En verimli bölgelerden biri olan Suruç Ovası'nda 20 bin dönüm tarım arazisi sular altında kaldı

En verimli bölgelerden biri olan Suruç Ovası'nda 20 bin dönüm tarım arazisi sular altında kaldı
Bölge sakinleri, ‘Suyun gelişi faydadan daha çok zarar verdi’ diyerek, önlem alınması çağrısında bulundu.

Bölgeler arasındaki eşitsizliklerin giderilmesi hedefiyle 27 Ekim 1989 tarihli Bakanlar Kurulu kararıyla hayata geçirilen Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP), yanlış uygulamalar nedeniyle birçok olumsuz durumu da beraberinde getirdi. Bölgenin en verimli tarım alanına sahip olan Suruç Ovası’nda birçok alan, su kanalları nedeniyle sular altında kaldı. Sular altında kalan yerler sazlık alanlara dönüşürken, birçok yerde mezarlar da sular altında kaldı. Yüzeye vuran su evlere de zarar verirken, bölgede yetiştirilen pamuk, fıstık ve nar ağaçları da kurudu. Oluşan sazlıklardan kaynaklı birçok hastalık baş gösterdi. Buna karşı önlemlerin alınmaması ise bölge halkını tedirgin ediyor.

‘VAHŞİ SULAMA YAPILINCA TABAN SUYU YÜKSELDİ’

Mezopotamya Ajansı’nın haberine göre bölge sakinlerinden Vahit Akgül, bu sorununu tahliye kanallarının açılmamasından kaynaklandığını söyledi. 40 yıl boyunca Suruç Ovası’nın susuz bırakıldığını dile getiren Akgül, "Su bölgeye geldiğinde çiftçiler de nasıl sulama yapılacağı konusunda bilgi sahibi değillerdi. Bundan dolayı da vahşi sulama gerçekleşti. Bundan dolayı yer altına çok su gidince, taban suyu yükseldi. Bunun önlemi tahliye kanallarının açılmasıydı. Fakat projeyi yapan müteahhitler, projeyi hem eksik hem yanlış yaptılar hem de tahliye kanallarını yapmadılar. Bundan dolayı su en alçak olan yerden yüzeye çıktı" dedi.

20 BİN DÖNÜM SULAR ALTINDA: BÖYLE GİDERSE BÜTÜN OVA ÇORAKLAŞACAK

Yüzeye çıkan su nedeniyle büyük sazlıkların ve küçük küçük göletlerin oluştuğunu dile getiren Akgül, Büyüksergen, Küçüksergen, Ekili, Üçpınar, Kızılhüyük gibi 20’ye yakın mahallenin de sular altında kaldığını belirtti. Suruç’ta 20 bin dönümün üzerinde tarım arazisinin sular altında kaldığını sözlerine ekleyen Akgül, "Bu durum beraberinde çoraklaştırmayı da getirdi. Ekilen alanların birçoğunda da verim alınamıyor. 5 yılda bitirilmesi gereken tahliye kanalları daha 10 yıl kadar sürecek gibi görünüyor. Böyle devam ederse, bütün ova çoraklaşacak" diye konuştu. 

‘TOPRAK SAHİPLERİ BAŞKA YERLERE MEVSİMLİK İŞÇİ OLARAK GİDİYOR’

GAP’la birlikte Suruç Ovası’nda 200 bin insana istihdam sağlanacağı yönündeki açıklamaları hatırlatan Akgül, "Bırak istihdamı, toprak sahipleri bile şu anda başka yerlere mevsimlik işçi olarak gitmek durumunda kalıyor" diyerek sitem etti.

‘BIRAKIN REFAHI, YOKSULLUK DAHA DA ARTTI’

Çoraklaşmanın beraberinde birçok hastalığı getirdiğini ifade eden Akgül, "Çiftçi bir takım zararlı böcekleri öldürmek için ürününü 8-10 sefer ilaçlamak zorunda kalıyor. Bu da beraberinde büyük bir maliyet girdisi getiriyor. Dolayısıyla burada bu proje yapılırken refah seviyesi yükselecekti. Maalesef tersi oldu. Bırakın refahı yoksullaşma daha da arttı" diye belirtti.

‘DEVLET BURAYA ÜVEY EVLAT MUAMELESİ YAPMAMALI’

Bölgede bulunan fıstık ve nar ağaçlarının da fazla su nedeniyle kuruduğunu dile getiren Akgül, "Suruç Ovası’nda 20 bin hektar sular altında kaldı diyoruz ama bu 20 binle kalacak bir şey değil. Çünkü su kuzeyden güneye doğru hızla yol alıyor. Şehir merkezinde bakın; şu an hastanenin altında 20 pompayla su çekiliyor. Suruç Emniyet Müdürlüğü’nü, bodrumunda su birikiyor diye yıkmak zorunda kaldılar. Buna ilişkin çok kaygılarımız var. Devlet de bu konuda bir şey yapmıyor. Devlet buraya üvey evlat muamelesi yapmamalıdır" diye seslendi.

HARRAN’DA 80, SURUÇ’TA 280 TL

Suruç’ta dönüm başına 280 TL sulama parası verdiklerini belirten Akgül, aynı ölçeğe Harran’da 80 TL verildiğine dikkat çekti. Aradaki farkın Suruç’un siyasal geçmişi ve konumundan kaynaklandığını söyleyen Akgül, "Harran, Akçakale ve Urfa merkeze yakın olan bölgeler, iktidara yakın oldukları için az ücret alınıyor. Ama burada onların 4 katı para veriyoruz. Ayrıca şu an sular altında kalan, ekemediğimiz tarlaların da su parası bizden tahsil ediliyor. Bunu DSİ ve sulama birliği cebren yapıyor. Yani bir soygun ve talan düzeni var. Dolayısıyla çiftçi birçok konuda mustarip durumdadır. ‘Suruç Ovası’na su geldiğinde dertler bitecek refah düzeyi yükselecek’ deniliyordu. Ama suyla birlikte hem dertler hem sıkıntılar hem de hastalıklar çoğaldı" şeklinde konuştu.

‘VERİM DÜŞTÜ’

Şükrü Binici de, suyun yüzeye çıkmasıyla birlikte ektikleri pamuğun boy vermediğini ve veriminin azaldığını belirterek, şunları söyledi: "Sadece bir yıl pamuklar iyi oldu. Hep böyle gidecek sandık. Ama ikinci yılda her yerde su çıkmaya başladı. Bu da verimi çok düşürdü. Bu sene iki kez pamuk ektim. İlk ektiğimde alttaki sudan dolayı pamuk kurudu. İkinci defa ektim; şimdi durumu görüyorsunuz. Hiç büyümemiş. Daha önce pamuklar boyumu geçiyordu, şu an ise yarım metre yok. Her biri iki ve 3 koza tutmuş."

‘SUYUN GELİŞİ FAYDADAN ÇOK ZARAR VERDİ’

Nar bahçesini gösteren Binici, yüzeye çıkan su nedeniyle daha önce birçok ağacı söktüğünü ve verimin olmaması halinde geri kalanları da sökeceğini sözlerine ekledi. Tarlada artık budama dahi yapamadığının altını çizen Binici, "Budama yaptığım an alttaki su yüzeye çıkıyor. Su kötü değil ama gereken kanallar ve drenajlar yapılmadı. Görüyorsunuz işte. Narlar arasındaki otlar orman gibi olmuş. Çünkü altta su var. Süremiyoruz. Kısaca suyun gelişi faydadan daha çok halka zarar verdi" dedi.

Binici, su tahliye kanalları ve drenaj kanallarının bir an önce yapılmasını istedi.

Öne Çıkanlar