Prof. Dr. Şevket Pamuk: İktisadi bedelleri küçümseyen otoriter bir rejim ekonomiyi olumsuz etkiledi

Prof. Dr. Şevket Pamuk: İktisadi bedelleri küçümseyen otoriter bir rejim ekonomiyi olumsuz etkiledi
Pamuk, 'Siyasi hedeflerini ekonominin önüne geçiren, iktisadi bedelleri küçümseyen otoriter rejim ekonomiyi olumsuz etkiledi, içerde ve dışarda varolan güveni ortadan kaldırdı' dedi.

ARTI GERÇEK - Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Şevket Pamuk, Cumhuriyet’in iktisadi tarihini ve bugününü kaleme aldığı yazısında, "Bugün Türkiye’nin dünyada gelirin daha eşitsiz dağıldığı ülkeler arasında yer aldığını" ve "iktisadi gelişmenin çevre üzerindeki etkisi açısından bakıldığında da Türkiye’nin sicilinin pek parlak olmadığını" söyledi.

Prof. Dr. Şevket Pamuk, bu görüşü T24 Yıllık için kaleme aldığı makalede dile getirdi. 

Pamuk’un T24 Yıllık’ta yayımlanan yazısından bir bölüm şöyle:

"…Cumhuriyet dönemindeki iktisadi gelişmeyi değerlendirirken hiç şüphesiz başka ölçütler de kullanmak gerekir. Örneğin geçtiğimiz yaklaşık 100 yılda sanayileşme ve ileri teknolojiler kullanımı zayıf kaldı. Bugün Türkiye, dünyada gelirin daha eşitsiz dağıldığı ülkeler arasında yer alıyor. İktisadi gelişmenin çevre üzerindeki etkisi açısından bakıldığında da sicilimiz pek parlak değil.

Özetleyecek olursak, Cumhuriyet döneminde Türkiye’de kişi başına gelirlerde ve yaşam standartlarında önemli artışlar oldu. Bu süre içinde Türkiye’nin büyüme sicili dünya ortalamalarına yakın, ortalamaların biraz üzerinde gerçekleşti. İçinden geçmekte olduğumuz zor günlerde, dünya ortalamalarına yakın, hatta onların biraz üzerinde olmak bize kötü gözükmeyebilir. Hiç olmazsa bardağın yarı dolu olduğunu düşünebiliriz.

Ancak Cumhuriyet’i kuranların ortaya koydukları hedefin muasır medeniyet seviyesine ulaşmak olduğunu da hatırlayalım. Bu nedenle iktisadi gelişme açısından niçin daha iyisini gerçekleştiremediğimizin, niçin gelişmiş ülkelerle aramızdaki mesafeyi daha fazla kapatamadığımızın, niçin örneğin bir İtalya veya İspanya ya da Kore gibi olamadığımızın üzerinde biraz durmakta yarar var.

Bu konuda temel nedenler deyince hem dış ve hem de iç nedenlerden söz etmek gerekir. Birinci olarak, dünya ekonomisinin işleyişinin, gelişmiş ülkeler tarafından belirlenen ve zaman içinde değişen kuralların geç sanayileşen ülkelerin aleyhine çalıştığı, sanayileşmeye, daha yüksek verimlilik ve gelir artışları sağlayan yeni teknolojilere geçişte güçlükler yarattığı hep söylenir.

Son 100 yılda çok az sayıda gelişen ülkenin gelişmiş ülkelerle aralarındaki farkı kapatabildiklerine de bakarak, bu görüşlerde doğruluk payının yüksek olduğunu söyleyebiliriz. Ancak koşullar eşitsiz olsa da dünya ekonomisinden ve ileri teknolojilere ulaşmaya çalışmaktan vazgeçmek doğru olmaz.

İkinci olarak, eksiklerimizi, sorunlarımızı kendi evimizde de aramakta yarar var. Tarihten gelen bazı fay hatlarımız, toplumsal ayrılıklarımız var. Bundan da önemlisi, gerginlikleri fırsat bilerek, çarpıtarak kullanan, kutuplaşmalardan medet uman siyasetçiler var. Zaman zaman ekonomideki sorunlar da siyaseti etkiledi, ama uzun dönemli olarak baktığımızda, siyasi rejimin kırılganlıklarının, siyasetteki istikrarsızlıkların daha sağlıklı iktisadi gelişme önünde önemli bir engel oluşturduğu görülüyor. İkinci Dünya Savaşı’nın sona ermesinden bu yana, ekonomide daha başarılı dönemler yaşansa da çoğu siyasetten kaynaklanan nedenlerle, bu dönemler fazla uzun sürmedi.

Siyasetin ekonomi üzerindeki olumsuz etkileri son dönemde çok daha farklı boyutlara taşındı. Toplumsal ayrılıkları kullanarak yeni bir rejim kurmayı hedefleyen, siyasi hedeflerini ekonominin önüne geçiren ve ortaya çıkan iktisadi bedelleri küçümseyen otoriter bir rejim ekonomiyi olumsuz etkiledi, ülke içinde ve dışında varolan güveni tümüyle ortadan kaldırdı."

Öne Çıkanlar