‘Söke söke’ derken?

‘Söke söke’ derken?
Örneğin bir bakkal ‘gel bizim mahalleye havaalanı yap, parasını devlet ödeyecek’ derse, o havaalanını yapan ‘devletin ödeyeceğine güvendim’ diyerek uluslararası tahkimde bu talepte bulunamaz

Memet KILIÇ*


Tartışmalı ‘Kanal İstanbul’ projesine muhalefet, ‚biz iktidar olunca borçlarını ödemeyiz’ şeklinde çıkış yaptı. Erdoğan, "Bu ne terbiyesizliktir! Devletlerde devamlılık esastır, bunlar devlet terbiyesi de görmediler. Sizler nasıl devlet yönetimine talipsiniz ya? Söke söke sizden bu paraları uluslararası tahkim yoluyla da alırlar " değerlendirmesinde bulundu.

Kamu mallarının ikdidar ve etrafına yerleşmiş bir kısım mafya arasında paylaşıldığının itiraflar ile ortaya döküldüğü bir dönemde, Erdoğan’ın arkasına saklanmaya çalıştığı ‘Devlette Devamlılık İlkesi'ne iyi bakmak gerekir.

Devletin klasik devletler hukuku anlamında üç unsuru (üç öge kuramı) vardır:

  1. Ulus
  2. Ülke
  3. Egemenlik

Bu unsurlar bir arada bulunduğunda devletin varlığı, tüzel kişiliği oluşur. Bu kişilik gereği Devletin Devamlılığı İlkesi’nden (State Continuity Principle; Continuite de L’etat) söz edilir.  

Devletlerin kendilerini oluşturan kişilerden ayrı bir tüzel kişiliği olduğu görüşü hakimdir. Bu nedenle yöneticiler, bir tüzel kişi olan devlet adına işlemler yaparlarsa, bu işlemlerin sonuçları devletleri bağlar. Bu uluslararası antlaşmaların devamlılığını sağlar. Uluslararası bir sözleşme olmakla, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 90/5 maddesi gereğince kanunların dahi üstünde bir konuma sahip olan İstanbul Sözleşmesi’ni bir kararname ile ortadan kaldıran Erdoğan’ın bu ilkenin arkasına saklanması çok manidardır.

Devletin devamlılığı ilkesi, hukukun devamlılığını da beraberinde getirir. Kanunlar da kişi ve yöneticilerden bağımsız olarak usulüne uygun olarak yürürlükte kalırlar. Aynı ilke gereği bir devletin borçları da iktidar ve kişilerden bağımsız olarak var olmaya devam ederler.

Ancak bu borçlar yetkili organlar ve uluslararası hukuka uygun olarak yapılmış ise alacaklılar ‘iyi niyetli alacaklılar’ olarak, alacaklarını talep edebilirler.

Örneğin bir bakkal ‘gel bizim mahalleye havaalanı yap, parasını devlet ödeyecek’ derse, o havaalanını yapan ‘devletin ödeyeceğine güvendim’ diyerek uluslararası tahkimde bu talepte bulunamaz.

Uluslararası hukuka da uygun olmalır o borçlanma. Afaki bir örnek verirsek anlaşılır olur. Örneğin bir diktatör, uluslararası bir şirkete işkencehane kurdurmuş ve işkence edilen kişi başına bir borç altına girmiş ise, o diktatör devrildikten sonra işkencehaneyi kuran şirket, tahkimde bunu söke söke alamaz.

Bu nedenle, hayatlarını ilkesizlik üzerine kuran yöneticiler, bu önemli devlette devamlılık ilkesini kendilerini ve yakınlarını zenginleştirme, ulusu borçlandırma aracı olarak kullanmak isteyebilirler. Ve bunda başarılı da olabilirler.

Bu durumda halk iki konu üzerinde durabilir:

  1. Yapılan borçlanmalar, yetkili olarganlar tarafafından yapılmamış veya uluslararası kurallara (insan hakları, çevre koruma vs.) uygun yapılmamış ise, ödeme yapmamak.
  2. Bu projeler ile yöneticiler ve yakınları kendilerini zenginleştirmiş iseler, onları ve paraları aktardıkları kişileri tüm dünyada kovuşturup, mallarına el koymak.

Şimdi Abdülhamid’in izinden gittiğini düşünenler, Osmanlı’nın dış borçlarını ödeyemez hale gelip, dış güçlerin kontrolünde bir mali yapı izlemek durumunda kalmasını ve Duyun-u Umumiye diye bir prangaya girmesini mutlaka hatırlıyorlardır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin Lozan Barış Antlaşması ile bu borçları ödemeye devam etmesine güvenmektedirler.

Ancak devlet borç ödeyemez hale düşürülür ise (ki gidişat öyle), devlet moratoryum ilan edebilir ve borç ödemeden imtina edebilir. Mayıs 2007 tarihli bir kararında Alman Anayasa Mahkemesi Arjantin’in moratoryum ilanı konusunda verdiği kararda, devletin olağanüstü bir ekonomik sıkıntı halinde bu yönteme başvurabileceğini kabul etmiştir (BVerfG, Beschluss vom 8. Mai 2007, Az. 2 BvM 1/03 u. a. – ''Argentinien-Urteil'').

Muammer El Kaddafi’nin 'özel paraları‘ şimdi nerede?

* Av. Memet KILIÇ / Ankara ve Karlsruhe/Almanya Baroları Üyesi / 17. Dönem Almanya Federal Parlamentosu Üyesi

Öne Çıkanlar