Sedat Peker Saray iktidarını içeriden vurdu

Muhalefetin yapamadığı hamleyi yaptı Peker. İktidarın ‘suç ortağı’ olarak şu ana kadarki ifşaatları, iddiaları ve itirafları bile Erdoğan’a ve Cumhur İttifakı’na ağır hasar verdi.

A.D.T., Alanya Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargıçtı.

Önünde, üç kişiye uyuşturucu satarken yakalanan 20 yaşındaki bir gencin dosyası vardı.

432 gram uyuşturucuyla yakalanan genç bir yıldır tutukluydu.

Avukatları, tutukluluk haline itiraz etti, mahkemenin iki üyesi tutukluluğun devamına karar verirken A.D.T. karşı oy kullandı.

Çarpıcı bir gerekçeyle şerh koydu karara:

"Her ne kadar sanık uyuşturucu madde ticareti suçundan yargılansa da mafya liderleriyle dans eden birtakım siyasilerin yakınlarının adı uyuşturucu iddialarına karışırken ve haklarında soruşturma dahi açılmazken daha az suç işleyen sanıklara daha ağır ceza verilmesi adalet anlayışımla bağdaşmadığından sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum."

Aslında bu mevcut iktidara ve yargı düzenine bir isyandı.

Aynı zamanda da iktidar yanlılarının "sözüne itibar edilmez bir suç örgütü lideri" diye küçümsediği Sedat Peker’in ifşaatlarının, iddialarının ve itiraflarının toplumda nasıl bir karşılık bulduğunun da somut göstergesiydi.

Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) elbette "mafya liderleriyle dans eden birtakım siyasilerin yakınlarının adı uyuşturucu iddialarına karışırken ve haklarında soruşturma dahi açılmazken" diyen bir hakimi elbette affetmezdi.

Etmedi de; beş yıllık zorunlu hizmetinden sonra Şemdinli’den Alanya’ya atanan Hakim A.D.T.’yi yaz kararnamesiyle Siirt’e tayin etti.

Ama geçmiş olsun; gerek ulusal gerekse de uluslararası alanda hiç kimse Sedat Peker’in ithamlarıyla ortaya çıkan gerçeklerin ağır yükünden Saray iktidarını kurtaramaz.

Bakanını köpek tasmasıyla dolaştıracağını söyleyen, son başbakanının oğlunu uyuşturucu kaçakçılığıyla suçlayan bir suç örgütü liderine AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan 20 günü aşkın bir süre yanıt bile veremedi.

Neredeyse iktidarın tüm sözcüleri tam siper olmuş, günlerce ölü taklidi yapmıştı.

2 Mayıs’ta başlayan video bombardımanını bugüne kadar toplam sekiz yayınla sürdürdü Sedat Peker.

İktidar sözcüleri ve Saray’ın medyası Peker’in videolarındaki ifşaatları, iddiaları ve itirafları görmezden geldi; daha doğrusu resmen kafasını kuma gömdü.

Ama devekuşu taklidi yapmakla gerçekler ortadan kalkmıyordu.

Peker’in videoları her geçen gün daha fazla izlendi, hatta toplumun heyecanla beklediği bir Netflix dizisinin kıvamına ulaştı.

Kimi verilere göre sekiz videonun toplam izlenmesi 100 milyonu aştı; bu Türkiye’deki izleyiciler için kırılması çok zor bir rekordur.

Peker’in videoları, iktidarın hiç görmediği ya da görmek istemediği derinlikte bir etki yarattı toplumda.

Belki bazı bilinen şeyleri söylüyordu ama bu daha önce gazetecilerin, muhaliflerin söylediklerinden daha farklı bir etki yaratıyordu; çünkü bunları bir "suç ortağı" olarak söylüyordu Peker.

Örneğin, Doğan Grubu’ndayken Hürriyet gazetesini AKP’nin bastığını herkes biliyordu ama kimse bir AKP’li milletvekilinin bu baskın için Sedat Peker’den yardım istediğini bilmiyordu.

Ya da Kıbrıslı gazeteci Kutlu Adalı’yı devletin bazı uzantılarının öldürdüğü biliniyordu ama Peker’in kardeşi Atilla’nın Korkut Eken tarafından tetikçi olarak adaya götürüldüğünü herhalde çok az kişi biliyordu.

Peker, önce hedefine Mehmet Ağar’ı ve oğlunu, ardından Pelikancıları koyarak işe başladı ama sonra okun sivri ucunu İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’yu çevirdi.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa bir İçişleri Bakanı, bir suç örgütü lideri karşısında bu kadar aciz, bu kadar çaresiz duruma düştü.

Peker’in ifşaatlarına, iddialarına yanıt vermek için iki ayrı televizyon kanalında saatler süren canlı yayınlara katıldı ama sonuç Soylu için tam bir fiyasko oldu.

Peker’e verilen korumayla ilgili tartışmada emrindeki bürokratın bile posta koyduğu, üzerinden günler geçmesine rağmen görevden alamadığı bir İçişleri Bakanı’na da bugüne kadar tanık olmamıştık.

Bütün bu yaşanılan süreç ortaya çıkardı ki, artık bu ülkede bir suç örgütü lideri, İçişleri Bakanı’ndan daha çok sözüne güvenilen insan durumuna gelmişti.

Bakan Soylu’nun söylediklerinin çoğu ya Peker ya da ilgili sivil toplum örgütleri tarafından yalanlandı.

Peker’in iddialarının ise tümüyle gerçek olduğu teker teker ortaya çıktı.

Hatta Peker’in ifşaatları Soylu’yu derinden etkilemiş olacak ki, o da bir ifşaatta bulunarak AKP’li bir siyasetçinin suç örgütü liderinden ayda 10 bin dolar maaş aldığını söyleyiverdi,17-25 Aralık sürecinde Erdoğan’ın bazı bakanlarının çocuklarında bulunan para sayma makinelerinden söz etti.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a "Abi" diye diye adım adım yaklaştı Peker. Her videoda Saray’a doğru biraz daha fazla hamle yaptı ve sonunda  Beştepe’nin kapısından içeri girip Erdoğan’ın karşısına dikildi.

Sekizinci videoda ise uluslararası alanda da Erdoğan’ın, hatta Türkiye’nin Suriye’ye karşı savaş suçu işlediğine ilişkin çok ciddi iddialar ortaya attı; yakın zamana kadar Saray’ın bir başdanışmanının başında olduğu SADAT tarafından terör örgütü ilan edilen cihatçı El Nusra çetelerine silah götürüldüğünü açıkladı.

Bu ifşaattan sonra, geçen gün Soylu’nun manşetler üzerinden yaptığı suçlamalara karşı "Biz yapmadık Can Dündar" yaptı diye zavallı bir savunma acizliğine düşen Cumhuriyet gazetesinin şimdiki yönetiminin de gerek Dündar’a gerekse de o dönemki gazete yönetimine hatırı sayılır bir özür borcu doğdu.

Peker’in Suriye’ye dönük iddiaları bununla da sınırlı değildi.

İddiaya göre Suriye’yle milyarlarca dolarlık kaçak ham petrol, çay, şeker, alüminyum, bakır, ikinci el otomobil ticareti yapmanın vizesi Beştepe’deki Saray’dan geçiyormuş.

Suriye’yle yasa dışı ticaret yapmak için meğer Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı Metin Kıratlı’yı, Berat Albayrak’ın ekibindeki Murat Sancak ve Ramazan Öztürk’ü, ardından da El Nusra’nın iktisadi sorumlusunu "görmek" gerekiyormuş.

Peker’in geçtiğimiz Pazar günü yaptığı bu ifşaatlara karşı henüz Saray’dan tek bir itiraz gelmedi; Erdoğan yine tam siper yaptı, belki de önümüzdeki Pazar günü Peker’in yeni açıklamalarını ve kendisiyle "helalleşme"sini bekliyor.

Saray iktidarı görmek istemese de toplumun genelinde büyük bir ilgi gördü Peker’in açıklamaları.

Videolarının altına yazılan on binlerce yoruma, meseja bakılırsa Peker’in izleyicileri arasında bir hayli AKP’li ve MHP’li seçmen var.

Zaten daha düne kadar bir eliyle Rabia, diğer eliyle Bozkurt işareti yapan Peker AKP adına mitingler düzenliyor, muhaliflerin kanlarını oluk oluk akıtmaktan dem vuruyor, Erdoğan’ın iktidarda kalması için çalışıyordu.

Bu konumu nedeniyle de Peker, muhalefetin yapamadığını gerçekleştirdi, Cumhur İttifakı’nın tabanını yakaladı ve hayli derinden etkiledi.

Avrasya Araştırma’nın son anketi söz konusu saptamayı sayısal olarak da çok çarpıcı biçimde doğruluyor.

Erdoğan’a oy veren seçmenin yüzde 75’inden fazlası Peker’in videolarını kısmen ya da tamamen izlemiş.

Muhalif seçmenler arasında bu oran ise yüzde 80’i geçiyor.

Cumhur İttifakı’na oy veren seçmenin yüzde 50’ye yakını Peker’in anlattıklarına kısmen ya da tamamen inanıyor.

Millet İttifakı’na oy verenler arasında bu oran yüzde 90’a yaklaşıyor.

Toplam ortalamada seçmenlerin yüzde 75’i, yani her dört seçmenden üçü Peker’in anlattıklarına inanıyor.

Gazeteleriyle, televizyonlarıyla Saray medyasının tüm gizleme, görmezden gelme, yok sayma çabalarına karşın belli ki iktidarıyla muhalefetiyle Peker toplumun çok büyük bir kesimine ulaşmış.

Avrasya Araştırma deneklere ilginç bir soru da yöneltmiş:

"Peker’in açıklamalarından sonra Cumhur İttifakı’na / Erdoğan’a oy vermekten vazgeçen tanıdıklarınız oldu mu?"

Bu soruya Cumhur İttifakı seçmeninin yüzde 20’ye yakını "Evet" karşılığını veriyor. Muhalefet seçmeninde ise bu oran yüzde 24’e yaklaşıyor.

Bu anket çalışmasına göre Cumhur İttifakı seçmeninin bile büyük bölümü Bakan Soylu’dan daha çok suç örgütü lideri Sedat Peker’i inandırıcı buluyor.

"Seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz" sorusuna verilen yanıtlara göre AKP/MHP oyları toplam 40’a yakın. CHP/İYİ Parti ittifakı da hemen hemen aynı oyu alıyor. Saadet, Gelecek ve DEVA gibi Millet İttifakı’na yakın partilerin oyları da yüzde altıyı buluyor. HDP ise yüzde 11.9 oranıyla barajı geçiyor.

Avrasya Araştırma’nın önceki gün açıkladığı bu ankete sonuçlarına göre "Erdoğan’a hiçbir şekilde oy vermem" diyenlerin oranı yüzde 52’yi aşıyor. "Erdoğan’a oy veririm" diyenler ise yüzde 34’te kalıyor.

Bu verilere göre sonuç olarak şunu söylemek mümkün; Erdoğan’ı ve Cumhur İttifakı’nı olası bir seçimde ağır bir yenilgi bekliyor.

Sedat Peker’in iktidar surlarında açtığı gediği net biçimde görenlerden biri de İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener.

Geçmişte çok yakından yaşadığı deneyimden de hareketle ilginç bir tespit yapıyor Akşener:

"Susurluk meselesinin Doğru Yol Partisi’ne ödettiği bir bedel var. Aynı bedeli Anavatan Partisi’ne Alaattin Çakıcı ve Türkbank meselesi ödetmiştir."

Akşener’in bu deneyimlerden hareketle Erdoğan’la ilgili vardığı sonuç  şu: "Zaten seçilemeyecekti sayın Erdoğan ama yani gerçekten Abbas yolcu olur."

Sedat Peker’in şu ana kadarki ifşaatları, iddiaları ve itirafları bile Erdoğan’a ve Cumhur İttifakı’na ağır hasar verdi.

Peker, bugüne kadar muhalefetin yapamadığı hamleyi yaptı, Cumhur İttifakı’nın tabanına ulaştı ve "suç ortağı" olarak Saray’a darbeyi içeriden vurdu.

Suç örgütü lideri Peker’in açıklamaları sonucu; Mehmet Ağar "döviz makinesi" yat limanının yöneticiliğinden ayrıldı, iktidar yanlısı iki gazeteci tedavülden kalktı, Korkut Eken "derin operasyonların" azmettiricisi olarak namluya sürüldü, İçişleri Bakını Soylu güvenilirliğini yitirmiş bir etkisiz eleman durumuna düştü, Berat Albayrak ve ekibi ile SADAT uluslararası yasa dışı silah ve ham petrol kaçakçılığı zanlısı oldu.

Hatta, başbakanlığı döneminde Suriye’deki cihatçı terör örgütlerine Türkiye üzerinden silah gönderildiği ortaya çıkan şimdinin muhalefet liderlerinden Ahmet Davutoğlu bile Peker’in iddiaları üzerine ilk 36 saat sırra kadem bastı.

Sadece Cumhur İttifakı’nı ya da Erdoğan’ın iktidarını değil, bütün bu kaosta yeteri kadar ses vermeyen muhalefetin de itibarını tehdit ediyor Peker.

Bazıları dua etsin de Sedat Peker tarihe "Erdoğan’ı deviren adam" olarak geçmesin, çok utanırlar sonra!

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi