Siyasette yüksek adrenalin ve bizim göremediğimiz Erdoğan

Ve sadece Türkiye'nin değil Ortadoğu'nun, Avrupa'nın, Asya'nın son zamanlarda Afrika'nın da en dikkat çeken lideri olarak kabul edilen Sayın Tayyip Erdoğan'ın pek çok özelliğini göremiyoruz.

Gazetecilikte "geniş açılı" bakışın nasıl olması gerektiği konusundaki en büyük dersi Uğur Mumcu'dan almıştım. Bir kitap fuarında bir yandan imza yapıyor bir yandan da okurlarına faydalı bilgiler veriyordu.

1982'de Güneş gazetesi yayın hayatına başlamıştı. Mehmet Barlas da gazetenin başyazarı olarak birinci sayfada yazıyordu. Uğur Mumcu, hayırlı olsun telefonunda bir küçük ayrıntıyı Mehmet Barlas'a şöyle iletmişti:

-Mehmet benim köşenin adını almışsın?

-Aaa hiç farkında değilim!

Böylece Babıali'de iki ayrı gazetenin birinci sayfalarında aynı adla (Gözlem) iki köşe yayınlanıyordu. Uğur Mumcu okurlardan gelen yakınmaları nasıl cevapladığını da anlatmıştı:

-İkimizin köşesi de Gözlem, okur hangimizi okuyacağını şaşırıyor. Ben onlara diyorum ki, Mehmet Barlas'ı okuyun.

-Neden?

-Ben solcuyum olaylara tek açıdan bakıyorum, Mehmet hem solcu hem sağcı olduğu için geniş açıdan bakabiliyor!

                                                                                        ***

Uğur Ağabey göremedi ama çok şükür basında küçüklü büyüklü çok sayıda Mehmet Barlas türü gazeteci yetişti. Barlas gibi orta-soldan değiller. Sosyalist soldan İslamcı sağa çok geniş bir açı oluşturdular. Çok fazla geniş açılı bakabiliyorlar.

Biz aynı sıkışık köşeden tek yönlü yazmaya devam ediyoruz.

Ve sadece Türkiye'nin değil Ortadoğu'nun, Avrupa'nın, Asya'nın son zamanlarda Afrika'nın da en dikkat çeken lideri olarak kabul edilen Sayın Tayyip Erdoğan'ın pek çok özelliğini göremiyoruz.

Bu eksikliğimizi gidermek bakımından Doç. Dr. Yalçın Akdoğan'ın son çalışması "Siyasi Liderlik ve Erdoğan" adlı kitabını aldım.

Akdoğan üç dönem Ankara milletvekilliği yanında 62, 63 ve 64. hükümetlerde Başbakan Yardımcılığı yaptı.

Şimdi aktif siyasetin biraz dışında bulunuyor.

Dışlanmış olabilir mi?

Bu konuda en iyi bilgiyi yazdığı kitaptan öğrenebiliriz.

"Liderin vefalı olması, dağıtan değil toplayan, iten değil çeken bir karakter kazanmasına sebep olur. Siyasette duygusal bağlılığı ve güveni sağlayan vefayı sağlamak o kadar gereklidir."

Akdoğan bu girişten sonra söze kitabın esas konusu olan Erdoğan'a getiriyor:

"Erdoğan'ın bariz vasıflarından biri de böylesi bir vefayı gösterir. Siyasete girdiği arkadaşlarıyla birlikte yürümüş ve hep yakın olmuştur!"

Siyasi pozisyonlarında değişiklik olan arkadaşlarına gerekçe üretmek yerine onlara sahip çıkmayı tercih etmiştir." (Sayfa:60)

Erdoğan'ın bir "duygu lideri" olarak öne çıktığını anlatan Akdoğan, onun annelere yönelik sözlerinin etki gücünün benzersiz olduğunu da örneklerle anlatıyor:

"Bu Meclis Şırnak'taki asker oğlunu bekleyen Ayşe Hanıma da, yıllardır dağlarda olup haber alamadığı oğlunu akıbetini merak eden Fatma Hanıma da bir şeyler söylemek zorundadır!"

Erdoğan'ın 2010 Kasım'ındaki konuşmasından yapılan alıntı şöyle devam ediyor:

"Artık bebekler, çocuklar, gençler kaybettiklerini yakınlarının acılarıyla, kinlenerek büyümemelidirler." (Sayfa:94)

Akdoğan, Erdoğan'a duyulan güvenin kaynağında Erdoğan'ın söyleminin yattığı tespitini de yapıyor.

"Erdoğan siyasetçinin delikanlı olmasına vurgu yapar. Zig zag yapan çark eden, akşamdan sabaha fikir değiştiren tavırlara karşı, millete yalan söylenmeyeceği vurgusunu özellikle yapar." (Sayfa: 193)

Kitapta savunulan yüksek ahlaki değerler ile günümüz Türkiye'si arasında fazlaca bağlantı kurulamamasının sebeplerini bulmak da artık okura kalıyor. Belki de tek açıdan bakışın bir sonucudur.

                                                                                          ***

Sol çevre bu satırları okuduğunda "Nerede böyle bir lider?" diye sorabilir haklı olarak. Onlara Yalçın Akdoğan'ı tavsiye edebilirim. Tıpkı senaryosunu Gani Müjde'nin yazdığı Ertem Eğilmez'in son filmindeki Şener Şen repliği gibi:

-Müjde gördüklerine duyduklarına değil, bana inan!

Eğer böyle yapılarak lidere yaklaşılabilirse o zaman anlaşılacaktır Akdoğan'ın tezlerinin o kadar da havada kalmadığı...

Kim ne derse desin, Tayyip Erdoğan bu topraklarda yetişmiş en heyecan veren liderdir. Parti farkı gözetmeksizin herkesler heyecan içinde yaşamaktadır. Yarın ne olacağını kimse bilememektedir. Hangi ülke ile dost olacağız, hangi ülke ile düşman kalacağız?

Bilmiyoruz!

Bu bilinmezlik siyasete yüksek bir adrenalin seviyesi armağan etmiştir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
Nazım Alpman Arşivi