Sağlar: Siyaset-bürokrat-mafya üçgeni şimdi devlet-mafya noktasına dönüştü çünkü bir parti devlet oldu

Sağlar: Siyaset-bürokrat-mafya üçgeni şimdi devlet-mafya noktasına dönüştü çünkü bir parti devlet oldu
Fikri Sağlar, Peker'in açıklamaları sonrası 'Çok kötü bir duruma doğru gidiyoruz. Eğer hukuk devletiyseniz, en ufak bir toplum sağduyusu varsa bu olay iktidarı devirir' dedi.

ARTI GERÇEK- Erdoğan Aydın, Fikri Sağlar ve Ahmet Faruk Ünsal'ın katılımıyla ARTI TV'de ekrana gelen Çetele programında gündemdeki gelişmeler ele alındı. Programın ilk bölümünde İsrail'in Filistin'e uyguladığı şiddet konuşulurken, ikinci bölüm Sedat Peker'in açıklamalarına ayrıldı. 

Bu bölümde, 1996'daki Susurluk Kazası'nın ardından kurulan TBMM Susurluk Komisyonunda üyelik yapan Fikri Sağlar, Peker'in açıklamalarını o günle kıyasladı.

"1996'da Susurluk'ta bir Mercedes'in kamyona çarpmasıyla birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kirli yüzü ortaya çıktı. O Mercedes'ten yayılan belgeler, arabanın arkasındaki silahlar, arabanın içerisinde oturanlar farklı bir okumayı getirdi." diye söz başlayan Sağlar, şöyle devam etti:

"Mercedes'in şoförü kimdi? Bir kamu görevlisi, hem de güvenlikçi bir kamu görevlisi. Genellikle Mercedes makam arabası olarak görülür ve patron, o makamın sahibi arka sağ koltukta oturur, orada Abdullah Çatlı oturuyordu, bir mafya lideri. Ön tarafta koruması oturur o makamın, orada bir siyasetçi oturuyordu. Dolayısıyla bürokrat, siyaset, mafya bir de Gonca Us (3 Kasım 1996 tarihinde gerçekleşen Susurluk kazasında ölen üç kişiden biridir. Aynı kazada ölen Abdullah Çatlı'nın da sevgilisidir) orada görününce farklı bir yapı ortaya çıktı. Aslında Türkiye'nin kimlerin elinde olduğunun arabadaki oturuş şekliyle bile gayet rahatlıkla anlatabileceğiniz bir olaydı." 

'ERDOĞAN, SEDAT PEKER'İN AÇIKLAMALARINA CEVAP BİLE VERMEDİ'

"Bu olayı görür görmez devlet refleksi, adaletin yerine getirilebilmesi doğrultusunda harekete geçti. Sadece devlet değil halk ve sivil toplum kuruluşları da harekete geçti. Sonuçta Adalet Bakanı, MİT temsilcileri, Emniyet temsilcileri yargılandılar ve hüküm giydiler. O sırada, parlamentodaki bütün partilerin oy birliğiyle araştırma komisyonu kurulmasına karar verildi. İçişleri Bakanı olan Mehmet Ağar istifa etti." diyen Sağlar, "Şimdi aşağı yukarı 15 gün oldu, iddialar ortaya atıldı, yönetim merciiden yargıya kimse kılını kıpırtadıp da 'Yahu ne oluyor kardeşim' demiyor. İşin ilginç tarafı, biz yayına girmeden evvel Erdoğan bir açıklama yaptı, Bakanlar Kurulu sonrasında, ben de dikkatle dinledim, acaba Sedat Peker'in iddialarıyla ilgili ne cevap verecek diye, öyle bir cevap da verilmedi. Peker, İçişleri Bakanını itham ediyor, Erdoğan en yakınındaki Berat Albayrak'ın kardeşini itham ediyor ama Erdoğan buna yanıt vermiyor. Bir talimat da verilmiyor." sözleriyle iktidarın suskunluğunu eleştirdi. 

'VALLAHİ SUSURLUK'TAN DAHA KÖTÜ, DİYORUM'

Sağlar, "O nedenle bugün, Susurluk'la Sedat Peker'in açıklamaları arasında ne var, diye sorduklarında 'Vallahi Susurluk'tan daha kötü' diyorum. Susurluk'tan hareketle, Sedat Peker'in söylediği sözlerin boşa söylenmiş sözler olmadığı düşüncesindeyim. Bu tip gizli kapaklı işlerde bir anlaşmazlık çıktığında, olay belgelerle ya da bunun gibi şeylerle açığa çıkınca öğreniriz. Mesela, koruma polisi olayı. Ben bakanken yurt dışına çıktığımda koruma polisimi de yanımda götürmek için Bakanlar Kurulu kararı çıkartırdım. Öyle zor bir prosedürü vardı. Peker, yurt dışına bu koruma polisleriyle çıktığını söylüyor. O zaman İçişleri Bakanı'nın, Bakanlar Kurulu'nun ya da en yetkili insanların imzasıyla gitmişsiniz demektir. Bu bile başlı başına bir meseledir." diyerek sözlerini şöyle noktaladı: 

"1996'daki siyaset-bürokrat-mafya üçgeni şimdi devlet-mafya noktasına dönüştü çünkü bir parti devlet oldu. O yüzden bu olayın kolay kolay çözüleceği düşüncesinde değilim. Çok kötü bir duruma doğru gidiyoruz. Eğer hukuk devletiyseniz, en ufak bir toplum sağduyusu varsa bu olay iktidarı devirir."

Öne Çıkanlar