Roboski'nin failleri 'Ankara'nın karanlık dehlizlerinde' kayboldu

Roboski'nin failleri 'Ankara'nın karanlık dehlizlerinde' kayboldu
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak' sözü verdiği Roboski Katliamı'nın failleri 8 yıldır devlet korumasında.

Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı Roboski Köyü'nde, 28 Aralık 2011'de Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) ait savaş uçaklarının bombardımanı sonucu 19’u çocuk 34 kişinin katledilmesinin üzerinden 8 yıl geçti.

Yaşanan katliamın  üzerine AKP hükümeti ve ana akım medya, önce sessizliğe gömüldü. İktidar güdümündeki medya, Genelkurmay Başkanlığı açıklama yapana kadar katliamı görmezden geldi. Genelkurmay Başkanlığı’ndan yapılan açıklama sonrasında medyada 'Kahreden Hata' manşetleri ön plana çıktı. Adaletin tavrı da medyadan farklı olmadı. Hakimler ve savcılar da 'Bir operasyon kazası' diyerek katliamın üstünü örtmek istedi.

Katliamın olduğu tarihte henüz Başbakan olan Recep Tayyip Erdoğan, ilk açıklamasında "30-40 kişilik grup, katırlar, insanlar var. O yükseklikten bu Ahmet midir? Mehmet midir? Bilmek mümkün değil. TSK görevini samimi şekilde yapmıştır. Tazminatı da açıkladık. Ama birileri istismar ediyor. Allah aşkına tazminatsa tazminat... Bizim resmi tazminatımız ötesinde yaptık. İlla terör örgütünün istediğini mi söyleyeceğiz. Kusura bakmasınlar" açıklamalarıyla katliamlar tartihine açılan yeni sayfada yerini aldı.

DEVLETİN 'KASIT YOK' DİYEREK SAVUNDUĞU KATLİAM

Ancak Kürt sorununda müzakere sürecinde Başbakan Erdoğan bu kez "Bu olayın failleri Ankara'nın karanlık dehlizlerinde kaybolmayacak" açıklamasıyla karşımıza çıktı. Eşi Emine Erdoğan Roboski'ye giderek katliamda yakınlarını kaybedenlerle birlikte göz yaşı döktü. Ancak hükümet ve yargı kanadında geride kalan yıllar içerisinde yaşananlarla Roboski Katliamı'nın failleri cezasız kalmaya devam etti. Hatta dönemin Hükümet Sözcüsü, bugününün Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi Bülent Arınç, 2 Ocak 2012'deki Bakanlar Kurulu'nun ardından yaptığı açıklamada, olayda kasıt olmadığını ilan etti.

Hükümet yetkilileri de benzer açıklamalarda bulununca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı katliama dair 8 Ocak 2012’de soruşturma başlattı. Soruşturmaya 'gizlilik kararı' verilerek devam edilirken, 9 Ocak 2012’de çoğunluğu AKP’li milletvekillerinden oluşan Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu Uludere Alt Komisyonu kuruldu. Kurulan komisyon, 6 Mart 2013’te Roboski Katliamı’na dair hazırladığı raporu 'Olayın kasten yapıldığına yönelik herhangi bir delil elde edilememiştir' sözleriyle sonuçlandırdı.

KATLİAMDA SORUMLULUĞU OLANLAR PEŞ PEŞE AKLANDI

Alt komisyonun raporunun açıklanmasından kısa bir süre sonra 29 Mart 2013’te dönemin Genelkurmay Başkanı Necdet Özel’in 'Ölenler arasında PKK’lılar var' açıklamasına Roboskili aileler suç duyurusuyla karşılık verse de, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı Genelkurmaybaşkanı'na destek vererek 'takipsizlik' kararı verdi. Savcılık gerekçesinde Özel’in sözleri için 'Bir fikir açıklaması' vurgusu yapılarak 'Suç teşkil etmiyor' denildi.

Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu raporunun açıklanmasının ardından ise Haziran 2013’te de Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı dosya hakkında 'taksirle ölüme sebebiyet vermek' iddiası ile 'görevsizlik' kararı vererek, dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığı'na gönderdi.

Genelkurmay Askeri Savcılığı, 7 Ocak 2014’te dosyada ‘şüpheli’ olarak adları geçen Jandarma Sınır Tümen Komutanı Tümgeneral İlhan Bölük, Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Korgeneral Yıldırım Güvenç, 2. Ordu Komutanlığı İstihbarat Başkanı Albay Aygün Eker, 2. Ordu Harekat Kurmay Tuğgeneral Halil Erkek ve 2. İstihbarat Analiz ve Değerlendirme Daire Başkanı Tuğgeneral Ali Rıza Kuğu hakkında 'kovuşturmaya yer olmadığı' yönünde karar verdi. Askeri Savcılık gerekçeli kararında ise, 'Gerek şüphelilerin gerekse olayda görev yapan diğer TSK personelinin, TBMM ve Bakanlar Kurulu kararları çerçevesinde kanun emrini icra kapsamında kendilerine verilen görevin gereklerini yerine getirdikleri, görev gereklerini yerine getirirken kaçınılmaz hataya düştükleri' ifadelerine yer verdi. Ailelerin 'takipsizlik' kararına yaptığı itiraz da 20 Haziran 2014’te reddedildi.

KATLİAMA ÖNCE AYM SONRA AİHM SESSİZ KALDI

Soruşturmalardan sonuç alınamayınca Roboski Katliamı’nda yakınlarını kaybeden aileler dosyayı, Temmuz 2014’te 1108 avukat ile birlikte Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) taşıdı. Ancak AYM 26 Şubat 2016’da 53 başvurucudan 3’ünün avukatlarının vekaletnamelerini 2 gün geciktirmeleri dolayısıyla "eksik evrak" gerekçesi ile başvuruyu reddetti. Bunun üzerine 281 başvurucu ile dosya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşındı. AİHM ise, yaklaşık 2 yıl boyunca beklettiği dosya başvurusunu 17 Mayıs 2018’de iç hukuk yolları tükenmediği için "kabul edilemez" bularak reddetti. Söz konusu durumdan aileler, dönemin bazı Kürt siyasetçileri ile Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi ve Baro avukatlarını sorumlu tuttu.

5 YIL SONRA İKİNCİ ROBOSKİ KATLİAMI

Dava sürecinin yanı sıra Roboskili aileler de baskılara maruz kaldı. Koruculuk dayatması ile karşı karşıya kalan Roboskililer, işsizlikle de boğuştukları için sınır ticareti yapmayı sürdürdü. 29 Mayıs 2016’da sınır ticareti yapan Roboskililerin topçu ateşi ile hedef alınması üzerine 18 yaşındaki Yılmaz Encu ve Vedat Encu de yaşamını yitirdi. Bunun yanı sıra 'Roboski için, adalet için failler yargılansın' talebiyle ailelerin yaptıkları eylemler önce yasaklandı. Ancak ailelerin ısrarı ile her hafta devam ettirdiği anma törenlerine AİHM kararının ardından ara verildi.

Sorumlular hakkında tek bir adım atılmazken, yargı makamları Roboskili aileleri hedef almaya başladı. Taşıdıkları pankart ve eylemlerinden kaynaklı onlarca soruşturma açılan aileler hakkında davalar açıldı, para cezaları kesildi. Yine ülkenin çeşitli kentlerinden Roboski için adalet talebinde bulunan onlarca yurttaş da tutuklandı. Bu süre zarfında Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Ferhat Encu tutuklandı, 3 yıla yakın tutukluluğun ardından serbest bırakıldı. Ancak Ferhat Encu’nun yerine bu defa da kardeşi Veli Encu tutuklanarak, cezaevine konuldu. Halen cezaevinde olan Veli Encu’nun başkanlığını yaptığı ve 2013 yılında kurulan Roboski için Adalet ve Yeryüzü İçin Barış Derneği (Roboski-Der) de Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 2017 yılında kapatıldı.

ROBOSKİ'DE ADALET ARAYIŞI SİL BAŞTAN

Katledilenlerin yakınlarının dinmeyen adalet talebi, 357 hafta boyunca her perşembe günü, katledilenlerin siyah mermerle yapılan mezarlarının başında yapılan açıklamalarla, ardından ise her hafta yapılan ziyaretlerle dile getirilmeye devam etti. Dosyanın kapatılmasının rağmen mücadelelerine devam eden Roboskili aileler, Roboski Mezarlığı’nın girişinde yer alan 'Adalet adaletsizliğin olduğu yerden yükselecek' sözü ile özetlenen mücadelelerini yeni bir aşamaya taşıdı.

Dosya hakkında AYM ve AİHM'nin kararlarının ardından avukatlar yeni bir adım atarak Adalet Bakanlığı'ndan Askeri Savcılığın verdiği 'takipsizlik' kararına Askeri Sulh Ceza Hakimliği’nin onay vermesine dair kararın Yargıtay’da kaldırılmasını talep etti. Askeri Sulh Ceza Hakimliği’nin oy çokluğu ile aldığı kararda, Savcılık kararına onay veren iki mahkeme üyesi 'FETÖ' üyesi oldukları gerekçesi ile görevden alınmıştı. Bakanlığın henüz cevap vermediği kararın yanı sıra 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın katıldığı bir televizyon programında sarf ettiği sözler üzerine de avukatlar tarafından Haziran 2019’da Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuru yapıldı.

Albayrak'ın 15 Temmuz Darbe girişiminin ardından 'Bir Uludere konusunu, bir 24 Kasım 'uçak' konusunun da tekrar inceleneceğini düşünüyorum' sözlerine dikkat çeken avukatlar, Roboski dosyasında 'soruşturmanın yeni delil varlığı' sebebiyle yeniden açılmasını istedi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı ise, dosya hakkında "yetkisizlik" kararı vererek, dosyayı yeniden Uludere Cumhuriyet Savcılığı’na gönderdi. Dosya yaklaşık 6 aydır incelenmeyi bekliyor.

AVUKATLAR: UMUTLU OLMAMIZ GEREKİR

Dosya avukatları Mezopotamya Ajansı'na yaptıkları değerlendirmede dosyayla ilgili yeni gelişmeleri kamuoyu ile paylaşmayı sürdüreceklerini belirtirken, "Yeni delil araştırmamız devam ediyor. Savcılık zamanaşımı süresi içinde her zaman yeni delilin varlığı sebebiyle soruşturmanın yeniden açılmasını Sulh Ceza Hakimliği’nden talep edebilir. Adalet Bakanlığı da Yargıtay’dan Askeri Mahkeme’nin takipsizlik kararına itirazın reddine dair kararının kaldırılmasını her zaman talep edebilir. Bu hususta umutlu olmamız gerekir. Bizler bu dosyada adalete ulaşmak için hukuk mücadelesini her daim sürdüreceğiz" dedi. (Mezopotamya Ajansı)

Öne Çıkanlar