'Rezervlerdeki erime salgından önce başladı, 2017'de imzalanan protokol açıklansın'

'Rezervlerdeki erime salgından önce başladı, 2017'de imzalanan protokol açıklansın'
CHP Sözcüsü Faik Öztrak, 'Milli rezervlerimiz, tek bir kişinin siyasi hırs ve ikbali için kullanılmıştır' diyerek iktidara 10 soruda Merkez Bankası rezervlerinin nasıl eritildiğini sordu.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, "Erdoğan şahsım hükümeti, 2019’un Mart ve Mayıs aylarında mahalli idare seçimi ve yenilenen İstanbul seçimi öncesinde, TCMB kasasına girmesi gereken yaklaşık 25 milyar dolarlık döviz rezervini, arka kapı operasyonlarıyla buharlaştırmış, siyasi ikbali için çarçur etmiştir. Yani, rezervlerdeki erime salgından çok önce başlamıştır. Gerçekler ortadadır. Erdoğan şahsım hükümeti milletin rezervlerini, tek adam vesayet rejimi inşa sürecinde kullanmış; salgın ise rezervlerdeki erimeyi hızlandırmış ve görünür kılmıştır. Milli rezervlerimiz, tek bir kişinin siyasi hırs ve ikbali için kullanılmıştır" dedi. Öztrak, 21 Şubat 2017’de TCMB için bir protokol imzalandığını açıkladı.

CHP Sözcüsü Faik Öztrak, CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) toplantısının ardından basın toplantısı düzenledi. Öztrak’ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

"Gerçeklerin er ya da geç, ortaya çıkmak gibi güzel bir huyu var. ‘128 milyar dolar nerede’ sorusunu ısrarlı takibimiz, somut sonuçlarını vermeye başladı. Geçtiğimiz cuma günü çiçeği burnunda Merkez Bankası Başkanı’na bir açıklama yaptırdılar. Hatırlayacaksınız, önceki Merkez Bankası Başkanı, 128 milyar doların akıbetini merak edince koltuğundan oldu. Yeni gelen Başkan da yaptığı açıklamayla, iddialarımızın bir kısmını, ilk ağızdan doğruladı. Çeşitli gerekçeler ileri sürse de kasada kendisine ait döviz kalmadığını itiraf etti. Demek ki döviz rezervleri, Erdoğan şahsım hükümetinin ve şürekâsının iddia ettiği gibi, kasada değilmiş. Merkez Bankası kasadaki kendi rezervlerini, arka kapıdan Hazine’ye vermiş, kimse fark etmesin diye de aynı gün emaneten aldığı dövizleri kasasına koymuş. Merkez Bankası döviz rezervlerinin sahibiyken, emanetçisi olmuş. Mızrak çuvala sığmayacak kadar büyük. Net rezervler uzunca süredir alarm veriyor. En son tarih itibariyle Merkez Bankası döviz kasasının vaziyeti budur: Resmi döviz rezervlerinden kısa vadeli döviz yükümlülüklerini düşersek, kasa, 43 milyar dolar açık veriyor. Yani alacaklılar kapıya dayansa, kasada para yok. Bu kasa, iki yıl önce şubat ayında, 54 milyar dolar fazla veriyordu. Bir kez daha soruyoruz. Devlet böyle mi yönetilir? Merkez Bankası Başkanı yine açıkladı. Rezervler, normal yollardan, Merkez Bankası’nın doğrudan müdahaleleriyle ya da ihaleyle satılmamış. Merkez Bankası’nın döviz rezervleri, bizim bu işin başından beri iddia ettiğimiz gibi Merkez Bankası’nın arka kapısından damadın yönetimindeki, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na aktarılmış. Yine damada bağlı kamu bankaları da bu rezervleri siyasete rant devşireceğim diye afiyetle yemiş, bitirmiş.

128 MİLYAR DOLAR YAKAR TOP OLDU

Bugün Hazine ve Maliye Bakanı da televizyona çıktı. ‘Sorumlu Hazine değil, Merkez Bankası’ dedi. Anlaşılan 128 milyar dolar yakar top oldu. Kimse elinde tutmak istemiyor. Ama ne mevcut Bakan ne de Merkez Bankası Başkanı rezervlerin, döviz piyasalarına müdahale yetkisiyle beraber, Hazine’ye neden devredildiğini ya da Hazine’nin bu işlemlere neden ortak edildiğini açıklamıyor.

ŞUBAT 2017’DE PROTOKOL İMZALANMIŞ

Hem Bakan, hem de Başkan o dönemde, Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı ile imzalanmış bir protokolden bahsediyor. Bu protokol ne zaman imzalanmış? 21 Şubat 2017 'de… Zamanlama manidar. 20 Temmuz 2016’daki OHAL darbesinden hemen sonra ve Türkiye’yi rejim değişikliğine götürecek, 16 Nisan 2017 referandumundan hemen önce hem Bakanın hem de Başkanın yaptığı açıklamalar, beraberinde yeni ve ciddi sorular da getiriyor.  

CUMHURBAŞKANI, BAKAN VE BAŞKANA 10 SORU

Şimdi izninizle ve aracılığınızla bazı soruları, Erdoğan Şahsım Hükümeti’ne onun Hazine ve Maliye Bakanı’na ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkanı’na, milletimiz adına yöneltmek istiyoruz.

Soru 1: Bu protokolün varlığını dört yıl boyunca, kamuoyundan neden sakladınız?

Soru 2: Serbest dalgalı kur rejimini, fiilen ortadan kaldıran bu arka kapı uygulamalarını ve yapılan işlemleri, kamuoyundan bugüne kadar neden sakladınız?

Soru 3: 2017’den sonra, Hazine döviz piyasalarına müdahale ederken, Merkez Bankası yayımladığı tüm politika metinlerinde, Türkiye’de serbest dalgalı kur rejimi uygulandığını söyledi. Milletimizi ve dünyayı neden yanılttınız?  Sebep olduğunuz güven kaybını, nasıl telafi etmeyi düşünüyorsunuz?

Soru 4: Döviz rezervlerinin yönetimi ve piyasalarda döviz işlemleri yapan oda Merkez Bankası’nın harimi ismetidir. Merkez Bankası’nın harimi ismetine siyasetin elinin girmesine neden izin verdiniz? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın, döviz rezervlerini yönetme yetkisi, kim tarafından, neden ve hangi amaçla elinden alındı ve damadın yönetimindeki kurumlara devredildi?

Soru 5: Bu işlemlere mesnet yaptığınız protokol Hazine’ye, Kamu Bankaları eliyle, döviz piyasasına müdahale etme yetkisini açıkça veriyor mu?

Soru 6: Bu protokolün yasal dayanağı olarak Merkez Bankası Başkanı, 2 Temmuz 2018’den sonra, yürürlükten kalkmış bir kanun maddesine atıf yapıyor.  Bu durumda Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2 Temmuz 2018’den sonra kamu bankaları eliyle döviz satmaya devam etti mi? Ettiyse hangi yetkiyle etti?

Soru 7: Mahalli idare seçimleri öncesinde 17 Ocak 2019 tarihinde, 4059 sayılı Yasada yapılan bir değişiklikle, Finansal İstikrar ve Kalkınma Komitesi’ne üye kurum ve kuruluşların ‘Yetkileri dışında alınacak tedbirleri belirleme ve uygulama yetkisi’ Cumhurbaşkanı’na verildi. Bu çerçevede; Erdoğan, Cumhurbaşkanı sıfatını kullanarak, Merkez Bankası rezervlerinin olağandışı yöntemlerle satılması için bir karara imza attı mı? Merkez Bankası veya Hazine ve Maliye Bakanlığı’na yazılı ya da sözlü talimat verdi mi?

Soru 8: 2017 Şubat ayından bu yana Hazine’nin talimatıyla kamu bankaları eliyle, hangi tarihlerde, ne kadar döviz, kimlere satıldı?  

Soru 9: Hazine talimatıyla kamu bankaları üzerinden satılan dövizlerden, birilerinin önceden haberi oldu mu? Döviz piyasalarına yapılacak müdahalelerin dışarıya sızmaması ve özellikle ‘içeriden öğrenenlerin ticaretinin’ engellenmesi için Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Kamu Bankalarında, ne tür tedbirler alındı?

Soru 10: Merkez Bankası ve Hazine arasında imzalanan, bu protokolün detaylarını kamuoyuyla ne zaman paylaşmayı düşünüyorsunuz?

ERDOĞAN SİYASETİNİN FİNANSMANINDA KULLANILDI

Bize göre, yarından tezi yok. Hazine ve Maliye Bakanı’nın söylediği gibi Merkez Bankası gün gün kime, ne kadar döviz satıldığını kamuoyuna açıklamalıdır. Sayın Bakan da bugün böyle bir talepte bulundu. Eğer Merkez Bankası bunu açıklamazsa, protokolün tarafı olan Hazine ve Maliye Bakanlığı bunu açıklamalıdır. Ayrıca, Hazine ve Maliye Bakanı, 27 Şubat 2017’de imzalanan protokolü, Bakanlığının internet sitesine koymalı ve yayımlamalıdır. Milletimiz de bu protokolde ne var, ne yok görmelidir. Biz sorduğumuz bu sorulara, milletimiz adına ivedilikle cevap bekliyoruz. Bu arada Sayın Lütfi Elvan, tüm bu işlemler için: ‘Yöntem eleştirilebilir ama yolsuzluk var denemez’ demiş. Hiç kusura bakmayın Sayın Elvan. Yöntem de eleştirilir, gizli saklı yapılan, milletten saklanan işlerde yolsuzluk şüphesi de olur. Kaldı ki, bu işlemler doğru yapılan işlemler ise siz göreve geldikten sonra kasım ayında bu işlemlere neden son verdiniz? Döviz rezervlerimizi yok yere eriten, bu arka kapı operasyonu, siyasidir. Erdoğan siyasetinin finansmanında kullanılmıştır. Erdoğan şahsım hükümeti, 2019’un mart ve mayıs aylarında mahalli idare seçimi ve yenilenen İstanbul seçimi öncesinde, TCMB kasasına girmesi gereken yaklaşık 25 milyar dolarlık döviz rezervini, arka kapı operasyonlarıyla buharlaştırmış, siyasi ikbali için çarçur etmiştir. Taze Merkez Bankası Başkanı, açıklamasında arka kapı operasyonlarının, 2017’den bu yana yapıldığını da itiraf etmiştir. Yani, rezervlerdeki erime salgından çok önce başlamıştır. Gerçekler ortadadır. Erdoğan şahsım hükümeti milletin rezervlerini, tek adam vesayet rejimi inşa sürecinde kullanmış; Salgın ise rezervlerdeki erimeyi hızlandırmış ve görünür kılmıştır. Milli rezervlerimiz, tek bir kişinin siyasi hırs ve ikbali için kullanılmıştır. Bu ne iktisadidir ne hukukidir ne vicdanidir ne de ahlakidir." (ANKA)

Öne Çıkanlar