Söz uçar Peker'in videoları kalır...

Söz uçar Peker'in videoları kalır...
Söylenmiş söz ağızdan, çekilmiş video ekrandan artık çıkmıştır ve insanların arasında dolaşmaya başlamıştır bile çoktan.

ARTI GERÇEK - Söz uçar yazı kalır dense de sözleri uçmayan aksine kalan Sedat Peker neredeyse 3 haftadır pazar videoları yayınla(ya)mıyor. Bugün yayınlayacağını duyurduğu videonun ise bir ifşaat videosu olmadığını biliyorsak esas olarak durumun değişmediğini de biliyoruzdur. Yani Peker’in uçmayıp özellikle iktidar seçmeni için akılda kalan sözleri bir süredir duyulmasa da bugüne kadar söyledikleri yeterince kalıcıydı. İşin ironik tarafı yazı olarak kayda geçen tivitlerinden ziyade sözlerinin daha etkili olduğunu, kalıcı olduğunu da şu kısa sürede yaşananlara bakarak söyleyebiliriz. Hatta yazmasında değil söylemesinde yani video çekmesinde sakınca olduğunu da BAE yetkilileri ona bildirmiş.

İktidar içindeki ifşaat sözleri kalıcı ve etkili olduğu için görmezden, duymazdan geliniyor olmalı iktidar tarafından. Oysa dökülmesini istemeyen, barış isteyen muhalifler için Sedat Peker'in ‘kanınızda duş alacağım’ dediği sözlerini de duyduğumuzda gayet akılda kalıcıydı ve o zaman da onaylaymak babında iktidar duymazdan gelmiş, iktidar için yaptığı mitingler gibi menuniyetle karşılamıştı. Demek ki Sedat Peker’e ‘Sen konuş ama biz seni duymuyormuş gibi yapacağız!’ denmiş. 'İşler aksi giderse 'duymadık' deriz!' diye düşünülmüş anlaşılan. Bu açıdan tutarlı yaşadıkları. O bunları söylerken kimi Barış Akademisyenleri’nin yurt dışında olduğu halde, tehditlere rağmen yurda döndüğünü kendisi de biliyor olmalı haliyle. Şimdi kendisi yurt dışında… Sözleriyse hala kalıcı…

Bi dakka ama…

Sedat Peker'e dün sessiz kalınarak onay veriliyorken bugün yine sessiz kalarak aksine onaylanmıyorsa, Peker değişmemiş onun iş tuttukları değişmişti anlaşılan. Yahut hepsi birden değişmişti… Sürekli değişilen yerde kim sabit kalıyordu? İnsan yer değiştirince sözü de onunla birlikte değişiyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidar olmadan önceki sözleri başka, şimdi başkaydı mesela. Süleyman Soylu'nun iktidara katılmadan önceki sözleri başka, şimdi başkaydı mesela. Sedat Peker'in iktidarla beraberken sözleri başka, şimdi yurt dışına gitmek zorunda kalınca başka mesela.

Bi dakka bi dakka...

Cumhurbaşkanı Erdoğan daha dün ‘dava partisi’ olmaktan bahsetmedi mi? Bu kadar çok değişiliyorken dava sabit kalır mıydı? Kurulduğu günkü ile bugünkü dava arasında nasıl bir fark var? Dava aynıysa dün Sedat Peker yurt içindeyken bugün niye yurt dışında mesela? Mesela, kendi söylemleri ve iddiaları açısından, Biden’la görüşmeden önce Ermeni soykırımı kararını konuşacağım demesi ile görüşme sonrasında ‘Hamdolsun gündeme gelmedi’ denmesi arasında nasıl bir dava farkı var? Mesela Mavi Marmara’da farklı ülkelerleden onlarca vekil, yüzlerce yolcu olduğu halde İstanbul’dan yola çıktığından habersiz olduğunu da nasıl iddia edebiliyordu birkaç sene sonrasında. İstanbul’dan hem de binlerce kişinin İsrail’e doğru yola çıkmasından habersizseniz, halkların durumundan nasıl haber alıyor olabilirsiniz mesela?

Bizi olaylardan haberdar etmek, yön vermek için kürsüye çıkanlar, yetki alanlar, olan bitenden habersizdi(!)

Söylenmiş söz ağızdan, çekilmiş video ekrandan artık çıkmıştır ve insanların arasında dolaşmaya başlamıştır bile çoktan. İşte bu duyduğunuzu yok saymak gerçekten de çok zordur. Her yok saydığınızda o söz gelir konar omzunuza. Söylenmiştir bir kere çünkü ve söz canlıdır, gezer sürekli. Seyit Rıza’nın idam edilmeden söylediklerini sadece birkaç kişinin duyduğunu şimdi tüm Türkiye’nin bir kez daha duyduğu hem de Sedat Peker’in ağzından da duyduğu gibi…

Esas olarak yazılı bir belge değil, Seyit Rıza'nın idamında bulunan Çağlayangil’in söze dayalı beyanının yazıya geçirilmesiydi olan nihayet…

İşte bu sözleri yok sayanların kendi sözlerinin de değerini kaybettiği, bir gün öyle bir gün böyle yaptığı bir zaman diliminde en son emperyalizme karşı mücadele(!) eden AKP’nin geri çekilen NATO ve ABD askerleri yerine görevine devam etmek için, Hamid Karzai Uluslararası Havalimanı'nı korumak için ABD’den onay istediğini ve bu onayı aldığı da arada geçiverdi.

Ama bi dakka!

Hani ‘Dünya 5’ten büyüktü!’ diyeceğiz ama ‘Kim inanır ki artık AKP’nin sözüne!’ diye siz okurlarımız cevap verirsiniz zaten…

Afganistan topraklarında konuşlanmak için Afganistan’dan değil de ABD’den mi onay alındı? (Anlaşma sonrası usülen Afganistan hükümetine sorulmuştur herhalde yahut sorulmamıştır) Hani o 5’ten büyük olan dünyadaki ülkelerden biri olan Afganistan’dan bahsediyoruz. Taliban’ın buna ciddi itirazı olduğu haberi de düştü ama o da arada geçti gitti…

Son bi dakka...

Sezgin Baran Korkmaz'dan, Veyis Ateş’in aracı olarak istediği iddia edilen paranın kayıtlarında dahi TL değil de euro geçiyordu. Süleyman Soylu’nun iddia ettiği bir diğer para meselesinde ise Peker’den maaş alınan para da 10 bin TL değil 10 bin dolardı…

Döviz kurlarını parası olmayan halklar değil ama kimileri sıkı takip ediyor olmalı. Aksi halde neden euro, dolar desinler… Düşünsenize, aktarmak için olsa da 10 bin dolar alıyorsunuz ve geçen ay meblağ 75 bin lirayken bu ay 87 bin lira  oluveriyor… Bu ekonomik krizde 12 bin lira fena mı yani onlar için. Üstelik zenginleşenlerin parasının yine zenginler için ne kadar değerli olduğunu her yoksul, işçi, işsiz iyi bilir değil mi?

Öne Çıkanlar