Şaşırmışlar

Yazımın başlığını 'Şaşırmışlar' koydum, ne demek istediğimi aşağıda anlatacağım ama mesele yine o meşhur ve çok anlamlı fıkrada olduğu gibi 'nereden baktığınıza bağlı'.

Her şeyi yanlış yapıyorlar.

Çok iyi hatırlıyorum, 2005, 2006, 2007 senelerinden birinde, bir yerlerde köşe yazıları yayınlıyorum ve AKP iktidarını, Erdoğan’ı ve özellikle de AB tam üyelik sürecinde atılan adımları destekliyorum; bizim sosyal mahalleden arkadaşlar da beni eleştiriyorlar ve "yahu bir kere de eleştirel bir yazı yaz" diyorlardı.

Ben de, yahu doğru söylüyorlar, bir kez de eleştirel bir yazı yazayım diyor ama konu bulmakta zorlanıyordum.

2012, 2013 sonrası ise bu süreç tam tersine döndü, ben yine köşe yazıları yayınlıyorum, kahir ekseriyeti muhalif yazılar, arada bir de kendi kendime "yahu, bir kez de olumlu bir şey yaz" diyorum ama bu kez de yazılabilecek olumlu bir konu bulmakta çok zorlanıyorum, eleştirel yazı da, olumlu yazı da maddi temeli olmadan yazılamıyor.

Yazımın başlığını "Şaşırmışlar" koydum, ne demek istediğimi aşağıda anlatacağım ama mesele yine o meşhur ve çok anlamlı fıkrada olduğu gibi "nereden baktığınıza bağlı".

Bir iktisatçı olarak bazı şeyleri anlamakta çok zorlanıyorum, bazı iktisatçıların ağızlarından çıkanlara inanamıyorum; yukarıda dediğim gibi meselenin özü muhtemelen "nereden baktığınıza bağlı".

Şu meşhur "Dövize endeksli TL mevduatı getirisi garantisi" konusu mesela.

Bu "Dövize endeksli TL mevduatı getirisi garantisi" sisteminin amacı ne idi?

Artan kurlar nedeniyle vatandaşın TL mevduatından çıkışını, kaçışını frenlemek.

Arkadaşlar, sağ kulağımızı neden enseden dolaştırarak sol elimizle gösteriyoruz?

Siyasi iktidarın, ekonomi bürokrasisinin amacı artan kurlar nedeniyle TL tasarrufunu nasıl koruruz meselesi değildir, olmamalıdır.

Siyasi iktidarın, ekonomi bürokrasisinin, Merkez Bankasının amacı kurların artışını bürokratik müdahalelere başvurmadan durdurmaktır.

Siyasi iktidar bazı çok anlamsız takıntılar nedeniyle iktisat kuramının kabul ettiği enstrümanları kullanamayınca sağ kulağımızı arkadan dolaştırarak sol elimizle gösteriyoruz.

Özetle, siyasi iktidarın amacı kur artışının yaratacağı tahribatı en aza indirmek değildir, kurların artışını engellemektir.
Üst düzey bir Saray bürokratı da bu "Dövize endeksli TL mevduatı getirisi garantisi" sisteminden sonra şimdi de "TL mevduatını enflasyondan koruma garantisi" sistemi getirileceğini müjdeledi.

Bu da yeni ve başka bir saçmalık.

Aynı mantık problemi burada da yaşanıyor.

Yine özetle, siyasi iktidarın, ekonomi bürokrasisinin ve özellikle merkez bankasının (çünkü bu görev kanunla merkez bankasına verilmiştir) temel amacı vatandaşı, ekonomiyi, tasarrufları, mevduatı enflasyona karşı koruyacak enstrümanlar geliştirmek değildir; amaç enflasyonla mücadele etmek, enflasyonu AB sınırları içine çekmektir.  

Şaşırmışlık tam da budur. 

Neden mi?

Çünkü kur artışlarıyla bilinen, kanıtlanmış yöntemlerle mücadele etmek yerine bu amaca yönelik olarak saçma sapan enstrümanlar geliştirirseniz bu saçmalığın sonucu orta vadede kur artışının daha da hızlanması olabilir.

Enflasyon meselesi de aynen böyledir, enflasyon nedeniyle vatandaş, mudi dövize kaçmasın diye enstrümanlar geliştirmek saçmalığına dalarsanız, bunun sonucu orta vadede çok daha yüksek enflasyon olacaktır. 

Başka bir halk ifadesiyle, pirince giderken evdeki bulgurdan olmak meselesi.

Seneler önce ABD’li bir iktisatçının (Arthur Okun) yarattığı ünlü Sefalet Endeksi orijinal şekliyle her ülkenin işsizlik ve enflasyon oranını toplayarak oluşan endeks demek.

Bir bakın bu endeks değerine ve getirdiği küresel sıralamaya; AKP için iktidarının 20. senesinde büyük bir utanç.

Yazımı bitirir iken bir konuyu daha anons etmek istiyorum; Damat Bey döneminde Türkiye’de hem kurlar hem faiz baskılandı ve Türkiye bugüne geldi, bir ara kurlara baskıdan vazgeçilince sistem işler gibi oldu, bugün aynı hata tekrarlanıyor sanki.

Hata dediğim ise Nobel iktisat ödülü almış bir teorem ile yine kavga.

Benimki sadece bir anons, sonucu göreceğiz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi