Salgınlara sebep olan virüsler yarasalardan mı kaynaklanıyor

Salgınlara sebep olan virüsler yarasalardan mı kaynaklanıyor
MERS, Ebola, Marburg ve şimdi de corona virüsünün yarasalardan insanlara bulaştığı düşünülüyor.

İnsanları son birkaç on yıldır etkisi altına alan virüs salgınlarının bir ortak özelliği var: Hepsinin yarasa kaynaklı olduğu düşünülüyor. SARS, MERS, Ebola, Marburg ve şimdi de corona virüsünün yarasalardan insanlara bulaştığı düşünülüyor. Peki neden yarasa?

20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren ortaya çıkan ve binlerce insanın hayatını kaybettiği virüs salgınlarına yarasaların kaynak olduğu düşünülüyor. Yarasaların tür çeşitliliğine bakıldığında, bu hayvanın diğer memelilerden daha fazla virüsün kaynağı olması bir sürpriz olarak görülmüyor. 

Şu anda dünyada 1400’den fazla yarasa türü yaşıyor. Yarasaların tür sayısının bu kadar yüksek olmasının temel nedeni, yarasaları avlayan hayvan sayısının çok az olmasıdır. Aynı şekilde yarasaların geçirdikleri evrim, bu hayvanların benzer türlere göre çok daha uzun yaşamasını sağlıyor. 

Webtekno'nun aktardığına göre, yarasaların tür çeşitliliği ve yarasa türlerinin nüfusu, kemirgenlerle karşılaştırıldığında yarasaların tür sayısı ve türlerin birey sayısı çok daha yüksektir. Fareler, bir dizi hastalığın yayılmasına neden olsa da bu hastalıklar virüs kaynakları değildir. Ortaçağda yaşanan vebanın sorumlusu da bu nedenle aslında fareler değildir. Yapılan araştırmalar, virüsün kaynağının pire gibi parazitler olduğunu göstermiştir. Fareler, vebanın yayılmasında sadece bu parazitleri taşımaktan sorumluydu.

Berkeley’de bulunan Kaliforniya Üniversitesi’nden araştırmacılar, yarasalar üzerinde bir çalışma gerçekleştirdiler. Araştırmacılardan Mike Boots, "Yarasalar virüs barındırmak söz konusu olduğunda özel hayvanlardır. Çalışmamız yarasa bağışıklık sisteminin virüslerden kaynaklanan hastalıkların nasıl üstesinden gelebildiğini gösteriyor." dedi. 

Virüsler, etkili bir şekilde evrimleşmek ve çoğalmak için, ev sahibi vücudu hemen öldürmezler. Bir virüs, konağında ne kadar hızlı çoğalır ve enfekte olursa konak o kadar hızlı ölür. Bu nedenle en etkili virüsler, bu tehlikeli dengeyi koruyabilenlerdir. 

Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları, virüslerin memeli bağışık sistemlerinin varlığında nasıl geliştiklerini anlamak için yeni bir çalışma yaptılar. Araştırmacılar, iki farklı yarasa hücresini hemorajik ateş virüsüne maruz bıraktılar. Yarasalar dışında Afrika yeşil maymunu hücresi de virüse maruz bırakıldı. 

Yarasa ve maymun hücrelerinin virüse karşı verdikleri bağışıklık tepkileri birbirlerinden çok farklı oldu. Maymun hücresi, virüsün saldırısına maruz kalırken, yarasa hücreleri hızlı bir şekilde virüse karşı bağışıklık gösterdiler.

Avustralya’da yaşayan bir yarasa türü olan Avustralya kara uçan tilki, virüse karşı hızla interferon-alfa denilen molekülleri üreterek en hızlı bağışıklık tepkisini verdi. Bu bağışıklık molekülü, hücre yabancı bir madde tarafından saldırı altında olduklarında salınır. Antiviral savunmaları artırmak ve virüsün çoğalmasını engellemek için diğer hücrelere sinyal gönderilmesini, bu molekül sağlar. 

Araştırmacılar, hücrede interferon-alfa salgılanmasının ardından virüsün çoğalmasının belirgin bir şekilde yavaşladığını gözlediler. Bununla birlikte, yarasa hücrelerin aldığı önlemler virüsün uzun bir süre hücrede kalmasına izin verecek şekildeydi. Bu durum, virüsün konak hücreyi öldürmeden çoğalabileceği ve başka bir memeli hücresini de bu şekilde öldürebileceğini gösteriyor. 

Dünyanın tek uçan memelisi olan yarasalar, uçmaları için gereken yüksek metabolik hızın neden olduğu hasarı yönetmek için oldukça etkili bir bağışıklık sistemi geliştirdi. Bu şöyle açıklanabilir: memelilerde hızlı metabolizma ve kalp atış hızı daha kısa ömürlü bireylere neden olurken, daha yavaş metabolizma ve kalp atış hızı daha uzun yaşam sağlar. Yarasalarla eşit metabolik hıza ve kalp atışına sahip kemirgenler çoğunlukla iki yaşına kadar yaşayabilirler. Ancak yarasalar 40 yaşına kadar yaşayabiliyorlar. 

Yarasaların, virüslerden kaynaklanan hastalıkları hızlı bir şekilde baskılama kabiliyetleri, bu hayvanların hayatta kalmasını sağlayan bağışık sistemi olduğu düşünülüyor. Yarasalarda gerçekleşen bu sürecin temeli, interferon-alfa salınımıdır. Araştırmacılardan Brook, yarasalarda görülen bu gelişmiş bağışıklık tepkisinin bir insanın vücudunda gerçekleştiğinde o insana zarar vereceğini belirtiyor. 

Kaliforniya Üniversitesi’nden gerçekleştirilen bu çalışma, yarasaların vücudunda öldürücü virüslerin nasıl çoğaldığını ve neden yarasaları öldüremediğini net bir şekilde gösteriyor. 

Öne Çıkanlar