesörü Haluk Levent, kripto paralarla ilgili kaleme aldığı yazısında, 'Bitcoin para sisteminin parçası olabilir mi?' konusuna değindi.

Ekonomist Prof. Dr. Haluk Levent iki yazılık kripto para dizisine bir yenisini daha ekledi. Prof. Dr. Levent MedyaScope'da yayımlanan yazısında, 'Bitcoinin herhangi bir ekonomik alanla ilişkilenmesi oldukça zor' ifadelerini kullandı.

Bitcoin'in günün birinde küresel para olarak kabul edimesinin söz konusu olmadığını belirten Prof. Dr. Haluk Levent yazısında, "bitcoin bir paranın sahip olması gereken özellikleri taşımıyor. Bitcoinin dolar paritesinin zaman içindeki seyri izlenecek olursa iktisadi karar birimleri açısından bitcoin üzerinden geleceğe dair öngörülerde bulunmanın ve beklenti oluşturmanın mümkün olmayacağı rahatlıkla anlaşılır. Dolayısıyla, bitcoinin bir paranın taşıması gereken genel eşdeğer, servet saklama, vb. gibi temel işlevleri yerine getirmesi mümkün değildir. Bu nedenle de herhangi bir ekonomik alanla ilişkilenmesi oldukça zor" ifadelerini kullandı.

Coinlerin, geliştiricileri tarafından açıklanan özellikleri itibariyle para benzeri bir işleve talip olmadığını ifade eden Prof. Dr. Levent bu durumu, "Bitcoin ve coinlerin çoğu blokzincir üzerinde geliştirilmiş güvenli para transferi ve/veya benzeri işlemlerin gerçekleştirilebildiği yazılımlar. Ethereum gibi çok sayıda yazılım ise platform yapısında. Bu platformlar üzerinde yeni işler geliştirmek mümkün" ifadeleriyle açıkladı.

"Para olma veya paranın bazı işlevlerini yerine getirme iddiasının nereden kaynaklandığı ise biraz daha karışık" olarak yorumlayan Prof. Dr. Haluk Levent'in kaleme aldığı yazının ilgili kısmı şöyle:

"Geçenlerde Time’a kapak olan Vitalik Buterin, Ethereum’un kumar aracı olarak kullanılmasından rahatsız olduğunu açıklamış. Kendi beklentisinin Ethereum’un adil oylama sistemi, şehir planlaması ve evrensel temel gelir gibi işlerde kullanılması olduğunu dile getirmiş (Oksijen 25-31 Mart sayısı). Kısacası yaratıcısının ağzından Ethereum’un bir para birimi olarak değil, güvenilir bir kayıt sistemine ihtiyaç duyan her türlü iş için hızlı, etkin çalışan bir altyapı hizmeti olarak tasarlandığını öğreniyoruz. O zaman coinlerin tümüne atfedilen para benzeri hatta bitcoin için para ikamesi işlevi nereden kaynaklanıyor?

Bu sorunun yanıtı için bitcoini geliştiren ve Satoshi Nakamoto adını kullanan kişi tarafından 2008’de yazılan makaleyi ele almakta fayda var. Makalenin isminden Bitcoin’in uçtan uca (P2P) elektronik ödeme sistemi olarak geliştirildiğini anlıyoruz. Yazının girişinde internette alışverişin hızla yaygınlaştığından bahsederek finansal kurumların işlemlerin gerçekleştirilmesinde üçüncü taraf olarak kullanıldığını ve bu ödeme mimarisinin pek çok işlemde iyi çalışmakla birlikte güvenlik ihtiyacının yüksek olduğu bu alanda doğası gereği zayıflıklar taşıdığını belirtiyor. Bitcoin adını verdiği elektronik ödeme sisteminin ise yine kendisi tarafından geliştirilen blokzincir mimarisinin kırılması olanaksız şifreleme gücü nedeniyle bu açığı kapatan ve alıcı ile satıcıyı doğrudan buluşturan (dolayısıyla finansal kurumları devre dışı bırakan) bir ödeme sistemi olduğunu ifade ediyor. Makalenin devamında da bitcoin ve dolaylı olarak blokzincir mimarisinin teknik özelliklerini anlatıyor.

Blokzincirin gerçekten uzunca bir süre güvenilir bir şifreleme yöntemi yaratan mimarisi ile çığır açtığı görülüyor. Bitcoin’in de finansal kurumları devre dışında bırakan ve dolayısıyla finansal kurumların talep ettikleri fiyatlara oranla son derece düşük bir maliyetle ve yüksek güvenilirlikle işlem yapma olanağı sağlayan yapısı ile finansal sektörü rahatsız ederken internet üzerinden gerçekleşen ticareti kolaylaştırdığı açıktır. OECD rakamlarına göre uluslararası hizmet ticaretinin yüzde 60 oranında dijital olarak, yani fiziksel teslim içermeyen bir şekilde gerçekleştirildiği bir dünyada, üstelik işlem hacminin büyük bir hızla arttığı bir ortamda bu komisyon hacminin finansal sektör tarafından bitcoin vb. gibi coinlere terk edilmesi kolay değil. Dolayısıyla çok sayıda banka, IBM, Meta (eski, bilinen ve kirli adıyla Facebook) alternatif ödeme aracı geliştirdiler.

 

Fakat, ortada daha büyük bir problem var: swift. Swift, uluslararası ödeme sisteminin kalbini oluşturur. Belçika’da kurulu 15 ülkeden 239 bankanın ortak olduğu bir kooperatif kurumdur. Bütün dünyada finansal sistemden geçen ödemelerin teyidinin gerçekleştirildiği bir protokol olarak düşünülebilir. Yürürlükteki web protokolü gibi son derece merkezi yapısıyla sıkı bir kontrolün oluşturulmasına uygundur. Nitekim Der Spiegel 2013 yılında ABD Ulusal Güvenlik Ajansı (NSA) tarafından "Terörizmin Finansmanını Takip Programı" çerçevesinde yoğun olarak izlendiğini bildirmiştir. Ayrıca küresel işlemlerde ABD kurumlarının kontrolünü ve zaman zaman da müdahalesine dair çok sayıda anekdot basında yer almıştır. Finansal kurumların ve internette etkin çalışan, düşük maliyetli bir ödeme sistemine ihtiyaç duyan büyük tekellerin ödeme aracı platformları swift engeline takılmaktadır. Buna rağmen IBM, pandeminin hemen öncesinde 44 para birimini içeren bir ödeme aracını ilan etmişti. Facebook da başarılı olmayan bir libra girişiminde bulundu. Bankalar ise Bank of International Settlement (BIS) önderliğinde üç büyük bankanın temsilcilerinin de bulunduğu bir çalışma grubuyla yeni ödeme aracı platformunu swift ile uyumlu hale getirmeye çalışıyorlar. Kısacası yakın bir gelecekte uluslararası işlemleri de kapsayan bir finansal ödeme sisteminin uygulamaya gireceği ve swift sisteminin yenileneceği veya değiştirileceği açık. Ayrıca yeni sistemin de hızlı fakat denetlenebilir ve merkezi olmasını da beklemek gerekir. Rusya’ya karşı yaptırımlarda uluslararası finansal işlemler mimarisinin ne anlama geldiğini ve ne kadar yıkıcı bir silah olduğunu gördük ve ABD bu silahı terk etmek istemeyecektir.

Öte yandan, bitcoin ve diğer coinlerin kullanıcı sayısının hızla artmasının yarattığı bir başka sorun da uçtan uca iletişime dayalı merkezi olmayan yapısı ve güçlü şifreleme özelliği özellikle Buterin’in de şikayet ettiği suç ekonomisi mensuplarının ilgisini çekmesi. Bu iki gelişme birlikte değerlendirildiğinde yaygınlaşmanın yarattığı meşruiyetin suç ekonomisinin faaliyetini kolaylaştıran bir fırsat yarattığı açıktır. Bu arada, Türkiye’nin kullanıcı sayısı bakımından üçüncü sırada yer alması bu bağlamda ilginçlik taşımaktadır. Bu açıdan bakılacak olursa suç ekonomisinin faaliyetlerini kısıtlamaya yönelik bir regülasyonun geliştirilerek yürürlüğe konulması bir iş modeli olarak blokzincir uygulamalarının daha da güçlenmesini sağlayacaktır."

Öne Çıkanlar